Vehuve-lleżî merace-lbahrayni hâżâ ‘ażbun furâtun vehâżâ milhun ucâcun vece’ale beynehumâ berzeḣan vehicran mahcûrâ(n)
Ve öyle bir mabuttur o ki iki denizi akıtmıştır; bu, tatlı ve içilecek sudur ve şu, tuzlu ve acı su ve aralarında da bir sınır, birbirlerine karışmalarına imkan bulunmayan bir engel halk etmiştir.
İki denizi (birbirine) salıp katan O’dur; bu (birinin suyu) tatlı, susuzluğu giderici, şu (diğerinin) ise tuzlu ve acıdır. (Allah) İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen özel) bir engel (berzah) ve aşılmayan (gizli) bir sınır koymuştur (ki ilim adamları asırlar sonra ancak bunun farkına varmışlardır).
Biri tatlı ve susuzluğu giderici, diğeri tuzlu ve acı iki büyük su kütlesini birbirine karıştırmadan salıveren, ikisinin arasına karışmalarını önleyen, bir engel koyan da O'dur.
İki denizi birbirine salan O'dur. Bu tatlı ve susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. O ikisinin arasına bir perde ve aşılamayan bir sınır koymuştur.
İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur; bu, tatlı, susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
O Allah'dır ki, iki denizi (veya iki nehri birbirine komşu ve yakın olarak) salıverdi: Şu (birisi) tatlı, susuzluğu giderir, bu (beriki) tuzlu ve acıdır. Aralarında da kudretinden bir engel ve birbirlerine karışmağı önleyici bir perde koymuştur. (Birbirine yakın tuz gölü ile tatlı su gölü veya tatlı bir nehirle ona yakın olan suyu acı bir deniz gibi. Aralarında kudretten bir engel olup, biri diğerinin tadını bozmaz. )
İki denizi salıveren O’dur. Biri çok tatlı, diğer çok tuzlu ve acıdır. (Birbirine karışmamaları için) Allah aralarına bir engel ve görünmez bir perde yaratmıştır.
Birinin suyu tatlı ve serinletici, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip, aralarında da karışmalarını önleyen bir perde koyan, Allah'tır.
Biri hem hoş, hem tatlı, biri de hem acı, hem dahi tuzlu olan iki denizi birbirine akıttı, ikisi arasında aşılmaz bir engelle, bir kıstak yaratan O'dur
Biri tatlı ve serinledici suyı ve diğeri tuzlı ve acı suyı muhtevî iki denizi Allâh biri birine yaklaşdırdı ve beynlerine geçilmez bir mâni’a vaz’ iyledi.
Birinin suyu tatlı ve kolay içimli, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da, karışmalarına engel olan bir sınır koyan Allah'tır.
O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.
Biri tatlı ve susuzluğu giderici, diğeri tuzlu ve acı olan iki denizi karışacak şekilde salıveren ve ikisi arasına bir engel, aşılmaz bir perde koyan O’dur.
Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.
O, iki denizi salmıştır; bu taze ve tatlıdır, şu tuzlu ve acıdır. Her ikisinin arasına, karışmalarını engelleyen sağlam bir engel koymuştur.
Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir serhat koyan O'dur.
O odur ki iki deryayı birbirine salmış: şu tatlı, yürek tazeler, şu tuzlu çorak, aralarına da bir berzah ve bir «hıcri mahcûr» koymuştur
Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip, aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyan O’dur.
Ve iki denizi serbest bırakan O'dur; biri lezzetli ve tatlı, diğeri tuzlu ve acı. Aralarına bir perde koydu. Birbirlerine karışmalarını engelledi.
O, iki denizi (birbirine) salıb katandır. Şu tatlı ve susuzluğu gidericidir. Bu ise tuzlu ve acıdır. (Allah) aralarına bir perde, (ihtilâfları) memnu olmak üzere bir sınır koymuşdur.
İki denizi (büyük su kütlelerini birbirine) salıveren de O'dur. Bu (nehir ve göller)tatlı, susuzluğu giderici; bu (deniz) ise tuzlu, acıdır. Bununla berâber aralarına bir engel ve aşılmaz bir sınır koymuştur.
Biri içimi kolay, diğeri tuzlu ve acı iki denizi meydana getirip salan, sonra aralarına ayırıcı bir engeli koyup ikisini birbirine karıştırmayan da O dur.
O Allah ki iki denizi birbirine katmaktadır. Birinin suyu tatlıdır, serinleticidir, öbürünün suyu tuzludur, acıdır. Aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koymuştur.
Şu birinin suyu içime elverişli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da bir engel [berzah] koyan ve karışmalarını önleyici bir sınır çeken [hicrân mahcûrân] O’dur.
İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur. Bu, tatlı ve susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
O Allah ki, bazı okyanus ve denizlerde, biri tatlı ve içilebilir, diğeriyse tuzlu ve acı olan iki su kütlesini birbirine kavuşacakşekilde salıvermiş ve ikisinin arasına gözle görülmeyen bir perde,birbirlerine karışmalarını önleyen aşılmaz bir engel koymuştur. Bu yüzden aynı denizdeki tatlı ve tuzlu sular, birbirlerine karışmazlar (27. Neml:6 1; 35. Fatır: 12 ve 55. Rahman: 19-22).
Ayrıca, göl ve akarsularda bulunan tatlı sular sürekli denizlere, okyanuslara akar ve oradan buharlaşarak kar ve yağmur şeklinde tekrar derelere, ırmaklara dökülür. Buna rağmen, tatlı ve tuzlu sular birbirine karışmaz..
Biri ferah tatlı su, biri de acı tuzlu su; İki Deniz’i salıveren O’dur.
İkisinin arasına, birbirine karıştırmayan bir sınır ve engel koydu.
Biri tap tatlı, diğeri zehir gibi tuzlu, iki denizi yan yana salıp, aralarına perde çeken ve karışmalarına engel olan da,
Hatırla! Onlara da hatırlat! İki denizi birbirine salmıştık. Biri tatlı susuzluğu giderici diğeri tuzlu acıdır. İkisinin arasına birbirine karışmasını engelleyen perde koyduk. Bütün bunlar bizim koyduğumuz yasaya göredir. Hiç düşünmezler mi? Hiç ders almazlar mı? Biz aynı toplum içindeki inananları da inanmayanları da birbirine karıştırmayız. İki toplumu aynı kefeye koymayız. İnkâr edenlerin hesabını ayrı, inananların hesabını ayrı tutarız. Her grup kendi yaşam defterleriyle katımıza gelir. Her insan kendi yaptıklarıyla hesaba çekilir. Biz asla onları birbirine karıştırmayız. Hâlâ bizim yasamızı anlamıyorlar mı? Onlar şöyle mi diyor? Biz çoğunluğuz. Aramızdaki inananlar bize katılsın! Hayır! Asla! İnkâr edenler çoğunlukta olsa bile inananlar onlara katılamazlar. İnananlar çoğunlukta olsa bile inkâr edenler inananlarla bir tutulmaz. İnananlardan her kim inkâr edenlerin çoğunluğuna bakarak onlara katılırsa yasamıza aykırı hareket etmiş olur. Onu yakalar cezalandırırız. Eğer inananlardan bazıları inkâr eden, yasalarımıza aykırı yaşayan topluma katılırsa, O’nu inkâr edenlerle birlikte hesaba çekeriz. Artık onlar inananlardan sayılmaz.
Birinin suyu tatlı ve içilir, diğerinin suyu tuzlu ve acı olan iki denizi iç içe bırakan ve aralarına (birbirine) karışmamaları için bir engel ve aşılmaz bir sınır¹ koyan,² O (Allah)’tır.
İKİ BÜYÜK su kütlesini ⁴¹ -ki bunlardan biri tatlı ve susuzluğu giderici, diğeri tuzlu ve acıdır- birbirine salıveren ve ikisinin arasına bir engel, karışmalarını önleyen bir perde koyan O’dur. ⁴²
Biri içilecek kadar tatlı diğeri tuzlu ve acı olan iki denizi iç içe salıveren ve karışmaması için aralarına görünmez bir perde ve aşılmaz bir engel/yasa koyan O’dur. 16/14, 27/61, 35/12, 55/19-20
HEM iki denizi birbirine salan, hem de biri tatlı-susuzluğu giderici ve diğeri tuzlu-acı olduğu halde bu ikisi arasına karışmalarını önleyici (görünmez) bir perde ve aşılmaz bir engel koyan yine O’dur.[³¹⁴²]
İki deryayı birbirine salıp katan O'dur, biri tatlı ve susuzluğu giderir, diğeri ise, tuzlu ve acıdır. İkisinin arasına, karışmalarını önleyen bir engel koymuştur.
O, iki denizi birbirine salmıştır. Bu tatlı, susuzluğu giderici; bu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde koymuştur (birbirine karışmazlar).
Ve O, o (Hâlik-ı Azîm) dir ki, iki denizi kendi mecralarına salıvermiştir; şu lezzetlidir, fazlaca tatlıdır, şu da tuzludur, acı bir sudur. Ve ikisinin arasında da bir hail, görülemeyecek bir perde vücuda getirmiştir.
Biri tatlı, susuzluğu giderici, öbürü tuzlu ve acı iki denizi salıveren, birbirine karışmadan akıtan; fakat aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur. [27, 61; 55, 19-21]
O, iki denizi birbirine salmıştır. Bu tatlı, susuzluğu giderici; bu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde koymuştur (hiç birbirine kavuşmazlar).
O Allâh Te'âlâ'dır ki iki denizi birbirine akıtdı. Biri tatlı ve şürbe sâlih ve diğeri tuzlı ve acıdır. Ve bunların ikisi arasına bir berzec ve hadd-ı fâsıl kıldı.
İki denizi birbirine salan odur. Biri tatlı ve lezzetli, öbürü tuzlu ve acıdır. Aralarına da bir engel, aşılmaz bir sınır koymuştur.
Birinin suyu tatlı ve iç açıcı, ötekinin ki tuzlu olan iki denizi birbirine katan O'dur. İkisinin arasına bir engel, aşılmayan bir sınır koymuştur.
İki denizi birbirine salıveren de Odur. İşte şu susuzluğu gideren tatlı bir su, diğeri de tuzlu ve acı bir sudur. Aralarına ise, Allah, birbirlerinin sınırlarını aşmaktan alıkoyan bir engel koymuştur.(7)
İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur.
daħı ol oldur kim ķarışdurdı iki deñizi ya uşbu ŧatlu ħoşdur daħı uşbu ŧuzlu acıdur. daħı eyledi ikisinüñ arasında perde daħı ḥarām ḥarām olınmış.
Daḫı Tañrı Ta‘ālā oldur kim ḳarışdurdı iki deñizi, birisi ḫoş ṭatludur vebirisi acı ṭuzludur. Daḫı anlar arasında perde ve ḥad eyledi.
Birinin suyu çox şirin, digərininki isə olduqca şor (acı) olan iki dənizi qovuşduran, aralarında (bir-birinə qarşmamaq üçün) maneə və keçilməz sədd qoyan Odur!
And He it is Who hath given independence to the two seas (though they meet); one palatable, sweet, and the other saltish, bitter; and hath set a bar and a forbidding ban between them.
It is He Who has let free the two bodies of flowing water:(3111) One palatable and sweet, and the other salt and bitter; yet has He made a barrier between them, a partition that is forbidden to be passed.(3112)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |