Elem tera ilâ rabbike keyfe medde-zzille velev şâe lece’alehu sâkinen śümme ce’alnâ-şşemse ‘aleyhi delîlâ(n)
Rabbinin işini görmedin mi? Nasıl da gölgeyi uzattı, dileseydi onu sakin eder, uzatıp kısaltmazdı; elbette, sonra güneşi, delil ettik gölgeye.
Görmedin mi Rabbin, gölgeyi nasıl uzatıvermektedir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun (yerinde sabit) yapardı. (Hem) Sonra Biz Güneş’i ona (sadece) bir delil (vesile) kılmışızdır.
Görmez misin ey insanoğlu! Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor; eğer dileseydi, hiç şüphesiz onu olduğu gibi bırakırdı; sonra gölgeye güneşi yol gösterici kılmışızdır.
Rabbinin, gölgeyi nasıl uzattığını, koyulaştırdığını düşünmüyor musun? Eğer Allah'ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, onun kesinlikle bir kararda, sabit bir halde durmasını planlayabilirdi. Dahası var! Güneşin gölgeyle irtibatını nasıl planladığımıza bakmıyor musun?
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? İsteseydi onu durgun kılardı. Sonra güneşi onun üzerine delil kıldık.
Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.
Rabbinin kudretine bakmaz mısın (fecirle güneşin doğuşu arasında) gölgeyi nasıl yayıyor? (Ne karanlık var, ne de aydınlık). Dileseydi, o gölgeyi devamlı ve sabit yapardı (onu güneşle gidermezdi). Sonra biz, güneşi de, o gölge üzerine bir delil yaptık (güneşin varlığından gölge bilinir).
Görmedin mi? Rabbin nasıl gölgeleri uzatır. Eğer dileseydi, o gölgeyi durgun kılardı. Sonra, o gölgenin görünmesi için, güneşi bir delil yaparız.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz, güneşi ona delil kıldık.[372]
Görmez misin sen Tanrını? Gölgeyi nice yayar? İsteseydi onu durur kılardı, güneşi de biz ona kılavuz yaptık !
45-46. Görmez misin, Rabbin gölgeyi (koyduğu tabiat yasalarına bağlı olarak akşama doğru) nasıl uzatıyor. Eğer dileseydi, onu olduğu gibi bırakırdı (dünyayı durdururdu da yaşanmaz hale getirirdi). Sonra biz, güneşi de o gölge üzerine bir delil yaptık. Sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş (dünyanın dönmesiyle) kendimize çektik (kısalttık).
Rabbin nasıl zulmet saçıyor dikkat itdin mi? Eğer ister ise o zulmeti ebedî bir hâle getürir, güneş ânın delîlidir.
45,46. Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz güneşi, ona delil kılıp yavaş yavaş kendimize çekmişizdir.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi onu elbet hareketsiz de kılardı. Sonra güneşi gölgeye yol gösterici kılmı¬şızdır.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, ona delil kıldık.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığına dikkat ettin mi? Nitekim dileseydi onu hareketsiz de yapardı. Nitekim, güneşi ona delil kıldık (gölgenin varlığını ışığa bağlı kıldık).
Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz de kılardı. Sonra biz güneşi, ona (gölgeye) delil kılmışızdır.
Bakmaz mısın rabbına? Gölgeyi nasıl uzatmakta? Dilese idi elbet onu sâkin de kılardı, sonra nasıl Güneşi, ona delil kılmışız?
Görmez misin, Rabbin (yaratmış olduğu kusursuz bir düzen ve ölçü sayesinde) gölgeyi nasıl (da belli saatlerde kısaltıyor, belli saatlerde) uzatıyor? Eğer (Allah) dileseydi, kâinatı durağan bir hâlde yaratarak gölgeyi sabit (hareketsiz) kılardı. Biz, (gölgenin varlığını, ışığa bağlı kılarak) güneşi ona bir delil kıldık.
Rabbin (in sun'un) a bir bakmadın mı? Gölgeyi nasıl uzat (ıb yay) mışdır O? Eğer dileseydi onu elbet sakin de kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delîl yapmışızdır.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi onu elbette sâbit kılardı. Sonra (biz) güneşi onun üzerine bir delil (o gölgenin sebebi) kıldık.
Görmüyor musun? Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor. Eğer Rabbin dileseydi gölgeyi sakin hareketsiz yapardı. Sonra biz güneşi hareketsiz tutarak o gölgenin delili yaparız.
Görmüyor musun, senin çalabın gölgeyi nasıl da uzatıyor. Eğer o dileseydi o gölgeyi durdurabilirdi. Hem Biz güneşi gölgeye kılavuz yapmışızdır.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin?¹⁶ İsteseydi elbette onu hareketsiz kılardı. Sonra Biz güneşi ona bir delil kıldık.
Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl da uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.
Görmez misin, Rabb’in ortaya koyduğu şaşmaz bir düzen ve ölçü sayesinde, nasıl da gölgeyi belli saatlerde kısaltıyor, belli saatlerdeuzatıyor? Eğer dileseydi, kâinatı durağan bir hâlde yaratarak gölgeyi hareketsiz kılardı. Böylece yeryüzünün bir tarafı sürekli gece ve soğuk, diğer tarafı ise sürekli gündüz ve sıcak olurdu ki, bu da orada hayatı imkânsız hale getirirdi.
Ayrıca Biz, gölgenin varlığını ışığa bağlı kılarak, güneşi ona delil kıldık.
Senin rabbine bakıp görmedin mi, Gölge’yi (hareket ettirerek) nasıl uzattı? Dileseydi, onu hareketsiz kılardı.
Sonra onun üzerinde Güneş’i bir delil / yönlendirici kıldık.
Resulüm! Sen hiç Rabb'inin gölgeyi nasıl uzattığına dikkat ettin mi? -isteseydi gölgeyi sabitleyebilirdi.- Gün ışığını üzerine düşürüp
Rabbini görmedin mi? Gölgeyi nasıl uzattı. Dileseydi ona hiç hareket etmeden, değişmeden olduğu yerde duracağı bir kural, bir yasa koyardı. O zaman gölgenin nimetinden yararlanamazdınız.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Dileseydi onu hareketsiz yapardı. Sonra güneşi ona (gölgeye) kılavuz yaptık.
Bakmaz mısın Rabbinin gölgeyi¹ nasıl da uzattığına?² Eğer dileseydi elbette onu olduğu gibi bırakırdı. Sonra Biz, güneşi ona yol gösterici kıldık.
GÖRMEZ MİSİN (ey insanoğlu), Rabbin gölgeyi [akşama doğru] nasıl uzatıyor; eğer dileseydi, hiç şüphesiz onu olduğu gibi bırakırdı; fakat sonra gölgeye güneşi yol gösterici kılmışızdır;
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun? Ama o dileseydi onu hareketsiz yapardı zira biz güneşi gölgeye kılavuz yapmışızdır. 16/48-81
(EY İNSAN!) Görmez misin Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını?[³¹³²] Ama, eğer tercih etseydi, onu hareketsiz kılardı. Fakat Biz güneşi gölgeye kılavuz yapmışızdır;
(Ey selim akla sahip insan, Rabbinin kudret delillerine bak) Görmez misin, Rabbin, gölgeyi nasıl uzatıyor. Dileseydi onu durdururdu. Sonra güneşi gölge üzerine bir delil kıldık.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık.
Görmedin mi Rabbin gölgeyi nasıl uzatmıştır? Eğer dileyecek olsa idi onu elbette sakin kılardı. Sonra güneşi gölge üzerine bir delil kıldık.
45, 46. Bakmaz mısın Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil kılıyoruz? Sonra da nasıl tutup onu azar azar Kendimize doğru dilediğimiz yere alıyoruz.
Rabbini görmedin mi gölgeyi nasıl uzattı? Dileseydi, onu durgun yapardı. Sonra nasıl güneşi ona delil kıldık (gölgenin görünmesini, ışığa bağlı kıldık)?
Görmez misin ki rabbin fecrin alaca karanlığını nasıl yarar? Eğer istese onı sâkin ve dâim kılardı. Sonra o fecrin gölgesine güneşi (onun fecr oldığı bilinmek içün) delîl kıldık.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun? İsteseydi onu durdururdu. Güneşi ona kılavuz yaptık.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Biz güneşi ona yol gösterici yapmış bulunuyoruz.(4)
Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil yapmışız!
ay baķmaduñ mı çalabuñ dapa nite dartdı gölgeyi? daħı eger dilese eyleye- y- idi anı hemįşe ŧurur. andan eyledük güneşi anuñ üzere yol gösterici.
Görmez misin Tañrı Ta‘ālā ḳudretini ki nice uzatdı gölgeyi? Ve eger dile‐seydi anı sākin eylerdi. Andan ṣoñra güneşi anuñ üstine delīl ḳılurduḳ.
Məgər Rəbbinin kölgəni (günçıxandan günbatanadək) necə uzatdığını görmürsənmi? Əgər istəsəydi, onu daim öz yerində saxlayardı. Sonra Biz günəşi (kölgəyə) bir əlamət etdik. (Əgər günəş olmasaydı, kölgə bilinməzdi).
Hast thou not seen how thy Lord hath spread the shade. And if He willed He could have made it still, then We have made the sun its pilot;
Hast thou not turned(3098) thy vision to thy Lord?- How He doth prolong(3099) the shadow! If He willed, He could make it stationary! then do We make the sun its guide;(3100)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |