Velekad etev ‘alâ-lkaryeti-lletî umtirat metara-ssev-/(i)(c) efelem yekûnû yeravnehâ(c) bel kânû lâ yercûne nuşûrâ(n)
Andolsun onlar, (müşrikler ve münafıklar) üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o belde(lere ve bölgelere) uğramışlardır; yine de hâlâ onu görmüyorlar (ve ibret almıyorlar) mıydı? Hayır, onlar (aslında) dirilmeyi (ve hesap vermeyi) ummuyorlar (ve istemiyorlar diye böyle davranıyorlar) dı.
Andolsun ki onlar, uğramışlardır kötü bir yağmur yağdırılan o şehre, onu olsun görmüyorlar mı? Görüyorlar, fakat onlar, ölümden sonra dirileceklerini ummuyorlar.*
Andolsun ki, onlar afet yağmuruna tutulan, üzerlerine taş yağdırılan, Lût toplumunun memleketlerine varmışlardır. Peki orada olup biteni farketmediler mi? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi asla beklemiyorlar.
Andolsun ki, bu Kur'ân'ı inkâr edenler, belâ ve felâket yağmuruna, taş yağmuruna tutulmuş olan beldeye, Sodom ve Gomore'ye uğramışlardır. Orada olanları görmüyorlar mı? Aksine görüyorlar da, onlar öldükten sonra, ölümden önceki vasıflarla diriltilmeyi ummuyorlar, cezalandırılma endişesi duymuyorlar.*
Andolsun onlar üzerine felaket yağmuru yağdırılan kasabaya uğramışlardı. Yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır onlar yeniden dirilişi ummuyorlardı.
Andolsun, onlar, üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.
Yemin olsun ki, (Kureyş kâfirleri ticaret için Şam'a giderken) fenalık (taş) yağmuruna tutulmuş olan o beldeye (Lut kavminin Sedûm şehrine) defalarca uğradılar; onu görüyor değiller miydi? (düşünüb te ibret almazlar, imana gelmezler mi?) Doğrusu onlar, öldükten sonra dirileceklerini ummazlar.
Andolsun! Onlar, o kötülük yağmuruna maruz kalan o şehirden geçtiler. Yoksa onu göremediler mi? Hayır, onlar dirilmeyi ummayan, (dolayısıyla hiçbir şeyden ibret almayan) bir toplumdurlar.
Andolsun müşrikler, felâket yağmurunun helâk ettiği o ülkeye uğradılar. Orayı görmediler mi? Doğrusu onlar, öldükten sonra dirileceklerini beklemiyorlardı.
Üzerlerine belâ yağmuru yağmakta olan bir kente geldiler onlar; onu görmezler mi ki? Hayır onlar ummazlardı yeniden dirilmeyi
Andolsun ki, (Kureyş müşrikleri ticaret için Şam'a giderken) bela yağmuruna tutulan (Lût kavminin Sodom) şehrine de uğramışlardı. Peki, orada olup biteni (ibret için) fark etmediler mi? Doğrusu onlar öldükten sonra diriltileceklerini hiç düşünmezler.*
Bu putperestler and olsun ki, bela yağmuruna tutulmuş olan kasabaya uğramışlardı. Onu görmediler mi? Hayır; tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
Andolsun, senin kavmin, belâ yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır. Yoksa onu görmüyorlar mıydı (ki ibret almadılar)? Hayır! (Görüyorlardı fakat) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
(Resûlüm!) Andolsun (bu Mekkeli putperestler), belâ ve felâket yağmuruna tutulmuş olan o beldeye uğramışlardır. Peki onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar. *
Felaket yağmuruna tutulmuş bulunan ülkenin (Sodom) yanından geçmiş bulunuyorlar. Onu görmediler mi? Aslında onlar yeniden dirilmeye inanmıyorlardı.
(Resulüm!) Andolsun ki, (bu Mekke'li putperestler), bela ve fenalık yağmuruna tutulmuş olan beldeye uğramışlardır. Peki onu da görmüyorlar mıydı? Hayır! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.
Celâlim hakkı için o fenalık yağmuruna tutulan karyeye de vardılar, artık onu görüyor değiller miydi? Doğrusu nüşur arzu etmiyorlar, uyanmak istemiyorlardı
Ve ant olsun ki onlar, felaket yağmuru yağdırılmış olan beldeye vardılar. Peki, onu da mı görmediler? Aksine onlar, öldükten sonra dirilmeyi beklemiyorlar.
Andolsun ki onlar (Mekkeliler) belâ (ve felâket) yağmuruna tutulan o beldeye uğramışlardır. (Peki) onu da görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar (öldükden sonra tekrar) dirilmeyi ummazlar.
(Ey Resûlüm!) And olsun ki (bu müşrikler), belâ yağmuruna (taşa) tutulan o şehreuğradılar. Peki onu (oradaki helâk alâmetlerini) görmüyorlar mıydı? Hayır! (Onlar) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
Gökten boşaltılan yağmurla helak olmuş bir kasabaya uğradıklarında, o kasabanın durumunu görmediler mi? Aksine onlar yeniden diriltilmeyi beklemiyorlar.
* Onlar kötü yağmur yağan kasaba harabelerine uğramışlardı, onları görmüyorlar mı? Hayır, onlar yeniden dirilmeyi ummuyorlar.
Şüphesiz onlar, üstüne felâket yağmuru yağdırılmış bulunan o kasabaya (Lut'un kasabasına) uğradılar. Peki onu görüyor değiller mi? Hayır, onlar (aslında) dirilmeyi ummaz olmuşlardır.
Oysa onlar, kendilerinden önce azap yağmuruna tutulan şehirlerinharâbeleri yanından kervanlarla bir çok defalar geçmişlerdi;peki onların ibret verici halini görmüyorlar mıydı? Hayır hayır; aslında onlar, ölümden sonra dirilişe inanmıyorlardı. İşte bütün kötülüklerin, ahlâksızlıkların asıl sebebi budur.
Yemin olsun (Mekkeliler, sürekli) yakınından geçtikleri, felâket yağmuruna tutulmuş olan1 o beldeyi2 hiç görmüyorlar mı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummuyorlar.*
Onlar bela yağmuruna tutulmuş o şehre uğramış olmalılar. Şimdi onların başına geleni düşünmüyorlar öyle mi? Hayır, onlar aslında yeniden dirilip hesap vermekten hoşlanmıyorlar! 6/29, 11/7, 17/49...52-98, 32/10-11
Doğrusu bu (vahyin muhatapları), bela sağanağına yakalanan kente uğramış olmalılar.[3127] Şimdi orada olup biteni(n iç yüzünü) görmediler, öyle mi? Yoo! Onlar asıl öldükten sonra yeniden dirilerek (hesap vermeyi) arzu etmiyorlar.[3128]*
Ve andolsun ki, felaket yağmuruna tutulmuş olan karyeye varmışlardı. Artık onu görür olmamışlar mı idi? Hayır, öldükten sonra dirilip kalkmayı ummaz olmuşlardır.
Şu Kureyş müşrikleri, belâ yağmuruna tutulan, üstüne taş yağdırılan şehire de vardılar. Peki, orada olup biteni fark etmediler mi? Doğrusu onlar öldükten sonra diriltileceklerini hiç düşünmezler. [26, 174; 37, 137-138; 15, 76-79]
(Şu Kureyş müşrikleri) bela yağmuruna tutulan, (üstüne taş yağdırılan) kente vardılar. Onun durumunu görmüyorlar mıydı (ki ibret alsınlar)? Hayır, onlar (öldükten sonra) tekrar dirilip kalkmayı ummuyorlar.
(Mekkeliler,)[1] Felâket yağdırılmış o yerlere elbette uğramışlardır. Şimdiye kadar oraları hiç mi görmediler[2]? Aslında bunlar, tekrar dirilmeyi beklemiyorlar.*
Onlar, üzerine bela yağmuru yağdırılmış bir beldeye de uğramışlardı, onu görmediler mi? Hayır, onlar yeniden dirilişi düşünmüyorlar!
Doğrusu, onlar azap yağmuruna tutulmuş beldeye de uğramışlardı. Onun halini görmediler mi? Aslında onlar tekrar diriltileceklerine ihtimal vermiyorlar.
Yemin olsun, onlar o kötülük yağmuruna tutulan kente vardılar. Peki onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilip hesap vermeyi ummuyorlardı.
daħı bayıķ geldiler köye kim yaġnıldı yavuzlıķ yaġmurı degül mi-di anlar gördiler anı belki oldılar ümid dutmazlar yā ķorķmazlar girü ķopmaġı.
(Qüreyş müşrikləri ticarət üçün Şama gedərkən) fəlakət yağışı yağmış şəhərə (vaxtilə Lut tayfasının yaşadığı Sədum şəhərinə) gəlib çatmışdılar. Məgər onu (o şəhərin başına nələr gəldiyini) görmədilərmi? Xeyr, onlar öldükdən sonra yenidən dirilməyə inanmırlar. (Özlərindən əvvəlki kafirlərin başlarına gətirdiyimiz müsibətlərdən ibrət almayan Məkkə müşrikləri hələ də qiyamət barəsində şəkk-şübhə içindədirlər).
And indeed they have passed by the township whereon was rained the fatal rain. Can it be that they have not seen it? Nay, but they hope for no resurrection.
And the (Unbelievers) must indeed have passed by the town on which was rained(3095) a shower of evil: did they not then see it (with their own eyes)? But they fear not the Resurrection.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |