Vekullen darabnâ lehu-l-emśâl(e)(s) vekullen tebbernâ tetbîrâ(n)
Hepsine de örnekler getirdik, hepsini de kırıp geçirdik.
Biz (onlardan) her birine örnekler (misallerle öğütler) verdik, ve (ama söz dinlemedikleri için) her birini (perperişan ve) darmadağın ederek mahvedip (bıraktık).
Her birine uyarıcı dersler de vermiştik, ama bunlara aldırış etmeyince, hepsini yerle bir ettik.
Onların her birine, anlamaları, ders ve ibret almaları için dini hakikatlerin, insani ve ahlaki değerlerin zaruretinin delillerini, gerekçelerini sunduk. Öğüt almadıkları için hepsini kırdık, geçirdik.
Her biri için örnekler verdik. (Öğüt almayınca da) hepsini kırıp geçirdik.
Biz (onlardan) her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip mahvettik.
Bunlardan her birine (kendilerinden öncekilerin helâkine dair) nasihat olarak nice misaller anlattık. Fakat, iman etmediklerinden hepsini tamamen helâk ettik.
Onların her birisine örnekler ve öğütler verdik, (yola gelmediler,) sonuçta hepsini yok ettik.
Bunların her birini bilinen örneklerle uyarıp, hepsini helâk ettik.
Bunların hepsi için örnekler getirmişiz, hepsini öldürerek yok ettik»
Bunların her birine (akıllarını başlarına alsınlar diye eskilerden) misaller getirdik. (Fakat öğüt almayarak inadına küfürde ısrar ettikleri için) hepsini kırıp geçirdik.
Bunların hepsine ihtârâtda bulunduk, ândan sonra mahv itdik.
Her birine misaller vermiştik ama, dinlemedikleri için hepsini kırdık geçirdik.
Bunların her birine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik.
Oysa her birine ibretli örnekler vermiştik. Nihayet hepsini kırıp geçirdik.
Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.
Hepsine yeterli örnekler vermiştik, sonunda hepsini kırdık geçirdik
Onların herbirine misaller getirdik; (ama ögüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.
Ki her birine nasıyhat olarak emsal anlatmıştık ve her birini mahv-ü perişan ettik de ettik
Bunların her birine (kendilerinden önceki kavimlerin helâkine dair pek çok) misaller getirdik, (ancak küfürlerinde ısrar ettiler) ve (biz de) hepsini helâk ettik.
Ve onların hepsini örneklerle uyardık ve hepsini mahvederek helak ettik.
Biz (onlardan) her birine (geçmişlerden) misâller irâd etdik. (Fakat peygamberlerini tekzîb etdikleri için) hepsini tam bir helak ile imhaa eyledik.
Her birine (îkaz edici) misâller getirdik. (Fakat dinlemedikleri için) hepsini tamâmen kırıp geçirdik.
Oysa onların her birine (akıllarını başlarına alsınlar diye ikaz edici) örnekler verdik ve (sonunda öğüt almayan, inadına zulüm ve inkârda ısrar eden) her birini darmadağın edip mahvettik.
Misalleri gönderdiğimiz o elçiye her anlatışımızda (kabul etmeyenleri) yerle bir ettik.
Biz hepsine birçok örnekler verdik. Hepsini de kırdık geçirdik.
Onların her biri için kıssalar, misaller getirdik. Onların hepsini kırdık geçirdik.
Bunların her birine örnekler/misaller getirdik. Fakat hepsini de kırıp geçirdik.
Biz (onlardan) her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip mahvettik.
Biz onların her birine elçiler göndererek öğütler vermiştik fakat uyarılarımızı hiçe saydıkları için hepsini yerle bir ettik.
Her birini, ona Misâller / Temsiller yaptık. Baştan sona hepsini kırıp geçirdik.
halbuki onlara ne diller dökmüştük. Sonunda hepsini kırıp geçirdik...
Onlara doğruyu bulmaları için elçiler gönderip güzel öğütlerle yol gösterdik! Peki, ne yaptılar? Arzularına ve heveslerine göre yaşayarak azmadılar mı? Azıp şımararak zulme sapmadılar mı? Biz de azıp şımaranları yok etmedik mi?
Onların her birine (uyarmak için öncekilerden) örnekler getirdik ve (inkârları sebebiyle onların da) hepsini kırdık geçirdik.
Biz onlardan her birine öğütler verip ikazlarda bulunmuş fayda vermeyince de hepsini kırıp geçirmiştik. 10/13, 12/109, 20/128, 22/42...45
Onların herbirine (peygamberler gönderdik uyardık, evvelki kavimlerin kıssalarından) örnekler verdik (yola gelmediler, Biz de) hepsini kırdık geçirdik.
Bunların her birine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik.
Ve bütün onların kendileri için misaller irâd ettik ve hepsini de kırdık geçirdik.
Onların her birine uymaları geçmişlerden misaller verdik. Ama öğütleri tutmadıkları için hepsini kırıp geçirdik.
Hepsine de (uyarmak için) misaller (geçmişlerden hikayeler) anlattık. (Öğüt almayıp küfürlerinde ısrar edince biz de) hepsini helak ettik.
Ve her birine emsâl darb idüb 'ibretler gösterdik. (Küfürde 'inadları cihetiyle) mahv ve tebâh itdik.
Bunlardan her birine örnekler göstermiş ve hepsini de baştan başa kırıp geçirmiştik.
Bunların her birine türlü türlü örnekler verdik. Ve bunların hepsini perişan edip batırdık.
daħı dükeline beyān eyledük aña meŝelleri daħı dükelini helāk eyledük helāk eylemek.
Pes barçasına meẟeller urduḳ ve anlaruñ barçasını helāk itdük.
Biz onların hər biri üçün cürbəcür məsəllər çəkdik, (amma öyüd-nəsihətlərimizə qulaq asmadıqlarına görə) onları yerli-dibli yox etdik.
Each (of them) We warned by examples, and each (of them) We brought to utter ruin.
To each one We set forth Parables and examples; and each one We broke to utter annihilation (for their sins).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |