Lekad edallenî ‘ani-żżikri ba’de iż câenî(k) vekâne-şşeytânu lil-insâni ḣażûlâ(n)
Andolsun beni Kur'an'dan saptıran, hem de bana tebliğ edildikten sonra saptıran odur; ve Şeytan, insanı yardımcısız, horhakir bir halde bırakıverir.
“Çünkü o, gerçekten bana (Rabbimden) gelen Zikir’den (Kur’an’dan) sonra, beni (aldatıp) saptırmış oldu. (Ve zaten) Şeytan da insanı ‘yapayalnız ve yardımsız’ bırakandır” (diye pişmanlık göstereceklerdir).
Gerçekte bana uyarıcı, hatırlatıcı mesaj geldikten sonra, beni Allah'ı hatırlamaktan o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, işte böyle yalnız ve çaresiz bırakır insanı.”
“Andolsun ki, Kur'ân bana geldikten sonra, beni, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur'ân'dan, şeriattan, Allah'ı zikirden ayırıp uzaklaştırarak, başıma buyruk hale getirip, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihime imkân sağladı. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler insanı yüzüstü bırakıp rezil ediyor.”
Andolsun o beni, bana geldikten sonra zikirden (Kur'an'dan) saptırdı. Şeytan da insanı yalnız ve yardımsız bırakır."
'Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur'an'dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı 'yapayalnız ve yardımsız' bırakandır.'
Vallahi, o sapıttı beni zikirden, (Allah'ı anmaktan ve Kur'ân ahkâmına bağlanmaktan), bana Kur'ân gelmişken... Şeytan, insanı helâke düşürendir.”
Andolsun! Mesaj ve bilgi bana geldikten sonra, o beni ondan saptırdı” der. Şüphesiz şeytan, insanı böylece ümitsiz ve mahrum bırakır.
“Çünkü Kur'ân bana gelmişken, gerçekten o, beni Kur'ân'dan uzaklaştırdı. Şeytan, insanı yüzüstü bırakıp rezil rüsvâ eder.”
Bana öğüt gelmiş iken, şeytan beni azdırdı, şeytan insanları horlayıcıdır !»
27, 28, 29. O vakit zâlim elinin üstünü ısıracak ve "Kâşki rasûle ittibâ’ idüb ânın yolunı ta’kîb ide idim. Eyvâh kâşki filânı dost ittihâz itmeye idim. Kitâb bana gösterilmiş oldığı halde o beni şaşırtdı. Şeytân insân içün bir hâindir." diyecekdir.
27,28,29. O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.
“Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.”
Meğer bana uyarıcı mesaj geldikten sonra, o dost bildiğim kişi bu mesajdan beni saptırmış!” İşte şeytan insanı (böyle) çaresizlik içinde yapayalnız bırakır.
Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.
"Beni, bana ulaşan mesajdan saptırdı. Gerçekten, şeytan insanı yarı yolda bırakır."
Çünkü zikir (Kur'ân) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır.
Vallahi o sapıttı beni zikirden, bana gelmiş iken, öyle ya Şeytan insana çok hızlânkâr bulunuyor
Yemin olsun ki, bana gelen, zikirden (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı.” Zaten (ins ve cin) şeytan (ları) insanı (aldatıp, sonra da) yüzüstü, yalnız bırakandır.
“Ant olsun ki bana öğüt geldiği halde, beni o sapıttı.” Şeytan, insanı yalnız ve yardımsız bırakır!
«Andolsun ki beni zikirden, hem o (bir devlet gibi) bana (Allah tarafından) geldikden sonra, o sapdırdı. Şeytan insanı (başına bir belâ gelince) yapayalınız ve yardımsız bırakandır».
“Yemîn olsun ki, (o) bana geldikten sonra beni Zikir'den (Kur'ân'dan), saptırdı.” Şeytan ise, insanı (işte o gün, böyle) yardımsız bırakır.
“Bana geldikten sonra, Kur’an’dan (zikirden) beni o saptırdı. Şeytan insanı doğru yoldan uzaklaştırıp, yalnız bırakıyor” diyecekler.
Ant olsun ki öğütleyici Kur’an bana geldikten sonradır ki o beni sapıttırdı. İşte Şeytan insanı böyle yüzüstü bırakır."
27, 29. O gün, zalim nedametinden ellerini ısırıp diyecek ki: «— Keşke peygamberle beraber hak yolunu tutsaydım, eyvah bana! Ne olurdu da filânı dost edinmeseydim! * Bana Kur/an veya iman gelmişken o, beni ondan saptırdı. Şeytan insanı yalnız bırakır».
“Andolsun, zikr/Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı rezillikler/perişanlık [hazûlen] içinde yüzüstü bırakıveriyormuş.” (der).
“Çünkü o, gerçekten bana gelmiş bulunduktan sonra beni zikirden (Kur'an'dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı yapayalnız ve yardımsız bırakandır.”
“Uyarı ve öğütlerle dolu olan Kur’an tam da bana ulaşmışken, beni nasıl da ondan saptırdı!”
İşte şeytan, insanı en zor anında böyle yapayalnız ve çaresiz bırakır!
And olsun, bana geldikten sonra Zikir’den beni saptırdı!
İnsan için Şeytan (yardımsız) yüzüstü bırakandır.
Dilimin ucuna kadar gelen Söz'den etti beni. Demek şeytan, insanı yüzüstü bırakırmış " diyecek.
"Benim dost bildiklerim beni yoldan çıkardı. Allah’a inanıp yasalarına uyarak hayat yaşayacağıma, kendi yasalarına uydurdular. Beni Allah’ın yasalarına göre yaşamaktan alıkoydular. Kendi ilkelerinin, kendi yasalarının, Allah’ın ilkesinden, Allah’ın yasalarından daha üstün, daha güzel olduğunu söyleyerek kandırdılar. Beni Allah’ın gönderdiği ayetlerden saptırdılar. Allah’ın ayetlerini okumadım, anlamadım! Ayetlere göre yolumu çizmedim! Başkaları ayetleri okuduğunda dinlemedim! Okuyanları engelledim! Beni yoldan çıkaran dostlarımın süslü sözleri hep ayetlerin önüne geçti. Bana şeytanca yaklaşıp yalanlarıyla beni uçuruma sürüklediler. Şimdi de yapayalnız ve yardımcısız bıraktılar!" diyecekler.
[Zikr] (Kur’an) bana geldikten sonra (o kişi) beni şüphesiz (Kur’an’dan) saptırmıştır. (Meğer) şeytan(laşmış olanlar) insanı yüzüstü bırakırmış.” [*]
Gerçekte, bana uyarıcı, hatırlatıcı mesaj geldikten sonra, beni [Allah’ı] hatırlamaktan o uzaklaştırdı!” Zaten, Şeytan [işte böyle] yalnız ve çaresiz bırakır insanı. ²²
And olsun ki o, bana gelen Kuran’dan beni uzaklaştırdı. Demek ki şeytan, insanı böyle yüzüstü bırakıp, rezil ediyor. 4/119- 120, 8/48, 14/21- 22, 59/16
Doğrusu, bana vahiy ulaştıktan sonra[³¹¹⁰] beni ondan uzaklaştırdı.”[³¹¹¹] Evet,[³¹¹²] zaten (kişiyi vahiyden) uzaklaştıran her tür şer güç[³¹¹³] insanı işte böyle yüzüstü bırakır.
"Andolsun ki, -Kur'an'ın gösterdiği doğru yoldan- beni o saptırdı" diyerek feryad edecektir. (Evet, ey insanlar biliniz ki) Şeytan insanı -başına bir bela geldiğinde- yapayalnız ve yardımcısız bırakandır. (Onun için Rabbinizi unutup da, sakın onu ve avanelerini dost edinmeyin)
Gerçekten, bana hatırlatıcı (Kur’an) mesajı geldikten sonra, beni ondan (Kur’an’dan) saptırdı... Zaten, Şeytan İnsanı (işte böyle) yalnız ve çaresiz bırakandır.
«Andolsun ki, beni zikirden sapıttırdı, (o zikir) bana geldikten sonra ve şeytan insan için yardımcı olmayıp (onu) zelilâne bir halde terkeder olmuştur.»
27, 28, 29. O gün zalim, parmaklarını ısırır “Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur'ân'dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır. ” [59, 16; 14, 22; 33, 66-68]
O beni, bana gelen Zikirden saptırdı. Zaten şeytan, insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakır."
"Beni, bana Kur'ân ve rasûlün nesâyihi geldikden sonra yolumdan şaşırtdı. Ve bana şeytân oldı" dirler. Şeytân insânı hor ve zelîl kılıcıdır.
Andolsun ki bana gelen zikir'den beni o saptırdı. Şeytan, insanı yapayalnız bırakıp, rezil ediyor.
“Bana gelen öğütten o beni uzaklaştırdı.” İşte, Şeytan insanı böyle ortada bırakıverir.
"Zikir/Kur'an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir."
“bayıķ azdurdı beni ķur’ān’dan andan śoñra kim geldi baña. daħı oldı şeyŧān ādemiyı terk eyleyici.”
Taḥḳīḳ beni azdurdı ögütden, baña geldükden ṣoñra. Daḫı şeyṭān ādemoġlına rüsvāy idicidür.
And olsun ki, Qur’an mənə gəldikdən sonra məni ondan (Qur’ana iman gətirməkdən) o sapdırdı. Şeytan insanı (yoldan çıxartdıqdan, bəlaya saldıqdan sonra) yalqız buraxar (zəlil, rüsvay edər).
He verily led me astray from the Reminder after it had reached me. Satan was ever man's deserter in the hour of need.
"He did lead me astray from the Message (of Allah. after it had come to me! Ah! the Evil One is but a traitor to man!"(3085)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |