Fekad keżżebûkum bimâ tekûlûne femâ testatî’ûne sarfen velâ nasrâ(an)(c) vemen yazlim minkum nużikhu ‘ażâben kebîrâ(n)
Gerçekten de söylediklerinizi reddedip yalanlar sizi ve sizden ne azabı gidermeye güçleri yeter, ne size yardıma kudretleri var. Ve sizden kim zulmederse ona. büyük bir azap tattırırız.
(Müşriklere ve Müslüman geçinip sahte şefaatçiler edinenlere:) “İşte (kutsallaştırdıklarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; artık bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardım (temin edebilirsiniz. Evet) Sizden kim zulmedip (hıyanet ve dalâlete yönelmişse), ona büyük bir azap tattıracağız” (denilecektir).
Gerçekten taptıklarınız, söylediğiniz şeyler hakkında sizi yalanladılar. Artık bu durumda ne başınıza gelen azabı savmaya gücünüz yeter, ne de bir yardım bulabilirsiniz. Sizden kim haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.
Ötekilere hitaben:
“İşte taptıklarınız, kendilerinin tanrı olduğu konusundaki söylediklerinizi, sizi yalanladılar. Artık ne azâbımızı geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz, sizden kim baskı, zulüm ve işkence yapar, zulme âlet olur, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellerse ona büyük bir azap tattıracağız.” denir.
'İşte (ilahlarınız) söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız.'
İşte (ey kâfirler, taptıklarınız) sizi, sözünüzde yalancı çıkarmışlardır. Artık (azabı) ne savmağa, ne de bir yardım görmiye çare bulamıyacaksınız. Sizden kim zulüm yaparsa, ona büyük bir azab tattıracağız.
(Allah o ilahlara tapanlara:) “İşte, ilahlarınız dahi dediklerinizi yalanladılar. Artık sizler ne azabı geri çevirebilirsiniz nede kendinize yardım edebilirsiniz. Demek, sizden kim zulmederse (Allah’a eş koşarsa,) ona büyük bir azap tattırırız.
İşte, tanrı dedikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı geri çevirmeye gücünüz yeter, ne de bir yardım bulabilirsiniz! İçinizden, haksızlık eden kimseye büyük bir azap tattırırız.
Dediğiniz şeyleri, işte yalanladılar, ne işi döndürmeğe, ne de yardım etmeğe, sizin gücünüz yeter İçinizden zulmedene büyük azap tattırırız
(Bunun üzerine Allah müşriklere şöyle diyecek:) “İşte (sizin tanrı yerine koyduğunuz kimseler, geçmişte) ileri sürdüğünüz iddiaların yalan olduğunu ortaya koydular” diyecek, “artık ne (hak ettiğiniz azabı) başınızdan savabilirsiniz, ne de kendinize bir destek bulabilirsiniz! Çünkü içinizden her kim (böyle bir) kötülük işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!”
Müşrikere dahî: "İşte ma’bûdlarınız sizi tekzîb idiyor sizi ne Allâh’ın ’azâbından kurtarabilürler ne de size yardım idebilürler. Sizlerden zulm idenler büyük ’azâba dûçâr olacaklardır.
"Söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar, artık kendinizden azabı çeviremez, yardım da göremezsiniz. Zulmedenlerinize büyük bir azap tattıracağız" denir.
(İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız.
İşte (ey müşrikler), bu taptığınız şeyler, sizin söylediklerinizin yalan olduğunu ortaya koydu. Artık ne cezanızı savabilirsiniz ne de kendinize bir yardım sağlayabilirsiniz. İçinizden kim haksızlık yoluna sapmış ise ona büyük bir azap tattırırız!
(Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) İşte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!
Onlar sizin bu söylediklerinizi yalanlamış bulunuyorlar. Siz ne veto edebilir, ne de yardım edebilirsiniz. Hatta sizden zulmeden olursa ona da büyük bir azap tattırırız.
(Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denilir.) İşte (taptıklarınız) sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardıma çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattıracağız.
Demek sizi sözünüzde yalancı çıkarmışlardır, artık ne savmağa ne de bir yardıma çare bulamıyacaksınız ve içinizden her kim zulmederse ona büyük bir azâb tattıracağız
(Bunun üzerine Allah, kâfirlere şöyle buyuracak:) “İşte (taptıklarınız,) söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (müstahak olduğunuz azabı) başınızdan savabilirsiniz ne de (bu hususta) kendinize bir yardım (cı) bulabilirsiniz! (Ey mükellefler! Şunu iyi bilin ki) sizden her kim zulmederse (Allah’a şirk koşup da bu hal üzere ölürse, ahirette) ona büyük bir azap tattıracağız!”
İşte (tapdıklarınız) sizi, dedikleriniz hakkında, kat'î suretde yalancı çıkarmışlardır. O halde ne (azabınızı) döndürmiye, ne de (bu hususda) herhangi bir yardıma asla muktedir olamayacaksınız. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâb tatdırırız.
(Bunun üzerine diğerlerine şöyle denir:) “İşte (taptıklarınız) söylemekte olduklarınızda sizi gerçekten yalancı çıkardılar; şimdi ne (azâbı) geri çevirmeye, ne de(kendinize) bir yardıma güç yetirebilirsiniz.” Artık içinizden kim zulmederse (bilsin ki), ona(pek) büyük bir azab tattıracağız!
(Ey Allah’dan başkasına tapanlar!) ”(Taptıklarınız) sizin söyledikleriniz ile sizi yalanlamış oldular. Artık kulluk ettikleriniz sizi ne ateşten kurtarabilecek, nede size yardım edeceklerdir. Artık sizden kim haddi aşıp haksızlık yapmışsa, o’na büyük bir azap tattıracağız.
İşte bütün söylediklerinizi yalanladılar. Onlar sizi ne azaptan kurtarabilirler, ne de size yardım edebilirler. Sizin içinizden herkim kıyıcılık edecek olursa ona büyük bir azap tattırırız.
“Andolsun, (tanrılaştırdıklarınız) söylediğiniz şeylerde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne azabı çevirmeye gücünüz yeter ne de bir yardım alırsınız. Sizden kim zulmetmişse ona büyük bir azabı tattırırız” (denir).
“İşte (ilahlarınız) sizin söylemekte olduklarınızı yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız.”
Bunun üzerine Allah kâfirlere seslenerek, “İşte görüyorsunuz ya!” diyecek,“Tanrı yerine koyduğunuz bu varlıklar, ileri sürdüğünüz bütün iddialarınızın yalan olduğunu ortaya koydular! Artık ne başınıza gelecek azâbı geri çevirebilirsiniz, ne de kendinize bir yardımcı bulabilirsiniz! Çünkü içinizden her kim böyle bir zulüm işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!”
İşte kâfirlerin tanrılaştırdığı kimseler, onları Kıyâmet Gününde böyle reddedecek. Fakat yine de, Peygamberlerde olağanüstü özellikler arayanlar var. Oysa ki:
Ne söylerseniz, sizi yalanladılar.
Artık ne geri çevirmeye, ne yardıma güç yetiriyorsunuz.
Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız.
Putlar yalanlarınızı bu şekilde yüzünüze vurunca ne ağzınızı açmaya, ne de bir şey söylemeye takatiniz kalmayacak. Biz, haksızlık edenleri büyük acılara boğarız...
Bunun üzerine onlara; “İşte! Yasalarına uyarak taptığınız insanlar sizi yalanladı. Artık cezamızı ne geri çevirebilir, ne de cezamızdan kurtulmak için yardım bulabilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız! Sizler kendi arzularınızın, kendi heveslerinden peşinden giderek, Allah’ın yasalarına karşı geldiniz. İçinizden bazılarına yasalar koydurarak onlara taptınız. Onları başınıza siz geçirdiniz. Hatta Allah’ın yolundan giden bazılarını sapkınlığınıza delil gösterdiniz. Hâlbuki onlardan bazılarının sizin yaptıklarınızdan haberi yoktu!” Diyeceğiz.
(Allah şöyle diyecektir:) “İşte (taptıklarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar. [*] Artık (azabı) geri çevirmeye de yardıma da gücünüz yetmez. İçinizden haksızlık edenlere büyük bir azap tattıracağız!”
(Bunun üzerine ötekilere): “işte bakın, (ilâhlarınız,) sizin söylediklerinizi yalanlıyorlar. Artık (bundan sonra azabı) da uzaklaştıramazsınız, (kendinize) yardım edecek birini de bulamazsınız. Sizden kim de (dünyada) zulmetmişse, ona büyük bir azap tattıracağız.” (denilir.)
[Bunun üzerine, Allah da, müşriklere]: “İşte [sizin tanrı yerine koyduğunuz kimseler, geçmişte] ileri sürdüğünüz iddiaların yalan olduğunu ortaya koydular” diyecek, “artık ne [hak ettiğiniz azabı] savuşturabilirsiniz, ne de kendinize bir destek bulabilirsiniz! Çünkü içinizden her kim [böyle bir] kötülük işlemişse, ona büyük bir azap tattıracağız!”
İşte bak söylediklerinizin tümünde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne azabı başınızdan savabilirsiniz ne de herhangi bir yardım alabilirsiniz. İçinizden kim zulme batarsa biz ona büyük azabı tattıracağız. 2/166- 167, 6/94, 7/53, 10/28- 29
Bunun üzerine (Allah şirk koşanlara şöyle demişti): “Doğrusu o (tanrılık yakıştırdıklarınız), söylediklerinizin tümünde sizin yalancı olduğunuzu ortaya çıkarıyorlar. Artık ne (cezayı) atlatmaya mecaliniz yeter ne de yardım almaya:[³¹⁰¹] zira sizden her kim (hakikati) tersyüz ederse,[³¹⁰²] ona büyük bir azab tattıracağız.”
(Bunun üzerine müşriklere) İşte gördünüz, taptıklarınız bile sizi yalancı çıkardılar. Artık kimse azabı üzerinizden çeviremez ve hiçbir yardım da göremezsiniz, içinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız" buyurulur.
(İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm etmiş ise, ona büyük bir azap tattırırız.
(Ey müşrikler!) «İşte sizi söyler olduğunuz şeylerde tekzîp ettiler. Artık ne (azabı) bertaraf etmeğe ve ne de yardıma muktedir olamayacaksınız ve sizden her kim ki zulmeder ise ona büyük bir azap tattıracağız.»
“İşte gördünüz a! ” denir o müşriklere, “Taptığınız nesneler söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne azabı savmaya, ne yardım temin etmeye çare bulamazsınız. ”(İşte ey bütün insanlar! Bilin ki: ) İçinizden kim bu şirk koşma zulmünü işlerse, ona büyük bir azap tattıracağız.
(Bu kez hitap, bunlara tanrı diye tapanlara yönelir.) İşte (tanrı) dedikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne (azabı geri) çevirmeğe gücünüz yeter, ne de (kendinize) bir yardım bulabilirsiniz! Sizden kim zulmederse ona büyük bir azab taddırırız.
O müşriklere: "İşte tapdıklarınız sizi tekzîb itdiler. Onlar sizden 'azâbın def'ine ve size yardıma kâdir olamazlar. Sizden küfür ile zulm idene büyük 'azâbı tatdırırız" denilür.
İşte söyledikleriniz de sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı defetmeye de yardım etmeye de gücünüz yetmez. Sizden zalimlik edenlere büyük azabı tattırırız.
İşte, onlar sizi sözünüzde yalancı çıkardılar. Artık ne azabı geri çevirmeye gücünüz yeter, ne bir yardım bulmaya. İçinizden kim zulmederse Biz ona büyük bir azap tattırırız.
İşte, haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı bulabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız.
pes bayıķ yalan duttılar sizi söyledügüñüz ile [192b] güclerümüz döndürmeġe ya'nį 'aźābı ne daħı virmege. daħı her kim şirk getürür-ise sizden ŧaduravuz aña ulu 'aźābı.
Taḥḳīḳ sizi yalanladılar siz söylegende. Pes güçleri yitişmez def‘eylemege ‘aẕābı, ne daḫı nuṣret eylemege. Daḫı kim ẓulm eylese sizden,daddurur‐biz aña ulu ‘aẕābı.
(Allah buyuracaqdır: ) “(Ey müşriklər, sizin tanrılarınız) dediklərinizi təkzib etdilər. Artıq nə əzabı (özünüzdən) sovuşdurar, nə də (özünüzə) bir kömək edə bilərsiniz. Sizdən zülm edənlərə (Allaha şərik qoşanlara) şiddətli bir əzab daddıracağıq”.
Thus they will give you the lie regarding what ye say, then ye can neither avert (the doom) nor obtain help. And whoso among you doeth wrong, We shall make him taste great torment.
((Allah) will say): "Now have they proved you liars in what ye say: so ye cannot avert (your penalty)(3074) nor (get) help." And whoever among you does wrong, him shall We cause to taste of a grievous Penalty.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |