3 Haziran 2023 - 14 Zi'l-ka'de 1444 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Furkân Suresi 18. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlû subhâneke mâ kâne yenbeġî lenâ en netteḣiże min dûnike min evliyâe velâkin metta’tehum veâbâehum hattâ nesû-żżikra vekânû kavmen bûrâ(n)

Diyecekler ki: Tenzih ederiz seni, senden başka dost ve yardımcı kabul etmek bize yaraşmaz; fakat sen, onları da, atalarını da nimetler vererek yaşattın, sonunda seni anmayı unuttular ve helake müstahak bir topluluk oldular.

(Göreceksin ki, dünyada iken kutsallaştırılan ve tağutlaştırılan bazı salih ve halis kimseler ise:Ey Rabbimiz!) Sen Yücesin; (hâşâ) Senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmazdı, ancak onları (bu sapıtan insanları) ve atalarını Sen bolca nimet verip yararlandırdın, (onlar da şımarıp şaşırdılar) öyle ki (Senin) Zikri(ni) unuttular ve böylece (Hakk’tan ayrılan ve) yıkıma uğrayan bir kavim oldular” diyeceklerdir.

Onlar da derler ki: “Senin şanın yücedir, senin dışında dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onları ve babalarını nimet verip yaşattın, nimetin bolluğu içinde zevke daldılar da, seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir toplum oluverdiler.”

Onlar:
“Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp, kulların durumundakilerden, bir kısım dostlar koruyucular, otoriteler edinmek bize yakışmaz. Fakat sen, onlara ve atalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda seni zikretmeyi, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kurân'ı ve şeriatı unuttular. Helâkî hak eden bir kavim oldular.” derler.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 34/40-41; 46/5-6.

Derler ki: "Seni tenzih ederiz. Senden başka dostlar edinmemiz bize yaraşmaz. Ancak sen onları ve atalarını yararlandırdın, onlar da zikri [3] unuttular ve böylece helake uğrayan bir topluluk oldular."

3.Seni anmayı, imanı, kendilerine yapılan öğüdü.

Derler ki: 'Sen yücesin; senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onlara ve atalarına meta verip yararlandırdın, öyle ki (senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular.'

Putlar şöyle derler: “- Seni tenzih ederiz. Senden başka veliler edinmemiz bize lâyık olmaz (böyle iken, biz başkasına nasıl mabud olabiliriz?) Fakat sen onları ve atalarını zevk içine daldırdın, nihayet zikri (tevhidi ve sana ibadeti) unuttular ve helâke düşen bir kavim oldular.”

Onlar: “Allah’ım! Seni tenzih ederiz. Sen’den başka dostlar edinmek, (kendimize taptırmak) bize yakışmaz. Fakat Sen, onları ve atalarını öyle nimet içinde yaşattın ki mesajı unuttular ve helak olan bir toplum oldular” derler.

Sahte tanrılar der ki: “Senin şanın yücedir, senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâk olmayı hak eden bir topluluk oldular.”

«Sen kutsalsın, bizim için senden özge dost edinmek yaraşmaz, sen ise hem onları, hem de atalarını geçindirmiştin, unuttular anmayı, yok oldular!» derler

Onlar şöyle cevap verecekler: “Sınırsız kudret ve yüceliğinle seni tenzih ederiz! Senin dışında başka dostlar edinmek bize yakışmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimetler verdin ki; (onlar azıtıp) sonunda seni anmayı unuttular ve yok olmayı hak eden bir topluluk oldular.”

Senin nâmın şân ve şerefle yâd idilsün seni şerîkden tenzîh ideriz, senden başka kimsenin himâyesine ilticâ idemez idik lâkin sen ânlara ve pederlerine dünyânın emvâlini ihsân itdin senin zikrini bile unutdılar mahv olmuş bir kavim oldılar" cevâbını virecekler.

Onlar: "Haşa; Seni bırakıp başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat Sen onlara ve babalarına nimetler verdin de sonunda Seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir millet oldular" derler.

Onlar, “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular” derler.

Onlar, “Seni tenzih ederiz! Senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Sen bunları ve atalarını nimetler içinde yüzdürdün; nihayet onlar da seni anmayı unuttular ve böylece uçurumu boylayan bir topluluk oldular” diyecekler.

Onlar: Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.

"Sen yücesin, senin yanında kimseyi veliler kabul etmek bize yakışmaz. Fakat, sen onlara ve atalarına nimetler bağışladın. Nihayet, onlar mesajı unutup yozlaşan bir toplum oldular," diye karşılık verdiler.

Onlar: "Sübhansın seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular." derler.

Sübhansın, demişlerdir: Senden başka veliler ittihaz etmemiz (olunmamız ) bize yaraşır değildi ve lâkin sen onları ve atalarını zevka daldırdın, o kadar ki nihayet zikri unuttular ve helâke giden bir kavm oldular

Onlar, “(Rabbimiz!) Seni her türlü noksan sıfattan tenzih ederiz. Senden başka dostlar edinmek bize yakışmaz. Sen onlara ve atalarına bolca nimetler bahşettin, fakat onlar, (bu nimetlere şükredip sana kulluk edecekleri yerde) seni anmayı unuttular da helâk olmayı hak eden bir toplum oldular” derler.

Dediler ki: “Seni tenzih ederiz, Senden başka veliler¹ edinmek bize yakışmaz. Ancak Sen, onları ve atalarını öylesine mal mülk sahibi yaptın ki, öğüdüne uymayı boş verdiler. Ve helak olmayı hak eden bir halk oldular.

1- Koruyucu, yardımcı, gözeten, destekleyici, yandaş.

(görürsün ki) onlar (şöyle) demişlerdir: «Seni tenzîh ederiz. Seni bırakıb da başka velîler edinmemiz bize yakışmaz. Fakat (gerek) onları (n) ve (gerek) ataları (nın azâb müddetlerini) kendin uzatdın da nihayet zikri unutdular ve helak (e mahkûm) bir kavm oldular».

(Onlar:) “Seni tenzîh ederiz; senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat onlara ve babalarına birçok ni'metler verdin de sonunda (seni) anmayı unuttular(2) ve helâk edilmeyi hak eden bir kavim oldular!” derler.

(2)“Cin ve insin en çok isyanlarını, en şedîd tuğyanlarını (şiddetli taşkınlıklarını), en azîm küfranlarını (büyük nankörlüklerini) tevlîd eden (doğur... Devamı..

Kendilerine kulluk edilenler “Rabbimiz sen her türlü eksiklikten yücesin. Bizim, senden başka sığınılacak bir yer aramamız bize asla yakışmaz. Ancak bunların ve atalarının yeryüzündeki ihtiyaçlarını sen karşıladığın halde, onlar zikri (Kur’an’ı) unuttular ve kaybeden bir topluluk oldular” dediler.

Onlar da diyecekler: "Seni ulularız. Senden başkalarını koruyucu edinmek bize yaraşmaz. Ancak Sen onları da , atalarını da öyle gönendirdin ki sonunda Kur’an’ı unuttular da yasasız kaldılar."

Onlar «— Aman Allah/ım! [⁶] Senden başka bir yâr edinmek bize yaraşmaz [⁷]. Fakat siz dünyada onlara, babalarına o kadar bol nimet verdiniz ki seni anmayı unuttular. Böylece helake duçar oldular [⁸]» diyecekler.

[6] Veya seni nalâyık şeylerden tenzih ederiz.[7] Veya bizim buna liyakatimiz, salâhiyetimiz yoktur.[8] Veya helake mahkûm kavimdiler.

Onlar da⁷, “Sen’i tenzih ederiz. Sen’in dışında başka dostlar/veliler edinmemiz bize yakışmaz. Fakat Sen, onları ve babalarını/atalarını öyle nimetlendirdin ki, Sen’i hatırlamayı [zikr] unuttular. Böylece helakı hak eden bir topluluk [kavm] oldular” karşılığını verirler.

7 Yargı gününde konuşturulacak olanların, cansız putlardan ziyade tanrılaştırılan canlı varlıklar olması akla daha yakındır. Bu konuşmayı yapabilmeler... Devamı..

Derler ki: “Sen yücesin, senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz. Fakat sen onlara ve babalarına nimetler verdin de sonunda (seni) anmayı unuttular ve yıkımı hak eden bir topluluk oldular.”

Onlar, “Sen her türlü eksiklik ve noksanlıktan uzaksın, yüceler yücesisin ya Rab!” diye cevap verecekler, “Senden başka hükmüne boyun eğilecek otoriteler, sığınılacak dostlar edinmek bize asla yaraşmaz! Dolayısıyla, insanlardan bize kulluk etmelerini istememiz de asla olacak şey değildir! Biz onları kesinlikle saptırmadık! Sen onlara ve atalarına türlü nîmetler bahşetmiştin fakat onlar, bu nîmetlere şükredip sana kulluk edecekleri yerde, senin öğüt ve uyarılarını dile getiren Kitabını, yani Zikri hayatın dışına itip tamamen unuttular ve böylece, cezayı hak eden bir toplum hâline geldiler.”

Dediler ki:
-“Sen sübhansın / seni tenzih ederiz; bize, senden başka hiçbir veliyy edinmemiz yaraşmaz.
Onları ve babalarını geçindirdin.
O kadar ki Zikr’i unuttular; helâke giden bir kavim oldular”.

Putlar: " Fesüphanallah diyecekler. Sen var iken senden başkasına yâr olmak ne haddimize! Ama sen, onlara ve atalarına verdikçe verdin. Onlar da sonunda seni unuttular ve verimsiz bir toplum olup çıktılar. "

Bu suçlama karşısında İlah olduğu zannedilenlerden bazıları; "Rabbimiz senin şanın yücedir. Bize senden başka dostlar edinmek yaraşmaz. Ancak sen onlara ve atalarına nimetler verip yaşattın. Onlar yaşantılarıyla, elde ettikleri kazançlarla şımardılar. Şımardıkça azdılar. Seni ve ayetlerini unuttular. Senin yasalarına uymadılar. Hep insanların çıkardığı yasalara uyarak yasa çıkaranlara taptılar. Yaptıklarının kötü bir şey olduğu hatırlatılsa bile azgınlıklarından dolayı inkâr ettiler. Bizleri de azgınlıklarına alet ettiler. Böylece azabı hak eden insanlardan oldular." diyecekler.

Onlar (melekler) de şöyle demiş (olacaklar)dır: “Sen yücesin. Senin peşin sıra dostlar edinmek bize yakışmazdı. [*] Fakat sen onlara ve atalarına bol nimet verince (Allah’ı) hatırlamayı unuttular ve helaki hak eden bir toplum oldular.”

Benzer mesaj: Sebe’ 34:40-41.

Onlar da: “(Ey Rabbimiz!) Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız, Senin dışında başka dostlar edinmek bize yakışmaz. Fakat Sen, onlara ve atalarına (dünyada) nîmetler verdin de sonunda (Seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir toplum oldular.” derler.

Onlar: “Sınırsız kudret ve yüceliğinle Seni tenzîh ederiz!” diye cevap verecekler, “Senden başka dostlar, efendiler edinmek bize yakışmazdı! ¹⁴ Fakat, [bunlara gelince-] Sen bunlara ve babalarına dünya hayatının tadını çıkarmaları için fırsat verdin; öyle ki, onlar da sonunda ¹⁵ [Seni] anmayı büsbütün unuttular; çünkü bunlar her türlü iyilikten yoksun kimselerdi”.

14 Zımnen, “ve dolayısıyla, başkalarından da bize kulluk etmelerini istememiz manen ve ahlaken imkansızdı”. Öte yandan, İbni Kesîr “bizim için/bize” (... Devamı..

Onlar da: – Hâşâ Rabbim! Seni tenzih ederiz sen noksan sıfatlardan uzaksın, senden başkasını evliya ve otorite edinmek bize yakışmaz. Fakat sen onlara ve atalarına dünyevi hazları o kadar çok tattırdın ki şımarıp zikri/Kuran’ı unuttular ve sonunda helak olmayı hak eden bir toplum oldular. 7/51, 9/72, 39/71, 45/34- 35, 59/18- 19

Cevap verecekler: “Aşkın olan zatını tenzih ve tesbih ederiz ki, Senin dışındakilerden herhangi bir dost, bir veli edinmek bize yakışmaz; ne var ki onlara ve atalarına dünyevî hazları öylesine tattırdın ki, sonunda onlar vahyi unuttular da,[³⁰⁹⁹] bitip tükenmiş bir toplum olup çıktılar.”[³¹⁰⁰]

[3099] Veya: “(Seni) anmayı..” Buradaki zikr, vahyin sıfatı olarak okunabileceği gibi “anmak, hatırlamak” anlamına mastar olarak da okunabilir. 29. ây... Devamı..

Onlar da "Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz ya Rabbi... Senin yerine geçip de ilahlık iddiasında bulunmak bize yaraşmaz. Fakat; Sen, onlara ve atalarına nimetler verdin de (şımardılar zevk ve sefaya daldılar) Seni anmayı unuttular. Böylece helaki hak eden bir topluluk oldular" derler. (Suçu kabullenmeyip, onu kendilerine tapınanların üzerine atarlar)

Onlar, "Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâke giden bir toplum oldular" dediler.

(O mabûd ittihaz edilenler de) derler ki: «Sen zât-ı ehâdiyetine layık olmayan şeylerden münezzehsin. Bizim için yaraşmaz ki, Sen'den başka velîler ittihaz edinelim. Fakat, onları ve babalarını nîmetlere nâil kıldın, tâ ki, zikri unuttular ve helâk olmuş bir kavim oldular.»

Onlar şöyle cevap verirler: “Sübhansın! Yüceler Yücesisin! Senden başka dost edinmeyi düşünmek bize yaraşan şey değildir. Ne var ki Sen onları ve babalarını, nimetlerine mazhar edip ömür vererek yaşatınca onlar Sen'i anmayı unuttular ve helâke müstahak bir güruh haline geldiler. ” [34, 40-41; 46, 5-6]

Veli: Hâmi, koruyucu, yönetici, dost, bir kimsenin işlerini deruhde eden anlamlarına gelir.

Derler ki: "Senin şanın yücedir, senden başka veliler edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onları ve atalarını ni'met verip yaşattın, (bolluk içinde dünyaya daldılar da seni) anmayı unuttular ve helaki hak eden bir topluluk oldular.

Putlar: "Biz seni tenzîh iyleriz. Senden gayrısını dost ittihâz iylemek lâyık olmadı. Ve lâkin onları ve babalarını o kadar ni'mete müstağrak iyledin ki senin zikrini unutdılar. Onlar helâki mukarrer bir kavim idi." dirler.

Onlar da, “Sana içten boyun eğeriz; seni bırakıp başka velilere tutunmak bize yakışmaz. (Biz yapmadık ki onlara bunu emretmiş olalım) Ama sen, onlara ve babalarına nimetler verdin, o zikri (senin kitabını) unuttular ve bereketsiz bir topluma dönüştüler.”

Onlar da derler ki:-Seni tenzih ederiz, senden başka veliler edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen, onlara da babalarına da nimetler verdin. O derece ki zikri/kitabı önemsemediler de yok olmayı hak eden bir toplum oldular.

“Seni her türlü noksandan uzak tutarız,” derler. “Senden başka veli edinmek bize yaraşmaz. Ancak Sen onları nimetlerinle nasiplendirdin; onlar da Seni anmayı unuttular ve helâk olmayı hak etmiş bir topluluk oldular.”

Derler ki: "Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur'an'ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular."

eyittiler “arılıġuñ senüñ olmadı yarar bize kim dutavuz senden ayruķ arķa viriciler velįkin gönendürdüñ anları daħı atalarını tā unıttılar ķur’ān’ı daħı oldılar helāk olmış ķavumlar.”

Eyideler: Münezzehsin yā Allāh şerīkden. Bize lāyıḳ degüldür ki biz sen‐den özge da‘vet eylemek. Lākin gönendürdüñ anları, atalarını daḫıdünyāda, ḥattā ki unutdılar senüñ ẕikrüñi. Anlar bir ḳavm‐idi ki helāk oldılar.

(Bütlər) deyəcəklər: “Sən paksan, müqəddəssən! Səni qoyub (özümüzə) başqa dostlar (hamilər) qəbul etmək bizə yaraşmaz. Lakin sən onlara və atalarına o qədər ne’mət verdin ki, hətta (Sənin öyüd-nəsihətini, Qur’anı) xatırlamağı belə unutdular və (buna görə də) məhvə məhkum edilmiş bir tayfa oldular!”

They will say: Be Thou glorified! It was not for us to choose any protecting friends beside Thee; but Thou didst give them and their fathers ease till they forgot the warning and became lost folk

They will say: "Glory to Thee! not meet was it for us that we should take for protectors others besides Thee:(3073) But Thou didst bestow, on them and their fathers, good things (in life), until they forgot the Message: for they were a people (worthless and) lost."

3073 The creatures of Allah who were worshipped will prove that they never asked for worship: on the contrary they themselves worshipped Allah and sou... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.