Heyhâte heyhâte limâ tû’adûn(e)
Size vaadedilen şey, gerçekten ne de uzak, ne de uzak.
"Heyhat! Size va’ad edilen şey (ahiret ve cennet) ne kadar uzak bir ihtimal!" (Bu adam gerçekleşmesi imkânsız va’adlerle sizi kandırıvermektedir.)
Vaadolunduğunuz şeyler gerçekten de ne kadar uzak…
“Heyhât, bu size va'dedilen nihaî yargı, tehdit, ne kadar imkânsız, uzak bir ihtimal!”
Ne kadar uzak! Size vaad edilen şey ne kadar uzak!
'Heyhat, size va'dedilen şeye heyhat...'
O korkutulduğunuz şey (azab) ne uzak, ne uzak! (olur şey değil).
“Heyhat! Bu vaadedildiğiniz çok uzak bir şey!”
Oysa bu size söylenenler, gerçek olmaktan ne kadar uzak!
«Ne uzaktır, o söylenen ne uzak!»
“O tehdit edildiğiniz (öldükten sonra dirilmek) çok uzak, gerçekten çok uzak (olacak iş değil, size söylenen bu vaatler boş vaatlerdir)!”
"Heyhât bu va’adler bizden uzak olsun, uzak olsun"
"Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!"
“Hâlbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!”
Bu size söylenenler gerçek olmaktan çok çok uzak!
«Bu size vaâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!»
"Size söz verilen bu şey imkansızdır, imkansız!"
"Heyhât o size vaad edilen şey ne kadar uzak!"
Heyhât o va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak
Heyhat! O size vadedilen şey (öldükten sonra diriltilmek, gerçeklikten) ne kadar da uzak!
Yazık, yazık! Uyarıldığınız şey, hiç olacak şey mi?
«Tehdîd olunageldiğiniz o şey ne kadar uzak, ne kadar uzak»!.
“Heyhât! O va'd edilmekte olduğunuz şey, ne kadar uzak!”
Oysa bu size vaat edilen (öldükten sonra yeniden dirilmek gerçek olmaktan) ne kadar, hem de ne kadar uzak!
“Yazık, yazık! Ne ile korkutuluyorsunuz (ne vaat ediliyor)?”
Ne boş söz bu , ne boş!
«— Vaad olunduğunuz şey çok uzaktır! Çok uzak!».
“Hâlbuki size vaat edilen şey, ne kadar uzak! Ne kadar uzak! [heyhât]”
“Uzaktır size vaat edilen (öldükten sonra yeniden dirilmek; evet gerçek olmaktan) çok uzak!”
İmkânsız, bu size vaad edilen gerçekten imkânsız!
“Heyhat! Size vaad edilen şeye heyhat!”.
size yapılan bu tehditlerin hepsi palavra!
"Resulüm diyen kişinin söylediği gerçeklerden uzaktır."
Size vadedilen çok uzaktır, çok uzak!
“Heyhat, korkutulduğunuz şey (gerçek olmaktan) ne kadar da uzak!”
Çok uzak, gerçekten çok uzak bu vaad edildiğiniz şey!
Heyhat ki heyhat, olacak iş değil size söylenen bu vaatler boş vaatler. 13/5, 36/78- 79
Uzak, hem de çok uzak tehdit edildiğiniz bu şey!
"Size vadettiği şey (öldükten sonra dirilme gerçekten) ne kadar uzak."
Hey hat!... Hey hat!... Ne ile vaad ediliyorsunuz... (olacak şey değil)
«Ne uzak, ne uzak o vaad-olunduğunuz şey.»
“Heyhat! Heyhat! Size vâd edilen şey ne kadar da uzak! ”
Heyhat, o size va'dedilen şey ne kadar uzak!
"Heyhât! Heyhât! Bu va'ad bir hayâldir."
Olmayacak şeyler vaad ediliyor size; hiç olmayacak şeyler!
Size vaat edilen uzak, hem de çok uzak.
“Heyhat, heyhat! Size vaad edilen ne kadar da uzak!
"Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak!"
ıraķ oldı ıraķ oldı ol kim va'da olınduñuz.”
Iraḳ oldı, ıraḳ oldı size va‘de olunan nesne.
Və’d olunduğunuz şey çox uzaqdır, çox uzaq! (Bu, qeyri-mümkündür!)
Begone, begone, with that which ye are promised!
"Far, very far is that which ye are promised!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |