11 Ekim 2024 - 8 Rebiü'l-Ahir 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mü’minûn Suresi 109. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnnehu kâne ferîkun min ‘ibâdî yekûlûne rabbenâ âmennâ faġfir lenâ verhamnâ veente ḣayru-rrâhimîn(e)

Şüphe yok ki bir bölük vardır kullarımdan, Rabbimiz derler, inandık, yarlıga bizi ve acı bize ve sensin merhametliler merhametlisi.

Çünkü gerçekten Benim kullarımdan bir fırka (inançlı ve şuurlu bir hizip, parti veya ekip): "Rabbimiz, (biz Sana, Resulüllah’a ve Kur’an ahkâmına) iman ettik (ve İslam yolunda Hakk hâkim olsun diye gayret göstermekteyiz, Allah’ım) Sen artık bizi bağışla (başarıya ulaştır) ve bize merhamet buyur, (zira) Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" deyip (yalvarırlardı, sizi de Hakka ve hayra çağırırlardı).

Bakın kullarımın arasında: Ey Rabbimiz! Biz sana inandık, öyleyse bizim günahlarımızı bağışla ve bize acı, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın derlerdi de,

Kullarımdan bir zümre:
“Ey Rabbimiz, iman ettik. Bizi koruma kalkanına al, bağışla, bize merhamet et. Sen merhametlilerin en hayırlısısın.” diyorlardı.

Doğrusu kullarımdan bir grup: "Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi bağışla ve bize merhamet et. Şüphesiz sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyordu.

'Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup: “Rabbimiz, iman ettik, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de,'

Çünkü mümin kullarımdan bir topluluk vardı ki, onlar: “- Ey Rabbimiz, iman ettik, artık bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” derlerken.

Çünkü kullarımdan bir grup: “Ey Rabbimiz! Bizi bağışla, bize acı! Sen, rahmet edenlerin en hayırlısısın” derlerdi.

109,110. “Çünkü kullarımdan bir topluluk, ‘Ey Rabbimiz! İnandık; bizi bağışla, bize merhamet et, sen çok merhametlisin' derdi de siz ise onlarla dalga geçerdiniz. Öyle ki, bu tavrınız size beni anmayı unutturmuştu. Siz onların yaptıklarına gülüyordunuz.”

Kullarımdan bir bölük: «Tanrımız! İnanmışız, bizi bağışlayasın, bizi yarlıgayasın, sen yarlıgayanların hayırlısısın !» demektedirler

“Hani vaktiyle kullarımın bir bölümü: ‘Ey Rabbimiz! Biz sana inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!' diye dua ediyordu.

109, 110. "Bizim ’ibâdımızdan bir kısım "Yâ rabbî biz îmân idiyoruz, günâhlarımızı ’afv it. Bize merhamet it. Sen merhametlilerin en merhametlisisin" diyu bağırdıkları vakit siz ânlar ile istihzâ idiyor ve bizim ihtârâtımızı unutuyor idiniz. Ânlar sizin istihzâ ile gülmelerinize hedef oluyorlar idi."

108,109,110,111. Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.

Kullarımdan, “Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın” diyen bir grup var idi.

“Kullarım arasında, ‘Rabbimiz! Biz iman ettik; bizi affet, bize acı! Sen merhametlilerin en üstünüsün’ diyen bir kesim de şüphesiz vardı.

Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi.

"Kullarımdan bir grup, 'Rabbimiz, inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.' derdi."

Çünkü kullarımdan bir zümre "Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin." diyorlardı.

çünkü kullarımdan bir fırka vardı «Rabbimiz! Biz iyman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin.» diyorlardı da

Gerçek şu ki, kullarımdan bir zümre, ‘Rabbimiz! Biz îmân ettik. Bizi bağışla ve bize merhamet et. Şüphesiz sen merhamet edenlerin en hayırlısısın’ diyordu.

Gerçek şu ki, kimi kullarım: “Rabb'imiz! Biz iman ettik; bizi bağışla, bize merhamet et, merhametlilerin en iyisi sensin.” diyorlardı.

Çünkü kullarımdan bir zümre vardır ki onlar: «Ey Rabbimiz, îman etdik. Bizi yarlığa, bizi esirge. Sen esirgeyenlerin en hayırlısısın» derlerken,

“Çünki kullarımdan bir zümre vardı ki: 'Rabbimiz! (Biz) îmân ettik; artık bizi bağışla; bize merhamet buyur; sen merhametlilerin en hayırlısısın!' diyorlardı.”

Şüphesiz (dünyadayken) kullarımdan bir topluluk, ‘‘Ey Rabbimiz! İnandık; bizi bağışla, bize merhamet et ve sen merhamet edenlerin en hayırlısısın’’ derlerdi.

Yeryüzünde iken kullarımızdan bir topluluk “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et. Çünkü sen merhamet edip acıyanların en merhametlisisin” diyorlardı.

İşte benim kullarımdan bir takımı vardı ki şöyle derlerdi: " Ey çalabımız! Sen bizi yarlıga, sen bizi esirge, sen ki esirgeyicilerin yey olanısın."

Çünkü kullarımdan bir fırka «— Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi yarlığa, bizi bağışla, sen bağışlayanların hayırlısısın.» derlerdi.

“Muhakkak ki kullarımızdan belli bir grup [ferîk], (dünyada iken) “Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” derler.

“Çünkü gerçekten benim kullarımdan bir grup, “Rabbimiz! İman ettik, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın” derlerdi de…”

Çünkü vaktiyle, kullarım arasından bir grup inanmış insan, “Ey Rabb’imiz! Biz sana iman ettik, öyleyse bizim günahlarımızı bağışla ve bize merhamet eyle; hiç kuşkusuz Sen, merhamet edenlerin en hayırlısısın!” diye yalvarırlardı da;

“Şu bir gerçektir ki; kullarımdan bir grup:
‘Rabbimiz! İman ettik. Bizi bağışla; bize merhamet et! Sen Merhamet Edenler’in en hayırlısısın!’ diyorlar”.

Vaktiyle benim: ' Ya Rab bağışla bizi, acı bize, çünkü sevginin kaynağı sensin ' diyen kullarım vardı.

“Dünyada yaşarken aranızda; Ey Rabbimiz! Biz inandık! Bizi bağışla! Bize merhamet et! Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!" diyen insanlar vardı.”

Şüphesiz ki kullarımdan bir grup, ‘Rabbimiz! İman ettik, bizi affet; bize merhamet et! Sen merhametlilerin en hayırlısısın’ demişlerdi.

(Ve devamla): “Gerçekten Benim kullarımdan,¹ ‘Ey Rabbimiz! (Biz Sana) îman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et, zîrâ Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın’, diyen bir grup vardı (da),”

1 Bunlar, Muhâcirlerden; Bilal, Ammar, Suhayb ve Selmân (r.a) idi. (Celâleyn, Kurtubî)

“Bakın, kullarımın arasında, ‘Ey Rabbimiz! Biz [Sana] inandık; öyleyse, bizim günahlarımızı bağışla ve bize acı, çünkü gerçek acıyan(ımız), esirgeyen(imiz) Sensin!’ ⁶⁴ diyenler de vardı;

64 Lafzen, “Acıyıp-esirgeyenlerin en hayırlısı Sensin”. Aynı ifade surenin son ayetinde de geçmektedir.

Vaktiyle kullarımdan bir grup: – Rabbimiz, biz yürekten iman ettik, bizi bağışla ve bize merhamet et zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! Diye dua ederlerdi. 2/186, 40/60

Çünkü kullarımın arasında bir gurup vardı. Onlar ‘Rabbimiz! Biz iman ettik: o halde bizi bağışla, bize merhamet et! Zira merhametlilerin en hayırlısı Sensin!’ diyorlardı.

Çünkü, kullarımdan bir zümre "Ey Rabbimiz, iman ettik; artık bizi bağışla, bize merhamet et Sen merhametlilerin en hayırlısısın" diye dua ve niyazda bulunurken,

Zira kullarımdan bir zümre: ’Rabbimiz iman ettik, bizi bağışla, bize acı, sen merhametlilerin en hayırlısısın’ dediler..

«Çünkü kullarımdan bir zümre var idi ki, 'Ey Rabbimiz! Sana imân ettik, artık bizi yarlığa ve bize merhamet buyur ve Sen rahmet edenlerin elbette hayırlısısın' derlerdi.»

109, 110. Kullarımdan, bir kısmı “inandık ya Rabbî! Affet günahlarımızı, merhamet et bize, çünkü Sen merhamet edenlerin en iyisi, en hayırlısısın! ” dediklerinde, onları alaya alan sizler değil miydiniz! Sonunda sizin bu davranışlarınız Beni gönlünüzden geçirmeyi, Beni yâdetmeyi size unutturdu da, onlarla eğlenip durdunuz.

Zira kullarımdan bir zümre: 'Rabbimiz inandık, bizi bağışla, bize acı, sen acıyanların en hayırlısısın' dedikleri için

Kullarımdan bir cemâ'at vardır ki: "Yâ Rabbî! Sana îmân itdik, bizi mağfiret it ve bize merhamet buyur, sen merhamet idicilerin hayırlısısın" dirlerdi.

“Kullarımdan bir takımı şöyle dua ederlerdi: “Rabbimiz! Bizi bağışla, bize ikram et, sen ikram edenlerin en iyisisin.”

Çünkü kullarımdan bir grup: -Rabbimiz, iman ettik, bizi bağışla, bize merhamet et, merhamet edenlerin en hayırlısı sensin! derlerdi.

“Benim kullarımdan bir topluluk vardı ki 'Rabbimiz, iman ettik. Sen de bizi bağışla, bize merhamet et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin' derdi.

Kullarımdan bir zümre "Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın" diyorken,

“bayıķ oldıyıdı bir bölük, ķullarumuzdan, eydürleridi iy çalabumuz inanduķ pes yarlıġa bizi daħı raḥmet eyle bize; daħı sen, raḥmet eyleyicilerüñ yigregisin.

Taḥḳīḳ bir bölük benüm ḳullarumdan eydürlerdi: Yā Rabbenā, biz īmāngetürdük. Pes bize günāhumuz baġışla. Daḫı bize raḥmet eyle. Sen raḥmetidicilerüñ yigregisin.

Çünki bəndələrimdən bir zümrə (mö’minlər) var idi ki, onlar: “Ey Rəbbimiz! Biz (Sənə) iman gətirdik. Artıq bizi bağışla, bizə rəhm et. Sən rəhm edənlərin ən yaxşısısan!” – deyirdilər.

Lo! there was a party of My slaves who said: Our Lord! We believe, therefor forgive us and have mercy on us for Thou art best of all who show mercy;

"A part of My servants there was, who used to pray ´our Lord! we believe; then do Thou forgive us, and have mercy upon us: For Thou art the Best of those who show mercy!"


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.