Vekeeyyin min karyetin emleytu lehâ vehiye zâlimetun śümme eḣażtuhâ ve-ileyye-lmasîr(u)
Ve nice şehir var ki halkı zalim olduğundan mühlet verdik onlara da sonra helak ediverdim ve dönüp gelecekleri yer de benim tapımdır.
(Tarihe ibretle bakın!) Nice ülke (halkı) var ki, zulmettikleri halde onlara bir (zaman) mühlet verdim. Sonra onları tutup yakaladım (ve cezalarını kestim. Elbette ve her halde) dönüş ancak Banadır.
Ve nice şehir halkı var ki, yaratılış gayesine aykırı hareket ettikleri için onlara, bir süre için fırsat vermiştim. Ama zamanı gelince, onları kıskıvrak yakalayıverdim, dönüş ancak banadır.
Baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellerlerken, kendilerine mühlet verdiğim nice memleketi, sonunda cezalandırdım. Sonuçta hepiniz benim huzuruma gelip bir daha hesap vereceksiniz.
Nice kentlere zalim oldukları halde süre tanıdım sonra yakalayıverdim. Dönüş ancak banadır.
Nice ülkeler vardır ki, (halkı) zulmediyorken Ben ona bir süre tanıdım, sonra yakalayıverdim; dönüş yalnızca banadır.
Zulmedib dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, ben onları azabımla yakalayıvermiştim. Sonunda muhakkak dönüş banadır.
Zulmettikleri halde kendilerine mühlet verdiğimiz nice şehirler vardı. Sonra onları yakalayıverdik. Ve her şeyin varışı Bizedir. (Hiçbir şey Biz’den kurtulamaz.)
Zulmedip dururlarken, kendilerine süre tanıdığım nice ülkeler vardır. Sonunda onları yakalayıp yok ettim. Dönüş yalnız banadır.
Zalim olan, nice nice kentlere zaman verip, sonra onu yakaladık, döney dahi banadır
Ne kadar zâlim ahâlîyi muhtevî karyeleri bir müddet içün ikbâlde bulundırdık, nihâyet ’azâbımıza dûçâr iyledik. Her şey bize rücû’ ider.
Nice kasabalara, haksız oldukları halde, mehil vermiştim; sonunda onları yakalayıverdim. Dönüş ancak Bana'dır.*
Zalim oldukları hâlde, mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım nice memleket halkları vardır. Dönüş yalnız banadır.
Nice belde var ki, ahalisi zulme dalmış olduğu halde onlara biraz süre verdim, sonra da onları kıskıvrak yakaladım. Dönüş yalnız banadır.
Nice ülkeler var ki, zulmedip dururlarken onlara mühlet verdim. Sonunda onları yakaladım. Dönüş yalnız banadır.
Nice kentlerin halkına, zalim oldukları halde süre tanıdım ve sonra onları hesaba çektim; son dönüş Banadır.
Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır.
Zulm etmektelerken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket vardı ki ben onu tutmuş alıvermiştim, bütün inkılâb nihayet banadır
Zâlim/kâfir oldukları hâlde, (tövbe etmeleri için) mühlet verdiğim ve sonra (küfürde inat etmelerinden ötürü) kendilerini (azabımla) yakaladığım nice memleket halkları vardır. (Hesap vermek üzere) dönüş yalnız bana (manevi huzuruma) dır.
Zulmedip duran nice kentler vardı ki onlara süre vermiştim. Sonra onları yakaladım. Ve dönüş Bana'dır.
(Halkı sizin gibi) zulümde devam edib dururken kendisine mühlet verdiğim nice memleket vardır ki ben onları nihayet (azabımla) yakalayıverdim. Dönüş ancak banadır.
(Onlar, azabın gelmesinde acele etmesinler.) Halkı büsbütün zalim nice memleket vardı ki, (yaptıkları zulüm ve inkârdan vazgeçmeleri için) Ben onlara süre tanıdım ve sonra da (kendilerine yapılan onca uyarıya aldırmayıp, inkârla birlikte zulümlerinde ısrar edince) kendilerini yakalayıverdim. Ve (zaten) nihai varış da yalnız banadır.
Halkı zulüm etmeyi alışkanlık edinmiş nice şehirlere mühlet verdim, sonra onları yakaladım. Dönüş banadır.
Kıyıcılık ededuran nice illere önce önel verdim. Sonra onları çarptım. Sonunda dönüş ancak Banadır.
Nice zalim ve günahkâr kasaba ahalisine mühlet verdim. Sonra onları azaba çarptım. Âhirette dönüş banadır.
Zalim oldukları hâlde, kendilerine mühlet verdiğim, sonra da azabımla yakaladığım nice beldeler vardır. Dönüş ancak Banadır.
Nice ülkeler vardır ki (halkı) zulmedici olduğu halde ben ona bir süre tanıdım, sonra da kıskıvrak yakalayıverdim ve dönüş yalnızca banadır.
Nice ülkeler var ki, zulüm ve haksızlık yaptıkları hâlde, onları hemen helâk etmedim; aksine, akıllarını başlarına almaları için kendilerine bir süreliğine fırsat verdim fakat günü gelince de, korkunç bir azapla onları yakalayıverdim! Eninde sonunda, dönüş Banadır!
Nice şehir var ki onlar Zâlim iken onlara süre tanıdım; sonra onları yakaladım. Gidip Varış banadır.
Ben, haksızlık eden kentlere bir müddet süre tanıdım. Sonunda tuttuğum gibi vurdum. En sonunda yine bana gelecekler.
Zalim oldukları halde verilen süre bitince yakalanıp azap edilen nice memleket halkları vardır. Bilmiyorlar mı? Dönüş yalnız Allah’adır.
Nice şehir (halkı) vardı ki haksızlık edip dururlarken onlara süre vermiş, sonunda onları yakalamıştım. Dönüş sadece banadır.
Ben, zâlim olan nice ülkelere (önce) bir süre tanıdım sonra da helâk ettim. (Şunu iyi bilin ki) dönüş, ancak Bana’dır.
Ve onmaz zulüm ve haksızlıklara dalıp gitmiş nice toplumlara bir süre için fırsat vermiştim! Ama günü gelince onları kıskıvrak yakalayıverdim: çünkü bütün yolculukların sonu Banadır!
Halkı çığırından çıkmış nice ülkeler var ki, ben, onlara önce mühlet verdim, sonra da onları kıskıvrak yakaladım. Önünde sonunda dönüş banadır. 16/61, 18/58, 29/53- 54, 35/37- 45, 42/14
Ben, zulme gömülüp gitmiş nice toplumlara (önce) süre tanımış, sonra enselemişimdir: nihayet dönüş Banadır.[²⁸⁵⁶]
Nice belde halkı vardı ki, zalim oldukları halde, onlara mühlet tanımıştım. (Bu süreden yararlanıp imana gelmediler de) Sonunda onları yakalayıverdim. Şüphe yok ki, dönüş ancak Bana'dır!
Zalim oldukları hâlde, mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım nice kent halkından olanlar vardır. Ve dönüş ancak banadır.
Ve nice belde vardır ki, o zalim olduğu halde ona mühlet verdim. Sonra da onu yakaladım. Ve bütün dönüş de Bana'dır.
Zulümde aşırı giden nice memleket vardı ki Ben onlara önce mühlet verip sonra da tuttuğum gibi işlerini bitirdim! Herkesin dönüşü ancak Banadır.
Nice kent var ki zulmederken ona biraz süre vermişim, sonra onu yakalamışımdır. Sonunda dönüş ancak banadır.
Ne kadar karye vardır ki ehli, zâlim ve kâfir oldığı halde ben onı imhâl iyledim ve sonra ahz ve helâk itdim. Nihâyet gidilecek mahal benim. (Nihâyet bana geleceklerdir.)
Yanlışlar içinde oldukları halde nice kentlere, önce süre tanıdım sonra da onları kıskıvrak yakaladım. Dönüş banadır.
Nice ülkeler vardır ki, zalim olmalarına rağmen ben, onlara süre tanıdım. Sonra da onları aldım. Dönüş banadır.
Nice zalim beldeler vardı ki, Ben onlara süre tanıdım, sonra da yakalayıverdim. Sonunda herkesin dönüşü Banadır.
Nice kent/medeniyet var ki, zulme saptığı halde, ona süre tanıdım. Ama sonra kendisini yakalayıverdim. Dönüş yalnız banadır.
daħı niçe köy mühlet virüm aña ol žulm eyleyici-y-iken andan duttum anı. daħı bizdin yañadur dönmeklıķ.
İy niçe şehrlere mühlet virdüm ehli ẓulm ider‐iken. Andan ṣoñra muḥkemdutup helāk itdüm. Daḫı ‘āḳıbet dönmek benüm ḥażretümedür.
Neçə-neçə məmləkətə (məmləkət əhlinə) zülm etdikləri (kafir olduqları) halda möhlət verdim, sonra onları (əzabla) yaxaladım. Axır dönüş ancaq Mənədir! (Onlar, nəhayət, Mənim hüzuruma gələcək, qazandıqları günaha görə əbədi əzaba düçar olacaqlar).
And how many a township did I suffer long though it was sinful! Than I grasped it. Unto Me is the return.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |