Vakterabe-lva’du-lhakku fe-iżâ hiye şâḣisatun ebsâru-lleżîne keferû yâ veylenâ kad kunnâ fî ġafletin min hâżâ bel kunnâ zâlimîn(e)
(Hakkın hâkimiyetiyle, inkârcıların ve münafıkların hezimetiyle sonuçlanacağı kesin) Gerçek olan va’ad yaklaşıvermiştir. İşte o zaman (Hakk davayı ve başındaki kutlu şahsı) inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayıp (şaşkınlık ve perişanlığa uğrayacak ve) "Yazıklar olsun ki biz bundan tam bir gaflet (ve hıyanet) içindeydik; doğrusu belki de bizler zalim kimselerdik" (diyerek rezil ve zelil duruma düşecekler ve pişmanlıkla dövüneceklerdir).
Ve gerçekten meydana geleceği bildirilen kıyamet yaklaştığı vakit, işte o zaman Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin gözleri hemen belerip kalacak, “Eyvah bizlere!” diye yakınacaklar. “Bu kıyamet sözüne karşı, hep umursamaz tavırlar gösterdik. Daha doğrusu bizler, yaratılış maksadına aykırı hareket edenlerdik” diyecekler.
Gerçek vaat, tehdit, ölüm ve Kıyamet yaklaştığında, işte o zaman kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin gözleri belerir.
“Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz bu durumdan habersizmişiz. Hayır, hayır, biz inkârda, isyanda, şirkte ısrar eden zâlim kimselermişiz.” derler.
Hak olan vaad yaklaşmıştır. İşte o zaman inkar edenlerin gözleri dışarı fırlar. "Yazık bize! Doğrusu biz bundan gafletteydik. Hayır, biz zalimlerdik."
Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: 'Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik' (diyecekler).
Ve hak olan vaad (kıyamet) yaklaştığı vakit, işte o zaman, kâfir olanların gözleri hemen dikilecek: “- Vah bizlere! Biz bundan gaflet ettik, doğrusu kendimize zulmetmiş olduk.” diyecekler.
Ve gerçek olan kıyamet kopma va’di yakınlaşmış olur. O koptuğu zaman, o kâfirlerin gözleri dışarı fırlar: “Yazıklar olsun bize! Biz bundan habersizdik. Hayır, biz zalimler idik” (derler.)
96,97. Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc setleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman, verilen gerçek söz yaklaştığında inkâr edenlerin gözleri donakalır! “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz, hatta biz zâlim kimselermişiz” derler.[336]
Gerçek olan söz yaklaşmaktadır, o zaman kâfirlerin gözleri dikilerek: «Biz bunu anlamamıştık, hayır zalim kimselerdik!» diyeceklerdir
Gerçek vaadin eşiğine gelindiğinde inkârcıların bakışları dehşetten donakalacak ve “Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz bu ana karşı hep umursamazlık göstermiştik. Biz gerçekten kendimize zulmeden kimselerden olduk” (diyecekler).
Hak olan va’din infâzı zamânı yaklaşdığı vakit kâfirlerin nazarları hayretle açılacakdır "Eyvâh bize ki bu sa’ati teemmülde gaflet itdik, zâlim olduk" diyecekler.
Gerçek vaad yaklaştığında, inkar edenlerin gözleri beleriverir: "Vah bize! Bundan önce gaflet içindeydik, hem de zalimdik" derler.
Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz” derler.
Şaşmaz sözün gerçekleşmesi yaklaşmıştır; bir de bakarsın ki inkârcıların gözleri yerinden fırlamış! “Gerçekten biz, bu konuda gaflet içindeymişiz; daha da ötesi büsbütün zulme batmışız” diye yakınmaktadırlar!
Ve gerçek vaad (ölüm, kıyamet) yaklaşınca, birden, inkâr edenlerin gözleri donakalır! «Yazıklar olsun bize! (derler), gerçekten biz, bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalim kimselermişiz.»
Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: "Vah bize, Biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk."
Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik." derler.
ve hak va'd yaklaştığı vakıt, o zaman işte o küfredenlerin derhal gözleri belerecek «eyvah bizlere biz bundan gaflet ettik, hayır kendimize zulmetmiş olduk» diyecekler
Hak olan vaad yaklaşmıştır, işte o zaman, (hakkı) inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlamış bir halde “Yazıklar olsun bizlere! Gerçekten biz bundan gafildik, (inkârda, isyanda ve şirkte ısrar ediyorduk) meğer böyle yapmakla (kendi nefsimize) zulmediyormuşuz” derler.
Uyarıldıkları gerçekle yüz yüze geldiklerinde, gerçeği yalanlayan nankörlerin gözleri korku ile büyür. “Eyvah bizlere! Gerçekten biz aldanış içindeymişiz. Aslında biz, kendimize haksızlık etmişiz.”
96,97. Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belerib kalacak, «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik» (diyecekler).
96,97. Nihâyet Ye'cüc ve Me'cüc'ün (seddi) açıldığı ve onların her tepeden akın etmekte olduğu ve gerçek va'd (olan kıyâmet)in yaklaştığı zaman bir de bakarsın ki, inkâredenlerin gözleri (dehşetten) donuktur. “Eyvah bize! Hakikaten bundan gaflet içindeydik,(biz) bil'akis (nefsimize) zulmeden kimseler imişiz!” (derler).
İşte (o zaman) gerçek vaadin (hesap vermenin, cehennem ve azabın) vakti yaklaşmıştır. (Kıyametin kopuşundan sonra dirilme ve hesap verme günü gerçekleşince) bir de bakarsın ki inkâr etmiş olanların gözleri (dehşetten) donuktur. “Eyvah bize (bunu hesaba katmamıştık)! Gerçekten bundan (hep) gaflet içindeydik, (biz) bilakis (nefsimize) zulmeden kimseler imişiz!” (derler).*
Allah’ın vaat ettiği gerçeklerin olması yakınlaşmıştır. O gün geldiğinde, gerçekleri inkâr etmiş olanların gözleri şaşkınlık içerisinde “Bu yeniden diriliş gününden habersiz olarak yaşadığımız için, bize yazıklar olsun, böyle yapmakla kendimize haksızlık yapmışız” derler.
İşte o aralık doğru olarak söz verilen kalkış yaklaşınca tanımazların gözleri dikile kalacak: "Yazık oldu bize. Biz bunun böyle olacağını hiç düşünmemiştik. Doğrusu, biz kıyıcılık etmiş kimseleriz."
İşte gerçek vaat de yaklaştığı zaman bir de ne göresin; inkâr edenlerin gözleri (faltaşı gibi) belirginleşmiştir [şâhisatun]. “Eyvah bize! Biz bundan gâfilmişiz. Hatta daha da öte [bel] zalimlerdenmişiz de” (derler).
Gerçek olan söz yaklaşmıştır. İşte o zaman, küfre sapanların gözleri yuvalarından fırlayacak, “Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zulme sapmıştık” (diyecekler).
İşte o zaman, gerçekleşeceğinde asla kuşku olmayan o vaad, yani kıyâmet vakti yaklaşmış demektir. Ve nihayet kıyâmet kopacak ve tüm insanlar yeniden diriltilip Rablerinin huzuruna getirilecekler. İşte o anda, inkârcıların gözleri korku ve dehşetle yerinden fırlayacak ve “Vay başımıza gelenlere!” diye feryat edecekler, “Biz nasıl oldu da, buna karşı böylesine umursamazlık gösterdik; yok yok, aslında düpedüz zâlim kimselerdik biz!” diyecekler, fakat son pişmanlık fayda vermeyecek:
Gerçek Vaad yaklaştı. İşte o zaman inkâr etmiş olanların bakışları donup kalacaktır:
“Eyvah bize! Bundan kesinlikle gaflet içindeydik! Dahası zâlimlerdik!”.
İşte o zaman sözü edilen kıyamet gerçeğine az kaldı demektir. İşte o zaman inkarcıların gözleri belerip kalacak. " Eyvaah! Bizim böylesi bir felaketten hiç haberimiz olmadı, tuh, kendimize yazık ettik " diyecekler.
Dünyanın sonunu getirecek kıyamet yaklaşıyor. Kıyamet günü inkâr edenlerin gözleri açılmış, ne yapacaklarını bilmez halde donar kalırlar. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik! Hatta biz zalim kimselermişiz." derler.
Ve gerçek vaat (Son Saat) yaklaşınca, kâfir olanların gözleri birdenbire donakalır! (Onlar) “Ah, eyvah, yazıklar olsun bize! Elbette bu durumdan habersizmişiz; hatta biz zalimlermişiz!” (diyeceklerdir).
96,97. Ye’cuc ve Me’cuc(un setleri)¹ açılıp da onlar, her bir tepeden akın etmeye başlayınca ve gerçekten vâdedilen (kıyamet anı) yaklaşınca,² bir de bakarsın ki kâfirler, gözleri yuvalarından fırlamış bir şekilde: “Yazıklar olsun bize, biz bu (kıyamet) anından tam bir gaflet içerisindeymişiz ve (üstelik bir de) bizler, (hakikaten) zâlimlerdenmişiz.” derler.
[ki o zaman] başa gelmesi kaçınılmaz olan [kıyamet] söz[ün]ün gerçekleşmesi de yaklaşmış olacaktır. O zaman ki, hakkı inkara şartlanmış olan kimselerin gözleri yerinden oynayacak ve [birbirlerine:] “Vah bize!” [diye yakınacaklar], “Bu [kıyamet sözüne] karşı hep umursamazlık gösterdik! Çünkü, zulüm ve kötülük yap[maya eğilimli ol]an kimselerdik!” ⁹⁵
İşte gerçekleşecek olan vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman inanmayanların gözleri korku ve dehşetten fal taşı gibi açılacak ve: – Yazıklar olsun bize, bundan önce biz bunu hiç umursamıyorduk, aslında biz kendimize zulmedip yazık etmişiz, diyecekler. 7/187, 14/48, 16/77, 20/105…107, 22/1- 2
İmdi, mutlaka gerçekleşecek olan sözün vakti yaklaşmıştır: işte o zaman, küfürde ısrar edenler, gözleri yuvalarından fırlamış[²⁷⁷³] bir halde “Yazıklar olsun bize!” (diyecekler), “Doğrusu biz bu (söze) karşın gaflete dalmışız; dahası (böyle yapmakla) kendi kendimize kıymışız!”
Gerçek va'ad (kıyamet alametleri, mahşer ve hesap) yaklaştığı zaman, o kafirlerin gözleri, korku ve dehşetten belerip kalır, "Yazıklar olsun bize!.. Bundan önce gaflet içindeydik. (Bu saatin azabının başımıza çökeceğini hiç düşünmüyorduk) biz gerçekten zalim kimseler idik" diye feryad edeceklerdir.
Ve o va'd edilen gerçek yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfredenlerin gördükleri karşısında ''Eyvah bizlere, biz bundan gafleteydik ,aksine biz kendimize zulmetmişiz" diyecekler.
Ve doğru olan vaad (Kıyamet günü) yaklaştığı zaman, artık kâfirlerin gözleri muzdarip bir hale gelecek, (ve diyeceklerdir ki:) «Eyvah bizlere! Biz bundan gaflette bulunmuş olduk. Hayır. Biz zalimler olduk.»
96, 97. Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vâdin vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır. “Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik! ” diyecekler.
Gerçek va'd (yani kıyamet) yaklaşmış olur. İnkar edenlerin gözleri birden donup kalır. "Vah bize, biz bundan gaflet içinde idik (bunun doğru olacağını hiç düşünmüyorduk). Meğer biz zulmediyormuşuz!" (diye mırıldandılar).
Va'd-i Hak olan kıyâmetin vakt-i zuhûrı yakîn oldı. O gün kâfirlerin gözleri fırlamış oldığı halde mütehassirâne: "Veyl bize! Biz bu günün 'azâbından gafletde idik. Belki (rasûlleri tekzîb ile) nefislerimize zulüm idenlerden idik" dirler.
Artık gerçek tehdidin (cehennemin) vakti yaklaşmıştır. Birde bakarsın ki bu kâfirlerin gözleri fal taşı gibi açılmış “Yazık oldu bize, bunu hesaba katmamıştık, aslında yanlış yapıyorduk” diyorlar.
İşte gerçek vaat yaklaşmıştır. İşte o zaman kafirlerin gözleri dehşetten bakakalır:- Eyvah bize, bundan önce biz gaflet içindeydik. Biz gerçekten zalim kimselerdik.
Artık hak olan vaad yaklaşmış, inkâr edenlerin gözleri donakalmıştır. “Eyvah bize!” derler. “Bundan habersizdik. Aslında biz kendimize yazık etmişiz.”
Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik!" derler.
96-97. tā ol vaķt kim açıla yecüc daħı mecüc yol ḥalde kim yüce yirden yilişürler yaķın oldı ḥaķ va'desi ya'nį ķıyāmet pes anda açılup ķalıcıdur gözleri anlaruñ kim kāfir oldılar “iy 'aźābumuz! ya'nį eyideler olduġ-ıdı ġāfilliķ içinde bundan belki olduġ-ıdı žālimler”.
Daḫı yaḳın ola ḥaḳ va‘de ki ḳıyāmetdür. Ol ḳıyāmet güni bāhit eyler gözlerikāfirlerüñ. Eyideler: Vay bize ġaflet içinde‐y‐idük bu günden. Bel ki bizẓālimler‐iduḳ.
Doğru və’d (qiyamət günü) yaxınlaşdıqda kafir olanların gözləri (dəhşətdən) dərhal bərəlib: “Vay halımıza! Biz (dünyada) bundan qafil idik. Xeyr, biz zalım olmuşuq (peyğəmbərlərin dediklərinə inanmamaqla zülm etmişik)!” – deyərlər.
And the True Promise draweth nigh; then behold them, starring wide (in terror), the eyes of those who disbelieve! (They say): Alas for us! We (lived) in forgetfulness of this. Ah, but we were wrong doers!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |