Kulnâ yâ nâru kûnî berden veselâmen ‘alâ ibrâhîm(e)
Ey ateş dedik, soğu İbrahim'e karşı ve bir zarar verme ona.
(Biz ise) "Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selamet ol!" (buyurmuş ve İbrahim’i kurtarmıştık.)
Onlar İbrahim'i ateşe atınca biz: “Ey ateş! İbrahim'e karşı soğuk, serin ve selamet ol!” dedik.
Biz:
“Ey ateş, İbrâhim'e karşı serin, zararsız ve selâmet yeri ol” dedik.
Biz de dedik ki: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve esenlik ol."
Biz de dedik ki: 'Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol.'
(Kudret sahibi olan) biz de dedik ki: “- Ey ateş! İbrâhîm'e karşı serin ve selâmet ol.”
Biz: “Ey ateş, İbrahim’e serin ve selametli ol!” dedik.
Biz, “Ey ateş! İbrâhim'e karşı serin ve esenlik ol!” dedik.
Biz de dedik: «Ey ateş! İbrahim'e serin ol, selâmet ol!»
(Biz de:) “Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol” dedik.
Biz ateşe hitâb ile: "Yâ ateş ânın içün soûk ol, selâmun ’aleyküm İbrâhîm" didik.
Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik.
“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.
Biz de, “Ey ateş” dedik, “İbrâhim’e serin ve zararsız ol!”
«Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!» dedik.
"Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve güvenilir ol," dedik.
Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik.
Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahime dedik
(Onlar, İbrâhîm’i ateşe atınca) biz, “Ey (İbrâhîm’in yakılması için tutuşturulan) ateş! İbrâhîm’e karşı serin ve selamet ol!” buyurduk.
“Ey ateş! İbrahim'e serin ve esenlik ol.” dedik.
Biz de dedik: «Ey ateş, Ibrâhîme karşı serin ve selâmet ol».
(Onu ateşe attıklarında:) “Ey ateş! İbrâhîm'e karşı serin ve selâmetli ol!” dedik.(1)
(Onlar İbrahim’i yakmak isteyince) biz: “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin (soğuk) ve selamet ol!” dedik.*
Biz de ateşe “Ey ateş! İbrahim’e serin ve güvenli ol” dedik.
Biz de buyurduk: "Ey ateş! Soğu da İbrahim’i yakma."
(Biz de), “Ey ateş! İbrahim’e serin ve esenlik/selâmet ol!” dedik.
Biz de dedik ki: “Ey ateş! İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol.”
“Ey ateş!” dedik, “İbrahim’e serinlik ve selâmet ol!” Bir de baktılar ki İbrahim, âdetâ gül bahçesine dönen ateşin ortasında, Rabb’ine secde etmekteydi.
Dedik ki:
“Ey ateş! İbrahim’e serin ve selâmet ol!”.
Ateşe dedik ki: " Ey alev! ağır ol! İbrahim’e karşı serin ol. "
"Böylece İbrahim’i büyük bir mücadelenin içine attılar. Mücadele o kadar sertleşti ki; sanki ateş olmuş İbrahim’in etrafında ne var ne yok yakıyordu. Bunun üzerine İbrahim’e zorluk çıkaran her şeye; İbrahim’e karşı serin ve esenlik olun!" dedik! İbrahim’e kararlılık, azim verdik!
Biz de “Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!” demiştik.
(Biz de): “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve güvenilir ol.” dedik.
[Ne var ki] Biz “Ey ateş, serin ol, İbrahim’e dokunma!” ⁶⁴ dedik.
Biz de: – Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlikli ol! Dedik. 10/103, 40/51, 41/30- 31
Biz “Ey ateş!” dedik; “İbrahim’e zarar verme, ona karşı serin ve selamet ol!”[²⁷⁴¹]
Biz de dedik ki: Ey ateş, İbrâhim’e serin ve esenlik ol!..
Dedik ki: «Ey Ateş! İbrahim üzerine serin ve selâmet ol.»
Biz ateşe şöyle ferman ettik: “Dokunma İbrâhim'e! Serin ve selâmet ol ona! ”
Biz de: "Ey ateş, İbrahim'e serin ve esenlik ol!" dedik.
"Ey Ateş! İbrâhîm'e soğuk ve selâmet ol" didik.
(Onu ateşe attılar.) “Ey ateş! İbrahim için serinliğe ve güvene dönüş” dedik.
-Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol! dedik.
Biz de “Ey ateş, İbrahim'e serinlik ve esenlik ol” buyurduk.
Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!"
eyittük “iy od olgıl śovuķ daħı selāmatlıķ ibrāhįm üzere!”
Biz eyitdük oda: Yā od, didük. Ṣovuḳ ol ve selāmetlıḳ ol İbrāhīm üstine.
Biz də: “Ey atəş! İbrahimə qarşı sərin və zərərsiz ol! (Hətta soyuğun belə ona zərər yetirməsin!)” – deyə buyurduq.
We said: O fire, be coolness and peace for Abraham.
We said, "O Fire!(2724) be thou cool, and (a means of) safety for Abraham!"(2725)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |