Ve-innî leġaffârun limen tâbe veâmene ve’amile sâlihan śümme-htedâ
Ve şüphe yok ki ben bütün suçlarını örterim tövbe edip inananın ve iyi işlerde bulunup sonra da doğru yolu bulanın.
Gerçekten Ben, (küfür ve kötülükten) tevbe edip dönen, (samimiyetle) iman eden, salih amel(ler) işleyip de sonra (hidayete) doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım (diye bildirdik).
Bununla birlikte yine unutmayın ki, pişman olup doğru yola dönen, imana erişip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan ve bundan sonra da, doğru yolda yürüyen kimse için gerçek bağışlayıcı benim.”
Ben tevbe ederek, isyandan vazgeçip bana itaate yönelenleri, iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşma-sını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri, artık doğru yolda sebat eden kimseleri daima koruma kalkanına alırım, bağışlarım.
Şüphesiz ben tevbe eden, iman eden, salih amel işleyen sonra hidayete eren için çok bağışlayıcıyım.
Gerçekten Ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım.
Bununla beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel işleyen sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için Gaffar'ım (çok bağışlayıcıyım).
Ve kesinlikle Ben, dönüş yaparak iman edip salih ameller yaptıktan sonra, doğru yolda gitmeye devam eden kişi için çok bağışlayanım.
“Doğrusu ben, tövbe edeni, inanıp yararlı işler yapanı, sonra da doğru yola gideni bağışlarım.”
Tövbe yapıp inananı, yararlı iş göreni, hem de sonra doğru yolu tutanı bağışlarım ben
Şüphe yok ki ben, tevbe edip inanan ve faydalı işler yapan, sonra da doğru yol üzere (hayatına) devam eden kimse için son derece affediciyim.
Ben tevbe idenler içün merhametliyim a’mâl-i sâlihada bulun ve tarîk-i hidâyeti ta’kîb it.
Doğrusu Ben, tevbe edeni, inanıp yararlı iş işleyerek doğru yola gireni bağışlarım.
“Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.”
Şu da bilinmeli ki, ben tövbe edip yürekten inanan ve iyi işler yapan, sonra da doğru yolda sebat eden kimselere karşı çok bağışlayıcıyım.
Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.
Tevbe eden, inanan, erdemli yaşayan ve sürekli doğruyu arayanlar için Bağışlayıcıyım.
Bununla beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel işleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım.
Bununla beraber şübhe yok ki ben, tevbe eden ve iyman edip salih amel yapan, sonra da doğru giden kimse için gaffarım
Şüphesiz ki ben, (küfür ve isyandan) tövbe eden, îmân edip sâlih amel işleyen sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım.
(Bununla beraber) şübhesiz ki ben tevbe ve îman edenleri, iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanları, sonra da doğru yolda (ölünceye kadar) sebat edenleri elbette çok yarlığayıcıyım.
Şübhesiz ki ben, tevbe eden ve îmân edip sâlih amel işleyen, sonra da hidâyette(sebât edip, sabırlı) olan kimseye karşı elbette çok mağfiret ediciyim.
Ve şüphesiz ben, tövbe edip inanmış, iyi (güzel ve yararlı) işler yapmış, sonra (böylece) doğru yola girmiş olan kimse için elbette affediciyim.
Şunu iyi bilin ki ben, tövbe eden ve doğru işler yapanları, sonrada o doğru yolu takip etmeye devam edenleri, kesinlikle bağışlarım.
Gerçekten Ben tövbe edenleri, inanaları, iyilik işliyenleri, sonra da doğru yolu tutanları yarlıgayıcıyım.
Şüphe yok ki ben tövbe ve iman edip iyi amel işleyenler, sonra doğru yolu tutanlar hakkında mağfiretkârım.
Gerçekten ben tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra hidayete erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım.
Bununla beraber, hiç kuşku yok ki Ben, günahlarından pişmanlık duyup tövbe eden, ayetlerime inanıp güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan ve sonra da, doğru yolda böylece yürümeye devam eden kimselere karşı elbette çok bağışlayıcıyım.
Hani Mûsâ, Rabb’iyle buluşmanın özlemiyle, bir an önce huzurumuza gelmek üzere kavmini bırakıp Sînâ dağına çıkmıştı. Oysa yüzyıllarca tutsaklık hayatı yaşadıktan sonra özgürlüğe daha yeni adım atmış olan bu insanların, beklenen olgunluk seviyesine ulaşıncaya dek başıboş bırakılmamaları gerekiyordu. Bu yüzden ona:
Ben, tevbe etmiş, iman etmiş ve salih amel işlemiş (iyi iş yapmış), sonrasında doğru yolda gitmiş kimseler için elbette çok bağışlayıcıyım.
Ama ben, tövbe edeni, sonra yaralı işler yapıp kendine çeki düzen vereni bağışlarım.
Ancak yaptığı hatalar için tövbe eden, inanıp ayetlerime uyan, yasalarıma göre yaşayan, yararlı işler yapanları bağışlarım!
Gerçekten Ben, (günâhlarına) tevbe eden, inanan ve (inandığı) iyi işleri yaşayan sonra da hak yol üzere devam eden kimseyi kesinlikle bağışlarım.
Bununla birlikte, yine unutmayın ki, pişman olup doğru yola dönen, imana erişip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan ve bundan sonra da doğru yolda yürüyen kimse için gerçek bağışlayıcı Benim.
Fakat şunu da iyi bilin ki ben, tövbe edip dönen böylece iman edip iyi ve güzel işler yapan ve doğru yolda sebat edenleri kesinlikle bağışlarım. 4/17-18, 8/38, 7/153, 25/63...77
Ama şu da var ki Ben, af dileyip samimiyetle dönüş yapan, iman eden ve erdemli davranan,[²⁶⁰⁷] nihayet doğru yolda olan herkesi tekrar tekrar bağışlayan biriyim!”
(Biliniz ki) Kuşkusuz ben (yaptıklarından pişman olarak) tevbe edeni, inanarak sâlih ameller işleyenleri elbette çok bağışlayanım!
Ve kesinlikle ben, tövbe edip iman eden ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için affediciyim. "
Ve şüphe yok ki, Ben tevbe eden ve imân eyleyen ve sâlih amelde bulunan, sonra da doğru yolda sebat gösteren kimse için çok yarlığayıcıyım.
Şu da muhakkak ki inkârdan dönüş yapan, iman eden, güzel ve makbul işler yapan, böylece doğru yola giren kimseyi de affederim.
Ve Ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra da yola gelen kimseye karşı çok bağışlayıcıyımdır.
Ben, dönüş yapan (tevbe eden), inanıp güvenen ve iyi iş yapan aynı zamanda doğru yola girmiş olanı elbette bağışlarım.
Ben, elbette, tevbe edeni ve iman edip, doğruları yapanı sonra da doğru yolda yürüyeni bağışlarım.
Bununla beraber, tevbe ederek iman eden, güzel işler yapan ve doğru yola yönelen kimse için de Ben çok bağışlayıcıyımdır.
Ve ben, tövbe eden, inanan, hayra ve barışa yönelik iş yapıp sonra da düzgün bir biçimde yol alan kimseye karşı, gerçekten çok affediciyim, Gaffâr'ım.
daħı bayıķ ben yarlıġayıcıvan anı kim tevbe eyledi daħı įmān getürdi daħı işledi eyü işler andan ŧoġru yol duttı.
Daḫı ben ‘afv idici‐men, tevbe idenlere, īmān getürenlere daḫı, hidāyet üstineolanlara daḫı.
Şübhəsiz ki, Mən həm də tövbə edib iman gətirəni yaxşı işlər görüb, sonra da doğru yolu tutanı çox bağışlayanam!
And lo! verily I am Forgiving toward him who repenteth and believeth and doeth good, and afterward walketh aright.
"But, without doubt, I am (also) He that forgives again and again, to those who repent, believe, and do right, who,- in fine, are ready to receive true guidance."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |