Fekulnâ yâ âdemu inne hâżâ ‘aduvvun leke velizevcike felâ yuḣricennekumâ mine-lcenneti feteşkâ
Demiştik ki: Ey Âdem, şüphe yok ki bu, sana ve eşine düşmandır, sakın sizi cennetten çıkarmasın sonra zahmetlere uğrarsınız.
Bunun üzerine: "Ey Adem, bu (şeytan) gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi (aldatıp) cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursunuz" diye (uyarıvermiştik.)
Bunun üzerine Adem'e demiştik ki: “Ey Adem! Şüphe yok ki, bu sana ve eşine düşmandır, sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra ekip biçmek, kazanmak, harcamak gibi işleri yapmak zorunda kalarak zahmete uğrarsınız.
“Ey Âdem, bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi Cennet'ten çıkarmasın. Sonra bedbaht olur, sıkıntı çeker, perişan olursun.” dedik.
Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem! Şüphesiz bu, sana da, eşine de düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın. Sonra zorluk çekersin."
Bunun üzerine dedik ki: 'Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun.'
Biz de Adem'e şöyle demiştik: “Muhakkak bu (İblis) sana ve zevcene düşmandır. Sakın sizi Cennetden çıkarmasın; sonra zahmet çekersin.
Biz dedik ki: “Ey Âdem! Bu, sana ve eşine düşmandır. Sizi Cennetten çıkarmasın. Böyle bir durumda mutsuz olursunuz.
117,118,119. “Ey Âdem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa mutsuz olursun. Zira cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın” dedik.
Biz dedik: «Ey Adem I Bu hem benim, hem de eşinin düşmanıdır, sizleri cennetten çıkarmıya kararlı o; sonra mutsuz olursunuz»
117-118-119. Biz de Âdem'e şöyle demiştik: “Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra (dünya hayatına dönerek) mutsuz olursun. Çünkü burada (cennette) senin için aç kalmak, çıplak kalmak yoktur. Ve sen burada susamazsın, güneşin harareti de dokunmaz sana.
O vakit Âdem’e didik ki: "Bu iblîs sana ve senin zevcene düşmandır dikkat idiniz sizin cennetden ihrâc idilmenize ve bedbaht olmanıza sebeb olmasun."
117,118,119. "Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın" dedik.
Biz de şöyle dedik: “Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun.”
Bunun üzerine “Ey Âdem!” dedik, “Bil ki bu senin de eşinin de düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa mutluluğunu yitirirsin!
Bunun üzerine: Ey Âdem! dedik, bu, hem senin için hem de eşin için büyük bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra yorulur, sıkıntı çekersin!
"Adem," dedik, "Bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa perişan olursun."
Biz de (Âdem'e) şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis) sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun (sıkıntı çeker, perişan olursun)."
Bunun üzerine biz de ya Âdem dedik: haberin olsun bu sana ve zevcene düşmandır, sakın sizi Cennetten çıkarmasın ki sonra bedbaht olursun
(Bunun üzerine Âdem’e şöyle) buyurmuştuk: “Ey Âdem! Şüphesiz bu (iblîs) sana ve zevcene düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarma (ya sebep olma) sın, sonra bedbaht olursun (sıkıntı çeker, perişan hâle düşersin)!
Bunun üzerine Biz de: “Ey Âdem! Kuşkusuz bu sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi Cennet'ten¹ çıkarmasın. Sonra mutsuz olursun.” dedik.
Biz de: «Ey Âdem, demişdik, hiç şübhesiz ki bu, senin de, zevcenin de düşmanıdır. Bundan dolayı sakın sizi cennetden çıkarmasın o. Sonra zahmete düşersin».
Hem demiştik: “Ey Âdem! Şübhesiz ki bu (şeytan), senin ve zevcenin düşmanıdır; o hâlde sakın sizi Cennetten çıkarmasın (buna sebeb olacak bir günahla sizi kandırmasın); yoksa çok sıkıntı çekersin!”
Ve bunun üzerine: "Ey Âdem! "dedik, "Muhakkak ki, bu senin ve eşinin düşmanıdır; öyleyse, (dikkat edin,) ikinizi (bu yeryüzünün uzerindeki) cenneten (has bahçeden) sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun.»*
Bizde Âdeme “Ey Âdem! Şüphesiz ki bu İblis, sana ve eşine düşmandır. Dikkat edin sizin ikinizi de cennetten çıkarmasın. Yoksa başkaldıranlardan olursunuz.”
Biz de demiştik: "Ey Adem! İşte bu sana da, eşine de düşmandır. Onun için sakın ikinizi de Cennet’ten çıkarmasın. Yoksa sıkıntı çekersin.
Biz de demiştik: «— Âdem! Bu, sana ve zevcene düşmandır. Sakın sizi Cennetten çıkarmasın, bedbaht olursun».
Biz de şöyle dedik: “Ey Âdem! Muhakkak ki bu senin ve eşin için bir düşmandır. Sakın ola ki ikinizi cennetten çıkarmasın. Yoksa mahrum/bedbaht olursunuz.”
Bunun üzerine dedik ki: “Ey Âdem, bu gerçekten sana da eşine de düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra meşakkate düşersin.”
Bunun üzerine, “Ey Âdem!” dedik, “İşte bu şeytan, senin ve eşinin düşmanıdır ve kıyâmete kadar da düşmanınız olacaktır. O hâlde, onun hilelerine karşı ikiniz de dikkatli olun ki, sizi isyankârlığa sürükleyip cennetten çıkarmasın, yoksa büyük bir sıkıntıya düşer, mutsuz olursun!”
Dedik ki:
“Ey Âdem! Bu, senin için ve eşin için düşmandır. Sizi Cennet’ten çıkarmasın! Sonra mutsuz olursun / sıkıntıya düşersin”.
Bunun üzerine Adem'e: " Adem! İblis senin de eşinin de düşmanıdır. Sakın ola ki sizi cennetten çıkarmasına izin verme yoksa perişan olursun.
Bunun üzerine: "Ey Âdem! Rabbinin emrine karşı çıkan İblis bu hareketiyle şeytanlaşmıştır. Bil ki, şeytanlaşanlar hem senin ve eşinin düşmandır. Düşmanınız sakın sizi cennetten çıkarmasın! Sonra yorulur, sıkıntı çekersiniz!"
Demiştik ki: “Ey Âdem! Bu (İblis) hem senin için hem de eşin için düşmandır. Sakın sizi cennetten (bahçeden) çıkarmasın! Sonra sıkıntı çekersin.
(Bunun üzerine): “Ey Âdem! Bu (iblis) gerçekten sana da eşine de düşmandır. Sakın o sizi cennetten çıkarmasın, sonra sıkıntıya düşersin.” dedik.
Biz de ona: Ey Âdem! Bu senin ve eşinin düşmanıdır, sakın sizi bahçeden çıkarmasın, aksi halde perişan olursun, dedik. 2/30...39, 7/11...25, 15/28...44, 17/62...65, 18/50, 38/71...85
Bunun üzerine Biz de “Ey Âdem!” demiştik, “İşte bu, sana ve eşine tarifsiz[²⁶⁴⁵] bir düşmanlık beslemektedir; dolayısıyla, onun sizi bu has bahçeden çıkarma girişimlerine karşı çok dikkatli olun; yoksa bedbaht olursun![²⁶⁴⁶]
Bunun üzerine “Ey Adem, İblis hem senin, hem de eşinin düşmanıdır, sakın o sizi cennetten çıkarmasın. Yoksa sıkıntıya düşersin.
Dedik ki: "Ey Âdem, kesinlikle bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sizi cennetten çıkarmasın, sonra sıkıntıya düşersin.
Biz de demiştik ki: «Ey Âdem! Bu şüphesiz senin için ve refikan için bir düşmandır. Sizi cennetten çıkarmasın, sonra meşakkate düşmüş olursun.»
Dedik ki: "Ey Adem, bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın, sizi cennetten çıkarmasın, sonra yorulursun."
"Yâ Adem bu, sana ve zevcene düşmandır. Sizi cennetden çıkarmasun, o zamân zahmet ve meşâkkate uğrarsınız."
Dedik ki “Bak Âdem! Bu sana da eşine de düşmandır. Sakın sizi bu bahçeden çıkarmasın yoksa mutsuz olursun.
-Ey Adem, bu senin ve eşinin düşmanıdır. sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa sıkıntı çekersin, dedik.
Biz de “Ey Âdem,” buyurduk. “İşte bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın o sizi Cennetten çıkarmasın; sonra bedbaht olursun.
Bunun üzerine biz şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şu, senin de eşinin de düşmanıdır, dikkat et de sizi cennetten çıkarmasın; sonra bedbaht olursun."
pes eyittük “iy ādem! bayıķ bu düşmāndur saña daħı 'avratuña pes çıķarmasuñ siz ikiyi uçmaķdan pes emeklenesin.”
Eyitdük Ādeme ki: Bu saña düşmandur, ‘avratuña daḫı düşmandur. Pessizi cennetden çıḳarmasun, ta‘aba düşürmesün, didük.
Biz də belə dedik: “Ey Adəm! Bu (İblis) sənin də, övrətinin də düşmənidir. (Ehtiyatlı olun ki) sizi (tovlayıb) Cənnətdən çıxartmasın, yoxsa (ey Adəm!) məşəqqətə düşüb bədbəxt olarsan! (Gecə-gündüz əziyyət çəkib öz əlinin zəhməti ilə yaşamağa məcbur olarsan!)
Therefor We said: O Adam! This is an enemy unto thee and unto thy wife, so let him not drive you both out of the Garden so that thou come to toil.
Then We said: "O Adam! verily, this is an enemy to thee and thy wife: so let him not get you both out of the Garden, so that thou art landed in misery.(2641)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |