Ve-iż eḣażnâ mîśâkakum verafa’nâ fevkakumu-ttûra ḣużû mââteynâkum bikuvvetin vesme’û(s) kâlû semi’nâ ve’asaynâ ve uşribû fî kulûbihimu-l’icle bikufrihim(c) kul bi/semâ ye/murukum bihi îmânukum in kuntum mu/minîn(e)
De ki: O vakit sizden kesin söz almıştık, Tur dağını üstünüze yüceltmiştik. Size verdiğimizi azimle tutun, dinleyin demiştik. Onlar da duyduk demişlerdi ve asi olduk. Buzağı sevgisi, küfürleri yüzünden ta iliklerine işlemişti. İnanmışsanız inancınız, ne de kötü ve pis şey emrediyor size.
Hani sizden misak (kesin söz) almış ve Tûr’u (kaldırıp) üstünüze yükseltmiştik (ve): "Size verdiğimize (Kitaba) sımsıkı sarılın ve (emirlerini) dinleyin" (demiştik). Onlar ise (tam aksine): "Dinledik ve (ama) isyan ettik" demişlerdi. (İşte bu) İnkârları yüzünden (altın) buzağı (servet tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: "Eğer (gerçekten) inanıyorsanız, (düşünüp söyleyin, bu bâtıl) inancınız size ne kötü şeyler emredip durmaktadır?" (Ve bugünkü münafıkların tavrı da aynıdır; acaba bu nasıl bir imandır ki, vicdanları Siyonist Yahudiler ve Haçlı emperyalistlerle dostluk kurmaktan ve onlara tâbi olmaktan rahatsızlık duymamaktadır?)
Biz o zaman Tur Dağı'nı üzerinize yükseltip, size verdiğimiz ilâhî buyruklara bütün gücünüzle sarılın ve kulak verin diye Musa ile sizden bir söz almıştık. Bütün bu hatırlatmalara rağmen onlar: “Dinledik anladık ama karşı geliyoruz” demişlerdi. Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmeleri sebebiyle, bunların kalplerini buzağı sevgisi kaplamıştır. De ki: “Eğer iman etmiş kimseler iseniz, imanınız size ne kötü şeyleri emrediyor.”
Bir zamanlar sizin kesin sözünüzü, taahhüdünüzü aldığımızı hatırlayın.Tûr'u üstünüze kaldırıp;
“Size verdiğimiz kitaba, sıkı sıkı sarılın, sorumluluğuna pürdikkat sahip çıkın, iyice kulak verin" demiştik. Onlar:
“Sözünü duyduk ve emrine isyân ettik" dediler. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrarları sebebiyle kalplerine, akıllarına buzağı putunu yerleştirdiler. Onlara:
“Mü'min olmakla alâkanız varsa eğer, imanınız size ne kötü şey emrediyor, ne kötü rehberlik ediyor" de.
Hani, sizden kesin bir söz almıştık ve Tur dağını üzerinize doğru yüseltmiştik. "Size verdiğimize sıkı sıkıya yapışın ve bildirileni duyun." Onlar: "Duyduk ve başkaldırdık" dediler. İnkarcılıklarından dolayı buzağıya olan tutku onların kalplerine iyice yerleştirilmişti. De ki: "Eğer iman sahibi iseniz, sizin imanınız size ne kadar fena şeyler emrediyor!"
Hani sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve): 'Size verdiğimize (Kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin' (demiştik). Demişlerdi ki: 'Dinledik ve isyan ettik.' İnkârları yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: 'İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?'
Bir vakıt: “- Size verdiğimiz Tevrat'ı kuvvetle tutun, emirlerini dinleyip gereğince amel edin.” diye Tur'u üzerinize kaldırıp sizden sağlam ahd almıştık. Onlar: “-Kulağımızla işittik, kalbimizle isyan ettik.” demişlerdi. Çünkü küfürleri sebebiyle kalblerine buzağı sevgisi sinmişti. Habibim, onlara şöyle de: “Eğer siz mümin olsanız, imanınız size buzağıya tapın ve Kur'an'ı inkâr edin diye” çirkin şeyleri emretmezdi.
Yine bir vakit sizden söz aldık. Tur dağını üstünüzde yükselttik (manen veya maddeten.) “(Bu Tur dağından size gelen) İlahî vahiyleri kuvvetle tutun ve dinleyin” dedik. (Bu söze muhatap olanlar hal dilleriyle:) “İşittik ve isyan ediyoruz” dediler. İnkârcılıklarından dolayı, buzağı sevgisi kalplerine nüfuz ettirildi. Söyle: “Eğer mümin (dindar) iseniz, bu dininiz size ne kötü şeyler emrediyor.” (Demek dindar değilsiniz.)
Hatırlayınız ki, “Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri dikkatlice dinleyin” diye sizden söz almış ve Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. Onlar, “İşittik ve isyan ettik” dediler. İnkârları sebebiyle buzağı sevgisi gönüllerine dolduruldu. De ki: “Eğer inanıyorsanız, inancınız size ne kötü şeyler emrediyor!”
Hani, sizden ahit alıp, üstünüze Tûr'u yükseltmiş idik: «Size verileni kuvvetle tutarak dinleyesiniz» demiş idik biz, dediler ki: «Hem dinledik, hem azdık»; küfürleri yüzünden, buzağı sevgisi yüreklerinde yer tutmuş idi, diyesin ki: «Eğer inanmışsanız, inancınız sizlere ne kötü buyurur!»
Hani, “Size verdiğimiz Tevrat'ı kuvvetle tutun, emirlerini dinleyip gereğince amel edin” diye Tur'u üzerinize kaldırıp, sizden sağlam söz almıştık. Onlar da “Kulağımızla işittik, kalbimizle isyan ettik.” demişlerdi. Çünkü küfürleri sebebiyle kalplerine buzağı/madde sevgisi sinmişti. Onlara de ki: “Eğer inanan kimseler iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor.”
Sizin ’ahid ve mîsâkınızı kabûl itdiğimiz ve sizin başlarınızın üzerine Cebel-i Tûr’ı ref’ iylediğimiz vakit size kânûnlarımızı dinleyiniz ve kuvvet-i kalb ile icrâ idiniz dimişdik. "Evet işitdik fakat itâ’at itmeyeceğiz" didiler. Kalbleri henüz dana i’tikâdından kurtulamamışdı. Ânlara di ki "Eğer bir i’tikâdınız var ise o size pek fenâ ilkââtda bulunuyor."
Sizden kesin söz almış ve Tur'u tepenize dikmiştik, "Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin" demiştik "İşittik ve karşı geldik" dediler de inkarları yüzünden buzağı sevgisi kalblerine sindirildi. De ki, "Eğer inanmışsanız, imanınız size ne kötü şey emrediyor?"
Hani, Tûr’u tepenize dikerek sizden söz almıştık, “Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın; ona kulak verin” demiştik. Onlar, “Dinledik, karşı geldik”[28] demişlerdi. İnkârları yüzünden buzağı sevgisi onların kalplerine sindirilmişti. Onlara de ki: (Tevrat’a beslediğinizi iddia ettiğiniz) imanınızın size emrettiği şey ne kötüdür, eğer inanan kimselerseniz!
Hatırlayın ki sizden sağlam bir söz almış, dağı da üzerinize kaldırmıştık. “Size verdiklerimize sımsıkı sarılın, söylenenlere kulak verin” demiştik. Onlar, “İşittik ve isyan ettik!” dediler. İnkârları yüzünden kalpleri buzağı sevgisiyle dopdoluydu. De ki: “Eğer böyle inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!”
Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik. Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!
Hani üzerinize Tur dağını kaldırıp sizden söz almıştık: "Size verdiğim emirlere sıkıca sarılın ve dinleyin." Fakat "Dinledik ve karşı geldik," dediler. İnkarlarından dolayı kalpleri buzağı ile kandı. De ki: "İnanmışsanız, inancınız size ne de kötü yön veriyor!"
Bir zamanlar size, "verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onu dinleyin." diye Tûr'u tepenize kaldırıp mîsakınızı aldık. (O yahudiler): "Duyduk, dinledik, isyan ettik." dediler, kâfirlikleri yüzünden o danayı yüreklerinde besleyip büyüttüler. De ki, " Eğer siz mümin kimseler iseniz, bu imanınız size ne çirkin şeyler emrediyor!
Bir vakit size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutun ve dinleyin diye Turu tepenize kaldırıb misakınızı aldık, dinledik ısyan ettik dediler, ve küfürleriyle danayı kalblerinde iliklerine işlettiler, eğer, de: sizler mü'minlerseniz iymanınız size ne çirkin şeyler emrediyor?
Hani, bir zamanlar sizden (atalarınızdan) söz almıştık. Tûr dağını üzerlerine kaldırarak, “Size verdiğimize (Tevrât’ın hükümlerine) sımsıkı sarılın ve (emirlerimizi) dinleyin (itaat edin)!” buyurmuştuk da, onlar, “İşittik ve (emrine) isyan ettik!” demişlerdi. Küfürleri sebebiyle buzağı heykelinin sevgisi, onların kalplerine iyice işlemişti. (Habibim! Onlara) de ki: “Eğer siz (iddiâ ettiğiniz gibi, Tevrât’a) inanan kimseler olsaydınız, îmânınız size kötü şeyler emretmezdi. (Kâfir olmanıza sebep olan, sapık) inancınızın size emrettiği şey ne kötüdür!”
Hani sizden, “Size verdiğimizi kuvvetlice alın ve dinleyin.” diye kesin söz almış ve Tur'u üzerinize kaldırmıştık¹. Demişlerdi ki: “Dinledik ama itaat etmiyoruz.” Küfürleri yüzünden kalplerine buzağı sevgisi içirildi. De ki: “Eğer gerçekten inanıyorsanız, inancınız sizden ne kötü şey istiyor!”
Bir vakit «Size verdiğimiz (Tevrat) ı kuvvetle tutun (ona sımsıkı yapışın, söz) dinleyin» (diye) «Tur» u tepenizin üstüne kaldırıb sizden te'mînatlı va'd almışdık. «(Kulağımızla) dinledik, (kalbimizle) isyan etdik» demişlerdi. (Çünkü) küfürleri yüzünden özlerine buzağı (bir su gibi) içirilmiş (iyice işlemiş) di. De ki: «Eğer mü'min (kimse) ler iseniz inancınız size ne kötü şey emrediyor.»
Hani sizin sağlam sözünüzü almış, Tûr'u da üzerinize kaldırmıştık. (Şöyle demiştik:)“Size verdiğimizi (Tevrât'ı) kuvvetle tutun ve (emrettiklerimizi) dinleyin!” (Onlar ise:)“İşittik ve isyân ettik!” dediler de inkârları sebebiyle kalblerine buzağı (sevgisi) içirildi, (o muhabbet, âdetâ iliklerine işledi). (Ey Resûlüm! Onlara) de ki: “Eğer mü'min kimseler iseniz, inancınızın size kendisiyle emretmekte olduğu şey ne kötüdür!”
Ve bir zaman Tur’u (dağı) üzerinize (atalarınızın üzerine) yüksek tutarak (dağın eteğinde) size (daha önce) verdiğimiz buyruklara bütün gücünüzle sarılın ve kulak verin diye (Musa ile) sizden bir söz almıştık. Ama onlar (yani atalarınız kulaklarımızla sözü) dinledik (fakat) âsi olduk (gereğini yerine getirmedik) demişlerdi. Oysa inkârları sebebiyle Buzağının sevgisi, tâ gönüllerine işlemişti. (Resulüm!) De ki: "Eğer (gerçekten) inanıyorsanız, (düşünüp söyleyin, bu bâtıl) inancınız size ne kötü şey emredip durmaktadır?” *
Sizden sağlam bir söz almıştık ve bunun karşılığında da, sizin şanınızı yüceltmiştik. Sonra “Allah’ın size verdiklerine sımsıkı sarılın ve mesajlara kulak verin” demiştik. Onlarda “İşittik ama isyan ediyoruz” demişlerdi. Daha önce inkâr etmelerinden dolayı, buzağı sevgisi onların kalplerine yerleştirildi (içirildi). Deki “Eğer inanıyorsanız, şu anda imanınızın emrettiği inkârınız, ne kadar kötü şeydir.
O gün Biz sizden söz almıştık da Sina dağını başınızın üstüne yükseltmiştik. « Size verdiğimiz Kitap’a sımsıkı sarılın, onu dinleyin» demiştik. Onlar: « Dinledik, yine de karşı koyuyoruz dediler. Allah’ı tanımadıkları için buzağı sevgisi onların iliklerine kadar işlemişti. Onlara de ki: « Eğer siz inanan kimselerseniz, bakın bu inancınız sizi ne kötü şeylere sürüklüyor.»
Hani sizden misak alıp üzerinize Tur/u kaldırmış. «size verdiğimiz Kitabı kemal-i ciddiyet ile alın, emirlerini dinleyin, demiştik. Onlar «dinledik, karşı koyduk» [⁸] demişlerdi. Küfürlerinden dolayı kalplerine buzağı muhabbeti yerleşmişti. Onlara de ki, mü/min iseniz imanınız size ne kötü şey emrediyor!
Hani sizden kesin söz almış ve Tur’u üzerinize yükseltmiştik. “Size verdiğimiz şeyi kuvvetle alınız ve dinleyiniz.” Dediler ki: “Dinledik ve isyan ettik.” İnkârları sebebiyle onların kalplerine buzağı sevgisi yerleşti⁶⁴ [uşribû]. Onlara de ki: “Eğer inanan kimseler iseniz, inancınız size ne kötü şeyler emrediyor!”
Hani sizden kesin bir söz almış ve Tur'u (tehdit olarak) tepenize dikmiştik de, “Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin” demiştik. (Ama onlar,) “Dinledik ve karşı geldik” demişlerdi. Küfürleri yüzünden buzağı sevgisi kalplerine içirilip sindirilmişti. De ki: “Eğer iman etmiş kimseler iseniz, (bu durumda) imanınız size pek de kötü bir şeyi emretmektedir.”
Hani, Sînâ dağını üzerinize yıkılacakmış gibi kaldırıp:
“Size bahşettiğimiz ilâhi prensiplere sımsıkı sarılın ve içindeki emir ve tavsiyelere kulak verin!” diye sizden kesin bir söz almıştık. Ne var ki, onlar:
“İşittik, fakat isyan ettik!” dediler. Bunun üzerine, inkâr etmeleri sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi içirildi. Azgınlıklarının doğal bir sonucu olarak, buzağıya tapma arzusu, tüm benliklerini kaplayarak gönüllerine sindi, âdetâ iliklerine kadar işledi ve bütün duygu, düşünce ve davranışlarına damgasını vuran en önemli etken oldu.
Ey Peygamber! Sadece önceki kitaplara inanmakla mümin olacaklarını zanneden bu kâfirlere de ki:
“Eğer iddia ettiğiniz gibi gerçekten inanıyorsanız, şu sözde imanınız size ne kötü şeyler emrediyor! Bu ne tuhaf bir imandır ki, sahibini günaha, isyankârlığa ve Allah’ın ayetlerini inkâra sevk ediyor!”
Hani, sizin mîsâkınızı (açık ve kesin bağlılık sözünüzü) aldık. Tûr’u / Dağ’ı üzerinize kaldırdık. Size verdiğimiz şeyi kuvvet ile tutun, işitin!
“İşittik, isyan ettik!” dediler. İnkârları sebebiyle Dana / Buzağı sevgisine-tutkusuna kapıldılar. De ki:
“İnanmışsanız, onunla ilgili, sizin inancınız size ne kötü şeyler emrediyor / yaptırıyor!
Hatırlayın ! Hemen üstünüzdeki yüce Tur dağında sizden söz almış: " verdiklerimize sımsıkı sarılın ve kulak verin " demiştik. Bunlar, o zaman da: " hem dinler, hem itiraz ederiz " demişler, içlerindeki inkar boşluğunu buzağı sevgisi ile doldurmaya çalışmışlardı. Resulüm onlara deki: " meğer sizin imanınız size ne kadar da kötü şeyler yaptırmış ? Eğer inancınız bu ise durum çok vahim. "
Hani bir zamanlar sizden kesin söz almış ve dağı üstünüze kaldırmıştık. "Size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun, anlayın!" demiştik. Dediler ki: "Dinledik, isyan ettik!" İnkârları nedeniyle kalplerine buzağı sevgisi içirildi. De ki: "Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!"
Hani sizden sağlam bir söz almış, üzerinize (Sînâ) [*] Dağı(nı âdeta) kaldırmıştık. [*] (Onlara) “Size verdiğimizi kuvvetle alın (ona sıkıca tutunun); [*] (ondaki gerçekleri) dinleyin!” (demiştik). Onlar ise “İşittik ve isyan ettik.” demişlerdi. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı(ya tapma sevgisi) içirilmişti [*] (doldurulmuştu). De ki: “(Böyle) inanıyorsanız, inancınız size ne kötü şeyler emrediyor!”
(Ey İsrâil oğulları!) Bir zamanlar dağı (bir gölgelik gibi) üzerinize kaldırarak Sizden bağlayıcı söz almış ve: “Eğer Allah’tan hakkıyla sakınmak istiyorsanız size verdiğimiz (kitaba) sımsıkı sarılın ve ona kulak verin.” (demiştik.)¹ Kâfirlikleri sebebiyle buzağı sevgisi² gönüllerine iyice yerleştiği için, onlar da: “İşittik ve isyan ettik.” demişlerdi. (Ey Muhammed!) Onlara: “Eğer inanıyorsanız, îmanınız size ne kötü şeyler emrediyor!” de.
Biz o zaman, Sina Dağı’nı üzerinize kaldırıp, “Size emanet ettiğimiz şeye [bütün] gücünüzle sarılın ve ona kulak verin!” [diyerek] sizden kesin bir taahhüt almıştık. [Bütün bu hatırlatmalara rağmen] onlar: “Dinledik, ama itaat etmiyoruz!” derler. ⁷⁷ Zira, hakikati reddetmeleri yüzünden bunların kalplerini [altın] buzağı sevgisi kaplamıştır. ⁷⁸ De ki: “Ne kötü (şu) inancınızın sizi yönelttiği [şey]! Eğer gerçekten bir şeylere inanıyorsanız.”
Bir vakit de sizin liderinizi (tur) dağına davet ederek misak/söz almış; “Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve vahye kulak verin.” demiştik. Siz de “İşittik ama isyan ediyor inanmıyoruz.” demiştiniz ve bu inkârınızdan dolayı buzağı dünyalık sevgisi kalplerinize yerleşmişti. De ki: “Gerçek karşısındaki inancınız size ne kötü şey emrediyor öyle.” 4/154, 43/46...52, 7/171
“Hani, bir zaman da (Sina) Dağı(nı) üzerinize yükselterek sizden kesin söz almıştık: “Size gönderdiğimiz mesajı hayata uygulayın ve artık hakikati duyun!” Buna karşın “İşittik ve itaât ettik/isyan ettik” dediler.[¹⁶⁹] Küfürleri sebebiyle buzağı (heykeli) gönüllerinde taht kurdu.[¹⁷⁰] De ki onlara: İmanınız size ne fena şeyler yaptırıyor? Tabii ki gerçekten inanıyorsanız!..[¹⁷¹]
Yine bir vakit (atalarınıza, dolayısıyle size de) 'Size verdiğimizi (Tevrat'ı) kuvvetle tutun, (ondaki hükümlerle amel edin, emir ve yasaklarını) dinleyin (itaat edin) diye emretmiş, Tur'u tepenizin üstüne kaldırıp sizden kesin bir söz almıştık, (fakat atalarınız dilleriyle) "Dinledik (itaat ettik, kalbleri ile ise) İsyan ettik” demişlerdi, (çünkü) küfürleri yüzünden kalblerine buzağı (sevgisi) iyice yerleşmişti. (Ey Muhammed) De ki: Eğer mümin kimselerseniz, size imanınız ne kötü şeyler emrediyor! (Ki siz Rabbinizle anlaşma yaptığınız halde "İsyan ettik" dersiniz, Peygamberleri öldürür, buzağı sevgisini kalbinizden bir türlü söküp atamazsınız, böyle kötü davranışlar hiç iman ile bağdaşır mı? buna rağmen onlar ahiret nimetlerini de kimseye bırakmazlar)
Bir zaman üzerinize Tur(dağın)ı kaldırıp sizden kesin söz almıştık: "Size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun, dinleyin!" (demiştik). "Dinledik ve isyân ettik. " dediler. İnkârlarıyla kalblerine buzağı sevgisi içirildi. De ki: "Eğer inanan kimseler iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor. "
Ve o zamanı hatırlayınız ki, sizin misakınızı almıştık. «Size verdiğimiz şeyi kuvvetle alınız ve dinleyiniz,» Diye üzerinize Tûr dağını kaldırmıştık. Demiştiler ki: «İşittik ve isyan ettik.» Ve onların küfürleri sebebiyle kalblerinde buzağı (muhabbeti) yerleştirilmişti. De ki: «Size imânınız ne kötü şey emrediyor, eğer mü'minlerseniz.»
“Size verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onu dinleyin” diye Tur'u (Dağı) tepenize kaldırıp sizden (atalarınızdan) kesin söz aldık. Onlar: “Dinledik ve fakat isyan ettik. ” dediler. Çünkü kâfirlikleri sebebiyle buzağıya tapma sevgisi iliklerine işlemişti. De ki: “Eğer mümin iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor! ”
Bir zaman üzerinize Tur(dağın)ı kaldırıp sizden kesin söz almıştık: "Size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun, dinleyin!" (demiştik). "Dinledik ve isyan ettik." dediler. İnkarlarıyla kalblerine buzağı sevgisi içirildi. De ki: "Eğer inanan kimseler iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor."
Vaktâ ki sizden 'ahid ve mîsâk aldık ve dağ parçasını üstünüze kaldırdık ve size virdiğimizi (Tevrat'ı) kuvvet ve 'azim ile alınız ve onı dinleyiniz didik, onlar (kendilerinden 'ahid aldığımız eslâfınız) işitdik ve 'âsî olduk didiler. (Tapdıkları) buzağının muhabbeti küfürleri sebebiyle onların kalbinde yer itmişdi (Yâ Muhammed) onlara di ki: Eğer (didiğiniz gibi) îmân idenlerden iseniz bu îmân size ne fenâ şey emr idiyor?
Bir gün Tur’u tepenize kaldırarak[1] sizden kesin söz almış, “Size verdiğimize sıkı sarılın ve dinleyin!” demiştik. Siz de “Dinledik ve sıkı sarıldık"[2] demiştiniz. Oysa âyetleri görmezlikten gelmeniz sebebiyle buzağı tutkusu içinize işlemişti[3]. De ki “Kendinizi mümin sayıyorsanız, inancınız sizden ne kötü şey istiyor!” [4]
Bir vakit de sizden üzerinize dağı kaldırarak kesin söz almıştık:-Size verdiğimize kuvvetle sarılın ve dinleyin, demiştik.-İşittik ve karşı geldik, dediler de küfürleri yüzünden gönüllerine buzağı sevgisi sindirildi. De ki:-Eğer mümin iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor!
Yine hatırlayın ki, üzerinize Tur Dağını yükselterek sizden söz almış, “Size verdiğimize bütün gücünüzle sarılın ve ona kulak verin” demiştik. Onlar ise “İşittik ve isyan ettik” dediler. Çünkü inkârları yüzünden buzağı sevgisi onların iliklerine işlemişti. De ki: Eğer siz mü'min iseniz, inancınız sizi ne kötü şeylere teşvik ediyor!
Hani, kesin söz almıştık sizden de Tûr'u üzerinize kaldırmıştık. "Size verdiğimizi kuvvetlice tutun ve dinleyin!" demiştik. Şöyle demişlerdi: "Dinledik ve isyan ettik." İnkârları yüzünden gönüllerine buzağı içirildi. De ki: "Eğer inanan kişilerseniz, ne kötü şeydir size imanınızın emretmekte olduğu!"
daħı ol vaķt kim ŧuttuķ aḥduñuzı ķavluñuzı. daħı götürdük sizüñ üzere ŧaġu “dutuñ anı kim virdük size, becidlig-ile; daħı isidüñ.” eyittiler: “işiddük daħı āsį olduķ.” daħı ķarışturınıldılar göñülleri içinde buzaġuyı ya'nį buzaġu bu sözi yañśulamakdur küfürleri sebebinden. eyit: “ne yavuzdur ol nesene kim buyurur size anı inanduġuñuz; eger olursañuz mü’minler!”
Daḫı ol vaḳt kim alduḳ ‘ahdlerüñüzi, daḫı götürdük üstüñüze Ṭūr ṭaġını.Eyitdük ki: Aluñuz size virgen kitābı cidd [ü] cehd‐ile. Daḫı işidüñ, ḳabūl ey‐leñüz. Eyitdiler: İşitdük, daḫı ‘āṣī olduḳ. Daḫı içdiler yürekleri içinde bu‐zaġu muḥabbetini küfrleri‐y‐le. Eyit yā Muḥammed: Ne ḳatı yaman buyu‐rur size īmānuñuz kāfir olmaġa, eger siz mü’min olsañuz.
Yadınıza salın o vaxtı ki, Biz sizdən əhd alıb, Tur dağını başınızın üstünə qaldırmış və: “Sizə verdiyimizdən (Tövratdan) möhkəm yapışın, (oradakı hökmləri) eşidin!” (demişdik). Onlar (sizin ata-babalarınız) isə: “Eşitdik və (o hökmlərə) qarşı çıxdıq (əməl etmədik)!” – dedilər. Çünki küfrləri üzündən buzovun məhəbbəti qəlblərini bürümüşdü. (Ya Rəsulum!) Onlara de: “Əgər iman gətirmisinizsə, imanınızın sizə belə əmr etməsi necə də pisdir!”
And when We made with you a covenant and caused the Mount to tower above you , (saying): Hold fast by that which We have given you, and hear (Our Word), they said: We hear and we rebel. And (worship of) the calf was made to sink into their hearts because of their rejection (of the Covenant). Say (unto them): Evil is that which your belief enjoineth on you, if ye are believers.
And remember We took your covenant and We raised above you (the towering height) of Mount (Sinai): (Saying): "Hold firmly to what We have given you, and hearken (to the Law)(97)": They said:" We hear, and we disobey(98):" And they had to drink(99) into their hearts (of the taint) of the calf because of their Faithlessness. Say: "Vile indeed are the behests of your Faith if ye have any faith!"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |