Ve-iż eḣażnâ mîśâkakum lâ tesfikûne dimâekum velâ tuḣricûne enfusekum min diyârikum śumme akrartum veentum teşhedûn(e)
Bir zaman birbirinizin kanını dökmemek, yerinizden yurdunuzdan çıkmamak hususunda kesin söz almıştık sizden. Sonra siz de bunu ikrar etmiş, siz de buna tanık olmuştunuz.
(Yine hatırlayınız ki) Hani o zaman sizden, "Birbirinizin kanını akıtmayın, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak (kesin söz) almıştık. Sonra sizler bunu (kararlı bir şekilde) onaylamıştınız, üstelik (bazı gerçeklere bizzat) şahitlik yapmıştınız. (Bütün bunların unutulduğunu zannetmek gaflettir.)
Ey israiloğulları! Hani sizden; birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair kesin söz almıştık, siz de bunları kabul edip şahit olmuştunuz.
Bizim sizden, birbirinizin kanını dökmeyeceğiniz, içinizden bir kısmını zorla ve zulmederek yurtlarınızdan çıkarmayacağınız konusunda kesin sözünüzü, taahhüdünüzü aldığımızı hatırlayın. Sonra siz Tevrat'taki Allah'ın emrini bilerek, kendiniz ve birbiriniz aleyhine şâhit olacak şekilde buna ikrar da vermiştiniz.
Yine sizden, kanlarınızı akıtmayacaksınız ve birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız, diye kesin söz aldık. Siz bunu aynen kabul etmiştiniz ve bizzat kendiniz buna şahitlik ediyorsunuz.
Hani sizden 'Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın' diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hâlâ (buna) şahitlik ediyorsunuz.
Yine bir vakıt sizden şöyle kesin söz almıştık: “ Birbirinizin kanlarını dökmiyeceksiniz, birbirinize zulüm yaparak bir kısmınızı yurdlarınızdan çıkarmıyacaksınız.” Sonra, siz de bunları ikrar ve kabul ettiniz. Bununla beraber geçmişlerinizin bu ahdine siz de şâhitlik edersiniz (ve bu ahitleri Tevrat'da da görüyorsunuz.)
Yine bir vakit sizden söz aldık ki; kanınızı dökmeyeceksiniz, kendi insanlarınızı memleketlerinden sürmeyeceksiniz. Siz de karar verdiniz ve şahit oldunuz.
Hatırlayınız ki, sizden, “Birbirinizin kanını akıtmayınız, birbirinizi yurtlarınızdan çıkartmayınız” diye sağlam söz almıştık. Sonra siz bunu kabullendiniz ve birbirinize karşı şahitlik ettiniz.
Hani, sizden; «Kanınızı dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayın» diyerek söz almıştık; siz de tanık olarak bunu ikrar etmiş idiniz
(Yine) birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan sürmeyeceksiniz diye de sizden söz almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız. Hâlâ da (buna) tanıklık etmektesiniz (bu ahitleri Tevrat'ın aslında da görmektesiniz).
Sizden kardaşlarınızın kanını dökmemek ve biri birinizi memleketinizden nefy itmemek içün ’ahid aldığımız zamân kabûl itdiniz ve kendiniz de şâhid oldınız.
Kanınızı dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan sürmeyin diye sizden söz almıştık, sonra bunu böylece kabul etmiştiniz, buna siz şahidsiniz.
Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız” diye de sizden kesin söz almıştık. Sonra bunu böylece kabul etmiştiniz. Kendiniz de buna hâlâ şahitlik etmektesiniz.
Vaktiyle sizden, birbirinizin kanlarını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair de söz almıştık. Siz de kabullene geldiniz. Hâlâ da (buna) şahitlik ediyorsunuz.
(Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.
Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarından çıkarmıyacaksınız diye de sizden söz almıştık. Bunu kabul etmiş ve tanık olmuştunuz.
Yine bir zamanlar mîsakınızı almıştık; birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, nüfusunuzu diyarınızdan çıkarmıyacaksınız. Sonra siz buna ikrar da verdiniz ve ikrarınıza şahit de oldunuz.
Yine bir vakit misakınızı aldık; biribirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, ve nüfusunuzu diyarınızdan çıkarmıyacaksınız, sonra siz buna ıkrar da verdiniz ve ıkrarınıza şahit de oldunuz
Hani, biz sizden, birbirinizin kanını dökmemek, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmamak üzere kesin bir söz almıştık. Sonra bunu böylece kabul etmiştiniz. Kendiniz (de buna bizzat) şahitlik etmektesiniz.
Hani! Bir zamanlar sizden, birbirinizin kanlarını dökmeyeceğinize ve birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair kesin söz almıştık. Bu sözümüzü kabul ettiğinizin tanıkları sizlersiniz.
Hani sizden (ey Yahudiler,) : «(Birbirinizin) kanlarını (haksız) yere) akıtmayın, kendinizi kendi yurdlarınızdan çıkarmayın» diye kat'î söz almışdık. Sonra siz de (buna karşı) ikraar vermişdiniz ve haalâ (bu yolda aleyhinizde) şâhidlik edib duruyorsunuz da.
Bir zaman da: “Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız!” diye sağlam sözünüzü almıştık, sonra (bunu açıkça) kabûl ettiniz. Ve siz(buna) şâhidlik etmektesiniz.
Yine bir vakit, birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz ve birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız diye sizden söz almıştık. Sonra kendi tanıklığınızla da bunu kabul etmiştiniz.
Birbirlerinizin kanını dökmeyeceğinize ve birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sağlam söz almıştık. Sonra, kendinizde bu sözleşmenin şahitleri olarak onaylamıştınız.
O gün sizden söz almıştık: « Birbirinizin kanını, dökmiyeceksiniz, kendinizden onların bir kısmını yerlerinden yurtlarından etmiyeceksiniz» diye. Siz de böylece söz vermiştiniz, bunu siz de bilirsiniz ya.
“Kanınızı dökmeyin ve birbirinizi yurdunuzdan sürmeyin” diye sizden söz almıştık. Sonra bunu böylece ikrar etmiştiniz ve buna siz de şahitlik ediyorsunuz.
Yine bir zamanlar, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, kardeşlerinizi yurtlarından sürüp çıkarmayacaksınız!” diye sizden kesin bir söz almıştık. Siz de şâhitlik ederek bunları onaylamıştınız.
Hani, “Kanlarınızı dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız” diye sizin mîsâkınızı (açık ve kesin sözünüzü) aldık. Sonra, siz şehadet ederek ikrar ettiniz / kabul ettiniz.
Hatırlarsınız! Sizden söz almıştık: birbirinizin kanını dökmeyecek, kendi yurttaşlarınızı öz yurdundan sürgün etmeyecektiniz. Evet bütün bunları açık açık kabul etmiştiniz.
"Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz. Birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız." diye kesin söz almıştık! Sözü kabul etmiştiniz. Kendiniz bu sözlerinize şahitlik etmektesiniz.
Hani birbirinizin kanlarını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Sonunda siz de şahit olarak (bunları) kabul etmiştiniz. [*]
(Ey İsrâil oğulları!) Bir de sizden: “Birbirinizin kanını dökmeyin ve birbirinizi yurtlarınızdan sürüp çıkarmayın.” diye de sağlam söz almıştık. Sonra siz, bunu kabul etmiştiniz. Buna da hepiniz şâhitsiniz.¹
O zaman, birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan sürmeyeceğinize dair kesin söz almıştık sizden, siz de kabul etmiştiniz; ve [şimdi de] buna şahitlik yapıyorsunuz.
Sizden, “Kendi kanınızı akıtmayın, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayın.” diye misak/söz almıştık; sonra siz de söz vermiştiniz ve siz de buna hâlâ şahitlik ediyorsunuz. 2/63-83, 5/12
Yine sizden “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayacaksınız” diye de söz almıştık; üstelik siz de bunu ikrar etmiştiniz; hâlâ da buna şahitsiniz.
(Ey İsrailoğulları yine) Sizden -birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarından çıkarmayacağınıza dair- kesin bir söz de almıştık (bu misakı) ikrar da etmiştiniz (bu antlaşmanın hak olduğunu kabul etmiştiniz ve atalarınızdan intikal eden haberlerle) siz buna şahitlik de edersiniz.
Hani, "Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız" diye de sizden kesin söz almıştık. Sonra bunu böylece kabul etmiştiniz. Kendiniz de buna şahitlik etmektesiniz.
Ve bir vakitte Biz, «Kendi kanlarınızı dökmeyeceksiniz ve nefislerinizi yurdunuzdan çıkarmayacaksınız,» diye bir ahdinizi almıştık. Sonra ikrar da etmiştiniz. Ve siz (bu ikrarınıza) şehâdet de edersiniz.
Hani sizden, “Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi ülkenizden çıkarmayın! ” diye söz almıştık, siz de bunu kabul etmiştiniz. Buna siz de şahitlik edersiniz.
Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz,birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız? diye sizden kesin söz almıştık; göre göre bunu kabul etmiştiniz.
Kanınızı dökmeyiniz (birbirinizi öldürmeyiniz) yerlerinden ve yurdlarından çıkarmayınız diye sizden 'ahid ve mîsâk aldık. Siz bunı kabûl ve ikrârla söz virdiniz buna siz de şehâdet idersiniz.
Bir gün sizden yine “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, kendinizden olanları yurdunuzdan çıkarmayacaksınız!” diye söz aldık. Bunu kabul etmiştiniz; siz de buna şahitsiniz.
Sizden “boş yere kanınızı akıtmayınız, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayınız” diye söz almıştık; sonra siz de söz vermiştiniz ve hala buna şahitlik ediyorsunuz.
Yine hatırlayın ki, sizden, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz; birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayacaksınız”(43) diye söz almıştık; siz de şahitsiniz ki, bu ahdi kabul etmiştiniz.
Sizden şu sözü de almıştık: Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz. Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. Bunu kabul etmiştiniz. Hâlâ da buna tanıklarsınız.
daħı ol vaķt kim ŧuttuķ aḥduñuzı iy ḥāżır cuḥūdlar; dökmeñ depelemen ķanlaruñuzı didük ya'nį biribiriñüzi depelemen, didük; daħı çıķarman gendüzünüzleri ya'nį biribiriñüzi illerüñüzden. [7a] andan ikrār eyledüñüz ŧanuķlıķ virürsiz andan siz ŧanuķlıķ virürsiz atalaruñuz 'afd eyledügine.
Daḫı ol vaḳt kim alduḳ ‘ahdüñüzi kim dökmeñüz biri birüñüzüñ ḳanlarını.Daḫı çıḳarmañuz ḳarābetlerüñüzi iḳlimlerüñüzden. Andan iḳrār eyledüñüz,daḫı siz ṭanuḳ olduñuz bu ḥükme.
Xatırlayın ki, yenə bir zaman sizinlə: “Bir-birinizin qanını tökməyin, bir-birinizi yurdunuzdan çıxarmayın!” – deyə razılığa gəldik. Sonra siz (həmin əhd-peymana) şahid olub (onu) təsdiq etdiniz.
And when We made with you a covenant (saying): Shed not the blood of your people nor turn (a party of) your people out of your dwellings. Then ye ratified (Our covenant) and ye were witnesses (thereto).
And remember We took(88) your covenant (to this effect): Shed no blood amongst you, nor turn out your own people from your homes: and this ye solemnly ratified, and to this ye can bear witness.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |