Ve-iżâ leku-lleżîne âmenû kâlû âmennâ ve-iżâ ḣalâ ba’duhum ilâ ba’din kâlû etuhaddiśûnehum bimâ feteha(A)llâhu ‘aleykum liyuhâccûkum bihi ‘inde rabbikum(c) efelâ ta’kilûn(e)
Onlar, inananlarla buluştular mı inandık derler de sonra birbirleriyle yalnız kaldılar mı aklınız mı yok derler, Rabbiniz indinde sizinle çekişsinler, aleyhinize delil göstersinler diye mi Allah'ın size açıkladığı şeyi tutup onlara söylüyorsunuz?
(Yahudilerden ve her dinden münafık insanlar) İman edenlerle karşılaştıklarında "biz de iman ettik" (sizinle beraberiz) diye (yalan) söylerler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise (birbirine): "Allah’ın size açtıklarını (Hz. Muhammed’le ve Kur’an-ı Kerim’le ilgili Tevrat’ta aktarıp açıkladıklarını), Rabbiniz katında size karşı (aleyhinize) bir belge olsun diye mi onlarla hadisleşip (Müslümanlarla konuşuverip gizli kalması gereken gerçekleri) bildirirsiniz, hâlâ akıllanmayacak (ikiyüzlü hareket etmeniz gerektiğini anlamayacak) mısınız?" demektedirler.
Onlar iman etmiş olanlarla buluştuklarında, “Sizin inandığınız gibi inandık” derler; ama birbirleriyle başbaşa kaldıklarında “Rabbinizin kelamını size karşı koz olarak kullansınlar diye mi Allah'ın size açıkladığı şeyleri onlara haber veriyorsunuz? Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?” derler.
İmân edenlerle karşılaştıkları zaman, sözde:
“Biz de imân ettik" diyorlar. Birbirleri ile tenhada bir araya geldikleri zaman:
“Rabbinizin huzurunda, aleyhinize delil olarak kullansınlar diye Allah'ın size açıkladığı hakikatleri onlara da mı söylüyorsunuz? Hiç akıllıca davranmayacak mısınız?" diyorlar.
Onlar iman edenlerle karşılaştıklarında "biz de iman ettik" derler. Ama birbirleriyle başbaşa kaldıklarında, "Allah'ın size açmış olduğu şeylerden, bunları Rabbinizin katında size karşı bir belge olarak göstersinler diye mi söz ediyorsunuz! Aklınızı kullanmıyor musunuz!" diye konuşurlar.[13]
İman edenlerle karşılaştıklarında 'İman ettik' derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: 'Allah'ın size açtık (açıkladık)larını, Rabbiniz katında aleyhinizde bir delil getirsinler diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hâlâ akıllanmayacak mısınız?'
Yahûdilerin münafıkları; müminlerle karşılaştıkları zaman; “- Biz de sizin gibi müminleriz” derlerdi. Birbirleriyle tenhada başbaşa kaldıkları vakit, ileri gelen Yahûdiler, münafıklara:”- Allah'ın size beyan buyurduğu (Rasûlüllah'a ait Tevrat'daki vasıfları), müminler, Rabbiniz katında aleyhinize delil getirsinler diye mi onlara söyleyip duruyorsunuz? buna aklınız ermiyor mu” derlerdi.
Sizinle karşılaştıklarında inandık derler. Başbaşa kaldıkları zaman: “Allah’ın size açıkladığı şeyleri, Rabbimiz katında size karşı delil olarak kullansınlar diye Müslümanlara mı anlatıyorsunuz? Aklınız yok mu?” derler.
Münafıklar, müminlerle karşılaştıklarında, “İman ettik” derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında ise, “Allah'ın size açtıklarını, Rabbiniz katında sizin aleyhinize delil getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz?” derler.
Ne zaman ki İnananlara kavuştuklarında, derler ki: «Biz de inan getirdik», yalnız kaldıklarında: «Siz Allahın blzlere, Tevrat'ta açıklamış bulunduğu şeyleri —Tanrınız katında sır olarak — onlara söyler misiniz, düşünmüyor musunuz?» demektedirler
(Onların ikiyüzlüleri) İnananlarla karşılaştıkları zaman: “Biz de iman ettik.” derler. Kendi aralarında baş başa kaldıklarında ise: “(Ne yapıyorsunuz?) Allah'ın size açtıklarını (Tevrat'taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz? Aklınızı kullanmayacak mısınız?” derler.
Mü’minlere rast geldikleri vakit îmân idiyoruz dirler. Lâkin yalnız kaldıkları gibi biri birilerine: "Allâh’ın size bildirdiğini müslümanlara anlatacak mısınız, ânlardan sizin ile mücâdele itmek içün istifâde itmezler mi, bunın nereye müncer olacağını anlamıyor mısınız?" didiler.
İnananlarla karşılaştıkları zaman, "İnandık" derlerdi; birbirleriyle yalnız kaldıklarında, "Rabbinizin katında size karşı hüccet göstersinler diye mi Allah'ın size açıkladığını onlara anlatıyorsunuz? Bunu akletmiyor musunuz?" derlerdi.
Onlar iman edenlerle karşılaşınca, “İman ettik” derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında da şöyle derler: “Rabbinizin huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi, Allah’ın (Tevrat’ta) size bildirdiklerini onlara söylüyorsunuz? (Bu kadarcık şeye) akıl erdiremiyor musunuz?”
Onlar inananlarla karşılaştıklarında “İman ettik” derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında ise, “Allah’ın size açtıklarını (Tevrat’taki bilgileri) rabbiniz katında sizin aleyhinizde delil getirsinler diye mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz!” derler.
(Münafıklar) inananlarla karşılaştıklarında «İman ettik» derler. Birbirleriyle başbaşa kaldıkları vakit ise: Allah'ın size açtıklarını (Tevrat'taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz? derler.
İnananlarla karşılaşınca, "İnandık," derler; başbaşa kaldıklarında ise "Rabbiniz katında size karşı delil olarak kullanmaları için, ALLAH'ın size açıkladığını mı onlara anlatıyorsunuz, akletmez misiniz," derler.
Üstelik iman edenlere rastladıklarında inandık derler, birbirleriyle başbaşa kaldıkları zaman, "Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi tutup Allah'ın size açıkladığı gerçekleri onlara da söylüyorsunuz? Hiç aklınız yok mu be?" derlerdi.
Hem iyman edenlere rast geldiklerinde «amenna» derler. Birbirleriyle halvet yaptıklarında da «rabbinizin huzurunda aleyhinize huccet edinsinler diye mi tutup Allahın size açtığı hakikati onlara söylüyorsunuz? aklınız yok mu be?» dediler
Onlar îmân edenlerle karşılaşınca, “(Muhammed, Tevrât’ta müjdelenen âhir zaman peygamberidir,) biz de îmân ettik!” derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında (ileri gelenleri bunlara), “Rabbinizin nezdinde, sizin aleyhinizde delil olarak kullansınlar diye mi Allah’ın (Tevrât’ta) size bildirdiklerini onlara (müslümanlara) söylüyorsunuz? Buna aklınız ermiyor mu!” derler.
(Yahudi münafıklar) îman edenlere kavuşdukları zaman «İnandık» derler. Birbirine (dönüb) halvet oldukları vakit ise (aralarındaki ileri gelenler, münafıklık eden arkadaşlarına) : «Allahın size açdığı şey'i (Resûlüllahın sıfatlarına ve sâireye dâir Tevratda öğretdiklerini) mü'minler onunla Rabbiniz katında (aleyhinizde) kuvvetli delîl getirsinler diye mi onlara söyleyib duruyorsunuz? Buna aklınız ermiyor mu?» derler.
Îmân edenlerle karşılaştıkları zaman: “(Biz de) îmân ettik!” derler. Birbirleriyle baş başa kalınca da (reisleri onlara): “Allah'ın size (Tevrât'ta) açıkladığı (Muhammed'in sıfatları)nı, Rabbinizin huzûrunda size karşı onunla delil getirsinler diye mi onlara (o mü'minlere) anlatıyorsunuz? Hiç akıl erdirmez misiniz?” dediler.(3)
Ve (onların ikiyüzlüleri) inananlarla karşılaştıkları zaman: “Biz de iman ettik” derler. Kendi aralarında baş başa kaldıklarında ise: “(Ne yapıyorsunuz?) Allah’ın size açtıklarını (Tevrat’taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz. Aklınızı kullanmayacak mısınız?” derler.*
İman edenlerle karşılaştıkları zaman, bizde iman ettik derler. Kendileri gibilerle baş başa kaldıklarında “Rabbinizin yanında sizinle çekişsinler diye, Allah’ın size açıkladığı konuları, onlara haber mi veriyorsunuz? Hiç aklınızı kullanmıyor musunuz ?” derler.
İnanmıyanlar inananlarla buluşunca: « Biz de sizin gibi inandık» derler, birbirlerile başbaşa kalınca da şöyle derler: « Çalabınızın size bildirdiklerini ne diye inananlara söylersiniz? Onlar bunları çalabınızın yanında size karşı dayanak olarak kullansınlar diye mi? Yine de aklınız yatmıyor mu?»
Onlar iman edenlerle buluştukları zaman «— iman ettik, derler, birbirleriyle tenha kalınca «Allah/ın size açtığını [³] onlara onunla Rabbiniz indinde size karşı hüccet getirsinler diye mi haber veriyorsunuz? Daha buna aklınız ermiyor mu?» derler.
İman edenlerle karşılaştıklarında “İnandık” derler, birbirleriyle başbaşa kaldıklarında, “Allah’ın size açtığı şeyleri, Rabbinizin katında sizin aleyhinize bir delil olarak kullansınlar diye mi onlara söylüyorsunuz? Siz hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?” derler.
İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İman ettik” derler. Birbirleriyle yalnız kaldıklarında, “Rabbinizin katında size karşı delil göstersinler diye mi Allah'ın size açıkladığını onlara söylüyorsunuz? Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” derler.
İnananlarla karşılaştıkları zaman:
“Biz de inanıyoruz, çünkü Hz. Muhammed’in taşıdığı niteliklere sahip bir Peygamberin geleceği, bize önceden Tevrat’ta zaten müjdelenmişti!” derler. Fakat birbirleriyle baş başa kalınca, liderleri, bu sözü söyleyenleri kınayarak:
“Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Allah’ın size bildirdiği bilgileri, mesela Muhammed’in Peygamberliğini müjdeleyen Tevrat ayetlerini, MüslümanlarlaRabb’inizin huzurunda yapacağınız tartışmalarda size karşı delil olarak kullansınlar da böylece halkın desteğini kazansınlar diye mi onlara anlatıyorsunuz? Ne diye ellerine koz veriyorsunuz? Böyle yapmakla, sahip olduğunuz makâmın, servetin elinizden gideceğini ve insanların gözündeki itibarınızın ayaklar altına düşeceğini hiç düşünmüyor musunuz?” derler.
İnanmış kimselerle bir arada bulundukları zaman:
“İnandık!” dediler. Birbiriyle başbaşa kaldıklarında:
“Allah’ın size açtıklarını, rabbinizin katında size karşı delil getirmeleri için onlara anlatıyorsunuz, öyle mi? Akletmez misiniz?” dediler.
Bu gibiler, Müslümanları görür: “ inanıyoruz “ derler. Ama, kendilerinden birini suçüstü yakaladılar mı: “ Allah’ın size verdiği özel bilgileri, Tanrınız katında size karşı kullansınlar diye mi Müslümanlara anlatıyorsunuz? Hiç aklınız yok mu sizin “ derler.
Onlar Müslimlerle karşılaşınca: "Biz de sizin gibi iman ettik!" derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında: "Rabbinizin huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi Allah’ın Tevrat’ta bildirdiklerini onlara söylüyorsunuz? Niye Müslimlerin eline koz veriyorsunuz? Hiç aklınız yok mu? Hiç akıl erdiremiyor musunuz? Müslimler Yahudiler aleyhine Tevrat’taki ayetleri kullanırlarsa ne olacak? Hiç düşünmez misiniz?" derler.
(Bunlar) müminlerle karşılaştıkları zaman “(Biz de) iman ettik.” derler. [*] Birbirleriyle baş başa kaldıklarında “Allah’ın size açtıklarını (Tevrat’taki bilgileri), Rabbiniz katında aleyhinize delil getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz? (Bunları) akıl etmiyor musunuz?” derler.
Onlar, Müslümanlarla karşılaştıkları zaman: “Biz de îman ettik.” derler. Fakat birbirleriyle baş başa kalınca: “Allah’ın size açıkladıklarını, Rabbinizin katında aleyhinize delil olarak kullansınlar diye mi o (Müslümanlara) anlatıyorsunuz? Siz, bunu hâlâ anlamayacak mısınız?”¹ derler.
Nitekim, imana ermiş olanlarla buluştuklarında, “[Sizin inandığınız gibi] inanıyoruz!” derler; ama birbirleriyle başbaşa kaldıklarında, “Rabbinizin kelâmını ⁶² size karşı koz olarak kullansınlar diye mi Allah’ın size açıkladığı şeyleri onlara haber veriyorsunuz? Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?” derler.
İnananlarla karşılaştıkları zaman “İnandık.” derler, birbirlerinin yanlarına vardıklarında; “Rabbinizin yanında size karşı delil getirsinler diye mi Allah’ın size açıkladığını onlara anlatıp duruyorsunuz? Bunu dahi düşünmüyor musunuz?” derlerdi. 2/14, 3/72-73, 8/20
Onlar, îman edenlerle buluştuklarında “îman ettik” derler, birbirleriyle baş başa kaldıklarındaysa (akıl hocaları, “îman ettik” diyenlere) “Rabbinizin katında size karşı bir koz olarak kullansınlar diye mi Allah’ın size açtığı şeyi onlara haber veriyorsunuz? Bu kadarını düşünemiyor musunuz?” derler.[¹⁴⁶]
Müminlere rastladıkları zaman onlara "İman ettik" derler (bu arada Tevrat'taki ahır zaman Nebi'sine ait müjdelerden de bahsederler) Topluluklarına dönüp başbaşa kaldıklarında ise (ileri gelenleri onlara) "Allah'ın size açtıklarını (Tevrat'ta yer alan ahır zaman peygamberine ait özellikleri) Rabbinizin katında aleyhinize delil getirsinler diye mi onlara anlatıyorsunuz; bunun (bu davranışınızın) doğru olmadığını hiç düşünmüyor musunuz?" derler. (onları azarlarlar)
İnananlara rastladıkları zaman: "İnandık" derler; birbirleriyle yalnız kaldıkları zaman: "Allâh’ın size(Tevrat ve İncille) açtığını onlara söylüyorsunuz ki, onu Rabbiniz katında sizin aleyhinizde delil olarak mı kullansınlar? Aklınızı kullanmıyor musunuz?" derler.
Onlar, mü'minlere mülâki oldukları zaman, «Biz de imân ettik,» derler. Ve bunların bazıları diğer bazıları ile tenha kalınca da derler ki: «Allah'ın size açtığını o müslümanlara haber verir misiniz, ki onunla Rabbiniz nezdinde size karşı hüccet ikame etsinler. Sizin buna aklınız ermiyor mu?»
Onlar iman edenlerle karşılaştıklarında «Biz de iman ettik» derler. Kendi aralarında kaldıklarında ise: «Ne yapıyorsunuz? derler, Rabbinizin huzurunda aleyhinize hüccet edinsinler diye mi tutup Allah'ın size açtığı gerçeği onlara söylüyorsunuz? Hiç aklınızı kullanmıyor musunuz? »
İnananlara rastladıkları zaman: "İnandık" derler; birbirleriyle yalnız kaldıkları zaman: "Allah'ın size açtığını onlara söylüyorsunuz ki, onu Rabbiniz katında sizin aleyhinizde delil olarak mı kullansınlar? Aklınızı kullanmıyor musunuz?" derler.
Onlar mü'minlerle yüzyüze geldiklerinde îmân itdik dirler ve birbirleriyle yalnız kaldıklarında: Rabbiniz 'indinde size karşu hüccet itmeleri içün Allâh'ın size bildirdiği şeyleri onlara söyler misiniz? Bundaki hatânızı ta'akkul idüb düşünmez misiniz? dirler.[¹]
Allah’ın Kitabına inanıp güvenenlerle karşılaşınca “Biz ona güveniriz!” derler. Birbirleriyle baş başa kalınca da şöyle derler: “Allah’ın size gösterdiği şeyi (o Kitabın doğruluğunu) ne diye onlara söylüyorsunuz? Sahibinizin (Rabbinizin) katında size karşı delil getirsinler diye mi? Hiç aklınızı çalıştırmaz mısınız?” [*]
İnananlarla karşılaştıkları zaman “inandık” derler, birbirleriyle yalnız kaldıklarında:- Rabbiniz'in yanında size karşı delil getirsinler diye mi, Allah'ın size açıkladığını onlara anlatıp duruyorsunuz? Bunu akıl etmiyor musunuz? derlerdi.
İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “Biz de inandık” derler. Baş başa kaldıklarında ise, birbirlerine, “Yoksa,” derler, “Rabbiniz katında size karşı delil olarak kullansınlar diye mi Allah'ın size açtıklarını(42) onlara anlatıyorsunuz: Hiç akıl etmiyor musunuz?”
İnanmış olanlarla karşılaştıklarında, "İnandık!" derler. Baş başa kaldıklarında ise şöyle konuşurlar: "Allah'ın size açtığını, Rabbiniz katında sizinle tartışmada kanıt yapsınlar diye onlara söylüyor musunuz? Aklınızı işletmeyecek misiniz?"
daħı ķaçan kim irdiler anlara kim įmān getürdiler eyittiler “įmān getürdük.” daħı ķaçan geçdiler bir niceleri bir niceleri dapa eyittiler; “geleci mi idaresiz anlara, anı kim açdı Tañrı [6b] sizüñ üzere tā ḥüccetleşeler çalabuñuz ķatındadır añlamaz mısız?”
Daḫı ḳaçan kim uġrasalar īmān getüren kişilere eydürler: biz īmān getür‐dük. Daḫı ḳaçan ḫalvet olsa niceleri nicesiyle eydürler biri birine: Ḫaber mi vi‐resiz anlara fetḥ eylegen nesneyi, Allāhu Ta‘ālā üstüñüze Tevrīdde bildür‐geni, delīl olmaġ‐ıçun anlara Tañrıñuz katında. Uṣlanmaz mısız dirler.
(Bu münafiqlər) iman gətirənlərlə görüşdükləri zaman: “İman gətirdik”,- deyirlər. Xəlvətdə olduqları vaxtda isə biri digərinə: “Allahın (Tövratda) sizə bildirdiyi şeyi (müsəlmanlara) xəbər verirsiniz ki, Rəbbinizin yanında onları sizə qarşı dəlil gətirsinlər? (Bunu) dərk etmirsinizmi ?” – söyləyirlər.
And when they fall in with those who believe, they say: We believe. But when they go apart one with another they say: Prate ye to them of that which Allah hath disclosed to you that they may contend with you before your Lord concerning it? Have ye then no sense?
Behold! when they meet(83) the men of Faith, they say: "We believe": But when they meet each other in private, they say: "Shall you tell them what Allah hath revealed to you, that they may engage you in argument about it before your Lord?"- Do ye not understand (their aim)?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |