Ḣatema(A)llâhu ‘alâ kulûbihim ve’alâ sem’ihim(s) ve’alâ ebsârihim ġişâve(tun)(s) velehum ‘ażâbun ‘azîm(un)
Allah kalplerini, kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde var, pek büyük azab onlara.
(Bile bile inkâr, itiraz ve isyan ettiklerinden dolayı) Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; ve gözlerinin üzerine de perde (çekmiştir). Ve büyük azap onlar içindir.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir ve gözlerinin üzerinde de gerçekleri görmeye engel bir perde vardır; böylelikle gerçeği görmezler, en büyük azap onlara hazırlanmıştır.
Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur'ân'a itibar etmemeleri, inkârları sebebiyle, Allah onların kalplerini, kafalarını anlayışsız, kulaklarını duyarsız hale getirir. Gözlerinde de bir perde vardır, basiretleri bağlanmıştır. Büyük bir cezayı hak etmişlerdir.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde de bir örtü vardır. İşte onlara büyük bir azap vardır.
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Büyük azab onlar içindir.
Allah onların kalblerine, kulaklarına mühür vurmuştur. Gözlerinin üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azâp vardır. (Hem dünyada, hem ahirette).
Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. (İç ve dış duyguları körelmiştir.) Gözleri üzerinde de bir perde vardır. (Kâinattan gelen ayetleri göremiyorlar.) İşte onlara büyük bir azap vardır.
Bu nedenle Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir perde çekilmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır.
Hak, onların yüreklerin, kulakların damgalamış, gözlerinde perde vardır, ulu azap onlaradır
Allah (küfürde direnmeleri sebebiyle) onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş ve gözlerine de (ilahi hakikatleri görmeyi engelleyen) perde çekmiştir. Onlar için (âhirette) büyük bir azap vardır.
Allâh ânların kalblerini ve kulaklarını ve gözlerini bir perde ile tahtîm itmişdir. ’Azîm bir azâb ânlar içündir.
Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir.*
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır.
ALLAH kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır.
Allah kalblerini ve kulaklarını mühürlemiş ve gözlerine bir perde inmiştir ve bunların hakkı azîm bir azaptır
(İşte bu sebeple) Allah onların kalplerini, kulaklarını (manen) mühürlemiş, (cüz’î irâdeleriyle, kendilerinin tercih etmiş olduğu, sapkınlık üzere bırakarak) gözlerinin üstüne de (manen) bir perde çekmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır.
Allah onların kalblerine de, kulaklarına da mühür basmışdır. Gözlerinin üzerinde bir de perde var. En büyük azâb onlarındır.
Allah, onların kalblerine ve kulaklarına (küfürlerindeki inadları yüzünden) mühür vurmuştur.(2) Gözlerinin üzerinde ise bir perde bulunur. Ve onlar için (pek) büyük bir azab vardır.
Allah onların (o kendi özgür iradeleriyle inkâr etmiş olanların iman etmediklerine dair melekler âleminde de tanınmaları için) kalbleri (onların akıl merkezi olan beyinleri) ve (gerçekleri dinlemek istemediklerinden) kulakları üzerine hatm (manevi izler) oluşturmuş, (tebliğ edilen gerçekleri de görmeye çalışmadıklarından) gözleri üzerinde de (sanki) bir çeşit (manevi) perde bulunur. Ve (doğruyu bulmak için akıllarını çalıştırmadıklarından ahirette) onlar için büyük bir azap vardır. *
Bu sebeple Allah, kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine perde çekmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır.
Allah onların yüreklerini katılaştırmış, kulaklarını sağır etmiş, gözlerine de perde çekmiştir. Onlar için pek büyük bir azap vardır.
Allah onların kalplerini, kulaklarını mühürlemiş [¹], gözlerinin üstüne bir de perde çekmiştir [²] Onlar için büyük bir azap vardır.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir⁷. Gözlerinin üzerinde de bir perde vardır. Çok büyük bir azap onlar içindir.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinde perde vardır ve büyük azap da onlar içindir.
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde de, hakkı görmelerine engel mânevî bir perde bulunmaktadır. Allah’ın koyduğu yasalar gereğince, bilerek ve isteyerek inkârı tercih ettikleri için, doğuştan sahip oldukları ‘hakîkati keşfetme’ yetenekleri zamanla körelmiş ve işlevini göremez hâle gelmiştir. İşte onlar için, dünyada da, âhirette de büyük bir azap vardır. Kur’an’ın rehberliğinden yüz çeviren toplumlar, dünyada ahlâkî çöküntüler, ruhsal bunalımlar, toplumsal çalkantılar gibi felâketlerle karşılaşacak ve nihâyet âhirette, ebedî azâba mahkûm edilecektir.
Ama insanlar Kur’an-ı Kerim karşısında her zaman ya müttaki Müslüman veya açık ve net kâfir durumunda değiller:
Allah onların kalblerine ve işitmelerine mühür vurdu. Görmelerinde perde vardır. Çok büyük bir azap onlar içindir.
Çünkü Allah, onların kalplerini mühürlemiş kulaklarını tıkamış, gözlerini de perdelemiştir. Onları, çok ağır cezalar bekliyor.
Allah onların gözlerini kulaklarını kalplerini kendi ön yargılarıyla mühürlemiştir. Çünkü imtihan için gönderilen dünya hayatı için Allah söz vermiştir. Gözünüze, kulağınıza, aklınıza, iradenize, kalbinize müdahale edilmeyecek. Zorla inanmanız için baskı yapılmayacak. Her neye karar verirseniz özgür iradenizle karar vereceksiniz denilmiştir. Onlar bu özgürlüğü kullanarak inkârı seçerler. Kısır bilgilerini asıl sayarlar. Görme sınırlarını unutarak her şeyi gördüklerini, duyma sınırlarını unutarak her şeyi duyduklarını zannederler. Bu zanları onların kalplerini karartır. Biz de onları kendi şahitlikleriyle zerre miktarınca da olsa hiçbir şeyi eksik bırakmadan, yaptıkları bütün amelleriyle birlikte kabul ederiz. İnkârlarını, kalplerinde oluşan ön yargıları tasdik ederiz. Onları inkârlarından döndürüp inanmaya zorlamayız. Onları olduğu gibi kabul ederiz. İnkâr edenleri inananlardan saymamız mümkün değildir. Her kim ne ise öyle kabul ederiz. Mevcut durumunu olduğu gibi alırız. Hayat kitabını kimse değiştiremesin diye mühürleriz. İnkâr edenler kalplerindeki karanlığın rehberliğinde her şeye bakarlar ve böyle görmek isterler. Kalplerindeki karanlık gözlerini körleştirir. Kulaklarına sağırlaştırır. Böylece gerçekleri göremezler, işitemezler. Dünyadaki hayatlarını kalplerindeki karanlıkla örterler. Artık onlar için ahiret hayatında büyük bir azap vardır.
(Bu nedenle) Allah onların kalplerini ve işitme (duyu)larını mühürlemiştir. [*] Gözlerinde de (manevi) perde vardır; onlar için büyük bir azap vardır.
Çünkü Allah, onların kalplerini ve (gönül) kulaklarını mühürlemiştir ve onların (gönül) gözlerinin¹ üzerinde de perde vardır. En büyük azap ise işte böylelerinedir.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir ve gözlerinin üzerinde de bir perde ⁷ vardır; dehşet verici bir azap beklemektedir onları.
O kâfirler Allah’ın yol gösterici kitabı Kuran’a kalplerini ve kulaklarını kapatmış gözleri ile görmek istememişler ve azabı hak etmişlerdir. 40/35, 16/108, 18/57
Allah onların kalpleri ve kulakları üzerine mühür vurmuştur, gözleri üzerinde de bir tür[²²] perde vardır; işte onlar muazzam bir azaba müstahaktırlar.[²³]
(Çünkü) Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözleri üzerinde de bir perde vardır. (Ahirette de) en büyük azap onlarındır. (Kalbin mühürlenmesinden murad; günah üstüne günah işlemekle kalp aynası görünmez hale gelmesi ve basiretin -manevi görme yeteneğinin- yitmesidir.)
Allâh, onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerine de perde inmiştir. Onlar için büyük bir azâb vardır.
Allah Teâlâ onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, onların gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap da vardır.
Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerine de bir perde inmiştir. Bunların hakkı büyük bir azaptır. [61, 5; 6, 110; 4, 155]
Allah, onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerine de perde inmiştir. Onlar için büyük bir azab vardır.
Allâh onların kalbleri üzerine ve kulaklarına mühür urmuşdur (hakkı kabûl itmez ve işitmezler) ve gözleri üzerine de perde çekilmişdir (doğrı yolı görmezler) onlara en büyük zab vardır. [¹]
Sanki kalplerini ve kulaklarını Allah mühürlemiş, gözleri de perdelidir [*]. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır ve onlar için büyük bir azap vardır.
Allah onların kalplerini de mühürlemiştir, kulaklarını da. Gözleri ise perdelidir.(5) Ve onlara büyük bir azap vardır.
Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.
mühr urdı Tañrı göñülleri üzere anlaruñ daħı ķulaġı üzere anlaruñ daħı gözleri üzere anlaruñ örtüdür. daħı anlaruñdur 'aźāb ulu.
Allāhu ‘aẓīmü’ş‐şān bunlarıñ ḳalbleri ve ḳulaḳları ve gözleri üzerine mühr ḳoyaraḳperde çekmişdir. Onlar içün ‘aẕāb‐ı ‘aẓīm vardır.
Allah onların ürəyinə və qulağına möhür vurmuşdur. Gözlərində də pərdə vardır. Onları böyük bir əzab gözləyir!
Allah hath sealed their hearing and their hearts, and on their eyes there is a covering. Theirs will be an awful doom.
Allah hath set a seal(31) on their hearts and on their hearing, and on their eyes is a veil; great is the penalty they (incur)(32).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |