12 Şubat 2025 - 14 Şaban 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Bakara Suresi 59. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Febeddele-lleżîne zalemû kavlen ġayra-lleżî kîle lehum feenzelnâ ‘ale-lleżîne zalemû riczen mine-ssemâ-i bimâ kânû yefsukûn(e)

Fakat zulmedenler, sözü, kendilerine söylenen şekilden başka bir şekle sokmuşlar, değiştirmişlerdi. Biz de zulmedenlere, kötülükte bulunduklarından dolayı gökten bir azap indirivermiştik.

Derken (dinlerine hıyanet ederek) zulmedenler, kendilerine (öğütlenip) söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. (İbadet ve itaati eğip bükerek nefislerine uyduruverdiler.) Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik.

Ama varlık sebebine aykırı davrananlar, bu sözü kendilerine söylenen şekilden başka bir şekle soktular. Bunun üzerine biz de yoldan çıkmalarından dolayı gökten bir azap indirdik.

Fakat zulmü, haksızlığı alışkanlık haline getirenler, kendilerine söylenilen sözü farklı manaya gelecek şekilde değiştirdiler. Biz de,doğru ve mantıklı düşünmeyi terkedip hak dinin dışına çıkmaları, işlemekte oldukları günahları, isyanları, inkârda ısrar etmeleri sebebiyle, zâlimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik.

Ancak zalimler kendilerine söylenilen sözü başka bir sözle değiştirdiler. Biz de zalimlerin üzerine, fenalık etmelerinden dolayı gökten azap indirdik.

Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azab indirdik.

O (nefislerine) zulmedenler, emrolundukları sözü değiştirdiler. (Tevbe ettik, mânasına gelen Hıtta kelimesini alaya alarak buğday mânasında olan Hınta'ya çevirdiler.) Biz de, o zâlimlere, yaptıkları fıskın karşılığı olmak üzere, gökten bir azâb indirdik.

Fakat zulmedenler, kendilerine söyleneni, tersine çevirdiler. (İstiğfar dileyeceklerine, gurura girdiler.) Biz de fasıklıklarından dolayı o zalimlerin başına gökten kötü bir azap indirdik.

Fakat zâlimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler. Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zâlimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik.

Hemen zalim kimseler, kendilerine denen sözleri değiştirdiler, imdi biz de, buyruğu tutmadıkları için, zalimlere yukardan azap gönderdik

Derken, onların içindeki zalimler, kendilerine verilmiş olan sözü başka bir sözle değiştirdiler (Tövbe manasına gelen “Hıtta” kelimesini alaya alarak, onu buğday manasında olan “hınta”ya çevirdiler). Bunun üzerine biz de o zalimlere gökten bir bela/azap indirdik.

Fakat ânlar meyânındaki zâlimler kendilerine bildirilen kelimelerin yerine başka kelimeler koydular ve bu fısk ve fücûrlarının cezâ-yı sezâsını semâdan kendilerine indirdik.

Ama zulmedenler, kendilerine söylenmiş olan sözü başka sözle değiştirdiler. Biz de, zalimlere, yoldan çıkmalarından dolayı gökten azab indirdik.*

Derken, onların içindeki zalimler, sözü kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle, o zalimlere gökten bir azap indirdik.[19]

Âyette ifade edilen bu azabın veba gibi korkunç bir bulaşıcı hastalık olduğu tefsir bilginlerince ifade edilmiştir.

Fakat zalimler kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler. Bunun üzerine, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik.

Fakat zalimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler. Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik.

 58. âyette kendilerine söylenenleri dinlemeyip kötülük eden yahudilere Allah Teâlâ veba gibi bir takım kötü illet ve hastalıklar vermiştir.... Devamı..

Ancak içinizdeki zalimler, kendilerine verilen kelimeleri başka kelimelerle değiştirdiler. Nitekim, yoldan çıktıkları için zulmedenlerin üzerine gökten bir azap indirdik.

Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik.

derken o zulmedenler sözü değiştirdiler, kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle koydular, biz de o zalimlere fısk işledikleri için gökten bir murdar azap indirdik

Derken zâlimler, sözü (tövbe manasına gelen “hıtta” kelimesini) kendilerine söylenenden başka bir söze (buğday manasına gelen “hınta”ya) çevirdiler. Biz de yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle o zâlimlere (kâfirlere) gökten bir azap gönderdik.

Fakat zalimler, sözü, söylenenden başka bir şekle soktular. O zalimlere, doğru yoldan sapmalarına karşılık gökten bir azap indirdik.

(Evet, öyle demişdik de içlerinden nefislerine) zulmedenler sözü kendilerine söylenenden başkasına çevirmişlerdi, biz de o zaalimlerin üstüne gökden etdikleri fıskın karşılığı olmak üzere murdar bir azâb indirmişdik.

Fakat o zulmedenler, (alay ederek o sözü) kendilerine söylenenden başka bir sözle(buğday ma'nâsındaki 'hınta' ile) değiştirdiler (biz) de isyân etmekte olduklarından dolayı zulmedenlerin üzerine gökten kötü bir azab indirdik.

Buna rağmen, (emirlerimize itaatsizlikte ısrar ederek) zulüm (kötülük) yapmış olanlara, söylenen (dua, tevazu, itaat ve sadakat) sözünü değiştirip bir başka şekle koydular (ve denilenin tersini yaptılar). Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zulmetmiş olanların üzerine semadan (yukarıdan) bir azap indirdik.

Zalimler, kendilerine söylenenleri, söylenmemiş başka sözlerle değiştirdiler. Bizde bu şekilde zulmedenlere Allah’ın söylediklerinin dışına çıkmalarının karşılığında, üzerlerine gökten onları aşağılayan bir azap indirdik.

Bunun üzerine kıyıcılık edenler, kendilerine buyrulmuş olan bu « bağışla bizi» sözünü başka bir söze çevirdiler. Biz de onları, böyle karıştırıcılık ettikleri için, azaba uğrattık.

Fakat nefislerine zulüm edenler kendilerine söylenen sözü başka bir sözle değiştirdiler [⁴] biz de zulüm edenlerin üzerine fısklarından dolayı gökten azap indirdik.

[4] «hıtta» yı «hınta»ya çevirdiler. Hınta, buğday demektir.

Derken, o zulmetmekte olanlar kendilerine tembih edilen sözü bir başka sözle değiştirdiler. Bunun üzerine Biz de yoldan çıkmış [yefsukûn] olmalarından dolayı, zulmetmekte olanlar üzerine, gökten bir belâ [ricz] indirdik⁴⁹.

49 Krş. A’râf, 7/162

Derken zulmedenler, kendilerine söylenmiş olan sözü başka sözle değiştirdiler. Biz de böylece zulmedenlere, yoldan çıkmalarından dolayı gökten azap indirdik.

(Yahudiler kırk yıl çölde perişan bir halde dolaştıktan sonra Nuh oğlu Yuşa adlı peygamberin liderliği altında bu ülkeyi fethederek içeri girmişlerdi.... Devamı..

Ama içlerindeki zâlimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler.İşlerine gelmediği durumlarda, Allah’ın ayetlerini ya değiştirdiler, ya da içlerini boşaltıp keyiflerince yorumlayarak kendi arzu ve heveslerine uydurdular. Biz de isyankârlıklarından dolayı, o zâlimlerin üzerine gökten korkunç bir azap indirdik.

Derken zulmetmiş olanlar kendilerine söylenmiş olanın dışında söz değiştirdi. Yoldan çıkıp sapıyor oldukları sebebiyle, zulmetmiş olanlara Gök’ten tiksindirici bir pislik indirdik.

Fakat, bu saygısızlar, söylenenin tam aksini yaptılar. Biz de saygısızlıkta inat edip giderek çamurlaşan bu adamlar üzerine gökten pislik yağdırdık...

Yine de uslanmadınız. İçinizdeki zalimler ayetlerimizi kendilerine göre değiştirdiler. Ayetlerimizin anlamları üzerine oynamalar yaptılar. Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle o zalimlere gökten bir azap indirdik!

(İçlerinden bazı) zalimler, kendilerinden (söylemeleri) istenen sözü başka bir sözle değiştirmişlerdi. Biz de yoldan çıkmaları nedeniyle üzerlerine gökten bir azap göndermiştik. [*]

Burada yoldan çıkmak “sebep”, azap göndermek ise “sonuç”tur. Yaşananlar hak edişin sonucudur; yoksa hiç kimseye haksızlık edilmemektedir.... Devamı..

Ama bir kısım zalimler, o sözü kendilerine söylenenin dışında başka bir sözle değiştirdiler.¹ Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, hemen üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik.

1 Bu zâlimler, Allah’ın kendilerini affetmesi için söylemeleri gereken (حِطَّةٌ) “günâhlarımızı bağışla!” sözünü, alay ederek,“bize kırmızı buğday ver... Devamı..

Ama o zulmetmeye şartlanmış olanlar kendilerine tevdî edilmiş olan (söz)ü başka bir sözle değiştirdiler ⁴⁴: Bunun üzerine Biz de yoldan çıkmalarından ötürü o zalimlerin üzerine gökten bir bela indirdik.

44 Çoğunlukla İbni Kesîr tarafından nakledilen bazı Hadislere göre, onlar (İsrailoğulları), aşağılama amacıyla, karşılığında ilgisiz ve anlamsız şeyle... Devamı..

Fakat zulmederek yanlış yapanlar kendilerine söylenmiş olan sözü başka bir sözle değiştirdiler. Biz de bizim sözümüzü değiştirenlerin üzerine, günaha dalıp yoldan çıktıkları için gökten bela yağdırmıştık. 9/24, 32/18...20, 48/15

Zulme gömülenler, kendilerine tembih edilen sözü bir başka sözle değiştirdiler.[¹¹³] Biz de yoldan saptıkları için zulmedenlerin üzerine yukarıdan belâ[¹¹⁴] yağdırdık.

[113] Veya: “emri yerine getirmediler”. Bu, “fiilen muhalefet ettiler” vurgusunu içinde taşır (Krş. 48:15). [114] Lafzen: “pislik”. Rics’in bir anl... Devamı..

(Bu uyarılanınıza rağmen, içlerinden) Kendilerine yazık edenler sözü başka bir söze "Hınta"ya (buğdaya) çevirdiler; biz de o zalimlerin üzerine gökten murdar bir azap indirdik!

(İsrailoğullarına; Arz-Mukaddes'e girmeleri, orada oturan Amalika kavmiyle savaşmaları emredildi. Yılgınlık gösterdiler, savaşmadılar; ceza olarak çöl... Devamı..

Derken o zâlimler, onu, kendilerine söylenenden başka bir sözle değiştirdiler. Biz de yaptıkları kötülüklerden dolayı o zulmedenlerin üzerine gökten bir azâb indirdik.

Fakat nefislerine zulmedenler, sözü kendilerine söylenilenden başkasına tebdîl ettiler. Biz de zulmeden kimseler üzerine yaptıkları fısklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik.

Ne var ki o zalimler sözü değiştirip başka şekle koydular. Biz de o zalimlere, itaat dışına çıktıkları için, gökten acı bir azap indirdik.

Derken o zalimler, onu, kendilerine söylenenden başka bir sözle değiştirdiler. Biz de yaptıkları kötülüklerden dolayı o zulmedenlerin üzerine gökten bir azab indirdik.

O nefislerine zulüm idenler kendilerine söylenen sözi diğer bir söze tebdîl itdiler, bunun içün ve irtikâb iyledikleri fısk sebebiyle onlar üzerine gökden şiddetli 'azâb indirdik.[²]

[2] Benî İsrâîl Filistin'e vâsıl oldukları zamân (Eriha) şehrine girmeleri ve kapudan secde ider gibi eğilerek dâhil olmaları ve tevbe itmeleri emr ol... Devamı..

Yanlış yapanlar, sözü kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler. Biz de yanlış yapanlara, yoldan çıkmalarına karşılık, gökten bir azap indirdik.

Fakat, zulmedenler kendilerine söylenmiş olan sözü başka bir sözle değiştirdiler. Biz de, zalimlere, günah işleyerek yoldan çıktıkları için gökten kahredici bir azap indirmiştik.

Zulmedenler, kendilerine söylenen sözü başka bir sözle değiştirdiler.(33) Biz de, yoldan çıkıp durmaları yüzünden, o zalimlerin üzerine, gökten pek fena bir azap indirdik.

(33) Onlara söylemeleri emredilen hıtta sözcüğü, bağışlanma dileğini ifade eden bir sözdü. Ancak onlar, secde ederek değil, makatları üzerine sürünere... Devamı..

Ne var ki zulme sapanlar, bir sözü kendilerine söylenmiş olandan başkasıyla değiştirdiler. Bunun üzerine biz, bu zalimler üstüne, ürettikleri kötülüklere karşılık olarak gökten bir pislik indirdik.

pes degşurdi anlar kim žulm eylediler bir sözi, andan ayruķ kim eyidildi anlara. pes indürdük anlaruñ üzere kim žulm eylediler 'aźābı ya'nį munācā ölüm gökden andan ötürü kim oldılar ŧa'atdan çıķarlar.

Pes tebdīl eyledi anlar kim ẓulm eylediler ol ḳavli ki buyruldı anlara özgeḳavller. Pes indürdük ol ẓālimler üstine helāklik gökden fısḳları sebebi‐y‐ile.

(Özlərinə) zülm edənlər onlara deyilən (əmr olunan) sözü başqası ilə dəyişdirdilər (“bizi bağışla” mə’nasında işlədilən “hittə” sözünə gülərək onu “buğda” mə’nasında olan “hintə” sözü ilə əvəz etdilər). Biz də o zalımlara etdikləri haqsızlığa görə göydən şiddətli əzab göndərdik.

But those who did wrong changed the word which had been told them for another saying, and We sent down upon the evil-doers wrath from Heaven for their evil doing.

But the transgressors changed the word from that which had been given them; so We sent on the transgressors a plague from heaven, for that they infringed (Our command) repeatedly.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.