12 Şubat 2025 - 14 Şaban 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Bakara Suresi 58. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iż kulne-dḣulû hâżihi-lkaryete fekulû minhâ hayśu şi/tum raġaden vedḣulu-lbâbe succeden vekûlû hittatun naġfir lekum ḣatâyâkum(c) vesenezîdu-lmuhsinîn(e)

Bir vakit şu şehre girin, nimetlerinden, nerede dilerseniz orada bolbol yiyin, kapısından secde ederek girin, burası yurttur deyin, yarlıganma dileyin de suçlarınızı örtelim; iyilikte bulunanların sevabını daha da arttıracağız demiştik.

Bahsedilen şehir Kudüs'tür demiştir.

(Ve hatırlayın,) Bir zaman size: "Şu şehre (Kudüs’e ve bereketli Filistin ülkesine) girin ve orada istediğiniz yerde (yerleşip ziraat, hayvancılık ve ticaretle kazandıklarınızı) bol bol yiyin, (buna karşılık) sadece; secde ederek (hürmetle) kapısından girerken: (Rabbimizden) ‘Dileğimiz bağışlanmadır’ deyin, (ki Biz de) hatalarınızı bağışlayalım; üstelik iyilik yapanların (ecirlerini daha da) arttıracağız" demiştik.

Ve yine hatırlayın o günleri, biz şöyle demiştik: “Girin şu beldeye, yiyeceklerinden dilediğiniz kadar bol bol yiyin, fakat kapısından saygı göstererek, boyun eğerek girin ve günahlarımızın yükünü üzerimizden kaldır deyin ki, günahlarınızı bağışlayalım ve iyilik yapanlara daha fazlasını verelim” demiştik.

Hani biz:
"Bu şehre girip yerleşin. Buradaki nimetlerden Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde tercihinizi isabetli kullanarak dilediğiniz şekilde bol bol yeyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından birlikte, saygıyla secde ederek girin, girerken, kelime-i tevhidi ikrar edin, doğruları söyleyin, ya Rabbi, bizi affet deyin ki, sizin hatalarınızı affedelim. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman kullarımıza nimetlerimizi daha da artıracağız." demiştik.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 4/154; 7/161.

Hani, "Şu kasabaya girin, orada istediğiniz yerden bolca yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve 'bizi bağışla' deyin ki, biz de sizin yanlışlıklarınızı bağışlayalım. İyilere olan lütuflarımızı ise artıracağız" demiştik.

Ve hatırlayın, demiştik ki: 'Şu şehre girin, orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin; (biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) arttıracağız.'

Bir vakit de (Tîh sahrasından çıktıktan sonra): “- Şu Kudüs şehrine girin de nimetlerinden dilediğinizi, bol bol yeyin; kapısından secde ederek girin ve “Hıtta” deyin (günahınızdan istiğfar edin) ki, günahlarınızı afvedelim. Biz, ihsan (iyilik ve itâat) edenlere, sevabı daha artıracağız.” demiştik.

Yine bir vakit: “Bu şehre girin, istediğiniz yerden rahatça yiyin, kapıdan secde etmek üzere girin, günahlarınızın affı için ricada bulunun, Biz hatalarınızı affederiz. Ve iyilikte bulunanların iyiliğini arttırırız” dedik.

İsrâiloğulları'na, “bu kente giriniz, orada bulunanlardan bol bol yiyiniz; kapısından boyun eğerek giriniz; ‘Hıtta/hatalıyız' deyiniz ki hatalarınızı bağışlayalım. Çünkü biz, iyi davrananlara fazlasıyla vereceğiz” demiştik.[21]

[21] Hıtta kelimesinin geniş açıklaması için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, I, 476.

Hani, biz de onlara: «Şu kente giresiniz, dilediğiniz şeylerden bol bol dahi yiyesiniz, kapıdan da, secde ile giresiniz; «Dileğimiz bağışlanmak» deyiniz; günahlarınızı bağışlarız sizlerin, iyileri ödülleriz» dediğimizde

Ve yine hatırlayın o günleri (Sina çölünü geçtikten sonra), “Bu beldeye (Kudüs ya da Eriha'ya) girin ve yiyeceklerinden dilediğiniz kadar bolca yiyin. Kapıdan tevazu içinde (şükür) secdesi ederek girin ve “Hıtta!” (Günahlarımızın yükünü üzerimizden kaldır!) diye dua edin ki günahlarınızı bağışlayalım. Çünkü iyilik yapanlara sınırsız mükâfat vereceğiz.” diye vaadimiz vardır. 

Bkz. 28/5

Biz (Ehl-i İsrail’e) didik ki: "Bu şehre giriniz, orada bulunan emvâlden arzunuz vechile istifâde idiniz, lâkin şehre girer iken secde idiniz ’Merhamet Ya Rabbi’ diyiniz. Allâh sizin hatâlarınızı afv ider, şübhesiz biz ’âdillere lutuf ideriz."

"Şu şehre girin, orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin, secde ederek kapısından girin, "bağışla!" deyin, Biz de yanılmalarınızı bağışlarız, iyilere daha da artırırız" demiştik.

Hani, “Şu memlekete[18] girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz” demiştik.

Adı geçen memleketin Kudüs veya Erîha olduğu rivayet edilmiştir.

Demiştik ki: “Şu şehre girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yiyip için, kapıdan eğilerek girin ve af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyi davrananlara fazlasıyla vereceğiz.”

(İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) «Hıtta!» (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik.

 Âyette geçen kasabadan maksat Kudüs veya Erîha’dır. «Muhsin» kelimesi ise, «ihsan» mastarından ism-i fâildir. Yaptığı işi en iyi biçimde ve noksansız... Devamı..

"Bu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan alçak gönüllü olarak girin ve dostça konuşun ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara daha fazlasını veririz," demiştik.

Hani bir zamanlar "Şu şehre girin de onun nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin ve kapıdan secde ederek girin ve "hıtta" (bizi bağışla!) deyin ki, size, hatalarınızı mağfiret ediverelim, iyilik yapanlara nimetlerimizi daha da arttıracağız" dedik.

Ve bir vakit «şu şehre girin de ni'metlerinden dilediğiniz veçhile bol bol yeyin ve secdeler ederek kapıya girin ve «hıtta» deyin ki size hatı'elerinizi mağfiret ediverelim, muhsinlere ise daha artıracağız» dedik

Hani, “Şu memlekete girin, orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. (Şükür secdesi yaparak) kapısından tevazu ile girin ve ‘hıtta!’ (Yâ Rabbi bizi affet), deyin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz!” buyurmuştuk.

Hani: “Şu şehre girin, orada dilediğinizden bol bol yiyin. O kapıdan secde¹ ederek girin. Ve bizi bağışla deyin ki Biz de hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara daha fazlasını vereceğiz.” demiştik.

1- Onların yasa ve kurallarını kabullenerek.

Hani: («Tîh» den çıkdıkdan sonra) şu kasabaya girib dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek (eğilerek, saygı göstererek) girin ve (dileğimiz) hıtta (dır, günahlarımızın dökülüp düşmesidir) deyin, (tevbe edin de o sayede) kusurlarınızı örtelim, iyilik (ve itaat) edenler (in ecrin) i ise daha artıracağız» demişdik.

Yine bir zaman (size) şöyle demiştik: “Şu şehre (Kudüs'e) girin de ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin; (ama) kapıdan secde eden kimseler olarak girin ve 'حِطَّةٌ (Yâ Rab! Bizi affet!)' deyin ki, size hatâlarınızı bağışlayalım!” Çünki (biz,) iyilik edenle re (mükâfâtla rı nı daha da)artıracağız.

Ve bir zaman (İsrailoğullarına) şu kasabaya girin, ondan (nimetlerden ve rızıklardan) dilediğiniz şekilde bol bol yiyin. Kapısından eğilerek (emrimize uygun tevazu göstererek) girin ve ’’Hittatun’’(ya Rabbi hatalarımızı bağışla) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayayım: zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik. *

(*) Ayette geçen kasabadan maksat Kudüs veya Eriha’dır.

(Hatırlayın) Size şu kasabaya girin, dilediğiniz yiyeceklerden bol bol yiyin, kapısından içeri secde ederek (kibirlenmeden) girin ve “Bizi bağışla” deyin ki, bizde sizin kusurlarınızı bağışlayalım” demiştik. Güzel davrananların iyiliklerini elbette ki artıracağız.

O gün buyurmuştuk: « Şu kente girin de dilediğiniz yerden dilediğiniz kadar yiyin, kapısından girerken de secde edin. Hem « bağışla bizi» deyin ki Biz de sizin yanıltılarınızı bağışlıyalım. İyilik işleyenlerin karşılığını artıracağız.»

Hani bu kasabaya girin, dilediğiniz yerde onun yiyeceklerinden bol bol yiyin. Kapısından secde [¹] ederek girin, «hıtta» [²] deyin ki biz de suçlarınızı yarlıgayalım, iyilik edenlerin ecirlerini de artıracağız, demiştik. [³]

[1] Beyt-i Mukaddes'in veya ibadet çadırının kapısından rükû ederek, yahut tevazu ile eğilerek.[2] Tövbe ve istiğfar ediniz, günahımızı yarlığa deyini... Devamı..

Hani onlara: “Şu beldeye giriniz, dilediğiniz kadar bol bol yiyiniz. Kapısından secde ederek geçiniz ve ‘günah yükünü sırtımızdan indir [hıtta]’ deyiniz ki, Biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. Biz elbette iyi ve güzel davrananlara [muhsin] fazlasıyla karşılık vereceğiz” demiştik.⁴⁸

48 Krş. A’râf, 7/161

Hani, “Şu kasabaya girin, orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, kapısından secde ederek girin, “Günahlarımızı bağışla” deyin ki böylece biz de hatalarınızı bağışlayalım, (şüphesiz biz) ihsan sahiplerine daha da artırırız” demiştik.

(Bazı rivayetlere göre burada sözü edilen ülke “Kudüs”tür. Yüce Allah Yahudilere Mısır’dan çıktıktan sonra oraya girmelerini ve kasabadaki zalim toplu... Devamı..

Hani bir zamanlar İsrail Oğulları’na demiştik ki:
Halkı zâlim olan şu şehre girip orayı fethedin ve orada bulunan nîmetlerden dilediğiniz gibi, serbestçe yiyin için fakat şehri ele geçirdiğiniz zaman, kapısından kibir ve çalımla değil, “Hıtta!” yani, “Bağışla bizi, ey Rabb’imiz!” diyerek alçakgönüllülükle, saygıyla eğilerek girin ve insanlara karşı affedici, bağışlayıcı olun ki, biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım. Unutmayın, doğru ve yararlı davranış gösterenleri, hak ettiklerinden çok daha fazlasıyla ödüllendireceğiz.”

Hani, dedik ki:
“Şu Şehir’e girin, bolca, oradan dilediğiniz şekilde yiyin! Kapı’dan secdeler ederek girin! ‘Hıtta / Affet / Bağışla!’ deyin; hatalarınızı bağışlayalım! Muhsinler’e / İyilik-Güzellik Edenler’e artıracağız”.

Bir gün onlara: " şu şehre / Kudüs'e gidin, orada istediğiniz gibi bol bol yiyip içip yaşayın, Ancak, şehrin kapısından girerken saygılı olun ve: 'hıtta / bağışla ya Rab!' deyin ki biz de sizi bağışlayalım, nitekim davranışları güzel olanlara fazlasıyla veririz" demiştik.

Sonra dağlarda yaşamaktan bıktınız. Bunun üzerine: "Şu memlekete girin! Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin! Şehrin yöneticilerine saygı duyarak, tevazu göstererek, şehrin kapısından girin! İşlediğiniz hatalardan dolayı: "Ya Rabbi nankörlüğümüzden dolayı, yaptığımız hatalardan bizi affet!" deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım! Biz iyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz!" demiştik!

Hani (İsrailoğulları’na) şöyle demiştik: “Şu şehre girip (yerleşin); onun (nimetlerinden) dilediğiniz gibi bolca yiyip (yararlanın)! [*] Kapıdan eğilerek (saygıyla) girin ve “[Hıttah]! (Bizi bağışla!)” [*] deyin ki sizin için hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananların (ödülünü) ileride daha da artıracağız.”

Burada geçen [el-karyeh] kelimesi öncelikle “köy, kasaba” anlamına gelse de burada kastedilenin Filistin toprakları, Beyt-i Makdis olduğu ifade edilme... Devamı..

(Ey İsrâil oğulları!) Bir zamanlar da size: “Şu şehre¹ girin ve oranın (yiyeceklerinden) istediğinizi dilediğiniz gibi yiyin, kapıdan da secde ederek girin² ve ‘günâhlarımızı bağışla!’ deyin ki (Biz de) sizin günâhlarınızı affedelim. Unutmayın ki Biz, iyilik edenlere nîmetlerimizi daha da artıracağız.” dedik.³

1 Tefsirlerde bu şehrin: “Beyt’ül Makdis, Eriha, Şam, Remle, Ürdün ve Filistin” olduğu rivâyetleri vardır. Konu ile ilgili olarak Bk. (A’raf: 161)2 Bu... Devamı..

Ve yine [hatırlayın o günleri,] Biz, “Bu beldeye ⁴² girin ve yiyeceklerinden dilediğiniz kadar bol bol yiyin; fakat kapıdan (tevazu içinde,) boyun eğerek girin ve ‘Günahlarımızın yükünü üzerimizden kaldır!’ ⁴³ deyin ki günahlarınızı bağışlayayım ve iyilik yapanlara sınırsız mükafat vereyim” demiştik.

42 Karye kelimesi, öncelikle “köy” veya “kasaba” demektir. Ama “belde” anlamında da kullanılır. Burada açıkça Filistin’e işaret edilmektedir.43 Hitta ... Devamı..

Hani demiştik ki “Şu kasabaya girin, dilediğiniz yerden istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından alçak gönüllü olarak girin ve “Bağışla” deyin ki bizde sizin hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananların mükâfatını da artırırız.” 7/161-162

Bir zaman da demiştik ki: Girin şu şehre, istediklerinizden bol bol yiyin! Ama (şehre ait) kapıdan tevazu içerisinde iki büklüm girin ve “Bizi affet!”[¹¹¹] deyin! Böylece biz de sizin hatalarınızı affedelim. Sonuçta, iyilikle muamele edenlerin[¹¹²] ecrine ecir katacağız.

[111] Hıtta, “Günahlarımızın yükünü omuzlarımızdan indir!” anlamına gelir (Râğıb). Veya “Bizim için af ve mağfiret indir” anlamında bir istiğfardır (Z... Devamı..

(Mısır’dan kurtulduktan sonra atalarınıza) "Şu kasabaya girin; dilediğiniz, yerde canınızın çektiği herşeyden bol bol yeyin, ancak; kapısından secde ederek (saygı göstererek) girin ve girerken "Hıtta" (Ey Rabbimiz bizi bağışla) deyin ki, sizin kusurlarınızı bağışlayalım; biz itaat edenlerin mükafatını artıracağız" dedik.

Demiştik ki: "Şu kente girin, oradan dilediğiniz yerde bol bol yeyin; secde ederek kapıdan girin ve "hitta (ya Rabbi, bizi affet)" deyin ki, biz de sizin hatâlarınızı bağışlayalım, güzel davrananlara daha fazlasını da veririz.

Ve hani demiştik ki: «Şu kasabaya girin, ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyiniz. Kapısından secde ederek giriniz ve 'hıtta' deyiniz, sizin için hatalarınızı setredelim. Ve iyilik edenlere mükâfaatı daha artıracağız.»

Bir zaman da şöyle dedik: “Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerden bol bol yiyin! Şehrin kapısından secde ederek, saygılı bir tavırla girin ve “Affet bizi ya Rebbenâ (hıtta)” deyin ki suçlarınızı affedelim; iyilik yapanların mükâfatlarını daha da artıracağız. [4, 154; 7, 161]

Maksat: Beyt-i Makdis veya Eriha şehridir. Hz. Peygamber (a.s.m.) bu ayetle ilgili şu açıklamayı yapmıştır: “Onlar secde etme yerine kapıdan kıçları ü... Devamı..

Demiştik ki: "Şu kente girin, oradan dilediğiniz yerde bol bol yeyin; secde ederek kapıdan girin ve "hitta (ya Rabbi, bizi affet)" deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım, güzel davrananlara daha fazlasını da veririz.

Şu karyeye (Eriha'ya) [¹] giriniz ve orada istediğiniz şeyleri bol bol yiyiniz ve kapudan secde ider vaz'iyetde (yere kapanır gibi) girüb Yâ rabbî! günâhımızı bağışla diyiniz. Ta ki günâhlarınızı mağfiret ideyim ve biz iyi işler işleyen muhsinlere in'âmımızı ziyâde ideriz didiğimizde

[1] Eriha Kudüs'e altı yedi sâ'at mesâfede ve Bahr-i Lût sâhilinde ma'mûr, cesîm, bağ ve bağçelik bir şehir idi. Elyevm orada aynı isim ile müsemmâ yü... Devamı..

Bir gün şöyle demiştik: “Şu şehre girin de beğendiğiniz yerden, çekinmeden[*] yiyin. Secde edip kapıdan girin ve ‘hıtta!’ (günah yükümüzü kaldır!) deyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara ikramımız olacaktır.”

[*] Ayette geçen rağad رغد, güzellik ve bolluk demektir (Müfredat). Çekinmeden, sözü her iki anlamı da ifade eder.

Hani:-Şu kasabaya girip, dilediğiniz yerden istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve “bağışla” deyinde sizi bağışlayalım. Güzel davrananların mükafatını da artıralım, demiştik.

Yine hatırlayın ki, “Şu beldeye girin ve dilediğiniz yerden bol bol yiyin,” demiştik. “Ama şehrin kapısından secde ederek girin ve 'Hıtta' deyin ki, Biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları Biz ziyadesiyle ödüllendireceğiz.”

Şöyle demiştik: "Girin şu kente; orada, dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve "Affet bizi!" deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını da veririz."

daħı ol vaķt kim eyittük “girüñ uşbu köye pes yiñ andan ne yirde kim dilersiz dirlik dirligi. daħı girüñ ķapuya egilmişlerken daħı eyidüñ bıraķmaķlıķdur yarlıġayavuz size yazuķlaruñuzı; daħı arturavuz eyü işleyicilere.”

Daḫı ol vaḳt kim eyitdük: Girüñüz bu Ḳudüs şehrine. Pes yiñüz anda neyirden dileseñüz ‘āfiyet‐ile. Daḫı girüñüz ḳapudan secde eyleyüp, daḫıeyidüñüz yazuḳlarumuz baġışla. Yarlıġayavuz siz yazuḳlaruñuzı. Daḫı ar‐tuḳçı ni‘met virür‐biz yaḫşı kişilere.

Xatırlayın ki, (Tih səhrasından çıxandan sonra ) sizə: “Bu kəndə girin, bəyəndiyiniz yerdə, istədiyiniz şeyləri rahatlıqla yeyin və buranın qapısından (Allaha) səcdə edən halda “hittə!” (“bizi bağışla!”) söyləyərək daxil olun, Biz də günahlarınızı bağışlarıq. Biz yaxşı əməl edənlərin savabını (mükafatını) artıracağıq”, -demişdik.

And when We said: Go into this township and eat freely of that which is therein, and enter the gate prostrate, and say: "Repentance." We will forgive you your sins and increase (reward) for the right-doers.

And remember We said: "Enter this town(72), and eat of the plenty therein as ye wish; but enter the gate with humility, in posture and in words, and We shall forgive you your faults and increase (the portion of) those who do good."

72 This probably refers to Shittim. It was the "town of acacias," just east of the Jordan , where the Israelites were guilty of debauchery and the wor... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.