13 Şubat 2025 - 15 Şaban 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Bakara Suresi 55. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iż kultum yâ mûsâ len nu/mine leke hattâ nera(A)llâhe cehraten feaḣażetkumu-ssâ’ikatu veentum tenzurûn(e)

Bir zamanlar ya Musa demiştiniz, Allah'ı apaçık görmedikçe inanmayız sana. Derken bakınıp duruyordunuz, bir yıldırım düşmüş de sizi yakıvermişti.

Ve o zaman (yine haddinizi aşıp) demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Allah’ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi (çarpıp kendinizden) almıştı. Ve siz (öylece baygın ve şaşkın) bakıp durakalmıştınız.

Bir de hatırlayın o zamanı ki: “Ey Musa! Biz Allah'ı kendi gözümüzle görmedikçe sana asla inanmayacağız” dediğinizde sizi hemen bir yıldırım yakalamıştı da siz de hiçbir şeye gücü yetmez ölü gibi bakıp kalmıştınız.

Hani siz, seçilmiş yetmiş kişi de:
“Ey Mûsâ, biz Allah'ı aşikâre görmedikçe asla sana itimat etmeyeceğiz" demiştiniz. Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Bunun sebeplerini düşünmeli, tahlil etmelisiniz.

Bir keresinde: "Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyeceğiz" demiştiniz de siz gözünüz göre göre sizi yıldırım çarpıvermişti.

Ve demiştiniz ki: 'Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız.' Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.

Ve bir vakit: “-Ey Mûsâ biz Allah'ı aşikâre görmedikçe (senin sözüne) asla inanmıyacağız.” demiştiniz. Bunun üzerine, sizi o yıldırım yakalayıverdi, bakınıp duruyordunuz.

Yine hatırlayın; Musa’ya: “Ey Musa! Biz Allah’ı açıkça görmeden asla inanmayız” dediniz. Bunun üzerine gözünüz önünde yıldırım sizi yakaladı.

[Başlarına gelen dağılma sonucu, millet ve toplum niteliklerini yitirdiler.]

Şu zamanı da hatırlayınız ki, siz “Ey Mûsâ! Allah'ı apaçık görünceye kadar sana asla iman etmeyeceğiz!” demiştiniz de, göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.

Hani, sizler: «Ey Musa! Allahı açıkça görmedikçe biz, sana hiç inan etmeyiz» demiş idiniz; baka baka sizi yıldırım çarptı

Bir zamanlar: “Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız.” demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz ise bakıp duruyordunuz. 

Bkz. 7/155

Siz o vakit Mûsâ’ya didiniz ki: "Ya Mûsâ biz Allâh’ı aynen görmedikce sana inanmayacağız" Bu hareketin cezâsı sâika ile size yetişdi.

"Ya Musa! Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız" demiştiniz de gözleriniz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.

Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayız” demiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.

Bir zamanlar, “Ey Mûsâ! Allah’ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayız” demiştiniz de bakıp dururken hemen sizi yıldırım çarpmıştı.

Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.

Bir zamanlar, "Ey Musa, ALLAH'ı fiziksel olarak görmedikçe inanmayız," demiştiniz. Bakınıp dururken size yıldırım çarpmıştı.

* Allah'ın varlığına inanmak için fiziksel delil isteyenlerden söz eden bu ayetteki "Allah" kelimesi 19'cudur. Nitekim, 19 sayısı üzerine kurulu matem... Devamı..

Hani bir zamanlar "Ey Musa biz Allah'ı açıkça görmedikçe senin sözünle asla inanmayacağız." demiştiniz de bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı ve siz de bakakalmıştınız.

Ve bir vakit «ya Musa, dediniz: Biz Allahı aşikâre görmedikçe senin sözünle asla inanmıyacağız» bunun üzerine sizi o saıka yakalayıverdi bakınıp duruyordunuz

(Ey İsrâil oğulları!) Yine siz, vaktiyle: “Ey Mûsâ! Biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayız!” demiştiniz de bunun üzerine siz bakıp dururken, sizi yıldırım çarpmıştı.

Hani siz: “Ey Musa! Allah'ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayız.” demiştiniz de o an, bakıp dururken, sizi yıldırım gürültüsü yakalamıştı.

Bir de hatırlayın o zamanı ki siz (Musa ile birlikde Allaha karşı özür dilemek, onun emirlerini dinlemek üzere çıkdığınız vakit) «Ey Musa, biz Allahı apâşikâr görünceye kadar sana kat'iyyen îman etmeyiz» demişdiniz de gözünüz bakıb dururken sizi o yıldırım (sayha) çarpmışdı.

Bir zaman da: “Ey Mûsâ! (Biz) Allah'ı açıkça görmedikçe aslâ sana îmân etmeyeceğiz!” demiştiniz de, siz (olup bitene hayretle) bakadururken sizi yıldırım yakalayıvermişti.

Yine bir zaman, “Ey Musa! (Bize getirdiğin hükümlerin doğru ve Allah’tan olup olmadığı konusunda) Allah’ı gözlerimizle açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayacağız!” dediniz. Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmış (gibi bir sarsıntı, bir şok tutmuştu da) yere yığılmış, öylece bakıp duruyordunuz. *

(*) Bu ifadeden onların ölmedikleri fakat ölüm haline gelmiş oldukları/bayıldıkları anlaşılmaktadır. Yanı bunlar ölmemişlerdi. وقد يغشى عليه ثم يفيق ك... Devamı..

Sizde Musa ya “Açıkça Allah’ı görmedikçe sana inanmayacağız” demiştiniz de, siz bakıp dururken size yıldırım çarpmıştı.

O gün siz: « Ey Musa! Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe sana inanmayız» demiştiniz. Bunun üzerine, gördünüz işte, sizi yıldırım çarpmıştı.

Hani sizler « ey Musa! biz Allah/ı apaşikâr görmedikçe sana inanacak değiliz, demiştiniz de göz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.

Hani sizler: “Ey Musa! Biz Allah’ı dünya gözüyle açık seçik görmedikçe sana inanmayacağız” demiştiniz ve çevrenize bakınıp dururken o anda birdenbire size yıldırım çarpmıştı.

Hani bir zamanlar, “Ey Musa! Allah'ı apaçık görmedikçe sana iman etmeyeceğiz” demiştiniz de bakıp durduğunuz halde sizi yıldırım çarpmıştı.

Ey İsrail Oğulları! Yine bir zamanlar siz, birçok mûcizeye bizzat şâhit olduğunuz hâlde, “Ey Mûsâ!” demiştiniz, “Biz apaçık bir şekilde Allah’ı karşımızda görmedikçe, sana asla inanmayacağız!” Bunun üzerine, gözlerinizin önünde çakarak, hepinizi cansız bir hâlde yerlere seren korkunç bir yıldırım sizi yakalayıvermişti.

Hani, -“Ey Musa! Allah’ı açıkça görmedikçe sana inanmayacağız” dediniz. Siz bakıyorken, sizi Yıldırım çarptı.

Musa! Allah’ı ayan beyan görmedikçe sana asla inanmayacağız “ dediğiniz günleri de hatırlayın. Güpe gündüz müthiş bir şimşek patlamasıyla şok olduğunuz günleri de unutmayın.

Hani siz: "Ey Musa! Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe asla inanmayız!" demiştiniz. Bunun üzerine siz Allah’ı görmek için öylesine beklerken sizi yıldırım çarpıvermişti!

Hani “Ey Musa! Biz Allah’ı açıkça görünceye kadar sana asla inanmayız.” demiştiniz de bakıyorken sizi yıldırım yakalamıştı (çarpmıştı).

(Ey İsrâil oğulları!) Siz, Mûsa’ya: “Ey Mûsa! Biz Allah’ı açıkça görünceye kadar sana asla inanmayacağız.” deyince, bakıp dururken sizi yıldırım çarpıvermişti.¹

1 Bu ifâdeden bunların ölmedikleri fakat ölüm haline gelmiş oldukları anlaşılmaktadır. Demek ki, ölmemişlerdi, fakat ölüm haline gelmişlerdi. Tefsirci... Devamı..

Ve [hatırlayın] (hani,) “Ey Musa, doğrusu Allah’ı kendi gözümüzle görmedikçe sana asla inanmayacağız!” dediğinizde, (işte o an) siz daha (ne oluyor diye) çevrenize bakınıp dururken ceza yıldırımı ⁴⁰ sizi yakalamıştı.

40 Kur’an, bu “ceza yıldırımı”nın (sâika) ne şekilde olduğunu anlatmaz. Lugat alimleri bu kelimeye çeşitli anlamlar verirler, ancak hepsi de, taşıdığı... Devamı..

“Ey Musa, Allah’ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız.” demiştiniz de göz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı. 4/153, 7/143

Bir zaman da demiştiniz ki: Ey Mûsâ! Allah’ı açıkça görünceye dek sana kesinlikle inanmayacağız.[¹⁰⁷] Ve ardından siz bön bön bakarken yıldırım çarpmışa dönmüştünüz.[¹⁰⁸]

[107] Allah’ı “açıkça” görmek istediler; çünkü Allah’ı kudret delilleriyle, yardım ve ihsanıyla, lütuf ve in’amıyla, âyet ve burhanıyla pek çok kez gö... Devamı..

Hatırlayın ki (Rabbinizin bağışlamasına rağmen, Musa ile birlikte Tur'a çıktığınızda) siz; "Ey Musa; biz Allah'ı (gözümüzle) apaşikar görmedikçe, asla sana inanmayız, dediniz de, sizi o anda yıldırım çarptı (ölü gibi yere yığıldınız dona kaldınız) birbirinizin haline baka kaldınız.!

Bir zaman da: "Ey Mûsâ, biz Allâh’ı açıkça görmedikçe sana inanmayız, " demiştiniz de derhal sizi yıldırım gürültüsü yakalamıştı; siz de bunu görüyordunuz.

Ve yâd ediniz ki siz: «Ya Mûsa! Sana imân etmeyiz. Allah Teâlâ'yı âşikâr sûrette görmedikçe,» demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz ise bakıp duruyordunuz.

Bir zaman da: “Ey Mûsâ! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe sana inanmayız! ” dediniz. Bunun üzerine derhal sizi yıldırım çarptı, siz de bakakaldınız.

Bir zaman da: "Ey Musa, biz Allah'ı açıkça görmedikçe sana inanmayız," demiştiniz de derhal sizi yıldırım gürültüsü yakalamıştı; siz de bunu görüyordunuz.

Şunı da yâd idin ki siz: Yâ Mûsâ biz Allâh'ı âşikâr sûretde görmedikce sana îmân itmeyiz didiğinizde sizi yıldırım urarak yere serdi ve bu musîbetin geldiğini gözlerinizle görüyordınız.[²]

[2] 'Afvdan sonra Mûsâ Benî İsrâîl eşrâfından yetmiş kişiyi berâber alarak 'arz-ı şükrân içün Tûr'a götürdi. Oraya vâsıl oldukları zamân Mûsâ, rüfekâs... Devamı..

Bir gün: “Bak Musa! Allah’ı apaçık görene kadar sana güvenmeyeceğiz!” demiştiniz. Bunun üzerine, o şiddetli gürültü sizi sarsmıştı da bakakalmıştınız.

-Ey Musa, Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız, demiştiniz de, gözünüz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.

Hani, bir de “Ey Musa, biz Allah'ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyiz” demiştiniz ve gözünüz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.

Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.

daħı ol vaķt kim eyittüñüz “iy mūsā! hergiz inanmayavuz saña, tā görevüz Tañrı’yı eşkere.” pes duttı sizi ol kim geldi göyündürdi bulıtdan, daħı siz baķarlarken.

Ey Benī İsrā’īl: siz, yā Mūsā biz Allāhu Ta‘ālāyı āşikāre görmeyince saña inan‐mayız. [...] āteşi sizi isti‘lā itdi, siz de onı görürdüñüz.

(Və yadınıza salın ki) siz: “Ya Musa, Allahı aşkar surətdə görməyincə, heç vaxt sənə inanmayacağıq”,- dediyiniz zaman gözünüz görə- görə sizi ildırım vurmuşdu.

And when ye said: O Moses! We will not believe in thee till we see Allah plainly; and even while ye gazed the lightning seized you.

And remember ye said(70): "O Moses! We shall never believe in thee until we see Allah manifestly," but ye were dazed with thunder and lighting even as ye looked on.

70 We have hitherto had instances from the Jewish traditional Tawrah (or Pentateuch). Now we have some instances from Jewish tradition in the Talmud, ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.