Ve-iż âteynâ mûsâ-lkitâbe velfurkâne le’allekum tehtedûn(e)
Doğru yolu bulasınız diye bir vakit Musa'ya kitap ve doğruyla eğriyi ayırt eden hükümler verdik.
Ve hidayeti (Hakkı ve doğruyu) bulasınız diye, (Hz.) Musa’ya kitabı (Tevrat’ı) ve (Hakk ile Bâtıl’ı ayıran ve adalet esaslarını ortaya koyan) Furkan’ı vermiştik.
Ve hatırlayın, Musa'ya Tevrat'ı ve doğruyu yanlıştan fark ettiren ölçüyü vermiştik ki, böylece doğruya yönelesiniz.
Mûsâ'ya kutsal kitabı vermiştik. Hakkı bâtıldan, helâli haramdan, imanı küfürden ayıran bilgileri içeren şeriat ve mûcizeler vermiş, düşmanına karşı zafer ihsan etmiştik. Doğru yolu bulup tercih edersiniz diye sizi uyarmıştık.
Doğru yola girersiniz diye Musa'ya kitabı ve furkanı verdik. [8]
Ve hidayete erersiniz diye Musa'ya Kitab'ı ve Furkan'ı verdik.
Ve hatırlayın ki, biz Musâ'yı Tevrât'ı ve hak ile bâtıl arasını ayıran Furkan'ı vermiştik ki, (sapıklıktan kurtulup) doğru yolu bulasınız.
Yine hatırlayın ki; doğru yolu bulmanız için Musa’ya kitap ve Furkan’ı (yasa ve doğru yola ileten mesajlarla dolu Tevrat’ı) verdik.
Hani, Musaya kitap vermiştik, hakla bâtılı ayırdeden hükmü vermiştik, gerektir ki doğru yola gidesiz
Hani! Musa'ya; doğru yolu bulmanız ve hak ile batılı ayırt etmeniz için deliller vermiştik.
Sizin doğru yola sevk idilmeniz içün Mûsâ’ya kitâb ve furkân (Tevrât) virdik.
Doğru yola gidesiniz diye Musa'ya hakkı batıldan ayıran Kitabı vermiştik.
Doğru yolu bulasınız diye Mûsâ’ya kitabı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri ¬vermiştik.
Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik.
Yola gelmeniz için de Musa'ya kitabı ve yasayı verdik.
Ve hani bir zamanlar Musa'ya o kitabı ve furkanı verdik, gerekirdi ki, doğru yolda gidesiniz.
Ve bir vakit Musaya o kitabı ve fürkanı verdik, gerekti ki doğru gidecektiniz
Ve hidâyet üzere olasınız diye Mûsâ’ya kitabı (Tevrât’ı) ve Furkan’ı (hak ile bâtılı ayırt eden hükümleri) vermiştik.
Hani Musâya, (sapıklıkdan ayrılıb) doğru yola gelesiniz diye, («Tur» da) o kitabı (Tevrâtı) ve Furkaanı (Hak ile batılı ayırd eden hükümleri) vermişdik.
Hani Mûsâ'ya Kitâb'ı ve (hak ile bâtılı ayıran) Furkan'ı vermiştik, tâ ki hidâyete eresiniz.
Yine bir vakit doğru yolu bulasınız diye Musa’ya kitabı ve hak ile batılı ayıran hükümleri verdik.
Musa’ya doğru ile yanlışın ayırt edilmesini sağlayan kitabı verdik ki, bununla doğru yolu bulabilesiniz.
O gün biz Musa’ya Kitap’ı, doğru ile iğriyi ayırıcı olan Tevrat’ı vermiştik, doğru yolu tutasınız diye.
Hani hidayet bulursunuz diye Musa'ya da kitabı ve furkanı vermiştik.
Ve hani, dosdoğru yolda yürümeniz için Mûsâ’ya, Tevrât denilen Kitabı ve doğru ve eğrinin, güzelin ve çirkinin, iyi ve kötünün mutlak ve şaşmaz ölçüsü olan vahiy bilgisiyle beslenen anlayış ve idrâk kabiliyetini, yani Hak ve batılın ne olduğunu farkettiren özelliği, furkânı bahşetmiştik.
Hani, Kitab’ı ve Fürkân’ı Musa’ya verdik. Umulur ki hidayete erersiniz.
Musa’ya, Tevrat yanı sıra, kılı kırk yaran bir görüş yeteneği verdik, düze çıkmanızı umduk.
Hani doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan, adaleti zulümden ayırasınız diye Musa’ya kitabı vermiştik! Ne çabuk unuttunuz?
Hani doğru yolu bulasınız diye Musa’ya Kitabı ve [furkân]ı [*] (doğruyu yanlıştan ayırma yeteneği) vermiştik.
Ve dosdoğru yola gelesiniz diye de Mûsa’ya Kitab’ı ve (hakkı bâtıldan) ayırma feraseti¹ vermiştik.
Ve [hatırlayın,] Musa’ya ilahî kelâmı -[böylece] doğruyu yanlıştan ayırd etmek için [kullanacağı] ölçüyü ³⁸- vermiştik ki doğruya yönelesiniz;
Doğru yola gelesiniz diye Musa’ya kitabı ve Furkan’ı (doğru ile yanlışı ayıranı) vermiştik. 3/3-4, 21/48
Yine doğru yolu bulmakta kılavuz edinmeniz için Musa’ya hakkı bâtıldan ayıran[¹⁰³] Kitabı vermiştik.[¹⁰⁴]
Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitabı ve furkan’ı (hak ile batılı birbirinden ayırt eden hükümleri) verdik.
Hani, doğru yolu tutasınız diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) ve Furkan’ı vermiştik.
Ve bir vakitte Mûsa'ya kitap ve furkan vemiştik. Tâ ki hidâyete eresiniz.
Mûsâ'ya Kitap ve Furkan'ı verdik, ta ki doğru yolda yürüyebilesiniz. [28, 52-53; 21, 48; 3, 4; 25, 1; 8, 29]
Yola gelesiniz diye Musa'ya Kitap ve furkan (gerçekle batılı birbirinden ayıran ölçü) vermiştik.
Ve bizim Mûsâ'ya, doğrı yolı bulmanız içün hak ile bâtıl beynini tefrîk iden kitâbı virdiğimizi de hatırlayınız.
Belki doğru yola gelirsiniz diye Musa’ya o kitabı, o furkanı [*] vermiştik.
Doğru yola gelesiniz diye Musa'ya kitabı ve furkanı vermiştik.
Doğru yolu bulmanız için de Musa'ya kitabı ve hak ile bâtılı ayırt eden delilleri vermiştik.
İyiye ve güzele yol bulursunuz ümidiyle Mûsa'ya Kitap'ı ve furkanı/hakla bâtılı ayıran mesajı vermiştik.
daħı ol vaķt kim virdük mūsā’ya tevrįt’i daħı ayırıcı ya'nį tevrįt kim ḥaķķı bāŧıldan ayırur; yāħūd mūsā mu'cizeleri anuñ-içün kim siz ŧoġru yol dutasız.
Şunı da biliñ ki biz Mūsāya ḥaḳḳ‐ıla bāṭılı farḳ idici ḥüccet virdik. Umulur ki olkitābla doġrı yolı bulasıñız.
(Yadınıza salın!) Biz Musaya kitab (Tövrat) və (haqq ilə batili bir-birindən fərqləndirən) Furqan verdik ki, bəlkə, siz doğru yola yönələsiniz.
And when We gave unto Moses the Scripture and the Criterion (of right and wrong), that ye might be led aright.
And remember We gave Moses the Scripture and the Criterion (68)(Between right and wrong): There was a chance for you to be guided aright.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |