Śumme ‘afevnâ ‘ankum min ba’di żâlike le’allekum teşkurûn(e)
Bundan sonra gene sizi affettik, şükretmeniz gerekti.
Bundan (o kötülük ve nankörlük tavırlarınızdan) sonra, (belki artık) şükredersiniz diye sizi (yine) bağışlamıştık.
dahası bütün bunlardan sonra belki şükredenlerden olursunuz diye, günahlarınızı affettiğimizi hatırlayın.
Bu davranışlarınızdan sonra da, yine sizi sorgusuz sualsiz affettik. Hiç olmazsa, bu sebeple olsun şükretmelisiniz.
Daha sonra bunun ardından belki şükredersiniz diye sizi bağışlamıştık.
Bundan sonra, (artık) şükredersiniz diye sizi bağışladık.
(yaptığınız fena işten tevbe ettikten) sonra sizi afvetmiştik; (size olan nimetimize) şükredesiniz diye.
Ondan sonra şükretmeniz için sizi bağışladık.
Sonra sizi bağışladık, ola ki şükredersiniz
Bütün bunlara rağmen, (tövbe edince) şükredersiniz diye biz de sizi affetmiştik.
Ândan sonra siz müteşekkir olasınız diyu sizi ’afv itdik.
Sonra bunun ardından, şükredersiniz diye, sizi bağışlamıştık.
Sonra bunun ardından şükredesiniz diye sizi affetmiştik.
Bundan sonra da (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik.
O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik.
Bunlara rağmen, şükredersiniz diye sizi affettik.
Sonra yine de sizi affettik, artık şükretmeniz gerekiyordu.
sonra bunun arkasından da sizden afvettik, gerekti ki şükredecektiniz
(Yapmış olduğunuz bu küfür fiiline, pişman olup, tövbe etmenizden) sonra (size olan lütfumuza) şükredesiniz diye sizi affetmiştik.
Sonra, bunun ardından, belki şükredersiniz diye sizi affettik.
Bil'âhare sizi bundan sonra da afvetmişdik. Gerekdi ki şukredesiniz.
Sonra bunun arkasından sizi affettik, tâ ki şükredesiniz.
Ve bunun ardından (aklınızı kullanıp) şükredersiniz diye sizi affettik.
Belki şükredersiniz diye, bu olaydan sonra sizi affetmiştik.
Sonra bunun ardından Biz sizi yine de bağışladık, şükredesiniz diye.
Bundan sonra şükredesiniz diye sizi affeylemiştik.
Dahası, bütün bunlardan sonra, belki şükredenlerden olursunuz diyerek sizi affetmiştik.
Sonra şükredersiniz diye bunun ardından sizi affetmiştik.
Fakat tüm bunlara rağmen, şükredesiniz diye sizi yine de bağışlamıştık.
Sonra onun ardından sizi affettik (sizden sildik / vazgeçtik). Umulur ki şükredersiniz.
Buna rağmen teşekkür edersiniz ümidiyle sizi bağışladık.
Bu olayın ardından Rabbinize şükretmeniz için sizi affetmiştik!
Sonra onun ardından şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Sonra da Biz, belki şükredersiniz diye sizi bağışlamıştık.
dahası, (bütün) bunlardan sonra, belki şükredenlerden olursunuz diye bu günahınızı affettiğimiz günleri (hatırlayın). ³⁷
Bundan sonra da belki şükredersiniz diye sizi affetmiştik. 4/153, 43/46...52
Ve sizi bunun ardından bir kez daha affettik, belki şükredersiniz diye…
Sonra da (Musa geri döndüğünde pişman olduğunuz için) şükredesiniz diye sizi atfettik.
Bundan sonra da yine belki şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Sonra bunu müteakip sizi affettik, gerekti ki, şükredesiniz.
Bundan sonra şükredesiniz diye Biz sizi affettik.
Bundan sonra da yine belki şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Sonra (bu cürüm ve kabahatinizi) 'afv itdik tâ ki bu lütfumuza şükür idesiniz.
Bundan sonra da yine belki şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Ondan sonra, olur da şükredersiniz diye, Biz sizi yine bağışlamıştık.
Belki şükredersiniz diye bunun ardından da sizi affetmiştik..
andan 'afv eyledük sizden, şundan śoñra; anuñ-içün kim siz şükr eyleyesiz.
Sizden ṣudūr iden çirkin ‘ameliñize tevbe itdikden ṣoñra ‘afv itdik tā ki ni‘met [...]şükr idesiñiz.
Sonra da (tövbə etdiyinizə görə) sizi əfv etdik ki, bəlkə, şükür edəsiniz.
Then, even after that, We pardoned you in order that ye might give thanks.
Even then We did forgive you(67); there was a chance for you to be grateful.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |