Kulna-hbitû minhâ cemî’a(n)(s) fe-immâ ye/tiyennekum minnî huden femen tebi’a hudâye felâ ḣavfun ‘aleyhim velâhum yahzenûn(e)
Dedik ki: Hepiniz de cennetten inin. Fakat benden size bir doğru yol gösterici geldi mi o doğru yolu gösterenin izinden gidenlere ne korku vardır, ne hüzün.
(Ardından Adem’e ve sülalesine) Dedik ki: "Hepiniz oradan (cennetten aşağıya-dünyaya) inin (ki imtihan başlasın)… Bundan sonra size Benden bir hidayet (rehberi) geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır."
Hepiniz bu cennetten çıkıp yeryüzüne inin, tarafımdan size bir yol gösterme geldiğinde kim bu doğru yoluma uyarsa onlar için ne korku vardır ne de üzüntü.
Biz onlara:
“Hepiniz buradan ilişiğinizi keserek yeryüzüne göç edin. Size benden bir hidayet kaynağı, hidayet rehberi, bir kitap, bir peygamber geldiğinde, kimler hidayet rehberime, gösterdiğim hak yola uyarsa, onlara her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı mahzun da olmayacaklar." dedik.
Biz onlara şöyle dedik: "Hepiniz oradan inin. Benden size bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayet yoluma girerse onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
Dedik ki: 'Oradan hepiniz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.'
Biz onlara: “- Hepiniz cennetten inin! Benden size bir hidayet (Peygamber ve kitab) gelince, biliniz ki, benim bu hidayetime tâbi ve bağlı olanlar için aslâ korku yoktur; ve onlar mahzûn da olmazlar.” dedik.
38, 39. “Hepiniz oradan inin!” dedik. Benden size bir hidayet ve mesaj gelecektir. Kim o mesajıma tabi olursa, ona ne korku vardır ne de o üzülecektir. İnkâr edenler ve ayetlerimizi (mucizelerimizi) yalanlayanlar ise, onlar ateşin ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır.
Dedik ki: “Hepiniz oradan inin. Size benden doğru yolu gösteren bir rehber geldiğinde, kim rehberime uyarsa, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir”.
Dedik ki: «Sizin hepiniz, buradan inin, benden size, bir kılavuz gelince, doğru yola kim uyarsa, onlara ne korku var, ne de kaygılanırlar»
Onlara dedik ki: “Hepiniz (ilişiğinizi keserek) göç edin oradan.” Yalnız (iyi bilin ki) size (ve neslinize) benden bir hidayet geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa artık onlara (hem dünyada hem de ahirette) korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.”
"Hepiniz cennetden çıkınız" didik. Sizi irşâd idecek bir kitâb benim tarafımdan gelecekdir, o kitâba îmân idenler aslâ korkmayacaklar ve mahzûn olmayacaklardır.
"İnin oradan hepiniz, tarafımdan size bir yol gösteren gelecektir; Benim yoluma uyanlar için artık korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir" dedik.
“İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” dedik.
Onlara şöyle dedik: “Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir rehber gelecektir.” Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir.
Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
"Oradan topluca ininiz," dedik, "Benden size bir yol gösterici geldiği zaman, o yol göstericiye uyanlar için artık bir korku yok ve onlar üzülmeyecekler."
Onlara dedik ki: "Hepiniz oradan inin. Size benim tarafımdan bir hidayet rehberi geldiğinde, kim o hidayetçimin izinde giderse, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Dedik: İnin oradan hepiniz, sonra benden size ne zaman bir hidayetci gelir de kim o hidayetcimin izince giderse onlara bir korku yoktur ve mahzun olacaklar onlar değildir
Buyurduk ki: “Hepiniz oradan inin. Tarafımdan siz (in nesliniz) e bir hidâyet (rehberi/peygamber) gelir de (her) kim (göndermiş olduğum o) hidâyet (rehber) ime tâbi olursa, (işte) onlar için (hesap gününde hiçbir) korku yoktur ve onlar (asla) üzülmeyeceklerdir.”
(Evet, öyle) Dedik: Hepiniz oradan inin. Sonra size benden bir hidâyet (ci rehber) gelir de kim benim hidâyetimin izince giderse artık onlara hiçbir korku (ve tehlike) yokdur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
(Onlara şöyle) dedik: “Hep birlikte oradan inin!” Artık benden size bir hidâyet gelir de kim hidâyetime tâbi' olursa, o takdirde onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
(Âdem, eşi ve iblise) dedik ki: Hepiniz oradan (bulunduğunuz yerden) ayrılın! Benden size bir hidayet (bir yol gösterici) geldiği zaman, her kim o hidayetime tabi olursa, artık (ahiret gününde) onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler.
“Hepiniz oradan topluca çıkın. Eğer benden size, doğru yolu gösteren belgeler geldiğinde, sizden kim doğru yoluma uyarsa, asla onlar için korku ve üzüntü yoktur” demiştik.
Şöyle buyurduk: « Hepiniz buradan gidin! Ancak, Benden size doğru yolu gösterici gelir de kim ona uyacak olursa artık bu gibiler için korku yoktur, onlar kaygılanacak da değildirler.»
“İnin oradan hepiniz; tarafımdan size bir hidayet gelince, benim hidayetime uyanlar için artık korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir” dedik.
Âdem ve Havvâ şahsında bütün insanlığa seslenerek dedik ki: “Hepiniz oradan yeryüzüne inin! Artık Benden size bir yol gösterici gelince, kimler benim gösterdiğim yolda yürürse, işte onlar Hesap Gününde ne korkuya kapılacak, ne de üzülecekler!”
Dedik ki: -“Topluca inin oradan! Benden size bir hidayet / yol gösterici gelince, kim benim hidayetime tâbi olduysa, onlara korku yoktur; onlar üzülür de değildir”.
Bundan sonra: “ Hepiniz aşağı inin “ dedik, size mutlaka benim tarafımdan yol gösteren bir rehber gelecektir, benim rehberime uyanlar korkmayacaklar ve üzülmeyeceklerdir.
Tövbesinden sonra insana yeryüzünde yaşama hakkı verdik! İstedik ki; Rabbine verdiği sözleri tutsun! Sözlerini tutup tutmamakla insanı imtihan edelim! Onun için insanlara: "Tarafımdan size bir yol gösterici gelir de kim ona uyarsa; onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir." Dedik! Böylece sözlerine uymayıp inkâr edenlerle, sözlerine uyanların yeryüzünde başladı.
Biz onlara: “Haydi hep beraber¹ oradan² inin. Artık, (ileride) tarafımdan size bir yol gösterici geldiğinde, kim Benim gösterdiğim yola uyarsa; işte onlar için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.” dedik.
Biz, “Hepiniz buradan çıkıp gidin!” dedikse de size yol göstericiliğimiz devam edecektir: ve Benim yol gösterici mesajlarıma uyanlar için artık ne korku vardır, ne de üzüntü;
“Hepiniz oradan inin! Tarafımdan size bir doğru yol kılavuzu gelecek; kim benim doğru yol kılavuzuma uyarsa, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar hiç üzülmeyeceklerdir.” dedik. 20/11...123, 38/71...85
Dedik ki: “Oradan hep birlikte çıkıp inin! Ne var ki, Benden bir rehberliğin size ulaşması şarttır.[⁷⁷] Her kim (kendisine ulaşan) rehberliğime uyarsa, artık onlar geleceğe dair kaygı, geçmişe dair hüzün duymayacaklar.[⁷⁸]
"Hepiniz (Ey; Adem, eşi ve bunların içinde zerrecikleri bulunan Ademoğulları) oradan -cennetten- inin; ne zaman ki size (katımdan) bir hidayet (rehber) gelir, herkim hidayetime tabi olursa; onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü de çekmezler.
Hepiniz oradan inin, dedik, "Yalnız (iyi bilin ki) size benden bir hidâyet geldiği zaman, kimler benim hidâyetime uyarsa artık onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Dedik ki: «O cennetten hepiniz aşağıya ininiz. Eğer benim tarafımdan size bir hidâyet gelir de her kim hidâyetime tâbi olursa artık onlar için bir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaktır.»
38, 39. -Dedik ki: “İnin oradan hepiniz! Artık ne zaman Ben'den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de. İnkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise cehennemliktirler, hem de orada ebedî kalacaklardır. ” [20, 123; 7, 24-35]
Hepiniz oradan inin, dedik, "Yalnız (iyi bilin ki) size benden bir hidayet geldiği zaman, kimler benim hidayetime uyarsa artık onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
(Âdem, Havvâ ve iblîse) Cümleniz cennetden yere ininiz. Benden size (kitâb ve rasûl gibi) hidâyet sebeb ve vâsıtaları geldiği zamân benim bu rehber-i hidâyetime tâbi' olana ('azâb ve 'ikâbdan) korku yokdur. Ve (geçmiş şeyler içün de) mahzûn olmazlar didik.
Onlara şöyle dedik: “Oradan hep birlikte inin![1] Tarafımdan size bir rehber gelirse,[2] rehberime uyanlarda ne korku olur ne de üzüntü çekerler.”
-Hepiniz oradan inin, dedik. Tarafımdan size bir yol gösterici gelecektir; benim yol göstericime uyan kimselere hiçbir korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.
"Hepiniz oradan aşağı inin." dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.
eyittük: “aşaġa andan dükeli. pes eger gelür-ise size benden, ŧoġru yol göstermek; pes her kim uyar ise ŧoġru yoluma, yoķdur ķorķu anlaruñ üzere ne daħı anlar ķayġulu olalar.”
Biz eyitdük: Düşüñüz uçmaḳdan barçañuz. Eger benden size hidāyet gelse,kim ki uysa benüm doġru yoluma, yoḳdur ḳorḳu üstlerine, ne daḫı anlarḳayururlar.
Biz (onlara) dedik: “Hamınız buradan (yer üzünə) enin! Mənim tərəfimdən sizə bir hidayət (peyğəmbər və Kitab) gəldiyi zaman Mənim hidayətimə tabe olanlara (axirət əzabından) heç bir qorxu yoxdur və onlar (qiyamətdə) qəmgin olmazlar”.
We said: Go down, all of you, from hence; but verily there cometh unto you from Me a guidance; and whoso followeth My guidance, there shall no fear come upon them neither shall they grieve.
We said: "Get ye down all from here; and if, as is sure, there comes to you Guidance from me(56), whosoever follows My guidance, on them shall be no fear, nor shall they grieve.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |