Lilfukarâ-i-lleżîne uhsirû fî sebîli(A)llâhi lâ yestetî’ûne darben fi-l-ardi yahsebuhumu-lcâhilu aġniyâe mine-tte’affufi ta’rifuhum bisîmâhum lâ yes-elûne-nnâse ilhâfâ(en)(k) vemâ tunfikû min ḣayrin fe-inna(A)llâhe bihi ‘alîm(un)
(Sadakaların, hayır ve zekâtın bir kısmı da) Kendilerini Allah yolunda (cihada ve ilmi çalışmalara) adayan (ve geçim için uğraşmaya fırsat bulamayan) fakirler içindir ki onlar, yeryüzünde (rızık için) dolaşmaya imkânı olmayanlardır. İffetlerinden (ve dilenmeye tenezzül etmediklerinden) dolayı, bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden (mahrumiyet ve mahcubiyet belirtilerinden) tanırsın. (Bunlar iffetlerinden dolayı) Yüzsüzlük ederek insanlardan istemekten utanmaktadır. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir (ve karşılığını verir).
Verilen şeyler, kendilerini tamamıyla Allah yoluna vermiş olup yeryüzünde dolaşamayan yoksullara aittir. Bilmeyen kişi, onların istiğnalarını görüp zengin sanır, halbuki sen, yüzlerinden tanırsın onları. Yüzsuyu dökerek halktan bir şey istemez onlar. Hayır için ne harcarsanız şüphe yok ki Allah, onu bilir.
Sadakalarınızı şu fakirlere verin ki, kendilerini bütün yetenek ve güçleri ile Allah yolunda kullandıklarından yeryüzünde rızık aramak için gezip dolaşamazlar. Onlar yüz suyu dökmediklerinden; durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları görünce yüzlerinden tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek, insanlardan istemezler. Onlara ne iyilik yaparsanız, doğrusu Allah hepsini bilir.
İmanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan sadakalarınızı, hayırlarınızı geçim kaydından sıyrılarak kendilerini Allah yoluna İslâm'a, ilme adamış fakirlere verin. Onlar görevleri sebebiyle, yeryüzünde ticaret ve rızıklarını kazanmak için gezip dolaşmaya vakit bulamazlar. İstemekten çekindikleri için, bunların iffetli, vakur hayatını bilmeyenler, onları zengin zanneder. Sen onları solgun yüzlerindeki asâletlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey istemezler. Karşılık gözetmeden gönüllü yapacağınız bütün hayırları, şüphesiz Allah bilir.*
Sadakalarınızı kendilerini Allah yoluna adayıp da yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirlere verin. Bilmeyen kimse iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Hayır adına her ne harcarsanız Allah onu bilir.
(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.
Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir.
(Bu sadaka ve nafakalarınız,) Allah yolunda zorda kalan, yeryüzünde yolculuğa çıkamayan fakirler içindir. Öyle fakirler ki; bilmeyen, istiğnalarından dolayı onları zengin sanır. Onları yüzlerinden tanırsın. Onlar insanlardan ısrarla bir şey istemezler. Hiç şüphesiz nafaka verdiğiniz mal ne olursa olsun, Allah onu çok iyi bilir.
Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna vakfedip yeryüzünde çarşı pazar dolaşmayanlara veriniz. Durumlarını bilmeyen, iffet ve dilenmemelerinden dolayı onları zengin sanır; sen onları yüz ifadelerinden tanırsın. İnsanlardan arsız bir şekilde istemekten kaçınırlar. Onlara ne iyilik yaparsanız, doğrusu Allah hepsini bilir.
Allah yolunda, işten alıkonulan, bir yere çıkamıyan yoksullara veriniz, onları tanımıyan, arılıktan zengin sanır, yüzlerinden bilirsin, kimseye sataşıp isteyemezler, ne mal harcederseniz, evet Allah onu bilir
Kendilerini Allah yoluna adamış, bu yüzden yeryüzünde (dünyalık için) koşmaya fırsat bulamayan ve iffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için) tanımayanlar tarafından varlıklı sanılan fakirlere yardım edin. Sen onları yüz ifadelerinden tanırsın. Yüzsüzlük edip hiç kimseden bir şey istemezler. Hayır namına her ne iyilik yaparsanız, muhakkak ki Allah, onu hakkıyla bilendir.*
Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşamayanlara, hayalarından dolayı, kendilerini tanımayanların zengin saydıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın, insanlardan yüzsüzlük ederek bir şey istemezler. Sarfettiğiniz iyi bir şeyi Allah şüphesiz bilir.*
(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir.
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir. *
ALLAH yolundaki çalışmasından ötürü özgürlükleri kısıtlanarak göç etme imkanından yoksun bırakılmış ihtiyaç sahiplerine verin. Onları tanımayanlar, onurlu tavırlarından ötürü onları zengin sanır. Onları yüzlerinden tanırsın. Halktan yardım dilenmezler. Ettiğiniz her iyiliği ALLAH bilir.
Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden birşey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu bilir.
Verin o fakırlere ki Allah yolunda kapanmışlardır, şuraya buraya dolaşamazlar, istemekten çekindikleri için bilmiyen onları zengin zanneder, onları simalarından tanırsın: Hakkı bizar etmezler, hem işe yarar her ne verirseniz hiç şüphesiz Allah onu bilir
Yardımlar Allah yolunda mahsur¹ olan, çalışmaya güç yetiremeyen yoksullar içindir. Bilmeyenler, iffetlerinden dolayı onları zengin sanır. Sen, onları, yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek kimseyi rahatsız etmezler. Hayır olarak ne infak² ederseniz muhakkak Allah, onu bilir.*
(Sadakalar) Allah yolunda kendilerini vakfetmiş fakirler içindir ki onlar yer yüzünde dolaşmıya muktedir olmazlar. (Hallerini) bilmeyen; iffet ve istiğnalarından dolayı onları zengin (kimse) ler sanır. Sen (Habîbim) o gibileri sımalarından tanırsın. Onlar insanlardan yüzsüzlük edib de (bir şey) istemezler. Siz (Hak yolunda) ne mal harcarsanız şübhesiz Allah onu hakkıyle bilicidir.
(Sadakalar, ilim ve cihâd için) Allah yolunda adanmış, (bu yüzden) yeryüzünde(maîşet için) dolaşamayan fakirler içindir. İffetli olma(ların)dan dolayı, (hâllerini) bilmeyen kimse onları zengin zanneder. Onları sîmâlarından tanırsın. Isrâr ederek insanlardan (bir şey)istemezler.(4) O hâlde hayır (ve hasenat)dan ne sarf ederseniz, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir.*
Yalnızca kendilerini Allah yoluna hasretmiş (adamış) ve yeryüzünde geçimini temin etmeye gücü yetmeyen fakirler için (harcayın) ki, onları tanımayanlar, utançlarından istememeleri sebebiyle onları zengin zannederler. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın, insanlardan istemekten kaçınırlar. Mallardan ne harcarsanız, Allah onu bilendir.
Sadakalarınız Allah yolunda [⁴] alıkonup yer yüzünde dolaşmağa gücü olmayanlara masruf olsun ki onlar istemekten çekindikleri için hallerini bilmeyen adam onları zengin sanır. Sen onları hallerinden [⁵] tanırsın. Halktan ısrar ile hiçbir şey istemezler. Her ne mal harcederseniz mükâfat görürsünüz; çünkü Allah onu hakkiyle bilir.*
(İnfaklarınızı) Allah yolunda mahsur kalan, yeryüzünde dolaşamayan ve kendilerini tanımayanların hayâlarından dolayı zengin saydıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın, (yoksa onlar bizzat) insanlardan yüzsüzlük ederek bir şey istemezler. İnfak ettiğiniz iyi bir şeyi Allah şüphesiz bilir.
Fakat bu yardımları, öncelikle Allah yolunda olmaya çalışan, yani kendisini İslâm yolunda hizmete adamış, bu yüzden de darlığa düşen ve geçimini kazanmak amacıyla yeryüzünde gezip dolaşacak gücü olmayan yoksullara vermelisiniz. Yardıma hiç ihtiyaçları yokmuş gibi sadaka istemekten çekindikleri için, işin içyüzünü bilmeyenler onları zengin sanır. Onları, yüzlerine ve kıyafetlerine dikkatlice bakınca simalarından tanırsın, çünkü insanlara el açıp dilenmezler.
İşte böyle muhtaç insanlara her ne iyilik yaparsanız, Allah hepsini bilmektedir. Dolayısıyla, mükâfâtını da tam olarak verecektir:
(Allah yolundaki harcamalarınızı) kendilerini Allah’ın yoluna adayan,1 bu yüzden de yeryüzünde (kazanç için) koşmaya fırsat bulamayan2 ve iffetlerinden dolayı tanımayanlarca zengin sanılan, fakirlere verin. Sen, onları yüzsüzlük edip kimseden bir şey istemediklerinden dolayı ancak yüz ifâdelerinden tanırsın.3 Allah, kendi yolunda yaptığınız her harcamayı mutlaka bilir.4 *
[Ve] Allah yoluna kendilerini tamamen adamış oldukları için yeryüzünde [rızık aramak niyetiyle] gezip dolaşamayan muhtaçlar[a yardım e-din]. 261 [Onların durumunun] farkında olmayan, onları zengin zanneder, çünkü [istemekten] çekinirler; [ancak] sen onları [bazı] özelliklerinden tanıyabilirsin: insanlardan arsız bir şekilde is-temekten kaçınırlar. Ve onlara ne iyilik yaparsanız, doğrusu Allah hepsini bilir.
(Sadakalar) Allah yoluna kendini adamış, kazanç için yeryüzünde dolaşamayanların hakkıdır. İffetli olmalarından dolayı cahiller onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın, yüzsüzlük edip insanlardan isteyemezler. Hayır, olarak ne harcarsanız, şüphesiz Allah onu hakkıyla bilir. 3/195, 7/157
Kendilerini Allah yolunda vakfettikleri için (ticaret amacıyla) yeryüzünde dolaşamayanlara yardım yapın! İstemekten çekindikleri için, durumlarını bilmeyenler onları zengin zanneder. Onları kimi özelliklerinden tanırsın: (Mesela) insanlardan arsızca istemezler:[519] Her ne iyilik yaparsanız yapın, doğrusu Allah onu kesinlikle bilir.*
O fakirlere ki, Allah yolunda kapanmış kalmışlardır. Yeryüzünde dolaşmaya kâdir olamazlar. Onları bilmeyen, istemekten çekindikleri için onları zengin kimseler sanarlar. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Onlar nâstan ilkah ile bir şey istemezler ve siz hayırdan her ne infak ederseniz, şüphe yok ki Allah Teâlâ onu tamamen bilir.
Bu yardımlar, kendilerini Allah yoluna vakfeden yoksullar içindir. Bunlar yeryüzünde dolaşıp geçimlerini sağlama imkânı bulamazlar. Halktan istemekten geri durmaları sebebiyle, onların gerçek hallerini bilmeyen kimse, onları zengin sanır. Ey Resulüm, sen onları simâlarından tanırsın! Onlar yüzsüzlük ederek halktan bir şey istemezler. Şunu bilin ki, hayır adına her ne verirseniz mutlaka Allah onu bilir. *
(Sadakalar) şu fakirlere mahsustur ki, Allah yolunda kapanıp kalmışlardır. Yeryüzünde gezip dolaşamazlar. Bilmeyen, utangaçlıklarından dolayı onları zengin sanır. Onları simalarından (yüzlerinden) tanırsın. Yüzsüzlük edip insanlardan istemezler. Yaptığınız her hayrı Allah bilir.
Harcamayı, bütün vaktini Allah yolunda hizmetle geçiren ihtiyaç sahiplerine özellikle yapın. Onlar dışarıda dolaşıp çalışamazlar. Onurlu oldukları için de durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. Onları yüzlerinden tanırsın. Kimseden yalvar yakar bir şey istemezler. Hayra yaptığınız her harcamayı bilen Allah’tır.
(Sadakalar,) Allah yolunda mahsur kalmış, kazanç için yeryüzünde dolaşamayan, çekingenliklerinden dolayı, bilmeyenlerin onları zengin zannettikleri, senin de simalarından tanıdığın, yüzsüzlük edip insanlardan istemeyen fakirler içindir. Hayır olarakne harcarsanız, şüphesiz Allah onu hakkıyla bilir.
Yapacağınız yardımlar, kendilerini Allah yoluna vermiş yoksullar içindir ki, onlar yeryüzünde dolaşıp da geçimlerini sağlamaya imkân bulamazlar. Onların halini bilmeyenler, tokgözlülükleri yüzünden, onları zengin sanır. Sen ise onları yüzlerinden tanırsın. Yoksa onlar halktan yüzsüzlükle birşey istemezler. Sizin hayır olarak harcadığınız şeyi ise muhakkak ki Allah bilir.
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir.
yoḥsullarandur ya'nį śadaķalar, anlar kim yıġlındılar Tañrı yolında; güçleri yitmezler [23b] yürimege yirde. śanur anları, bilmez, baylar; dilemegi terk eylemekden ötürü. bileseñ anları nişānı-y-ıla anlaruñ. dilemezler ādemįlere istįze eyleyüñ. daħı ne kim nafaķa eyleysiz ħayr, bayıķ Tañrı anı bilicidür.
(Sədəqə) Allah yolunda canından keçərək (dolanmaq, ruzi kəsb etmək üçün) yer üzündə hərəkət edə bilməyən (və ya buna imkanı olmayan) yoxsullar üçündür. Belə şəxslər həyalı olub dilənçilikdən çəkindiklərinə görə nadanlar onları dövlətli hesab edirlər. (Ya Rəsulum!) Sən isə onları üzlərindən tanıyırsan. Onlar heç kəsdən israrla bir şey istəməzlər. Sizin mallarınızdan (bunlara) nə verdiyinizi, şübhəsiz ki, Allah bilir!
(Alms are) for the poor who are straitened for the cause of Allah, who cannot travel in the land (for trade). The unthinking man accounteth them wealthy because of their restraint. Thou shalt know them by their mark: They do not beg of men with importunity. And whatsoever good thing ye spend, lo! Allah knoweth it.
(Charity is) for those in need, who, in Allah.s cause (322)are restricted (from travel), and cannot move about in the land, seeking (For trade or work): the ignorant man thinks, because of their modesty, that they are free from want. Thou shalt know them by their (Unfailing) mark: They beg not importunately from all the sundry. And whatever of good ye give, be assured Allah knoweth it well.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |