Leyse ‘aleyke hudâhum velâkinna(A)llâhe yehdî men yeşâ(u)(k) vemâ tunfikû min ḣayrin feli-enfusikum(c) vemâ tunfikûne illâ-btiġâe vechi(A)llâh(i)(c) vemâ tunfikû min ḣayrin yuveffe ileykum veentum lâ tuzlemûn(e)
Onları doğru yola götürmek sana ait değil. Fakat Allah dilediğine doğru yolu gösterir. Hayra ait bir şey verirseniz bunun faydası size. Zaten yoksullara vermeniz de ancak Allah rızası içindir. Hayır yapmak için verdiğiniz şey, size fazlalaştırılır ve siz zulüm görmezsiniz.
(Ey Resulüm!) Onların hidayete ermesi, Senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. (Senin görevin sadece tebliğdir.) Ancak Allah, dilediğini (ve hak edeni) hidayete erdirir. (Öyle ise mü’min kullarıma de ki:) "Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Ve hayırdan her neyi infak ederseniz (hepsinin karşılığı hiçbir) -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir."
Ey peygamber! İnsanları hidayete erdirmek senin işin değil. Zira ancak Allah isteyen kimseyi dilediği şekilde hidayete erdirir. Ve yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için harcamanız şartıyla başkalarına her ne iyilik yaparsanız, bu kendi yararınızadır. Çünkü, yapacağınız her iyilik, size olduğu gibi geri dönecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.
Onları zorla, baskıyla doğru, hak yola iletmek senin sorumluluğunda değildir. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri doğru yola iletir.
Böyle kimselere karşılık gözetmeden yaptığınız hayırlar kendi iyiliğiniz içindir.
Karşılık gözetmeden, gönüllü yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız.
Karşılık gözetmeden gönüllü yaptığınız hayırların mükâfatı size eksiksiz verilir. Size haksızlık da yapılmayacaktır.
Onları hidayete ulaştırmak senin üzerine değildir. Ancak Allah dilediğini hidayete eriştirir. Hayır olarak ne harcarsanız kendiniz içindir. Siz zaten ancak Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla harcarsınız. Hayır için ne verirseniz size karşılığı eksiksizce verilir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.
Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızınsize eksiksizce ödenecektir.
İnsanların yola gelmesi senin üzerine borç değil; (ancak sana düşen hidayete dâvettir.) Şu kadar var ki Allah, dilediğini yola getirir. Malınızdan hayır adına her ne harcarsanız hep kendi menfaatınız içindir. Zaten siz (müminler), ancak Allah rızasını gözeterek verirsiniz. Böylece hayra dair her ne verirseniz onun sevabı tam olarak size ödenir. Hakkınız yenmez ve size zulüm edilmez.
Onların doğru yolu bulması sana ait değildir. Fakat Allah, istediğini doğru yola iletir. Başkasına verdiğiniz her mal, kendiniz içindir. Zaten siz Allah’ın rızasından başka bir şekilde vermezsiniz. Verdiğiniz her mal ve hayır, size zulmedilmeden size geri verilecektir.
Ey Peygamber! İnsanları hidayete erdirmek sana ait değildir; ancak Allah dileyeni hidayete erdirir. Sadece Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla başkalarına her ne iyilik yaparsanız bu kendi yararınızadır. Çünkü yapacağınız her iyilik size, olduğu gibi geri dönecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.
Onları, doğru yola götürmek sana düşmez; Allah istediğin doğru yola götürür; ne mal harcederseniz yine ken-dinizedir, ancak, Allahın hoşnutluğun gözeterek harcayın, ne mal harcanırsanız size ödenecektir, zulmolunmaz sizlere
Onları doğru yola iletmek sana ait değildir (senin görevin sadece tebliğdir). Lâkin ancak Allah dileyeni (gerçeğe ulaşmak isteyeni) doğru yola iletir. Hayır, olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Çünkü yapacağınız her iyilik size eksiksizce geri dönecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.
Sen kâfirleri tarîk-i hidâyete sevke mecbûr değilsin Allâh istediğini irşâd ider. Ne kadar sadaka virir iseniz sizin hayrınıza hizmet ider. Allâh rızası içün ne kadar tevzî’âtda bulunur iseniz size hayır yazılur. Aslâ haksızlığa dûçâr olmazsınız.
Onların doğru yola iletilmeleri sana düşmez, fakat Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Sarfettiğiniz iyi şey kendinizedir, zaten ancak Allah'ın rızasını kazanmak için sarfedersiniz. Sarfettiğiniz iyi bir şeyin karşılığı haksızlığa uğratılmaksızın size verilir.
Onları hidayete erdirmek sana ait değildir. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir. Zaten siz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız. Hayır olarak her ne harcarsanız -hiç hakkınız yenmeden- karşılığı size tastamam ödenir.
Onları doğru yola iletmek senin üzerine borç değildir, fakat Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır için yaptığınız her harcama kendiniz içindir. Verdiklerinizi ancak Allah rızası için verirsiniz. Hayır için yaptığınız her harcamanın karşılığını da hiçbir haksızlığa uğramaksızın tam olarak alacaksınız.
(Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.
Onları yola getirmek senin boynuna borç değildir, ancak Allah dilediğini yola getirir. Yaptığınız her iyilik sırf kendiniz içindir. Siz yalnızca Allah rızasını gözetmenin dışında infak etmezsiniz. İyilik cinsinden ne infak ederseniz o size aynen ödenir. Size hiçbir şekilde haksızlık yapılmaz.
Onların yola gelmesi senin üzerine değil velâkin Allahdır ki dilediğini yola getirir, ve hayır namına her ne infak ederseniz hep kendi lehinizedir, ancak sırf Allah yüzünü gözeterek verirsiniz, bu vechile hayra dair her ne verirseniz karşılığı size tamamen ödenir ve hiç hakkınız yenmez
(Habibim!) onları (kâfirleri) hidâyete erdirmek, senin üzerine (yüklediğimiz bir vazife) değildir. (Senin vazifen sadece tebliğdir) velâkin Allah, hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf eden kimseyi (lütfuyla) doğru yola iletir. (Unutmayın ki,) verdiğiniz her hayır (infak ettiğiniz her mal) kendi (iyiliği) niz içindir. Yapacağınız hayırları sadece Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. (Rızamız doğrultusunda) yaptığınız her hayrın karşılığı, hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın (âhirette) size eksiksiz olarak verilecektir.
Onları hidayete iletmek sana düşmez. Allah, dileyeni doğru yola iletir.¹ Hayır olarak her ne infak² ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ı hoşnut etmek için infak yaparsınız. Yapacağınız her hayrın karşılığı size tam olarak verilir ve size asla haksızlık yapılmaz.
(Habîbim) onları (İnsanları) hidâyete erdirmek senin üstüne borç değil. Ancak Allah hidâyeti kime dilerse ona verir (nasıyb eder). Infak edeceğiniz hayır (mal) kendi fâidenizedir. Zâten siz, (Ey mü'minler) Allahın rızaasını aramakdan başka bir suretle infak da etmezsiniz ya. (Allah yolunda) maldan harcedeceğiniz (in mükâfatı) size fazlasıyle ödenecekdir. Siz (bu hususda da) haksızlığa uğratılmayacaksınız.
(Ey Resûlüm!) Onların hidâyete ermesi sana âid değildir (senin vazîfen ancak tebliğdir); fakat Allah, dilediğini (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirir.(2) Hem hayır (ve hasenât)dan ne sarf ederseniz, artık kendiniz içindir. Zâten (siz) yalnız Allah'ın rızâsını arzu ederek sarf edersiniz, bu yüzden hayır (ve hasenat)dan ne sarf ederseniz, (onun ecri) size tam olarak verilir ve (âhirette) size haksızlık edilmez.(3)
(Resulüm!) Onları hidayete erdirmek sana ait (senin elinde) değildir (senin görevin sadece tebliğdir). Lâkin Allah dileyeni (iman ve hidayeti tercih edip kendisine yöneleni) hidayete erdirir. Hayır (iyilik) olarak harcadıklarınız da kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları (infak ve yardımları çıkar, gösteriş vs. için değil) ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Oysa (insanlara) yapacağınız her iyilik size eksiksizce geri dönecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.*
Onların doğru yola girmeleri senin yükümlülüğün değil, Fakat Allah dileyeni doğru yola ulaştırır. Mallardan ihtiyaç sahiplerine ne harcarsanız, kendi nefsiniz içindir. Yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak şartıyla, mallardan ne harcarsanız size geri ödenir ve asla zulme uğramazsınız.
İnsanları doğru yola iletmek sana düşmez. Ancak Allah kimi dilerse onu doğru yola iletir. Vereceğiniz her iyi geçimliği ancak kendiniz için vermiş olursunuz. Vereceğiniz geçimliği yalnız Allah’ın sevgisini kazanmak için vermelisiniz. Verdiğiniz her iyi geçimliğin karşılığı size ödenir. Bu işte size kıyılmaz.
Onları hidayete erdirmek sana düşmez, fakat Allah dilediğine hidayet eder. Mal olmak üzere her ne harcederseniz kendinizedir [²]. Ancak Allah rızasını talep için harecedersiniz [³]. Her ne mal harcederseniz size tamamen mükâfatı verilir. Siz zülüm ve gadir de olunmazsınız.
(Ey Peygamber!) Onları doğru yola ulaştırmak sana düşmez. Ancak Allah dilediğini doğru yola ulaştırır. Hayır olarak ne harcarsanız harcayın [tunfikû], o sizin kendiniz içindir. Yalnız Allah’ın rızasını [vechillah] kazanmak için harcayınız. Hayır olarak ne harcarsanız, size tastamam geri döner ve siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.
(Ey Peygamber,) İnsanları hidayete erdirmek senin işin değil; zira ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Ve yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için harcamanız şartıyla, başkalarına her ne iyilik yaparsanız bu kendi yararınızadır: Çünkü yapacağınız her iyilik size olduğu gibi geri dönecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.
Senin görevin, onları her ne pahasına olursa olsun hidâyete erdirmek değildir. Sen sadece uyarmakla yükümlüsün ve dilediğini imana erdirme yetkisine sahip değilsin. Fakatyalnızca Allah’tır, samîmî bir kalple doğruya, gerçeğe ulaşmak isteyeni doğru yola ileten.
Ey inananlar! İyilik nâmına yaptığınız her harcama, aslında kendi faydanızadır. Çünkü siz yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için harcama yapıyorsunuz. O hâlde, şu müjde ile sevinin: Yaptığınız bütün iyilikler, size tam olarak —hem de kat kat fazlasıyla— geri ödenecek ve kesinlikle haksızlığa uğratılmayacaksınız.
Onların hidayeti sana düşmez; ama Allah, dileyeceği kimseleri hidayete eriştirir. Maldan ne harcarsanız, kendiniz içindir. Sadece Allah’ın vechini / rızasını gözeterek harcayacağınız şeyler ve maldan harcayacağınız şeyler size geri verilir. Haksızlığa uğratılmazsınız.
Resulüm! insanları yola getirmek senin görevin değildir. Ama Allah, değer bulduklarını yola getirecektir. Yaptığınız bütün hayırlar size geri dönecektir. Ama sadece Allah rızası için yapılanlar. Evet yaptığınız tüm hayırlar size aynen iade edilecektir. Hem de haksızlık edilmeden.
Ey Resulüm! İnkâr edenleri hidayete erdirmek sana ait değildir. Fakat Allah kendisinden hidayet dileyene hidayetini nasip eder. İyilik yapmak üzere mallarınızdan ne harcarsanız kendiniz içindir. Zaten siz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız. İyilik olarak her ne harcarsanız haksızlık yapılmadan karşılığı size tastamam ödenir.
Onların hidayeti senin üzerine (bir görev) değildir. Zira Allah dileyeni (layık gördüğünü) doğru yola ulaştırır. [*] Her ne iyilik [infak] ederseniz kendiniz içindir. [*]Yalnızca Allah rızası için [infak] edeceksiniz. Her ne iyilik [infak] ederseniz, size (karşılığı) tastamam verilecektir ve haksızlığa uğratılmayacaksınız.
(Ey Muhammed!) Onları doğru yola getirmek sana düşmez,¹ Allah, ancak dilediğini doğru yola iletir. Sadece Allah’ın rızasını kazanmak için harcamanız şartıyla, Allah yolunda hayır olarak her ne harcarsanız o, kendi menfaatinizedir.² Allah yolunda hayır olarak her ne harcarsanız, (âhirette) karşılığı size asla haksızlık yapılmadan eksiksiz olarak verilecektir.
[Ey Peygamber,] İnsanları hidayete erdirmek senin işin değil, ²⁶⁰ zira ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Ve yalnız Allah’ın rızasını kazanmak için harcamanız şartıyla, başkalarına her ne iyilik yaparsanız bu kendi yararınızadır: Çünkü yapacağınız her iyilik size olduğu gibi geri dönecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.
Onları doğru yola getirmek senin üzerine görev değildir. Fakat Allah, dileyen kimseyi doğru yoluna iletir. Hayır olarak her ne verirseniz, o kendiniz içindir. Siz, sadece Allah’ın rızasını kazanmak için verirsiniz. İyilik olarak ne verirseniz, size tastamam ödenir ve üstelik siz hiçbir haksızlığa uğramazsınız. 12/103, 28/56
(Ey Nebi!) İnsanların hidayeti senin elinde değildir; lâkin Allah tercih edeni/tercih ettiğini doğru yola yöneltir.[⁵¹⁵] Hayır için harcadığınız herhangi bir şey kendi yararınızadır;[⁵¹⁶] yeter ki yalnızca Allah’ı kazanmak[⁵¹⁷] için harcayın; ve hayır için yapacağınız bir harcama, size tastamam geri dönecek ve siz kesinlikle haksızlığa uğramayacaksınız.[⁵¹⁸]
(Ey Muhammed) Onları hidayete erdirmek, üstüne görev değildir. Ancak Allah, dilediğini doğru yola iletir. (Ey iman edenler) Hayır namına her ne harcamada bulunursanız, kendinizin yararınadır. (Hayrın sevabı alana değil, yapana, yani size aittir, onun mükafatına erecek olan sizsiniz. Bu bakımdan sadaka verdiğiniz kimselere minnet yükleyip eza etmeye hakkınız yoktur) Yapacağınız her hayrı, ancak Allah 'm rızasını kazanmak için yapmalısınız, her ne hayır yaparsanız (Rabbinizin katından) karşılığı ödenir (sevaplara nail olursunuz) Ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.
(Ey Muhammed) Onları yola iletmek sana düşmez, dileyeni doğru yola ileten Allah’tır. Verdiğiniz her hayır, kendiniz içindir. Çünkü yalnız Allâh’ın rızâsını kazanmak için veriyorsunuz. Verdiğiniz her hayır, size tastamam verilir ve hiç hakkınız yenmez.
Onları hidâyete erdirmek senin üzerine (bir vecibe) değildir. Velâkin Allah Teâlâ dilediğine hidâyet nâsip buyurur. Ve hayırdan her neyi infak ederseniz kendi nefsiniz için etmiş olursunuz. Ve siz ancak Allah Teâlâ'nın rızası için infakta bulunursunuz. Ve hayırdan her ne infak ederseniz size karşılığı ödenir ve siz zulme uğratılmayacaksınız.
Onları hak yola getirmek senin görevin değil, lâkin Allah dilediğini doğru yola getirir. Hayır olarak yaptığınız her harcama sadece kendiniz içindir. Zaten siz Allah rızasını aramaktan başka bir gaye ile infak etmezsiniz. İşlediğiniz her hayrın mükâfatı size tamamen verilir ve sizin hakkınız yenmez. [6, 52; 18, 28; 30, 38-39; 76, 9]
(Ey Muhammed) Onları yola iletmek sana düşmez, dilediğini doğru yola ileten Allah'tır. Verdiğiniz her hayır, kendiniz içindir. Çünkü yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için veriyorsunuz. Verdiğiniz her hayır, size tastamam verilir ve hiç hakkınız yenmez.
(Yâ Muhammed) İnsânların hidâyete götürülmesi senin üzerine değildir (sen bununla mükellef ve îmân itmelerinden mes'ûl değilsin) Lâkin Allâh dilediğini hidâyet ider. Hayırdan (maldan) infâk itdiğiniz her şey nefsiniz içündir. (Sevâbı ve ecrini siz kazanırsınız) Ancak Allâh rızasıyçün infâk idiniz. (Başka düşünceler sizi infâk veyâ men-'i infâka sebeb olmasun) Hayırdan her ne infâk ider iseniz Allâh tarafından mukâbili size virilür ve bunda size zulüm olunmaz (Hakkınız zâyi' ve sevâbınız eksik idilmez) [¹]
Senin görevin, onları yola getirmek değildir. Doğru yolu seçeni yola getiren Allah’tır.[*] Hayra yapacağınız her harcama kendiniz içindir. Harcamayı, sırf Allah rızasını kazanmak için yapmalısınız. Harcadığınız her malın karşılığı size tam olarak verilir ve haksızlık görmezsiniz.
(Ey Muhammed) Onları hidayete erdirmek senin üzerine borç değildir. Fakat Allah, dilediği kimseyi hidayete erdirir. İyilik olarak her ne verirseniz, o kendiniz içindir. Zaten siz, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için verirsiniz. İyilik olarak ne verirseniz haksızlığa uğratılmaksızın (bunun karşılığı) size eksiksizce ödenecektir.
Onları doğru yola iletmek senin görevin değildir; ancak Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır olarak ne harcayacak olsanız, kendiniz içindir. Zaten siz de ancak Allah rızası için harcarsınız. Hayır olarak harcadığınız şeyin karşılığı ise size eksiksiz ödenir; hiçbir haksızlığa uğramazsınız.
Onların iyiyi ve güzeli bulmaları, senin üzerine bir borç değildir. Tam aksine, dilediğini/dileyeni iyiye ve güzele kılavuzlayan Allah'tır. Nimet ve imkândan başkalarına bağışladığınız, esasında sizin öz benlikleriniz lehinedir. Allah'ın yüzünü arzulama dışında bir şey için infak etmiyorsunuz. İnfak ettiğiniz her nimet size tam bir biçimde geri verilir. Ve siz, asla zulme uğratılmazsınız.
yoķdur üzerüñe ŧoġrıı yolları anlaruñ” velįkin Tañrı ŧoġru yol gösterür aña kim diler. daħı her ne kim nafaķa eyleyesiz ħayr, gendüzüñüz içündür. daħı nafaķa eylemeyesiz illā dilemeginden ötürü Tañrı. daħı her ne kim nafaķa eyleyesiz ħayr, tamām degürinile size; daħı siz žulm olınmayasız.
Yā Muḥammed senüñ üstüñe degüldür anlaruñ hidāyetleri, līkin TañrıTa‘ālā hidāyet virür kime dilese. Daḫı ne kim ṣadaḳa eyleseñüz māluñuzdan nefslerüñüz içündür, daḫı ṣadaḳa eylemeñüz illā Tañrı Ta‘ālā rāżīlıġı‐çun.Daḫı her ne kim ḫarc eyleseñüz māldan ‘ivażı tamām virilür size, daḫı sizehīç ẓulm olunmaz.
(Ya Rəsulum!) İnsanları doğru yola yönəltmək sənin borcun deyildir. (Sənin vəzifən ancaq onları haqq yola də’vət etməkdir). Allah kimi istərsə, onu doğru yola yönəldər. Malınızdan sərf etdiyiniz hər hansı bir şeyin (mənfəəti) ancaq özünüz üçündür. Siz onu yalnız Allahın razılığını qazanmaq üçün verirsiniz. Malınızdan verdiyiniz hər hansı bir şeyin əvəzi tamamilə sizə ödəniləcəkdir. Sizə əsla zülm edilməz!
The guiding of them is not thy duty (O Muhammad), but Allah guideth whom He will. And whatsoever good thing ye spend, it is for yourselves, when ye spend not save in search of Allah's countenance; and whatsoever good thing ye spend, it will be repaid to you in full, and ye will not be wronged.
It is not required of thee (O Messenger., to set them on the right path(320), but Allah sets on the right path whom He pleaseth. Whatever of good ye give benefits your own souls, and ye shall only do so seeking the "Face(321)" of Allah. Whatever good ye give, shall be rendered back to you, and ye shall not Be dealt with unjustly.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |