Lâ ikrâhe fî-ddîn(i)(s) kad tebeyyene-rruşdu mine-lġayy(i)(c) femen yekfur bi-ttâġûti veyu/min bi(A)llâhi fekadi-stemseke bil’urveti-lvuśkâ lâ-nfisâme lehâ (k) va(A)llâhu semî’un ‘alîm(un)
Dinde zor yok. Gerçekten de doğru yolla azgınlık apaçık meydana çıkmıştır. Kim putları inkar edip Tanrı'ya inanırsa şüphe yok, öyle sağlam bir kulpa yapışmıştır ki hiç kopmaz o ve Allah her şeyi duyar, bilir.
(İnsanları İslam’a sokmak için de, ibadetleri yaptırmak için de) Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapkınlık ve azgınlıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu (İslam dışı sistemleri ve zalim kişileri terk ve inkâr ederek onları) tanımayıp Allah’a inanırsa (İslam nizamına tâbi olursa); artık o, şüphesiz sapasağlam bir kulpa yapışmıştır ki; bunun kopması yoktur (Kur’an’a tutunanların mahrum ve mahcup olma endişesi kalmamıştır). Allah, İşitendir, Bilendir.
Artık dine girmekte baskı ve zorlama yoktur. İslâm yeryüzünde duyulup bilinmek suretiyle doğruluk, sapıklıktan ayrılıp belli olmuştur. O halde şeytânî güçlere ve düzenlere uymayı reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam kulp olan İslâm'a tutunmuşlardır. Zira Allah herşeyi işitendir, herşeyi bilendir.
Din ve vicdan hürriyeti, baskıyla, zorbalıkla tahdit edilemez. Kimse baskıyla, tehditle İslâm dinine girmeye zorlanamaz. Hak, doğru, huzurlu ve aydınlık yol, sonu pişmanlıkla biten, haince düşünceler içeren, helake maruz sapık yollardan ayırt edilerek iyice açıklanmıştır.
Her kim, putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerle, idarelerle şeytanî güçlerle, tağut ile ilişiğini keser, geçmişin kirlerinden arınarak Allah'a, Allaha imanın gerektirdiği esaslara iman ederse, sağlam, kopması mümkün olmayan bir kulpa, İslâm'a yapışmış, hukukun üstün, hakkın ve adaletin belirleyici güç olduğu en güvenli bir topluma, İslâm toplumuna katılmış olur. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan tamamen ayrılmıştır. Kim Tağut'u inkar edip Allah'a iman ederse en sağlam kulpa yapışmış olur. [55] Onun kopması sözkonusu değildir. Allah duyandır, bilendir.
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.
Cizye vermeyi kabul eden kitap ehlini (kâfirleri), İslâm dinine girmek için zorlamak ve onlara cebretmek yoktur. İman ile küfür, kesin olarak meydana çıkmıştır. Artık kim, azgınlığa ve sapıklığa sevkedenleri tanımayıpta Allah'a iman ederse, o muhakkak ki, kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa tutunmuştur. Allah kemâliyle işitici ve bilicidir. (bazı müfessirlere göre bu âyeti kerimenin hükmü kıtal âyeti kerimesinin nâzil olmasıyla nashedilmiş, kaldırılmıştır.)
Artık, dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan, iman küfürden ayrılıp netleşmiştir. Kim Tağut’u (azgın sapıkları, şeytanı) kabul etmezse, Allah’a inansa, o çok sağlam bir hayat damarına tutunmuş demektir. O damar hiçbir zaman kopmaz. Hiç şüphesiz Allah, çok iyi işiten ve çok iyi bilendir.
Dinde zorlama yoktur. Artık doğru, yanlıştan ayrılmıştır. O halde tâğûtu/insanı Allah'tan uzaklaştıran her şeyi inkâr edip Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam kulpa tutunmuşlardır. Zira, Allah her şeyi işitendir; her şeyi bilendir.[43]
Dinde zorlamak yoktur, doğru yol, eğri yoldan ayrılmış bulunuyor, şeytanı atarak, Allahına inanan, imdi sağlam bir kulpa yapışmış bulunuyor, onun kopması yoktur, Allah işitir, bilir
Dinde (iman etmede/İslam'a girmede ve İslam'ı yaşamada) zorlama/dayatma yoktur. Artık doğru ile yanlış (hak ile batıl, iman ile küfür) birbirinden ayrılmıştır. Böylece, şeytani düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam bir kulpa/tutamağa yapışmıştır. Allah (her şeyi) hakkıyla işitendir, (her şeyi) hakkıyla bilendir.
Dinde cebir ve tazyîk yokdur. Râh-ı müstakîm dalâletden kolayca tefrîk olunur. Tağûta (şeytan ve puta) îmân itmeyüb Allâh’a îmân idenler kırılmaz bir kalb yakalamışlar dimekdir. Allâh her şeyi işidir, her şeyi bilür.
Dinde zorlama yoktur; Artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Tağutu (saptırıcıları) inkar edip Allah'a inanan kimse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah işitendir, bilendir.
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.[73]
Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.
Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.
Dinde zorlama yoktur. Artık doğruluk, sapıklıktan ayrılmıştır. Kim ki tağutu (despotları ve şeytani doktrinleri) inkar edip ALLAH'a inanırsa, kopmaz ve sağlam bir bağa yapışmıştır. ALLAH İşitir, Bilir.
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.
Dinde ikrah yok, rüşd, dalâlden cidden ayrıldı, artık her kim Taguta küfredib Allaha iyman eylerse o işte en sağlam tutamağa yapışmıştır, öyle ki onun için kopmak yok, Allah işidir, bilir
(Îmân edip etmeme hususu, kişinin kendi cüz’î irâdesine bırakılmıştır. Bundan dolayıdır ki) dinde zorlama (kâfiri, zorla müslüman yapmak) yoktur. Doğruluk sapıklıktan, (îmân, küfürden) ayrılmış, (hakikat ortaya çıkmış) tır. O hâlde, kim, şeytana itaat edenler ve putlara tapanları (n söylediklerini) reddederek, Allah’a inanırsa, (işte o kimse) kopmak bilmeyen sapasağlam bir (hakikat) kulp (un) a yapışmıştır. Allah her şeyi hakkıyla işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
Dinde zorlama yoktur. Artık, doğru olan yanlış olandan kesin olarak ayrılmıştır. Kim tâğûtu¹ reddedip, Allah'a inanırsa, kuşkusuz ki kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa tutunmuş olur. Allah, Her Şeyi İşiten ve Her Şeyi Bilen'dir.
Dînde zorlama yokdur. Hakıykat, îman ile küfr apaçık meydana çıkmışdır. Artık kim şeytanı tanımayıp da Allaha îman ederse o, muhakkak ki kopması (mümkin) olmayan en sağlam kulpa yapışmışdır. Allah hakkıyle işidici, (her şey'i) kemâliyle bilicidir.
Dîn(e girme)de zorlama yoktur;(3) îman küfürden şübhesiz iyice ayrılmıştır. Artık kim tâğûtu (Allah'ın yerine tuttukları herşeyi) inkâr edip Allah'a îmân ederse, böylece şübhesiz kopmayan çok sağlam kulpa tutunmuştur! Allah ise, Semî' (hakkıyla işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.
Dinde (inanç, fikir, düşünce ve dini kabul edip etmeme hususunda şiddet, baskı ve) zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış birbirinden ayrılmıştır: O hâlde, kim tağuta (ilahlık taslayan, insanları kul, köle edinen, azgın, zalim, despot, diktatör ve tüm şeytani güç ve düzenlere) uymayı reddedip Allah’a inanırsa, muhakkak ki o hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuştur: Ve Allah (her şeyi) işitendir, (her şeyi) bilendir.*
Dinde zorlama yoktur. Doğru ile yanlış açıkça birbirinden ayırt edilmiştir. (Allah hakkındaki tanıtıcı bilgilerden sonra) Kim, Allah’a karşı isyan eden azgınları reddeder de, Allah’a iman ederse, sapasağlam, asla kopmayan bir kulpa tutunmuş olur. Allah işiten ve her şeyi bilendir
Dinde zorlama yoktur. Artık doğru yol, iğri yoldan ayrılmıştır. Bundan böyle her kim Şeytan’ı tanımayıp da Allah’a inanacak olursa gerçekten o, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa yapışmış olacaktır. Allah işiticidir, bilicidir.
Dinde zorlamak yoktur [¹¹]. Artık hak ile bâtıl [¹²] belli oldu. Herkim Tağut/u tanımaz [¹³], Allah/a iman ederse o kimse kopmak ihtimali olmayan sağlam bir kulpa [¹⁴] sarılmış olur. Allah semi/dir, hakkıyle âlimdir.
Dinde zorlama yoktur. ¹⁶⁷Artık kurtuluş yolu ile azgınlık/ cehalet yolu apaçık ortaya çıkmıştır. Kim şeytanî güçleri [Tâğût] inkâr eder ve Allah’a inanırsa, bilsin ki o, kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, Semî’dir, Alîm’dir.
Dinde zorlama yoktur; artık hidayetle dalalet birbirinden iyice ayrılmıştır. Tağutu inkâr edip Allah'a iman eden kimse, böylece kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah şüphesiz işitendir, bilendir.
İslâm dini bir inanç ve o doğrultuda yaşam tarzıdır. Onu böyle kabul etmek kişinin özgür seçimine bağlıdır. Çünkü Dinde zorlama yoktur. Hiç kimseye, herhangi bir dini kabul veya reddetme konusunda baskı yapılamaz. İnanç özgürlüğü baskı ve zorbalıkla sınırlandırılamaz. Ayrıca kimsenin Müslüman olma mecburiyeti yoktur. Gerçekler açıkça anlatılıp zihinler aydınlatıldıktan sonra, her insan kendi özgür iradesiyle bir tercihte bulunur ve bunun sorumluluğunu da yine kendisi taşır. Çünkü doğru yol, eğri yoldan tamamen ayrılıp açıkça ortaya konmuştur. Artık her kim, kelime-i tevhidin ilk rüknünde ifâde edildiği gibi, Allah’ın otoritesini ve hükümlerini hiçe sayan insan ve cin şeytanlarının egemenliğini, yani tağutları inkâr eder, Lâ ilâhe der ve hayatın her alanında tek egemen güç olarak Allah’a inanırsa, illallah derse, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa tutunmuş olur. Hiç kuşkusuz Allah, her şeyi işitendir, bilendir.
Evet, inanıp inanmamakta serbestsiniz, fakat şunu iyi bilin ki:
Din’de ikrah / zorlama yoktur. Rüşd / Doğruluk, Eğrilik’ten ayrılarak açıkça belli oldu. Kim Tâğût’u / İsyancı Azgınlar’ı inkâr ederse ve Allah’a inanırsa, kesinlikle kopması olmayan Sağlam Tutamağa yapışmıştır. Allah bilen işitendir.
Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ve yanlış ortadadır. İnsanı baştan çıkaran şeyleri reddedip de Allah'a inananlar, asla kopma ihtimali olmayan en sağlam kulpa tutunmuşlardır. Allah, engin bilgi gücüyle her şeyi duyar.
Ayetlerimize inanmak, ayetlerimizle bildirdiğimiz ilkelere, yasalara uymak konusunda hiç kimseye zorlama yoktur. Rabbiniz size dünya hayatında özgürlük vermiştir. Size katından bilmediğiniz gerçekleri açıklayan ayetleriyle barış, huzur, esenlik içinde yaşamanız için gereken ilkeleri ve yasaları bildirmiştir. Kişisel olarak bütün olayları değerlendirebilmeniz için, akıl, muhakeme, irade vermiştir. Rabbiniz ister ki; herkes özgürlük içinde aklını, muhakemesini, iradesini kullanarak tarafını seçsin! Hiç kimseye baskı yapılmasın! Hiç kimseye zorla inanacaksın denilmesin! Herkes dilediği gibi inansın, dilediği gibi yaşasın! Kendi sorumluluklarını üstlensin! Biz ayetlerimizle yeteri kadar neyin iyilik, neyin kötülük, neyin doğruluk, neyin sapıklık olduğunu açıkladık! İnsanlar ön yargılarını bırakıp ayetlerimizde anlatılan gerçeklere dikkat ederlerse gerçeğe hidayet ederler. Yoksa şeytana uyup, eğriliğe, sapıklığa, yanlışa saparlar. İnsanlar birbirlerine zulüm yapmadıktan, özgürce yaşam haklarına dokunmadıktan sonra kimseye en gel olunmaz. Sizin yapacağınız şey insanların özgürce yaşamalarını engelleyen sapıklara, faşistlere, azgınlara, kendi yasalarıyla insanlara hükmeden zorbalara karşı çıkmaktır. Değilse bir insan bütün sorumluluklarını yüklenerek, ben Allah’a inanmıyorum, ayetlere inanmıyorum, dini İslam’a inanmıyorum, İslam’ın ilkelerine ve yasalarına inanmıyorum, bundan dolayı Allah dediğiniz güç beni öldükten sonra cezalandıracaksa cezalandırsın, bu sizi ilgilendirmez. Ben inancımı size dayatmıyorum! Sizin inancınıza ve yaşamınıza karışmıyorum! Malınızda, mülkünüzde, paranızda, pulunuzda, evinizde, barkınızda, yaşamınızda gözüm yok! Ben sizi insan olarak kabul ediyorum! Sizin inancınıza göre yaşamanıza bir şey demiyorum diyorsa artık ona da aynı haklar verilmiştir. Bu kadar açık seçik olan bir olayda taraflar özgürce inançlarını, yaşamlarını seçebilir. Rabbiniz size sadece şunu bildirir. Kim ayetlerimdeki gerçeklere inanarak, ilkelerime ve yasalarıma göre yaşamını kurmuşsa; o kopmak bilmeyen sapasağlam güce tutunarak sağlam bir yola girmiştir. İnkâr edenler de ahiretteki hesabın sorumluluğunu üstlenirler. Allah her şeyi hakkıyla işiten ve bilendir.
Dinde zorlama yoktur. [*] Elbette doğru yanlıştan ayrılmıştır. Kim [tağut]’u [*] (azgınlık edeni) reddedip Allah’a inanırsa, kopmayan en sağlam kulba [*] yapışmış demektir. [*] Allah duyandır, bilendir.
Dinde zorlama¹ yoktur.² Çünkü doğruluk sapkınlıktan tamamen ayrılmıştır. Artık kim tağutu³ inkâr edip sadece Allah’a inanırsa, artık o, kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Şüphesiz Allah, (söylediklerinizi) hakkıyla işitendir, (her şeyi) tam bilendir.
DİNDE zorlama yoktur. ²⁴⁹ Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytanî güçlere ve düzenlere ²⁵⁰ (uymayı) reddedenler ve Allah’a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.
Dinde zorlamanın/baskının hiçbir şekli yoktur. Hak yol, batıl yoldan apaçık ayrılmıştır. Kim tağutu şer güçleri inkâr ederde Allah’a inanır-güvenirse, muhakkak ki o, kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 11/28, 3/4, 39/17
Zorlama dinde yoktur.[⁴⁷⁶] Artık doğru ile yanlış birbirinden seçilip ayrılmıştır. Şu hâlde kim putlaştırılmış azgınları[⁴⁷⁷] reddeder de Allah’a inanırsa, kesinlikle kopmaz bir kulpa yapışmış olur: zira Allah her şeyi sınırsız işitendir, her şeyi limitsiz bilendir.
Dinde zorlama yoktur; artık hak ile batıl (iman ile küfür) birbirinden ayrılmıştır! (Kimseyi İslam dinine girmeye zorlamayınız, çünkü bu din son derece açıktır, Allah’ın İslam’a ilettiği, basiretini aydınlattığı kimseler İslam’a kendiliklerinden girerler) O halde kim şeytanı reddedip de, Allah'a iman ederse şüphe yok ki o; kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah, herşeyi hakkıyle işitendir ve hakkıyle bilendir.
Dinde zorlama yoktur. Çünkü sapıklık doğru olandan apaçık beyan edilmiştir. O hâlde, kim tâğûtu/azgınlığı tanımayıp Allah’a iman ederse, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Dinde ikrah (zorlama) yoktur. Doğruluk, sapıklıktan iyice ayrılmıştır. Artık her kim şeytana küfreder, Allah Teâlâ'ya imânda bulunursa kopması bulunmayan bir kulpa yapışmış olur ve Allah Teâlâ semîdir, alîmdir.
Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, sapıklıktan, hak batıldan ayrılıp belli olmuştur. Artık kim tağutu reddedip Allah'a iman ederse, işte o, kopması mümkün olmayan en sağlam tutamağa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir, bilir.
Dinde zorlama yoktur. Doğruluk, sapıklıktan seçilip belli olmuştur. Kim tağut (şeytan)ı inkar edip Allah'a inanırsa, muhakkak ki o, kopmayan, sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitendir, bilendir.
Dînde ikrâh ve icbâr yokdur. Rüşd, gayy'den (hak bâtıldan, îmân küfürden) ayrıldı ve tebeyyün itdi. (Bu kadar mu'cizât ve âşikâr âyât ile îmân ve küfür birbirinden ayrılub anlaşıldı) Şeytân veyâ esnâm veyâ diğer bir şeye 'ibâdetden dönüb Allâh'a îmân iden kimse kırık ve kesiği olmayan sağlam bir ipe yapışdı (sağlam ipin insânı kuyûdan veyâ girdâbdan çıkardığı gibi îmân da insânı küfürden çıkarır) Allâh Te'âlâ her şeyi işidir ve bilir.
Dinde zorlama yoktur. Hak yol, batıl yoldan apaçık ayrılmıştır. Kim tağutu tanımayıp, Allah'a iman ederse, muhakkak ki o (kimse) kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır. Artık kim tâğutu(133) reddedip Allah'a iman ederse, kopmaz ve kırılmaz, sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah ise herşeyi işiten, herşeyi bilendir.
Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.
güc-ile dutmaķ yoķdur din içinde bu āyet mensuhdur, seyf āyeti-y-ile. bayıķ bellü oldı ŧoġru yol, azgunlıķdan. pes her kim kāfir ola Tañrı’dan ayruķ ŧapılaña ya'nį şeytāna yā daħı butlara; daħı inana Tañrı’ya: bayıķ yapışdı ķulpa berk, kesilmeġi yoķdur anuñ daħı Tañrı işidicidür bilicidür.
Güç yoḳdur dīn içinde. Taḥḳīḳ bellü oldı doġru yol azġunluḳda. Pes kimkāfir olsa şeyṭāna, daḫı īmān getürse Tañrıya, ol yapışupdur muḥkem ipeki hīç kesilmek, üzülmek yoḳdur anuñ. Daḫı Tañrı Ta‘ālā işidicidür, bili‐cidür.
Dində məcburiyyət (zorakılıq) yoxdur. Artıq doğruluq (iman) azğınlıqdan (küfrdən) ayırd edildi. Hər kəs Taqutu (Şeytanı və ya bütləri) inkar edib Allaha iman gətirsə, o, artıq (qırılmaq bilməyən) ən möhkəm bir ipdən (dəstəkdən) yapışmış olur. Allah (hər şeyi olduğu kimi) eşidəndir, biləndir!
There is no compulsion in religion. The right direction is henceforth distinct from error. And he who rejecteth false deities and believeth in Allah hath grasped a firm hand hold which will never break. Allah is Hearer, Knower.
Let there be no compulsion(300) in religion: Truth stands out clear from Error: whoever rejects evil and believes in Allah hath grasped the most trustworthy hand-hold, that never breaks(301). And Allah heareth and knoweth all things.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |