اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ
(A)llâhu lâ ilâhe illâ huve-lhayyu-lkayyûm(u)(c) lâ te/ḣużuhu sinetun velâ nevm(un)(c) lehu mâ fî-ssemâvâti vemâ fi-l-ard(i)(k) men że-lleżî yeşfe’u ‘indehu illâ bi-iżnih(i)(c) ya’lemu mâ beyne eydîhim vemâ ḣalfehum(s) velâ yuhîtûne bişey-in min ‘ilmihi illâ bimâ şâ(e)(c) vesi’a kursiyyuhu-ssemâvâti vel-ard(a)(s) velâ yeûduhu hifzuhumâ vehuve-l’aliyyu-l’azîm(u)
Öyle bir Allah ki ondan başka yoktur tapacak. Diridir, her an yarattıklarını tedbir ve tasarruf edip durur. Ne uyuklamaya kapılır, ne uykuya dalar. Onundur ne varsa göklerde ve yeryüzünde. Kimdir izni olmadıkça onun yanında şefaate kalkışacak? Önlerindekini de bilir, artlarındakini de. Onun bilgisinden, dilediği miktardan başka hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri de kaplayıp kucaklamıştır, yeryüzünü de. Göğü, yeri korumak, ona ağır da gelmez. O'dur çok yüce ve çok ulu.
Allah (O’dur ki), Kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. (Ve bu asla mümkün değildir.) O sürekli diridir ve yarattıklarını koruyup yönetendir. O’nun bir (an bile) uyuklaması (gaflet basması) ve uykuya dalması yoktur. (Allah bu kusurlardan münezzehtir.) Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. (Her şey O’nun elinde ve emrindedir.) O’nun izni olmadan, (Allah’ın) katında kim (başkalarına aracılık için) şefaat edebilir? O, onların geçmişlerini ve geleceklerini (bütün mahlûkatın önceden ettiklerini ve sonradan işleyeceklerini) bilir. Onlar (kulları) ise, O’nun ilminden, O’nun dilediğinin dışında hiçbir şeyi kavrayamazlar. (Bildiklerini de Allah öğretir.) O’nun Kürsüsü (hükümranlığı), gökleri ve yeri (tamamen) kaplamış ve kuşatmış vaziyettedir. Onları (gökleri ve yeri) koruyup gözetmek (asla) O’na ağır da gelmemektedir. O, çok Yücedir, çok büyük Azamet sahibidir.
Allah ki, O'ndan başka gerçek ilah yoktur; her zaman diridir. Bütün varlıkların tek yöneten ve gözeteni O'dur. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin yanında kim kime şefaat edebilir? O yarattıklarının geçmişlerini ve geleceklerini bilir. Oysa O dilemedikçe, insanlar O'nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudret ve egemenliği gökleri ve yeri kaplamıştır. Göklerde ve yerde olanların tümünün korunup desteklenmesi O'na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O'dur.
O Allah'tır, Allah. Hak ilâh yalnızca O'dur. Ebedî hayat ile diri, ölümlü olmaktan uzaktır. Varlık âlemini ayakta tutan ve düzenini elinde bulunduran O'dur. Onu ne gaflet basar ne de uyku. Göklerdeki varlıkların ve imkânların hepsi ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O'nun mülkündedir, O'nun tasarrufundadır. O'nun yanında, benzer sıfatların tecellisiyle kudret ve tasarruf kullanan eş bir varlık olmak kimin haddine? Yalnızca O'nun izniyle ilâhî planlamayı yürütenlere görev dağılımı yapılır. O kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını, bildiklerini, bilgi ve idrakları dışında olanı, dünyalarını ve âhiretlerini bilir. Onlar ise, O'nun sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Onun hâkimiyeti, saltanatı, kudreti, otoritesi ve düzeni bütün gökleri ve yeri içine alır. Gökleri ve yeri bir bütünlük içinde tek elden tedbir ile idare etmek, gözetmek, korumak, taahhütlerini yerine getirmek Allah'ı yormaz, Allah'a ağır da gelmez. O şanı yüce Allah pek yüce, pek büyüktür.
Allah, kendinden başka ilah olmayan (ilah)dır. O, sürekli diridir ve yaratıklarını sürekli koruyup gözetendir. Onu ne bir uyuklama ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun katında kendisinin izni olmadan kim şefaat edebilir! O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun ilminden dilediği kadarından fazla bir şeyi kuşatamazlar. O'nun Kürsi'si gökleri ve yeri kaplamıştır. [54] Bunları korumak O'na güç gelmez. O, çok yüce, çok büyüktür.
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kâimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.
Allah o Allah'dır ki, kendinden başka hiç bir ilâh (Tanrı) yoktur (Ondan başka ibadete müstahak mâbud yoktur). O ezelî ve ebedî hayat ile bizâtihi (kendiliğinden) diridir, (bâkidir). Zât ve kemâl sıfatlarıyla yaratıkların (mahlûkatın) bütün işlerinde hâkim ve kâimdir, her şey onunla kâimdir. Onu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça katında kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların (dünya ve âhirete ait) önlerinde ve arkalarındaki gizli ve aşikâr her şeyini bilir. Onlar (varlıklar-yaratıklar) ise, Allah'ın dilediği kadarından başka, ilâhî ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü (mülk ve saltanatı) gökleri ve yeri çevrelemiş, kaplamıştır. Gökleri ve yeri korumak, gözetmek, ona zorluk ve ağırlık vermez. O, çok yüce, çok büyüktür.
Allah, Ondan başka ilah olmayan Zat-ı Akdestir. Hayy ve Kayyum’dur (kendi kendine yeterlidir.) Hiçbir an esneme ve uyku O’nu tutmaz. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nundur.. O’nun izni olmadan, hiç kimse O’nun yanında şefaat edemez. O, onların geçmişlerini ve geleceklerini bilir. O’nun istediğinden başka, O’nun ilminden hiçbir şey öğrenemezler. Onun idare ve saltanatı, gökleri ve yeri kuşatmıştır. Yer ve göklerin muhafazası, O’nu yormaz. O çok yüce ve çok büyüktür.
Allah'tan başka ilah yoktur; her zaman diridir; bütün varlıkların kendi kendine yeterli kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmaksızın katında şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da arkalarında olanı da bilir; O dilemedikçe insanlar O'nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar. Onların korunup desteklenmesi O'na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O'dur.[42]
Allah odur, ondan özge Tanrı yok, o diridir, o durur, ne uyuklar, ne uyur, göklerde, yerde de olan onundur, Allahın yanında, onun izni olmadan kimdir şefaat yapan, bilir Allah onların, hem yaptıkların, hem hem de yapacakların, Allah neyi diler kendinin bilgisinden, ancak onu bilirler, kaplamıştır bilgisi hem gökleri, hem yeri, onları saklamaktan olmaz ki o incine, o, uludur, o, yüce
Allah, ondan başka ilah olmayan, kendisini gaflet ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını koruyup yönetendir. Göklerde ve yerde olan her şey onundur. Onun izni olmadıkça onun katında kim şefaat (başkaları için aracılık) edebilir? Kullarının önlerindeki ve arkalarındaki (geçmiş ve gelecekleri, yaptıkları ve yapacakları) ne varsa hepsini o bilir. Onlar ise onun dilediği kadarından başka onun ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Onun hükümranlığı gökleri ve yeri (tamamıyla) kaplamıştır. O (gökleri ve yeri ve oralarda buluna)nları koruyup gözetmek ona ağır gelmez. O çok yücedir, çok büyüktür.
Allâh yegâne Allâh’dır, dâimâ zîhayat ve lâ yetegayyerdir. Kendinden başka Allâh yokdur, gevşeklik ve uyku âna aslâ ’ârız olmaz. Semâvâtda ve ’arzda ne var ise ânındır. İzni olmaksızın ânın yanında kim şefa’at idebilür? Hafî ve zâhir ne var ise bilür ve insânlar ancak bildirdiği kadar ’ilim ihâta idebilürler. Kürsî-i tahtı semâvâta ve ’arza irişiyor ve ânın muhâfazası içün hiç bir zahmet ihtiyâr itmez, büyük ve ’azîmdir.
Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur.[70] O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir?[71] O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.[72]
Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür.
Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdiklerinin dışında insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.
ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur, Yaşayandır, Sonsuzdur. Kendisini ne dalgınlık ne de uyuklama tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan kim O'nun katında aracılık edebilir? Onların geçmişini ve geleceğini bilir. Dilediği miktar dışında O'nun bilgisinden hiç bir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları düzen içinde korumak onu yormaz. O Yücedir, Büyüktür.
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.
Allah, başka tanrı yok ancak o, daima yaşıyan, daima duran tutan hayy-ü kayyum o, ne gaflet basar onu ne uyku, Göklerdeki ve Yerdeki hep onun, kimin haddine ki onun izni olmaksızın huzurunda şafaat edecek? onların önlerinde ne var arkalarında ne var hepsini bilir, onlar ise onun dilediği kadarından başka ilmi ilahîsinden hiç bir şey kavrıyamazlar, onun kürsîsi bütün Gökleri ve Yeri kucaklamıştır her ikisini görüb gözetmek ona bir ağırlık da vermez o öyle ulu, öyle büyük azametlidir
O Allah ki, kendisinden başka ilâh yoktur, ezelî ve ebedî hayat sahibidir, her şey varlığını devam ettirmekte O’na muhtaçtır. O’nu ne bir uyuklama (gaflet) ne de bir uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmaksızın, O’nun nezdinde şefaatte bulunacak kimdir? O, kullarının önlerinde olanı (gizli-açık bütün yapacaklarını) ve arkalarındakileri (gizli-açık bütün yaptıklarını, ezelî ilmi ile) bilir. Onlar, O’nun ilminden kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. (Zaman ve mekândan münezzeh olan) Allah’ın (yaratmış olduğu) *kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (Gökleri ve yeri koruyup idare etmek,) *Allah’a zor gelmez. O, çok yücedir, azamet sahibidir.
Allah: O'ndan başka ilâh yoktur. O, sürekli diridir, koruyup gözetendir. O'nda ne bir dalgınlık olur ne de O'nu bir uyku tutar. Göklerde ve yerde olan her şey O'nundur. İzni olmaksızın¹ O'nun katında şefaatte bulunabilecek kimmiş? Onların² önlerinde ve arkalarında³ olan her şeyi bilir. Onlar, O'nun ilminden ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. O'nun egemenliği yeri ve göğü kuşatmıştır. Bunları korumak O'na ağır gelmez. O, Çok Yüce ve Çok Güçlü'dür.
Allah (o Allahdır ki) kendinden başka hiç bir Tanrı yokdur. (O, zatî, ezelî ve ebedî hayaat ile) diridir (baakıydir). Zâtiyle ve kemâliyle kaaimdir. (Yaratdıklarının heran tedbîr-ü hıfzında yegâne haakimdir, her şey onunla kaaimdir). Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça nezdinde şefaat edecek kim miş. O (yaratdıklarının) önlerindekini, arkalarındakini, (yapdıklarını, yapacaklarını, bildiklerini, bilmediklerini, açıkladıklarını, gizlediklerini, dünyalarını, âhiretlerini, hülâsa her şey'ini, her şey'ini) bilir. (Mahlûkatı) onun ilminden yalnız kendisinin dilediğinden başka hiç bir şey'i (kaabil değil) kavrayamazlar. Onun kürsüsü gökleri ve yeri (kucaklamışdır, o kadar) vâsi'dir. Bunların nigehbanlığı Ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok büyükdür.
Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur. (O,) Hayy (hayâtı ezelî ve ebedî olan)dır, Kayyûm (bütün mevcûdât kendisiyle kaim olan)dır. O'nu ne bir uyuklama, ne de bir uyku tutar. Göklerde ne var, yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan O'nun huzûrunda şu şefâat edecek olan kimdir? (Onların) önlerindekini ve arkalarındakini (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Hâlbuki (onlar ise) O'nun ilminden, dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Kürsî'si,(1) gökleri ve yeri kaplamıştır; her ikisinin muhâfazası O'na ağır gelmez. Ve O, Aliyy(pek yüce olan)dır, Azîm (pek büyük olan)dır.(2)
Allah: Ondan başka ilâh yoktur. O, hay (daima var ve diri) olandır, kayyûm’dur (Kendi zâtı ile var olup zeval bulmayan, evrenin nizamını elinde bulunduran, bütün varlıkları, kâinatı koruyup gözeten, yöneten ve yönlendiren O’dur. Her şey, O’nun iradesiyle ve evrene koymuş olduğu yasalarla varlık ve intizâmını sürdürmektedir. Onun kudret ve iradesi kesintisizdir;) Onda ne bir dalgınlık olur ne de onu bir uyuklama tutar. Göklerde ve yerkürede (tüm evrende) olan her şey onundur. İzni olmadıktan sonra onun katında şefaat edebilecek kimmiş? O, onların önlerinde ve arkalarında olan her şeyi bilir. Oysa onlar, onun ilminden ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. O’nun egemenliği gökleri ve yerküreyi (bütün evreni) kuşatmıştır. Ve bunları (bütün evreni ve onun denge ve düzenini) korumak O’na ağır gelmez. O, (çok) yücedir, azamet (büyüklük ve mutlak otorite) sahibidir. *
Allah, kendisinden başka ilah olmayan, sonsuz hayat sahibi (hep diri olan) ve Varlık dünyasında var olanları düzenleyip idare edendir. O’nda ne dalgınlık vardır, nede O’nu uyku tutar. Göklerde ve yerde olanların tümünün sahibi de O dur. O halde O’ndan izin almadan, O’nun katında (hesaba çektiği kulları hakkında bilmediği bir şeyler varda, Allah’a hatırlatmak için) aracı olup, arka çıkacak (şefaat edecek) kimdir? O kullarının önünde olanları (yaptıklarını) da, arkalarında olanları (yapmaları gerekenleri yapmadıklarını) da bilir. O’nun kendisi hakkında ki bilgiye, ancak O’nun bildirdiğinden başkaca bilgiye ulaşamazlar, ama O’nun ilmi (kürsüsü) her şeyi kuşatır, göklerin ve yerlerin bilgisini muhafaza etmek, asla O’na ağır gelmez. Zira O, en yüce ve en büyük olandır.
O Allah ki kendinden başka tanrı yoktur, diri olan, kendi kendine var olan da Odur. Onu ne uyuklama tutar, ne de uyku. Yerlerde, göklerde ne varsa Onundur. Onun dileği olmadıkça kim Onun katında bir başkasını kayırabilir. Önceden olanları bilen de Odur, sonradan olacakları bilen de O. Onun bilgisinden yalnız Onun dilediği kadarını kavrıyabiliriz. Onun egelik alanı yerleri de kaplar, gökleri de. Her ikisini de korumak Onu yormaz. Allah yücedir, uludur.
Allah ki, O/ndan başka tapacak yoktur, Hay olan, Kayyum [⁹] olan O/dur. O/nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde, yerde ne varsa hep O/nundur. İzni olmaksızın O/nun yanında kim şefaat edebilir? Allah herkesin olmuş, olacak, geçmiş, geçecek hallerini bilir. Bütün mahlûkat O/nun bildiklerinden ancak O/nun dilediği bir şeyi kavrayabilir. O/nun kürsüsü [¹⁰] gökleri, yeri içine alır. Bunların negâhbanlığı kendisine ağır gelmez. Her şeyden yüce ve ulu olan ancak O/dur.
Kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan Allah, Hayy’dır¹⁶³, Kayyûm’dur¹⁶⁴. O’nu ne bir uyuklama ne de bir uyku tutar. Göklerde ve yerde olanlar O’nundur. İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir? O, onların önünde olanları da arkalarında olanları da bilir. O’nun ilminden ancak O’nun dilediğini kavrarlar. O’nun kudret ve egemenliği [kursiyyuhu] gökleri ve yeri kuşatmıştır. Onların (düzenlerinin) korunması da O’na hiç ağır gelmez. Çünkü O, Aliy’dir¹⁶⁵, Azîm’dir¹⁶⁶.
Allah, O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, her an yaratıklarını gözetip durandır. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini de bilir. Dilediğinden başka ilminden hiç bir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kaplamıştır ve onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyük azamet sahibidir.
Allah, kendisinden başka ilâh olmayan bir tek ilâh, kulluk ve itaate lâyık yegâne otoritedir. Hayy’dır, dâimâ diridir, hayatın biricik kaynağıdır; Kayyum’dur, kâinâtın nizamını elinde bulunduran, bütün varlıkları koruyup gözeten, yöneten ve yönlendiren O’dur. Her şey, O’nun kudret ve irâdesiyle varlık ve intizâmını sürdürmektedir. O’nun kudret ve iradesi kesintisizdir; ne bir uyuklama tutar O’nu, ne de bir uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmaksızın, huzurunda kim şefaat edebilir? Cezayı hak eden zalimleri azaptan kim kurtarabilir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında olan her şeyi bilir.Onların yaptıkları ve yapacakları, bildikleri ve bilmedikleri, açıkladıkları ve gizledikleri, yapıp gönderdikleri ve geride bıraktıkları her şeyi bilir. Oysa onlar, Allah dilemedikçe, O’nun ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun sonsuz kudret ve hükümrânlığı, gökleri ve yeri kuşatmıştır. Bunların korunup gözetilmesi, O’na asla zor gelmez. Gerçek yücelik, gerçek büyüklük, sadece O’na aittir.
İşte insanlık, bu yüce hakîkate iman etmediği sürece asla kurtuluşa ulaşamayacaktır. Bunun için, apaçık ve ikna edici delillerle insanları hak dine davet etmeli, ancak onları inanç konusunda zorlamamalısınız:
Allah ki O’ndan başka ilah yoktur; (O) Kayyûm Hayy’dir. O’nu ne uyku alır, ne uyuklama! Yer’dekiler ve Gökler’dekiler O’nundur. O’nun izniyle olan dışında, O’nun katında şefaat edecek olan kim vardır? Onların ellerindeki şeyleri ve arkalarındaki şeyleri biliyor. Dilediği şey dışında, O’nun ilminden bir şeyi ihata edemezler. O’nun kürsüsü Yer’i ve Gökler’i kaplamıştır; bu ikisini tutup korumak O’na ağır gelmez. Azîm Aliyy de O’dur.
Allah'tan başka tanrı yoktur, her daim hayat dolu ve etkindir, uykusu gelmez, uyuklamaz ve uyumaz. Göklerde ve yerde olan her şeyin tek sahibidir. Onun huzurunda, onun izni olmadan kimse şefaat edemez. Her şeyin içini dışını önünü arkasını bilir. Yaratıklar, onun bilgisinden sadece onun müsaade ettiği kadarına sahip olabilirler. Yer gök her şey, onun kapsam alanındadır. onları korumak ise ona vız gelir. Yüceler yücesidir…
Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Allah ilah olarak bütün yasama, yürütme, yargılama, cezalandırma yetkisine sahiptir. Bizim de yasama, yürütme, yargılama, cezalandırma yetkimiz var diyenleri ilahlık iddia etmekle suçlar. Kendilerine göre düzen kurup insanları yönetenleri zalim olarak ilan eder. Allah her zaman diridir. Onu kimse öldüremez. Allah bütün yarattıklarını yönetendir. Allah’ın yönetimini elinden aldığını sanıp, insanlara kendi yasalarıyla zulüm yapanlar, Allah’a karşı en büyük suçu işlemiştir. Elbette onların cezası çok çetindir. Allah’ı ne bir uyuklama tutar, ne de bir uyku! Göklerdeki yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında suçluların cezalarının affedilmesine yönelik şahitlik edecek kimdir? Hiçbir Resul, hiçbir veli, eren, evliya, imam, müçtehit; kendi hesaplarından başını kaldırıp cezaya çarptırılanları kurtarmaya şahitlik edemeyecektir. Suçlular ile Allah arasına girebilecek hiçbir şefaatçi ve aracının olması mümkün değildir. İddia ettiğiniz gibi Rabbiniz bunlara; şahitlik, şefaatçilik, aracılık izni vermişse başka! Onların şefaatçi olduklarına dair ellerinde bir delil mi var? Kaldı ki onlar şefaatçi olsalar bile asla suçluların affını istemeye hakları yoktur. Ancak suçluların kendileri af edilmeyi isteyebilir, af edilmeyi umabilirler. Şunu bilin ki; hesap günü gelince af kapısı kapanmıştır. Af kapısının sadece dünyada açık olduğunu bilmiyor musunuz? Öldüğünüzde kitabınız kapanır, hüküm verilir. Size verilen ömür içinde af diledinizse mesele yok. Öldükten sonra af dilemeniz bir şey ifade etmez. Hesap günü af edilmeyi bekleyenlere; “Size dünyadayken defalarca uyarı yapılmadı mı deriz?” Allah insanların geçmişte ne yaptıklarını, gelecekte ne yapacaklarını bilendir. Ama siz bilmezsiniz. İnsanlar Allah’ın ilminden, Allah’ın dilediği kadarından başka bir şey bilemezler. Allah’ın yarattığı varlıkları yönettiği arş; bütün gökyüzünü, bütün yeryüzünü kuşatmıştır. Kimse Allah’ın yönetiminden dışarıya çıkamaz. İnsan Allah’ın verdiği iradi özgürlüğe dayanarak yönetim hakkı olduğunu iddia ederse; insan bundan dolayı hesaba çekilecek, Allah’ın yasalarına uymadığı için cezalandırılacaktır. Gökyüzünü, yeryüzünü koruyup gözetmek Allah’a güç değildir. Allah her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.
Allah (ki) O’ndan başka ilah yoktur. Diridir, hayatı elinde tutandır. Kendisini ne uyuklama tutar ne de uyku. Göklerde ve yerdekilerin hepsi yalnızca O’na aittir. İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir ki! Onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. [*] (Bildirmeyi) dilediklerinin dışında (kimse) O’nun bilgisinden hiçbir şeyi kuşatamaz. O’nun egemenliği [*] gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O yücedir, büyüktür. [*]
Allah, kendisinden başka bir ilâh bulunmayan, hep diri ve bütün yarattıklarını sürekli gözetip durandır.¹ Onu gaflet de basmaz, uyku da tutmaz. Göklerde ve yerde her ne varsa hepsi, kesinlikle Onundur. Onun huzurunda, izni olmaksızın kimse (kimseye) şefâatte² bulunamaz.³ O (Allah kullarının) yaptıklarını da yapacaklarını da bilir. Fakat onlar, kendisi dilemedikçe Onun ilminden hiç bir şeyi kavrayamazlar.⁴ Onun hükümranlığı⁵ bütün gökleri ve yeri kuşatmıştır ve o ikisinin korunması Ona asla güç gelmez. Çünkü O çok yücedir pek büyüktür.
ALLAH -O’ndan başka ilah yoktur; Her Zaman Diridir, Bütün Varlıkların Kendi Kendine Yeterli Yegane Kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O’nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O’nundur. O’nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da ²⁴⁷ bilir; oysa O dilemedikçe insanlar O’nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun sonsuz kudreti ve egemenliği ²⁴⁸ gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O’na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O’dur.
Allah, Ondan başka ilah yoktur. O hayatın kaynağı ve dayanağıdır. Yarattıklarının üzerinde yönetici ve gözeticidir. Onu ne unutma tutar ne de uyku. Göklerde ve yerde olanların hepsi Onundur. Onun izni olmadan Onun katında şefaat edecek de kimmiş? O, onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. Onlar, onun ilminden ancak dilediği kadarının dışında hiçbir şey kavrayamazlar. Onun otoritesi, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek Ona asla ağır gelmez. Allah çok yücedir çok büyüktür. 3/2, 20/110, 59/22-23-24, 22/76
ALLAH -ki O’ndan başka ilâh yoktur-,[⁴⁷²] mutlak diri, hayatın ve varlığın kaynağı ve dayanağıdır; ne gaflet basar O’nu, ne de uyku.[⁴⁷³] Göklerde ve yerde olan her şey O’nundur: O’nun izni olmaksızın katında şefaat edecek olan kimmiş bakayım?[⁴⁷⁴] O, kullarının önünde-açıkta olan şeyleri de, ardında-gizli olan şeyleri de bilir; oysa onlar, O dilemedikçe O’nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O’nun sonsuz kudret ve otoritesi[⁴⁷⁵] gökleri ve yeri kaplamıştır; üstelik onları görüp gözetmek O’na güç gelmez: zira yüce ve azametli olan yalnızca O’dur.
Allah ki O'ndan başka ilah yoktur. Hayy'dır ve Kayyum 'dur O.. (ezelden sonsuza kadar bütün hayat Onun zatı ile kaimdir, varlığı zatının gereğidir. Herşeyi yoktan var eden, varlık alemini ayakta tutan, idare eden, yönetendir O) O'nu ne gaflet basar ne de uyku.. (her şeyi hakkıyle bilen ve herşeyden haberdar olandır O) Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur... (her- şeyin mülk ve hükümranlığı O’nundur, -cismani, melekut, ceberrut ve lahut- Bütün alemlerin Rabbidir O) İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir?.. (Kim O'nun izni olmadan, O'nun kullarına daha çok sahip çıkma, koruma yetkisini kendinde görüp de, şefaate cesaret edebilir? Şefaat ancak O'nundur, fakat izin verirse, o zaman şefaat kapısı açılır ve şefaat etmesine izin verilenler de, kendi dilediklerine değil, yine O'nun dilediklerine şefaat imkanı bulabilir? çünkü) O, Kullarının önlerindekini, arkalarındakini (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. (Onun ilminden hiçbir şey gizli kalamaz) Kulları ise O'nun ilminden, dilediği kadarından başka bir şeyi (asla) kavrayamazlar. O'nun (hükmünün tecelli ettiği yer olan) kürsüsü (ilmi kudreti ve hükümranlığı) gökleri ve yeri içine almıştır. (Varlıkların tümü içinden ve dışından bu kürsü ile kuşatılmıştır, hiçbir nokta bulunmaz ki, orada Onun kürsüsünün hükmü geçerli olmasın) Onları (gökleri ve yeri, vahdet kürsüsünün tasarruf avucunda tutup) korumak ve gözetmek ise; O'na asla zor gelmez. Çünkü, Yücelerin Yücesidir O!
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur( her şey onunla ayaktadır). O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. O’nun İzni olmaksızın katında şefaatte edecek kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Allah Teâlâ ki, O'ndan başka bir mabut yoktur. Hayy-ü Kayyûm olan O'dur. O'nu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa, hep O'nundur. O'nun izni olmaksızın O'nun yanında şefaat edecek olan kimdir? O, mahlukatının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve O'nun mahlukatı, O'nun dilediğinden başka O'nun malumatından bir şeyi ihata edemezler. O'nun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin hıfzı O'na ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da ancak O'dur.
Allah o İlâhtır ki Kendisinden başka ilâh yoktur. Haydır, kayyûmdur kendisini ne bir uyuklama, ne uyku tutamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O'nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O'na ağır gelmez, O öyle ulu, öyle büyüktür. [19, 93-95; 53, 26; 21, 28; 20, 110] [KM, Tesniye 5, 26; Tekvin 21, 33; Çıkış 3, 15]
Allah, ki O'ndan başka tanrı yoktur, daima diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere, bütün kainata hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.
Ondan gayrı ilâh olmayan Allâh bizâtihî hayy ve bizâtihî mevcûd ve gayrı îcâd idicidir. Onı gaflet ve uyku tutmaz (uyumak ve uyuklamak gibi şeylerden münezzehdir) Göklerin ve yerin mülki onundur (Her ne var ise kâffesi onun mülki ve tasarrufundadır) İzin ve müsâ'adesi olmaksızın 'indinde kimse şefâ'at idemez. Her şeyin önünde ve arkasında olanı (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Onun bildiklerinden ancak bildirmek istediği bilinebilir. Onun kürsîsi gökleri ve yeri tamamıyla ihtivâ ider. Bütün bunların (göklerin, yerlerin, kâffe-i mevcûdâtın) hıfz ve sıyâneti, idâresi ona güç gelmez. O bizâtihî her şeyden yüksek ve her şeyden büyükdür. [¹]
O, Allah’tır. O’ndan başka ilah yoktur. Diridir, sürekli işinin başındadır. O’nu ne uyuklama tutar ne de uyku! Göklerde ve yerde olan her şey O’nundur. O’nun izni olmadan huzurunda şefaati (birinin yanında olmayı) kim göze alabilir?[1] Onların önlerinde olanı da arkalarında kalanı da O bilir. Onlar, O’nun bilgisinden izin verdiği kadarı dışında bir şey kavrayamazlar. Hâkimiyeti, gökleri de kapsar yeri de. Bu ikisini korumak O’na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.[2]
Allah, O'ndan başka ilah yoktur. Diri (hayat sahibi) ve yaratıklarının üzerinde gözeticidir. O'nu bir uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan yanında kim şefaat edebilir? Önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden -dilediği kadarı hariç- hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun otoritesi, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O'na asla ağır gelmez. O, çok yücedir, çok büyüktür.
O Allah ki, Ondan başka tanrı yoktur. O Hayydır,(128) Kayyûmdur.(129) Onu ne uyku tutar, ne uyuklama. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Onundur. Onun katında, Onun izni olmadan şefaat edecek kim var?(130)O, kullarının geleceğini de bilir, geçmişini de. Kulları ise, Onun ilminden, ancak Onun dilediği kadarını kavrayabilirler. Onun kürsüsü(131) gökleri ve yeri kaplamıştır; her ikisini de görüp gözetmek Ona ağır gelmez. O pek yüce, pek büyüktür.(132)
Allah'tan başka ilah yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nundur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiçbir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliyy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azim'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.
Tañrı, yoķdur Tañrı illā ol; diri, hemįşe olıcı. dutmaz anı ımızganmaķ ne daħı uyķu. anuñdur ol kim göklerdedür, daħı ol kim yirde dür. kimdür ol kim şafa'at eyleye anuñ ķatında, illā anuñ dilegi-y-ile [21b] bilür anı kim ileylerindedür, daħı anı kim ardlarındadur. daħı ķaplamazlar neseneyi 'ilminden, illā anı kim diledi. irdi ķaplayu kürsisi ya'nį padişāhlıġı yā 'ilmi, göklere daħı yire; daħı incitmez anı śaķlamaķlıġı ol ikinün. daħı ol yücedür, uludur.
Ol Tañrı birdür, andan özge tañrı yoḳdur, ḥayāt‐ı sermedīdür, dutmaz anıuyḳu, uyuḳlamaz, daḫı anuñ ḫalḳı mülkidür her ne göklerde ise herne kim yirlerde ise. Kimdür ol kim şefā‘at idebile anuñ ḥażretine, buyruġınsuzbilür ol nesneyi kim ellerindedür, daḫı ol nesne kim ardlarındadur. Daḫıiḥāṭa eylemezler hīç nesneye anuñ ‘ilminden illā bir nesne bildürmek dilesebildürür. Ḳaplayupdur Tañrı Ta‘ālā kürsīsi gökleri ve yirleri daḫı, daḫıta‘ab olmaz Tañrı Ta‘ālā gökleri ve yirleri ṣaḳlamaḳda, daḫı ol Tañrı yücedür,uludur.
Allah başqa heç bir tanrı yoxdur. (Zatı və kamal sifətləri ilə hər şeyə qadir olub bütün kainatı yaradan və idarə edən, bəndələrini dolandıran və onların işlərini yoluna qoyan) əbədi, əzəli varlıq Odur. O nə mürgü, nə də yuxu bilər. Göylərdə və yerdə nə varsa (hamısı) Onundur. Allahın izni olmadan (qiyamətdə) Onun yanında (hüzurunda) kim şəfaət (bu və ya digər şəxsin günahlarının bağışlanmasını xahiş) edə bilər? O, bütün yaranmışların keçmişini və gələcəyini (bütün olmuş və olacaq şeyləri) bilir. Onlar (yaranmışlar) Allahın elmindən Onun Özünün istədiyindən başqa heç bir şey qavraya bilməzlər. Onun kürsünü (elmi, qüdrət və səltənəti) göyləri və yeri əhatə etmişdir. Bunları mühafizə etmək Onun üçün heç də çətin deyildir. Ən uca, ən böyük varlıq da Odur!
Allah! There is no God save Him, the Alive, the Eternal. Neither slumber nor sleep overtaketh Him. Unto Him belongeth whatsoever is in the heavens and whatsoever is in the earth. Who is he that intercedeth with Him save by His leave? He knoweth that which is in front of them and that which is behind them, while they encompass nothing of His knowledge save what He will. His throne includeth the heavens and the earth, and He is never weary of preserving them. He is the Sublime, the Tremendous.
Allah. There is no god but He,-the Living, the Selfsubsisting, Eternal(296). No slumber can seize Him nor sleep. His are all things in the heavens and on earth. Who is there can intercede in His presence except as He permitteth? He knoweth what (appeareth to His creatures as) before or after or behind them(297). Nor shall they compass aught of His knowledge except as He willeth. His Throne doth extend(298) over the heavens and the earth, and He feeleth no fatigue in guarding and preserving them(299) for He is the Most High, the Supreme (in glory).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |