Lâ cunâha ‘aleykum in tallektumu-nnisâe mâ lem temessûhunne ev tefridû lehunne ferîda(ten)(c) vemetti’ûhunne ‘ale-lmûsi’i kaderuhu ve’ale-lmuktiri kaderuhu metâ’en bilma’rûf(i)(s) hakkan ‘ale-lmuhsinîn(e)
Kadınları, onlara dokunmadan, yahut nikah parası kesişmeden boşadınızsa beis yok. Ama onları da faydalandırın. Gücü yeten, gücü yettiği kadar, kudreti olmayan da kendi miktarınca ve örfe uygun olarak bir şey versin. Bu, ihsan sahiplerine bir borçtur.
(Nikâh kıydığınız halde) Kendilerine el sürmediğiniz ve mehirlerini tespit etmediğiniz kadınları ise (onunla uyuşup uzlaşamayacağınız kanaati hâsıl olunca zifaftan önce) boşamanızda (ve karşılıklı anlaşıp ayrılmanızda) sizin için bir sakınca yoktur. Bu durumda onlara (uygun miktar) maddi menfaat sağlayın; zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, ma’ruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) İyilik edenler (muhsinler) üzerine (borç olan) bir haktır.
Nikahtan sonra henüz birleşmeden ve onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşamanızda bir günah yoktur. Ancak onları bir miktar hediye ile gönülleyin. Zengin olan da, darda olan da kendi gücü oranında örfe uygun şekilde verilecek bir hediye ile yararlandırmalı. Bu, güzel davranan herkesin üzerine bir yükümlülüktür.
Eğer hanımlarınızı zifafa girmeden, onlara dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşar, boşanma kararı alırsanız, bundan dolayı size mehir verme zorunluluğu yoktur, bunda günah da yoktur. Bu durumda onlara hediyeler verin. Eli geniş olan kendi durumuna göre, eli dar olan da kendi haline göre versin. Kur'ân'ın ve sünnetin hükümlerine, İslâmî kurallarla örtüşen örfe göre, münasip hediyeler vermek, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslümanların üzerine düşen bir sorumluluktur.
Kendilerine el sürmediğiniz ve mehirlerini belirlemediğiniz kadınları boşamanızdan dolayı üzerinize bir vebal yoktur. [51] Onlara uygun şekilde bir şeyler verin. Durumu iyi olan kendi gücü oranında, darda olan da kendi gücü oranında örfe göre bir şeyler vermeli. Bu, iyilik sahiplerinin üzerine bir yükümlülüktür.
Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tesbit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır.
Kendilerine dokunmadığınız yahut kendilerine bir mehir tayin etmediğiniz kadınları boşadınızsa, bunda size günah yoktur. Şu kadar var ki, onları, zengin olan kudretine göre, fakir olan da gücü yettiği kadar güzellikle faydalandırsın. Bu, ihsan edenler üzerine borç bir haktır.
Kadınlara dokunmamış (cinsel münasebete geçmemişseniz) ve onlara bir mehir tayin etmemişseniz, (mehir vermeden) onları boşamanızda size bir günah yoktur. Ancak onları faydalandırın. Zengine gücü kadar, fakire de gücü kadar, örfe uygun bir faydalanma olarak… İyilik yapan Müslümanlara bir borç olarak…
Eğer kadınlarla cinsel ilişki kurmadan ve mehir kesmeden onları boşarsanız, bunda size bir günah yoktur. Ancak böyle durumlarda onları örfe uygun olarak faydalandırınız; imkanı geniş olan kendi gücüne, dar olan da kendi gücüne göre... Bu, güzel davrananlar üzerine bir yükümlülüktür.
Bir kadına yaklaşmadan, ya da mihrini kesmeden boşarsanız size günah yoktur, zengini, yoksulu görenek üzere, halince, kadına bir meta vermeli, bu, iyilik edenler üzerine bir haktır
(Evlenmek için bir araya geldiğiniz fakat) kendileriyle henüz cinsel ilişkide bulunmadığınız ya da bir mehir takdir etmediğiniz kadınları (onunla uyuşup uyuşmayacağınız kanaati hasıl olunca) boşarsanız, üzerinize bir günah ve sorumluluk yoktur. Onları, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi imkânı oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik eden ve erdem sahibi olan kimselere yakışan bir görevdir.
Birlikde bulunmadığınız ve nikâh akdi içün mal va’d (mihir takdîr) ve temâs iylemediğiniz bir kadını tatlîk itmekde hiç bir günâh yokdur. Âna lâzım olanı fakîr hâline göre, zengin kudretine göre ve sûret-i âdilânede ve hayır işleyenlere yakışacak bir tarzda virsün.
Kadınlara el sürmeden ve mehirlerini biçmeden onları boşarsanız size sorumluluk yoktur. Onları zengin kendi çapına, fakir kendi çapına uygun bir şekilde faydalandırın. Bu iyi davrananların şanına yakışır bir borçtur.
Kendilerine el sürmeden ya da mehir belirlemeden kadınları boşarsanız size bir günah yoktur. (Bu durumda) -eli geniş olan gücüne göre, eli dar olan da gücüne göre olmak üzere- onlara, aklın ve dinin gereklerine uygun olarak müt’a[66] verin. Bu, iyilik yapanlar üzerinde bir borçtur.
Kadınları boşarsanız, onlarla birleşmemiş ve mehir de belirlememiş olursanız malî bir sorumluluğunuz yoktur. Zengin gücü yettiği kadar, eli darda olan da gücü yettiği kadar olmak üzere, onlara mâkul, gönül alıcı bir şeyler verin; iyiler için bu bir borçtur.
Nikâhtan sonra henüz dokunmadan veya onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size mehir zorunluğu yoktur. Bu durumda onlara müt'a (hediye cinsinden bir şeyler) verin. Zengin olan durumuna göre, fakir de durumuna göre vermelidir. Münasip bir müt'a vermek iyiler için bir borçtur.
Henüz dokunmadan, yahut mehirlerini biçmeden önce kadınları boşamanızda bir sakınca yok. Bu durumda ödemede bulunun. Zengin, kendi gücü oranında, yoksul da kendi gücü oranında verdikleri zarara uygun bir tazminat vermeli. Bu, güzel davrananların görevidir.
Eğer kadınları, kendilerine dokunmadan veya onlara bir mehir takdir etmeden boşarsanız (bunda) size bir vebal yoktur. Şu kadar ki onlara (mal verip) faydalandırın. Eli geniş olan hâline göre, eli dar olan da haline göre ve güzellikle faydalandırmalıdır. Bu, iyilik yapanlar üzerine bir borçtur.
Eğer kadınları kendilerine el sürmeden veyahud bir mehir kesmeden boşadınızsa olmaz değil şu kadar ki onları müstefid edin, eli geniş olan kaderince, eli dar olan da kaderince ve güzellikle bir müt'a verin, bu, muhsinler üzerine borc bir haktır
(Nikâhtan sonra) kendilerine dokunmadan (cinsi münasebette bulunmadan) veya onlar için herhangi bir mehir belirlemeden (yahut her ikisini de yapmadan) kadınları boşamanızda sizin üzerinize bir günah yoktur. (Bu şekilde boşadığınız bir kadına mehir verme zorunluluğunuz da yoktur. Ancak) eli geniş (zengin) olan kendi imkânına göre, eli dar (fakir) olan da kendi imkânına göre, (örfe uygun) maruf bir şekilde (hediyeler vererek) onları faydalandırsın. Bu, iyilik yapanlar üzerinde bir haktır (borçtur). (İyiliği şiar edinenlere yakışan davranış biçimi budur).
Henüz dokunmadığınız veya mehirlerini¹ daha farz etmediğiniz² kadınları boşamanız durumunda bir bedel ödemeseniz de olur. Ancak onları faydalandırın. Maddi durumu iyi olan kendi imkânına göre, iyi olmayan da kendi imkânına göre onları meşru bir şekilde yararlandırsın. Bu, iyi kimselerin üzerinde bir haktır.
Kendileriyle temas etmediğiniz, yahud kendilerine bir mehir ta'yin eylemediğiniz kadınları boşamışsanız (bunda) üzerinize vebal yokdur. Onları — zengin olan (ınız) kudretince, darda bulunan (ınız) da haalince (olmak üzere) — ma'ruf bir fâide ile fâidelendiriniz. Bu, iyilik etmek şiaarında bulunanların üzerine bir borcdur.
Eğer kadınları kendilerine dokunmadan ve onlara bir mehir ta'yîn etmeden boşarsanız size bir günah yoktur. Fakat (gönüllerini alacak şekilde) onları faydalandırın!(2)Genişlik içinde olan(ınız)a, kendi durumuna göre, darlık içinde olan(ınız)a da gücü yettiğince(onları faydalandırma borcu) vardır. (Bu,) iyilik edenler üzerine bir vazîfe olarak örfe uygun bir faydalandırmadır.
(Nikâh akdinden sonra) kadınlara henüz dokunmadan ve mehirlerini biçmeden (herhangi bir sebepten dolayı) eğer onları boşamak durumunda kalırsanız sizin için bir sakınca yoktur. (Bu durumda)-eli geniş olan gücüne göre, eli dar olan da gücüne göre olmak üzere onları uygun bir şekilde faydalandırın. Bu, güzel davranan herkesin üzerinde bir yükümlülüktür. *
Kadınları, evlilik ilişkisine girmemiş ve mehiri tespit etmemişseniz, boşamanızda sizin için günah yoktur. Onlara, kendi başlarına feraha çıkıncaya kadar, geçinebilecekleri ücretle faydalandırın. Verilecek miktar, günün şartlarına göre, boşayanın gücünü aşmayacak şekilde olması muhsinler için haktır.
Kendilerine el sürmediğiniz, ya da kendilerine verilmesi gerekli olan kalını henüz biçmediğiniz kadınları boşamanız sizin için suç değildir. Onları, varlıklı olanlarınız varlıklarına göre, yoksul olanlarınız da gücü yettiği kadar töre uyarınca gönendirsinler. Bu, iyilik edenlerin boynuna borçtur.
Değmemiş veya mehirlerini takdir etmemiş olduğunuz [¹²] kadınları boşarsanız size bir vebal yoktur [¹³]. Hali yerinde olana kaderince, darlık çekene de yine kaderince olmak üzere, onlara müt/a [¹⁴] veriniz. Öyle verin ki güzelce olsun [¹⁵], ve ihsan edenlere yaraşır bir hak olsun.
Henüz dokunmadığınız ve mehirlerini [farîdaten] tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda size bir günah yoktur. Bu durumda onlara maddi yararlar sağlayınız. Eli geniş olan kendi takdirince, eli dar olan da kendi takdirince örfe uygun olarak maddi imkânlar sağlasın. Bu, iyi davrananlar [muhsinîn] üzerine bir haktır.
Henüz kendilerine dokunmadan veya mehir belirlemeden kadınları boşamanızda size günah yoktur. Onları, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında uygun bir şekilde faydalandırın. Bu ihsan sahiplerine bir borçtur.
Kendilerine henüz dokunmadan, yani gerdeğe girmeden veya evlilik bedeli olan mehir miktarını belirlemeden, yâhut her ikisini de yapmadan hanımlarınızı boşamanız, size günah değildir. Boşanmalarda:
1. Gerdeğe girmiş ve mehir miktarını belirlemiş iseniz, hanımınıza mehrin tamamını verin.
2. Gerdeğe girmiş, fakat mehri belirlememişseniz, ona mehr-i misil yani sosyal konumu ona benzeyen kadınlarınkine göre ortalama bir mehir verin.
3. Henüz gerdeğe girmemiş, fakat mehri belirlemiş iseniz, mehrin yarısını verin.
4. Henüz gerdeğe girmeden ve mehir de belirlemeden eşinizi boşarsanız, gönüllerini hoş edecek güzel hediyelerle onları sevindirin. İmkânları geniş olanlar kendi gücü ölçüsünde, kısıtlı olanlar da yine kendi ölçüsünde tesellî edici hediyeler vererek onları faydalandırmalıdır. Bu, iyilik ve erdem sahibi kimseler için bir görevdir.
Kadınlar’ı, el sürmeden veya mehir kesmeden boşamışsanız, size günah yoktur. Onları geçindirin / meta’ verin! Muhsinler’e / İyilik-Güzellik Edenler’e bir hak olarak, Örfe Uygun bir geçimlik olmak üzere onu, Eli Geniş Olan takdir eder, Eli Dar Olan da takdir eder.
Henüz el sürmediğiniz ve kendilerine bir mehir biçmediğiniz sözlülerinizi doğrudan bırakabilirsiniz. Ancak, bu gibi bayanları bir güzel gönülleyin. Zengin - fakir, vicdanı olan herkesin bunu yapması boynunun borcudur.
Eşlerinize el sürmeden, onlarla cinsel ilişki kurmadan ya da Mehir belirlemeden kadınları boşarsanız günah yoktur. Bu durumda imkânı olan gücüne göre, eli dar olan da gücüne göre olmak üzere, boşadığı kadınlara, aklın, yasaların gereklerine uygun olarak bir ücret ödesin! Çünkü kadının bir evlilikte ismi geçmiş, belirli bir vakit harcanmış, toplumda boşanmayla neticelenen evlilik süreci yaşanmıştır. Elbette kadının bu ilişkiden mağduriyet yaşama ihtimali vardır. Boşayan erkeğin mağduriyetin karşılığını ödemesi hakkın ve adaletin korunmasıdır. Bunu yapmak iyi olanların üzerinde borçtur.
(Nikâhtan sonra) henüz dokunmadan (cinsel ilişkiye girmeden) veya onlar için belirli bir [mehir] belirlemeden kadınları boşarsanız size herhangi bir vebal yoktur. (Bu durumda) onlara ödemede bulunun: Güzel davrananlar üzerine bir borç olarak, zengin olan durumuna göre, fakir olan da durumuna göre uygun (bir ödemede bulunmalıdır).
Kendilerine el sürmediğiniz ve mihirlerini de belirlemediğiniz kadınları boşamanızda, sizin için bir günâh yoktur.¹ (Bu durumda) onlara zenginseniz kendi gücünüze göre, dardaysanız da kendi gücünüze göre, örfe uygun bir şekilde hediye verin. Böyle yapmak, güzel bir kulluk yapmak isteyenler² üzerine bir borçtur.
Henüz dokunmadığınız veya mehir tesbit etmediğiniz kadınları boşamanızda bir günah yoktur; ²²⁴ ancak [böyle bir durumda bile] onlar için gerekli tedarikleri yapın; imkanları çok olan kendi gücüne, dar olan da [yine] kendi gücüne göre adil şekilde bir tedarikte bulunsun: bu, güzel davranan herkesin ²²⁵ üzerinde bir yükümlülüktür.
Hanımlara temas etmeden veya mehirlerini biçmeden, onları boşarsanız sizin üzerinize bir günah yoktur. Zengin olanlar güçleri ölçüsünde, fakir olanlar da yine güçleri ölçüsünde, uygun bir şekilde onları faydalandırın. Bu iyi davrananların şanına yakışır bir borçtur. 33/49
Kendilerine henüz dokunmadığınız ya da bir mehir[⁴⁴¹] tesbit etmediğiniz kadınları boşamanızda size bir vebal yoktur. Ne ki (bu durumda dahi) onlara destek olun! Eli geniş olan kendi takdirince, eli dar olan da gücü yettiği miktar makul bir biçimde geçimlik tedarik etsin! Bu, (iyiliği tabiat haline getiren) muhsinlerin üzerine bir yükümlülüktür.
(Nikahtan sonra) Henüz temas etmediğiniz veya mehir kesmediğiniz kadınları boşarsanız, üzerinize günah yoktur, bu durumda onlara -zengin olan durumuna göre, darda bulunan da halince örfe uygun şekilde- bir yarar sağlamalıdır. Bu (yardım) iyilik yapanlar üzerine bir borçtur.
Henüz dokunmadan, ya da mehir kesmeden kadınları boşarsa, nız size bir günâh yoktur. Ancak onları faydalandırın (bir miktar verin). Eli geniş olan, kendi gücü nisbetinde, eli dar olan da kendi kadarınca güzel bir şekilde faydalandırmalıdır. Bu, iyilik edenlerin üzerine bir borçtur.
Kadınları daha kendilerine temas etmediğiniz halde veya onlara bir mihr tesmiye eylememiş olduğunuz halde boşamış olursanız üzerinize bir vebal yoktur. Şu kadar ki, onları müstefit ediniz. Zengin üzerine kadarınca, dar halli olan da kadarınca ve maruf veçhile bir mut'a vermek icabeder. Bu mut'a muhsinler üzerine terettüb eden bir haktır.
Henüz kendilerine dokunmadan veya mehir belirlemeden kadınları boşamanızda size günah yoktur. Zengin kudretince, eli dar olan, kendi halince olmak üzere onlara münasip tarzda müt'a versin. İyiliği şiar edinenlere, bunu yapmak bir borçtur.
Henüz dokunmadan, ya da mehir kesmeden kadınları boşarsınız size bir günah yoktur. Ancak onları faydalandırın (bir miktar bir şey verin). Eli geniş olan, kendi gücü nisbetinde, eli dar olan da kendi kaderince güzel bir şekilde faydalandırmalı(herkesgücü ölçüsünde bir şey vermeli)dir. Bu, iyilik edenlerin üzerine bir borçtur.
Kendilerine bir mehir (bedel-i nikâh) ta'yîn iylememiş oldığınız kadınları, onlarla temâs vâki' olmazdan evvel boşamakda sizin içün günâh yokdur. (Boşayabilirsiniz) Ancak onları mütemetti' idiniz (boşadığınız takdîrde nikâh bedeline mukâbil bir şey viriniz) Hâl ve vakti olana kaderince ve fakîre de kaderincedir. (Böyle kadınları) şerî'at ve mürüvvetin münâsib gördiği vecihle bir şey virüb fâidelendirmek muhsin olanlar üzerine hakdır [²]
Kadınları, mehirlerini[1] kesinleştirmeden ve ilişkiye girmeden boşamanızın size günahı olmaz. Onlara yararlanacakları şeyler verin.[2] İmkânı olan gücü ölçüsünde, darlık içinde olan da gücü ölçüsünde, marufa uygun olarak versin. Bu, güzel davrananlar üzerine bir borçtur.
Kadınlara temas etmeden ve mehirlerini biçmeden, onları boşarsanız sizin üzerinize bir günah yoktur. Zengin olanlar güçleri ölçüsünde, fakir olanlar da yine güçleri ölçüsünde, uygun bir şekilde onları faydalandırın. Bu iyi davrananların şanına yakışır bir borçtur.
Kendilerine temas etmeden veya bir mehir belirlemeden kadınları boşamanızda da size bir günah yoktur. Bu durumda onları gönül alacak birşeyle faydalandırın. İmkânı geniş olan kendi gücüne göre, darda olan da yine kendi gücüne göre, örfe uygun birşeyler versin. İyiliği ilke edinenlere yaraşan budur.
Kendilerine dokunmadan veya onlar için herhangi bir mehir belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünde yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünde yapar. Örfe uygun bir nimetlendirme... Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç...
yazuķ yoķdur üzerüñüze, eger ŧalaķ viresiz 'avratlara; mādem kim yaķınlıķ eylemeyesiz anlara; yā vācib eylemeyesiz anlaruñ-içün, vācib olınmışı. daħı muŧ'a virüñ anlara güci yiter üzere, ķadarınca; daħı ŧar ḥal üzere, ķadarınca; gönendürmek eylüg-ile, vācib-iken eyü işlüler üzere.
Yazuḳ yoḳdur üstüñüze eger boşasañuz ‘avratları cimā‘ eylemezden bu‐run. Yā mehr‐i ‘ayn eyleyüp farż eylemeseñüz metā‘ eyleñüz anlara ḳumāş bi‐le yā özgesi bile baylar üstine ḳadarınca, faḳrlar üstine ḳadarınca mut‘avirmek yaḫşılıḳ bile ḥaḳdur muḥsinler üstine.
Yaxınlıq etmədiyiniz (toxunmadığınız) və mehrini (kəbin haqqını, başlığını) tə’yin etmədiyiniz qadınları boşamaq sizə günah sayılmaz. Qəbul olunmuş qayda üzrə, varlı öz imkanı daxilində, kasıb da gücü çatdığı qədər, yaxşılıq (ehsan) edənlərə layiq şəkildə onlara bir şey (müt’ə) versin!
It is no sin for you if ye divorce women while yet ye have not touched them, nor appointed unto them a portion. Provide for them, the rich according to his means, and the straitened according to his means, a fair provision. (This is) a bounden duty for those who do good.
There is no blame on you if ye divorce women before consummation or the fixation of their dower; but bestow on them (A suitable gift), the wealthy according to his means, and the poor according to his means - A gift of a reasonable amount is due from those who wish to do the right thing.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |