Em hasibtum en tedḣulu-lcennete velemmâ ye/tikum meśelu-lleżîne ḣalev min kablikum(s) messet-humu-lbe/sâu ve-ddarrâu vezulzilû hattâ yekûle-rrasûlu velleżîne âmenû me’ahu metâ nasru(A)llâh(i)(k) elâ inne nasra(A)llâhi karîb(un)
Yoksa siz, daha önce gelip geçen (kavimlerin durumu) başınıza gelmeden (onların İslam yolunda ve imtihan amacıyla çektiklerini siz de çekmeden; dünyada Adil Devlete erişeceğinizi, ahirette ise) cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öylesine yoksulluk ve hastalıklar dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte iman eden kimseler; “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek (kadar çaresiz kalmışlar ama buna rağmen davalarından asla caymamışlardı. Sadakat ve samimiyetlerini böylece ispat ettikten sonra) İyi bilin ve bekleyin ki, artık Allah'ın yardımı yakında erişecektir.
Yoksa sizden öncekilerin örnek olan, ibret veren halleri, başınıza gelmeden cennete giriveririz mi sandınız? Onlar yoksulluklara uğradılar, zararlara düştüler, çetin sıkıntılara çattılar. Öylesine sürçtüler, öylesine kaydılar, sarsıldılar ki peygamber ve onunla beraber bulunan iman ehli bile, Allah yardımı ne vakit dediler. Bilin ki şüphe yok, Allah'ın yardımı yakındır.
Ey mü'minler! Yoksa siz, sizden önce gelip geçen mü'minler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve kımıldatmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte inananlar: “Allah ne zaman yardım edecek?” diye feryad etmişlerdi. Gözünüzü açın, Allah'ın yardımı daima yakındır.
Yoksa siz, sizden önce geçip giden milletlerin başlarına gelen sıkıntılar, sizin başınıza gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Geçmiş ümmetlerin başına nice sıkıntılar, çaresizlikler, yokluklar geldi. Mallarına ve canlarına zararlar dokundu. Peygamber ve beraberindeki mü'minler sarsıldılar, moralleri bozuldu:
“Allah'ın va'dettiği yardım ne zaman gerçekleşecek?" demeye başlamışlardı. Bilesiniz ki, Allah'ın yardımını, va'dettiği zaferi gerçekleştirmesi yakındır.
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin başlarına gelenin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine darlık ve sıkıntı içerisine düştüler ki, peygamber ile yanındakiler "Allah'ın yardımı acaba ne zaman?" diyecek kadar sarsıldılar. Bilin ki, Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; 'Allah'ın yardımı ne zaman?' diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.
Yoksa siz ey müminler, kendinizden evvel geçenlerin halleri hiç başınıza gelmeden (hemen) cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle ezici sıkıntılar, kımıldatmaz zaruretler dokundu ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve maiyetinde iman edenler: “- Allah'ın yardımı ne zaman olacak?” diyesiye kadar... Bilin ki Allah'ın yardımı muhakkak yakındır.
Sizden öncekilerin (kaybetme ve kazanma) örneği size gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Fakirlik ve hastalık onları öyle yakaladı ki, öyle sarsıldılar ki, peygamberleri ve kendileri de, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” dediler. İyi bilin ki; Allah’ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler “Allah'ın yardımı ne zaman?” dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.
Sizden öncekilerin çektiklerini çekmeden, cennete mi gireceğiz sanırsız? Onlar kıtlık, hastalık çekerek sarsıldılar, Peygamberle birlikte inananlar dediler ki: «Allahın yardımı ne vakit?», «Allahın yardımı yakındır bilin»
(Ey inananlar!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve katlanılmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki inananlarla birlikte resul de: “Allah'ın (vaat ettiği) yardımı ne zaman (gelecek)?” diye feryat ediyordu. İyi bilin ki Allah'ın yardımı çok yakındır!*
Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.
(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.*
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler gibisi sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar, "ALLAH'ın yardımı ne zaman," dediler. İyi bilin ki ALLAH'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz kendinizden evvel geçenlerin mesel olmuş halleri hiç başınıza gelmeksizin Cennete girivereceksiniz mi sandınız? onlara öyle ezici mihnetler, kılımdatmaz zaruretler dokundu ve öyle sarsıldılar ki hattâ Peygamber ve maiyetinde iyman edenler «ne zaman Allahın nusratı?» diyeceklerdi. Bak işte Allahın nursatı yakın
Sizden öncekilerin başına gelen sıkıntı ve zorluklar, sizin de başınıza gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız? Onlara dokunan sıkıntı ve zorluklarla öylesine sarsıldılar ki Resûl ve onunla birlikte olan müminler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” dediler. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır.
(Ey mü'minler) yoksa siz, sizden evvel geçenlerin haali başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk (lar), ve sıkıntı (lar) gelib çatdı ve (çeşidli belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamber (leri) maiyyetindeki mü'minlerle birlikde: «Allahın yardımı ne zaman?» diyordu. Gözünüzü açın: Allahın yardımı yakındır muhakkak.
(Ey mü'minler!) Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hâli (sizin de) başınıza gelmeksizin (kolayca) Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle fakirlikler ve hastalıklar dokundu ve öyle (belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamber ve berâberindeki îmân edenler: “Allah'ın yardımı ne zaman!” diyecek (hâle gelmiş)lerdi!(1) Dikkat edin, şübhe yok ki Allah'ın yardımı yakındır.*
Sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden, cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Onlara sıkıntılar ve felaketler dokundu, öyle sarsıldılar ki, peygamber ve onunla birlikte olan iman edenler “Allahın yardımı ne vakit gelecek.” diye umutsuzluğa düşmüşlerdi. Şunu bilin, Allahın yardımı yakındır.
Yoksa sizden evvel geçenlerin çektikleri sıkıntıyı çekmeksizin Cennete gireceğiz mi sandınız? Onlar âfete, öyle mihnete uğradılar, belâların şiddetinden öyle sarsıldılar ki dayanamayarak Peygamber ve onunla beraber mü/min olanlar «Allah/ın yardımı ne zaman olacak?» derlerdi. Haberiniz olsun ki Allah/ın yardımı yakındır [¹¹].
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.
Yoksa siz ey iman edenler, sizden önceki ümmetlerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden, öyle kolayca cennete girebileceğinizi mi sanıyordunuz? Sizden önceki ümmetler öyle zorluklarla, öyle sıkıntılarla karşılaşmış, öylesine çetin imtihânlarla sarsılmışlardı ki, nihâyet o zamanki Peygamber ve onunla birlikte inananlar, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek hâle gelmişlerdi.
İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır!
(Ey îman edenler!) Yoksa siz, sizden öncekilerin başlarına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeksizin, Cennete kolayca girivereceğinizi mi zannettiniz? Zîrâ onlar, kendilerine dokunan yoksulluk ve sıkıntılarla öyle sarsılmışlardı ki sonunda (başlarında bulunan) Peygamber ve beraberindeki Müslümanlar: “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek!” diyordu. Şunu iyi bilin ki şüphesiz Allah’ın yardımı, pek yakındır.1*
[Ama,] sizden önce gelip geçen [mümin]ler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz? 199 Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve kımıldatmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki müminlerle birlikte Elçi de “Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?” diye feryad ediyordu. 200 Gözünüzü açın, Allah'ın yardımı [daima] yakındır!
Sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öylesine darlık ve zorluklar geldi, öyle sarsıldılar ki; hatta elçi ve onunla birlikte iman edenler “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye feryat ettiler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır. 3/142, 9/16
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanmıştınız? Onların başına öyle şiddetli zorluklar, öyle boğucu darlıklar geldi ve öylesine sarsıldılar ki, mü’minlerle birlikte elçi de “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek!” diye feryat ediyordu.[407] Bakın, Allah’ın yardımı yakındır.[408]*
Yoksa cennete gireceğinizi mi zannettiniz, sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali sizlere gelmedikçe? Onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı ve sarsıntılara uğradılar. Hatta peygamberleri ve O'nunla beraber imân edenler, «Allah'ın nusreti ne zaman?» diyecek bir halde geldiler. Haberiniz olsun Allah'ın nusreti şüphe yok ki pek yakındır.
Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki müminler bile “Allah'ın vaad ettiği yardım ne zaman yetişecek? ” diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır. *
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin durumu başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı dokunmuştu, öyle sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve onunla birlikte inananlar: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek olmuşlardı. İyi bilin ki, Allah'ın yardımı yakındır.*
Öncekilerin başlarına gelenlerin bir benzeri sizin başınıza da gelmeden, Cennet’e girebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Baskılar ve zorluklar onları öyle sarmış, öylesine sarsılmışlardı ki Allah’ın elçisi ve beraberindeki müminler “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek hale gelmişlerdi. Bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.[*]*
Sizden önce gelenlerin durumu, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve onun yanındaki mü'minler bile:-Allah'ın yardımı ne zaman? diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle darlıklara ve zorluklara uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve onunla beraber iman edenler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek hale geldiler. Haberiniz olsun, Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş olanların karşılaştıklarının benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara şiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattı; sarsıldılar. Öyle ki, resul ve onunla birlikte inananlar, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diye yakarıyordu. Haberiniz olsun ki, Allah'ın yardımı çok yakındır.
belki śanduñuz mı kim giresiz uçmaķa; daħı gelmedi size beñzeri anlaruñ kim geçdiler, sizden ilerü? yoķandı anlara ķatılıķ yoħsullıķ, daħı śayrıllıķ. daħı depredinildiler tā eydür-idi yalavaç daħı anlar kim įmān getürdiler anuñ-ile: “ķaçandur Tañrı arķa virmegi?” bayıķ Tañrı arķa virmegi yaķındır.
(Ey mö’minlər!) Sizdən əvvəlkilərin başına gələnlər sizin başınıza gəlməmiş behiştə daxil olacağınızımı güman edirsiniz? Onları (şiddətli) fəlakət və sıxıntı elə bürümüş, elə sarsılmışdılar ki, hətta Peyğəmbər və iman gətirənlər birlikdə: “Allahın köməyi nə vaxt gələcək?” – demişdilər.Bilin ki, Allahın köməyi (sizə) yaxındır!
Or think ye that ye will enter Paradise while yet there hath not come unto you the like of (that which came to) those who passed away before you? Affliction and adversity befell them, they were shaken as with earthquake, till the messenger (of Allah) and those who believed along with him said: When cometh Allah's help? Now surely Allah's help is nigh.
Or do ye think that ye shall enter the Garden (of bliss) without such (trials) as came to those who passed away before you? they encountered suffering and adversity, and were so shaken in spirit that even the Messenger and those of faith who were with him cried: "When (will come) the help of Allah." Ah! Verily, the help of Allah is (always) near!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |