Yekâdu-lberku yaḣtafu ebsârahum(s) kullemâ edâe lehum meşev fîhi ve-iżâ azleme ‘aleyhim kâmû(c) velev şâa(A)llâhu leżehebe bisem’ihim veebsârihim(c) inna(A)llâhe ‘alâ kulli şey-in kadîr(un)
Şimşek neredeyse gözlerini alacak onların. Çakıp etraf aydınlandı mı yürürler, karanlıkta kaldılar mı dururlar. Allah dilerse duymalarını da alır, gözlerini de kör eder. Şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter.
(Öyle ki) Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıp alıverecektir; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de yerlerinde kalakalıp (şaşırıverirler). Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de (hepten) gideriverir (onları kör ve sağır hale getirir)di. (Ama bu durumda da sorumlulukları biterdi.) Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıp alıverecek, şimşek çakıp çevreleri aydınlanınca hareket ederler, karanlık üzerlerine çökünce oldukları yerde çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi onları kör ve sağır ediverirdi. Şüphesiz Allah'ın herşeye gücü yeter.
Şimşek çakar gibi gelen müjde âyetleri, gözlerini kamaştırır, akıllarını karıştırır. Müjdeler, lehlerine olan emir ve hükümler geldikçe, şimşeğin aydınlığında yürüyenler gibi, müslümanlıklarını ilan ederek, müslümanların statüsünden faydalanırlar. Sıkıntı baş gösterip Kur'ân âyetleri aleyhlerine olunca da karanlıktan çıkamayacaklarmış gibi, ne yapacaklarını şaşırırlar. Nifaklarını, ikiyüzlülüklerini açığa vururlar. Eğer Allah'ın sünneti, düzeninin yasaları içinde iradesinin tecellisine uygun olsaydı, onların kulaklarını, gözlerini ve akıllarını da kesinlikle işe yaramaz hale getirirdi.
Allah'ın gücü kudreti her şeye yeter.
Çakan şimşek neredeyse gözlerini alacak gibi olur. Bu onların önlerini aydınlatınca o ışıkta yürürler. Ama üzerlerine karanlık bastırınca dimdik ayakta kalırlar. Allah dileseydi onların işitme ve görme kabiliyetlerini alırdı. Allah'ın her şeye gücü yeter.
Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de giderirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
O şimşek, neredeyse gözlerini kapıp alıverecek; onları aydınlatınca da ışığı altında yürürler ve karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, onların işitme ve görme duyularını da giderirdi. Şüphesiz ki Allah, her şeye kâdirdir. (Nerdeyse Kur'an'ın hidayet nuru gözlerini alacak... Kur'anı Kerimin “İslâmın” bahşettiği ganimet ve nimetlerini gördükçe, emniyet içerisinde yürürler. Fakat cihâd ve İslâmın yüklediği vazifelerle karşılaştıkları zaman, karanlıkta dikilip kalanların hâli gibi, geri dururlar. Allah dileseydi, onların mânevi duygularını yok ettiği gibi, mâddi duygularını da gideriverdi.)
Şimşek neredeyse göznurlarını alır. Etrafı her aydınlattığında biraz yürürler. Üzerlerine karanlık çöktüğünde öylece dikilip dururlar. (Münafıklar özellikle liderleri kendilerince bir ateş yakıyorlar: Fitne ateşi. Onun sayesinde bir miktar ilerlerler. Fakat Allah, onları karanlıklarda bırakıyor.) Allah isteseydi, kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Çünkü Allah, her şeye kadirdir.
Neredeyse gözlerini kapıverecek olan şimşek önlerini aydınlattığında onun ışığında yürürler; üzerlerine karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.
Yıldırım gözlerin körleteyazdı, ışık gelince onlara, aydınlıkta yürürler, kararınca dururlar, eğer Allah isteseydi onları sağır, kör ederdi; Allah her şeye kaadirdir
Neredeyse gözlerini kapıverecek olan şimşek önlerini aydınlattığında onun ışığında yürürler, karanlık çökünce de dikilip kalırlar. Şayet Allah dileseydi, onları işitme ve görme yeteneklerinden yoksun bırakabilirdi. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.
Az kaldı yıldırım ânları basîretden mahrûm idecek idi. Şimşek çakdığı vakit ânın ziyâsında yürürler ve karanlık olunca durırlar. Eğer Allâh istiye idi ânları gözden de kulakdan da mahrûm ider idi. Çünki Allâh her şeye kâdirdir.
Şimşeğin çakması neredeyse gözlerini alır; onları aydınlattıkça ışığında yürürler ve üzerlerine karanlık basınca durakalırlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir.
Şimşek neredeyse gözlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Şimşek gözlerini kör edercesine çakar, onların çevresini aydınlatınca orada yürürler, karartınca da kalakalırlar. Allah dileseydi onların işitme ve görmelerini büsbütün giderirdi. Şüphesiz Allah her şeye kādirdir.
(O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kadirdir.
Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. ALLAH dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. ALLAH herşeye gücü yetendir.
O şimşek nerdeyse gözlerini (n nûrunu) kapıverecek. Önlerini aydınlattımı ışığında yürürler, karanlık üzerlerine çöktümü de dikilip kalırlar. Allah dilemiş olsaydı işitmelerini, görmelerini de alıverirdi. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.
Şimşek nerede ise gözlerini kapıverecek önlerini aydınlattımı ışığında yörüyorlar, karanlık üzerlerine çöktü mü dikilip kalıyorlar, Allah dilemiş olsa idi elbet işitmelerini görmelerini de alıverirdi, şüphe yok ki Allah her şey'e kadir, daima kadirdir
19-20. Yahut (munâfıkların durumu), gökten sağanak halinde yağan, içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşekler bulunan (şiddetli bir) yağmura tutulmuş kimselerin durumuna benzer ki (onlar) yıldırımlardan dolayı, ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysaki Allah (kudreti ile) kâfirleri (her taraftan) kuşatmıştır. (Allah’ın azabından kurtulamazlar). (Işığının kuvvetiyle) neredeyse gözlerini kör edecek gibi olan şimşek, önlerini aydınlattı mı o (nun ışığı) nda yürürler, (şimşeğin aydınlığı kesilip) üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde dikilip kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini de kör ederdi. Şüphesiz ki Allah, her şeye kâdirdir.
Şimşek, neredeyse görmelerini yok ediverecekti. Şimşek, aydınlık verince ışığında yürürler; üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde kalakalırlar. Allah dileseydi onların işitme ve görme yeteneklerini tamamen yok ederdi. Kuşkusuz, Allah'ın gücü her şeye yeter.
O şimşek hemen hemen gözlerini kapıp alıverecek. Onları aydınlatınca (ışığı) içinde yürürler, başlarına karanlık çökünce ise dikilib kalırlar. Allah dileseydi onların işitmelerini, gözlerini de giderirdi. Şübhe yok ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir.
O şimşek, nerede ise gözlerini(n nûrunu) kapıp alıverecek! Ne zaman onlara aydınlık verse, onda (onun ışığında) yürürler; onlara karanlık çöktüğü zaman ise (oldukları yerde)dikilip kalırlar. Hâlbuki Allah dileseydi, elbette onların işitmelerini ve görmelerini giderirdi. Şübhesiz ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.(1)
Şimşek neredeyse gözlerini kapacak (kör edecek). Ne zaman onlar için (etrafı) aydınlatınca, o esnada yürürler, onların üzerine karanlık çökünce de dikilip dururlar. Eğer Allah dileseydi, elbette onların işitmelerini ve görmelerini giderirdi. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. *
Şimşeğin ışığından neredeyse gözleri kör olacaktı. Şimşek ortalığı aydınlattığında yürürler, ışık gidip de, karanlık çökünce, ayakta kalıverirler. Allah dilerse onların kulaklarını sağır, gözlerini kör edebilirdi. Elbetteki Allah her şeyi düzenleyip planlayandır.
Az kalsın şimşek onların gözlerini kör edecekti. Onlar şimşek çaktıkça onun ışığında yürürler, karanlık bastıkça da oldukları yerde kalırlar. Eğer Allah dileseydi, besbelli ki onların gözlerini görmez, kulaklarını işitmez ederdi. Çünkü Allah’ın gücü her nesneye yeticidir.
Az kaldı ki şimşek onların gözlerini kapatacaktı [⁴], onlara şimşek çaktıkça onlar aydınlık içinde yürürler, karanlık çöktükçe durup kalırlar, Allah dilese onları işitmeden [⁵], gözlerden [⁶] mahrum ederdi. Çünkü Allah her şeye hakkıyle kadirdir [⁷].
Çakan şimşekler neredeyse gözlerini alır; ışık saçtığında, aydınlığında yürürler, karanlık bastığında da kalakalırlar. Allah dileseydi onların işitmelerini ve görmelerini giderirdi. Gerçekten Allah her şeye gücü yetendir [Kadîr].
Şimşeğin çakması neredeyse gözlerini alır; onları aydınlattıkça ışığında yürürler ve üzerlerine karanlık basınca durakalırlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. Doğrusu Allah her şeye kadirdir.
Şimşek neredeyse gözlerini kör edecek; önlerini her aydınlattığında, onun ışığında yürürler; üzerlerine karanlık çökünce de, oldukları yerde çakılıp kalırlar!
Allah dileseydi, öteki azgın münâfıklara yaptığı gibi, bunların da işitme ve görme yeteneklerini tamamen yok edebilirdi. Öyleyse, henüz fırsat varken gaflet uykusundan uyansınlar; akıllarını ve gönüllerini Kur’an nuruyla aydınlatıp apaçık gerçeğe iman etsinler! Zulüm ve haksızlıktan vazgeçmedikleri takdirde, Allah kalplerini öyle bir karartır ki, bir daha iman etme fırsatı bulamazlar.
Öyle ya, Allah’ın her şeye gücü yeter.
Bu tip münâfık, bilgisizlik ve inkârcılık karanlığında bocalarken İslâm dâvetiyle yüz yüze geliyor: İnsanlara adâleti ve mutluluğu sunan bu din, aynı zamanda bir çok tehlikelere göğüs germeyi de emretmekte, dahası, bu emre uymayanları ilâhî azapla tehdit etmektedir. Münâfık, yolunu aydınlatan bu uyarılardan yararlanmak yerine, güya kendini korumak için bunları duymazlıktan, görmezlikten gelir. Bu arada İslâm’ın sunduğu güzellikleri gördükçe, ona sempati ile bakmadan da kendini alamaz. Fakat doğruluğun ve adâletin egemen olması için mücâdele edip fedâkârlık göstermek gerekince, derhâl yüz çevirir.
İşte, ikiyüzlülük ve inkârcılık başta olmak üzere, bütün kötülüklerin yeryüzünden silinip tamamen yok edilmesi için:
Görmelerini neredeyse Şimşek alıverecek! Onları aydınlattıkça yürüdüler; üzerlerine karanlık çöktüğü zaman dikilip kaldılar. Allah dileseydi, işitmelerini de, görmelerini de giderirdi. Allah, her şeye güç yetirendir.
gözleri kör eden şimşekler, şimşekler çaktıkça ilerlemeye çalışan, karardıkça donakalan şaşkınlara benziyor. Eğer Allah dileseydi, onları tamamen kör ve sağır edebilirdi: Çünkü Allah, her şeye kadirdir...
Şimşek neredeyse onların gözlerini alıp götürecekmiş gibi ortalığı aydınlatır. Gökyüzüne baktıklarında şimşeklerin kendilerine doğru çaktığını görerek korkarlar. Gözlerimizi delip geçmesin diye hemen gözlerini kapatırlar. Sonra duruma alışırlar. Şimşekler önlerini her aydınlattığında bir müddet şimşeğin ışıklarında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. İşte onların ayetlerimize karşı misali böyledir. Ayetlerimiz onların hayatlarına şimşekler, yıldırımlar gibi iner. Ayetlerin aydınlığından korkarak gözlerini kapatırlar. Çünkü ayetlerin aydınlığı onların bütün pisliklerini ortaya çıkarır. Onlar hemen yalanlar üzerine kurdukları düzenin karanlıklarına dönerler. Unutmayın ki; Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını tamamen yok ederdi. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. Aralarında duyma görme duyuları alınmış olanları görmüyorlar mı? Onların halini düşünmüyorlar mı? Düşünesiniz diye size canlı gerçek örnekler veriyoruz. Anlamıyor musunuz? Rabbiniz isterse hepinizin gözlerini kör, kulaklarını sağır, dillerini lal eder. Göremezsiniz, duyamazsınız, konuşamazsınız.
(O esnada) şimşek, neredeyse gözlerini alacakmış (gibi çakar). (Şimşek) onlar için (etrafı) aydınlatınca orada (birazcık) yürürler; üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde kala kalırlar. Allah dileseydi elbette onların işitme (duyu)larını ve gözlerini giderirdi. Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir.
(O esnada) şimşek sanki gözlerini kör edecekmiş gibi çakıp, onların çevrelerini aydınlatınca, orada birazcık yürürler, üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde dikilir kalırlar. Eğer Allah dileseydi, elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini de kör ederdi. Şüphesiz Allah’ın gücü, her şeye yeter.¹
Çakan şimşekler neredeyse gözlerini alıverir; ışık verince hareket ederler, karanlık üzerlerine çökünce oldukları yerde çakılıp kalırlar. Şayet Allah dileseydi, onların işitme ve görme [kabiliyet]lerini ellerinden alabilirdi: ¹² Çünkü Allah her şeye kâdirdir.
Şimşek sanki gözlerini kör edecek gibi olur; şimşek çevrelerini aydınlattığında onun ışığında yürürler, ortalık birden kararınca da orada dikilip öylece kalırlar. Eğer Allah isteseydi onların kulaklarını sağır ve gözlerini de kör ederdi. Zira Allah her şeye gücü yetendir. 6/122, 24/40
Şimşek neredeyse gözlerini kör eder; onları ne zaman aydınlatsa, o aydınlıkta yol alırlar; ne zaman da karanlık üzerlerine çökse, ayakta kalakalırlar. Ve eğer Allah isteseydi, işitme ve görme duyularını giderirdi; çünkü Allah’ın her şeye gücü yeter.
O esnada; şimşek -neredeyse- gözlerini kapacakmış (kör edecekmiş) gibi çakıp da önlerini aydınlatınca (müjde ayetlerini işitince doğru yola girmek için) birkaç adım atarlar; (fakat şimşeğin parıltısı geçip de) karanlık üzerlerine çöktü mü, (sıra azab ayetlerine gelince) oldukları yerde (dona) kalırlar! Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Şüphe yok ki Allah her şeye kadirdir.
Şimşek neredeyse görmelerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir
Az kalıyor ki şimşek gözlerini hemen kapayıverecek. Her ne zaman önlerini aydınlattı mı, ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık çöktükçe de dikilip kalıverirler. Eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi onların elbette işitmelerini de, görmelerini de gideriverirdi. Şüphe yok ki Allah Teâlâ her şeye kâdirdir.
Şimşek nerdeyse gözlerini köreltecek. Önlerini aydınlattı mı ışığında yürürler, (şimşek sönüp) karanlık çökünce de dikilir kalırlar. Allah dileseydi kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah gerçekten her şeye kadirdir.
Neredeyse gözlerini kapıverecek olan şimşek önlerini aydınlattı mı o(nun ışığı)nda yürürler, üzerlerine karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi elbette işitmelerini ve görmelerini de götürürdü. Şüphesiz Allah'ın her şeyi yapmağa gücü yeter.
Az kalır ki şimşek parlaması gözlerinin nûrını kapsın. Şimşek (çakarak) etrâfı aydınlatdığı zamân (yollarını görüb) yürürler. Karanlık çökdükde oldukları yerde durırlar. Allâh eğer dilemiş olsa onların işitmek ve görmek kâbiliyetlerini giderirdi. Allâh her şeye kâdirdir.
O şimşek (Kur'ân nuru), gözlerini söküp çıkaracak gibi olur. Ne zaman önlerini aydınlatsa yürürler, gözlerini kamaştırınca da kalakalırlar [1]. Allah cezalandırmayı tercih etseydi [2] onları tümüyle kör ve sağır ederdi [3]. Ama her şeye bir ölçü koyan Allah'tır [4].
Şimşek gözlerini kamaştırır gibi olur; şimşek parıldadığında yürürler, ortalık birden kararınca da orada dikilip kalıverirler, eğer Allah isteseydi onları sağır ve kör ederdi. Allah'ın her şeye gücü yeter.
Şimşeğin parıltısı gözlerini alacak gibidir. Şimşek etrafı aydınlatınca o ışıkta biraz yürürler; üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde kalırlar. Eğer Allah dileseydi, onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Zira Allah'ın kudreti herşeye yeter.(8)
Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah her şeye Kadîr'dir.
yaķın olur ıldırım kim ķapa gözlerini anlaruñ. her nice kim aydın eyledi anlaruñ içün yüridiler aydınlıķ içinde daħı ķaçan ķarañurdı anlaruñ üzere durdılar. daħı eger dilesedi Tañrı gideredi ķulaġını anlaruñ daħı gözlerini anlaruñ. bayıķ Tañrı her nesene üzere güci yiterdür.
Yıldırım şu‘le virdikde ol żiyā ile yürürler o żiyā gidince ḳaranlıḳ ve ḥayretdeḳalırlar. Eger Allāhu Ta‘ālā murād ide‐y‐di anlarıñ ma‘nen saġırlıġı ve dilsizligi vekörligi gibi [...] ve saġır iderdi. Taḥḳīḳ Allāhu ‘azīmü’ş‐şān her şeye ḳādirdir.
İldırımın çaxması az qalır ki, onların gözlərinin işığını alsın (onları kor etsin). (Şimşək) onlara işıq verdiyi zaman (onun şüası ilə) yeriyirlər, üzərlərinə qaranlıq çökdükdə isə (olduqları yerdə) dayanıb dururlar. Əgər Allah istəsəydi, onların qulaqlarını və gözlərini əllərindən alardı. Həqiqətən, Allah hər şeyə qadirdir.
The lightning almost snatcheth away their sight from them. As often as it flasheth forth for them they walk therein, and when it darkeneth against them they stand still. If Allah willed, He could destroy their hearing and their sight Lo! Allah is Able to do all things.
The lightning all but snatches away their sight; every time the light (Helps) them, they walk therein, and when the darkness grows on them, they stand still. And if Allah willed, He could take away their faculty of hearing and seeing; for Allah hath power over all things.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |