يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلٰىۜ اَلْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْاُنْثٰى بِالْاُنْثٰىۜ فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ اَخ۪يهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَاَدَٓاءٌ اِلَيْهِ بِاِحْسَانٍۜ ذٰلِكَ تَخْف۪يفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌۜ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَل۪يمٌ
Yâ eyyuhe-lleżîne âmenû kutibe ‘aleykumu-lkisâsu fi-lkatl(e)(s)-lhurru bilhurri vel’abdu bil’abdi velunśâ bilunśâ(c) femen ‘ufiye lehu min eḣîhi şey-un fettibâ’un bilma’rûfi veedâun ileyhi bi-ihsân(in)(k) żâlike taḣfîfun min rabbikum verahme(tun)(k) femeni-’tedâ ba’de żâlike felehu ‘ażâbun elîm(un)
Ey inananlar, öldürülenler hakkında size kısas farz edilmiştir: Hüre karşılık hür, kula karşılık kul, kadına karşılık kadın. Fakat öldüren, kardeşinden azıcık bir affa nail olursa o zaman kısas kalkar; öldürülenin velisinin, akla ve örfe uygun olarak iyiliğe uyması, öldürenin de, öldürdüğü kişinin velisine güzellikle bir şey vermesi kalır. Bu, Rabbinizden hükmü hafifletmedir, rahmettir. Bundan sonra da gene zulme kalkan ve aşırı giden olursa artık ona elemli bir azap var.
Ey iman edenler! (Meşru savunma mecburiyeti ve hukuk düzenini koruma görevi olmaksızın, haksız yere ve kasten) Katledilip öldürülen kimseler hakkında size kısas (misliyle cezalandırma ve idam cezası) yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. (Yani cinayeti ister hür -asil ve zengin kesiminden-, ister fakir ve halktan kimselerden ve ister kadın cinsinden olsun, kim işlerse cezasını başkası değil, kendisi çekecektir.) Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varisine veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır.
Siz ey iman edenler! Öldürme olaylarında adil karşılık olan kısas, size farz kılındı. Hüre karşı hür, köle için köle, kadın için kadın öldürülür. Bununla beraber kim öldürülenin kardeşi veya velileri tarafından affedilirse, o zaman affedenin dinin öngördüğü diyeti istemesi, affedilenin de onu güzelce ödemesi gerekir. Bu Rabbinizin cezayı bir hafifletmesi ve acımasıdır. Buna rağmen bir kimse bilerek ve isteyerek hak ve adalet sınırlarını aşarsa pek acıklı bir azap vardır.
Ey imân edenler, cinayetlerde, öldürülenlere karşılık katillere kısas uygulanması, size yazılı bir kanun haline getirildi, farz kılındı. Hür bir maktûle karşı, hür bir kimseye, maktul bir köleye karşı bir köleye, maktul bir kadına karşı bir kadına kısas uygulanır, ölüm cezası verilir.
Ancak, maktûlün velisi, kardeşi tarafından kısas cezasından, vazgeçilen; ödeyeceği diyetin de bir kısmı bağışlanan kimseye, Kur'ân'ın ve sünnetin hükümlerine İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uyularak, diyetin tahsilinde kolaylık gösterilmeli, sıkıştırılmamalı, katil de maktûlün tarafına süründürmeden, eksiltmeden diyeti güzellikle ödemelidir.
Bunlar, sizden öncekilere konan kurallara göre, Rabbinizin cezaları hafifletmesi ve rahmetinin, merhametinin tecellisidir. Kim bundan sonra, bu hüküm ve emirlere uymayarak haddi aşarsa, onun için can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın. Her kime kardeşi tarafından bir bağışlamada bulunulursa bu zaman iyiliğe uyulmalı ve gerekli olan şey ona güzellikle verilmelidir. Bu, Rabbiniz tarafından size bir hafifletme ve rahmettir. Artık bundan sonra kim taşkınlık ederse ona acıklı bir azap vardır. [35]
Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azab vardır.
Ey iman edenler! (kasden) öldürülmüşler için size kısas (misilleme yapmak) farz kılındı: Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kısas olunur. (ölen müslüman olduğu halde, öldüren hür, köle ve kadın, her kimse kısas olunur, yani öldürdüğüne karşılık öldürülür.) Öldürülmüş olanın kardeşinden (verese ve velisinden) katilin lehine olarak bir şey bağışlansa da kısas düşürülse, ölünün velisi, hakkından ziyade olmıyarak, örfe göre diyet almalıdır; katil de maktulün velisine, icap eden diyeti güzel bir şekilde ödemelidir. İşte böyle afvederek diyet almak, Rabbiniz tarafından size bir hafiflik ve merhamettir. Kim bu bağışlama ve diyet alıştan sonra, katil ile veya katilin akrabasıyla düşmanlık yaparak tecavüzde bulunursa, onun için âhirette çok acıklı bir azab vardır.
Ey iman edenler! (Siz de Yahudiler gibi şekilde kalıp aşırı karşılık istemeyin.) Öldürülenler konusunda size kısas (eşitlik esası üzerine karşılık almak) farz kılındı: Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (bir’e bir)… Kim kardeşi tarafından bir miktar affedilirse (kısastan vazgeçerse,) o affeden kişinin öbür kardeşine iyi davranması ve onun da ona güzelce bir ödeme yapması (lazım.) Bu Rabbinizden bir hafifletmedir ve O’ndan bir rahmettir. Kim bundan sonra sınırı aşarsa, onun için acıklı bir azap vardır.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Bununla beraber kim öldürülenin velisi tarafından bağışlanırsa, artık o zaman örfe uymak ve öldürülenin velisine güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Kim bundan sonra zulüm yapmaya kalkışırsa, ona acı bir azap vardır.
Ey inanmış olanlar! Öldürülen kimselerçin, size kısas yazılmıştır, hür olana hür kişi, kula kul, dişiye dişi; bir şey bağışlarsa kardeşi, göreneğe uymalı, bir de iyilikle ödetilmiş bulunur, bu sizlere Tanrıdan verilen bir yeğnitmedir, bir yarlığadır, bundan sonra bir kimse taşkınlık ederse, ona acı azap var
Ey inananlar! (Kasten) öldürülenler hakkında size kısas (misilleme yapmak) yazılı bir kanun haline getirildi. (Öldürülen) hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle tazminat ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Buna rağmen hak ve adalet sınırlarını bilerek ve isteyerek ihlal eden için şiddetli azap vardır.
Ey îmân idenler! katl içün kısâs size emr idilmişdir. Hür bir âdem hür bir âdem içün, esîr bir esîr içün, kadın bir kadın içün, kısâs olunur. Birâderinin ’afvını istihsâl iden bir diyet ted’iye idecek ve ânın hakkında âlicenâbâne mu’âmele olunacakdır. Bunlar rabbinizin tahfîf-i cezâsı ve rahmetidir. Lâkin böyle bir cinâyeti bir def’a daha irtikâb iden elîm bir ’azâba müstehak olacakdır.
Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbiniz'den bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.[48]
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında kısas size gerekli kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ancak her kime, kardeşi tarafından bir şey bağışlanırsa artık ona hakkaniyetle uymalı ve diyeti ona güzellikle ödemelidir. Bu, rabbinizden bir hafifletme, bir rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa ona elem verici bir azap vardır.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır.
İnananlar! Öldürmede size eşitlik farz kılındı. Hürre karşı hür, köleye köle, kadına kadın... Ama kim maktulun hısımları tarafından bağışlanırsa, o zaman uygun olanı yapması ve diyeti güzelce ödemesi gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim sınırı aşarsa onun için acı bir azap var.
Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır.
Ey o bütün iyman edenler! Maktuller hakkında üzerinize kısas yazıldı: hürre hür, köleye köle, dişiye dişi, bunun üzerine her kim kardeşinden cüz'î bir afve mazhar olursa o vakit vazife birinin o marufu takib etmesi birinin de ona borcunu güzellikle ödemesidir bu, rabbınızdan bir tahfif ve bir rahmettir, her kim bunun arkasından yine tecavüz ederse artık ona elîm bir azab vardır
*Ey îmân edenler! (Kasten) öldürülen (bir kimsenin) hakkın (ın alınması hususun) da, (katile) kısas (uygulanması hükmü) size farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın (kısas edilir). Ancak öldüren kimse, (öldürülenin) kardeşi (vârisi/velisi) tarafından affedilirse, (kısas hükmü diyete dönüşürse,) artık (yapılması gereken şey), örfe uygun bir şekilde, (kan bedelinin belirlenmesi ve katilin, kendisini bağışlayanlara) iyilikle (bu diyeti) ödemesidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa onun için elem dolu bir azap vardır.
Ey iman edenler! Öldürülmelerde size kısas yazıldı;¹ hüre hür, abde abd², kadına kadın.³ Ancak öldüren, öldürülenin kardeşi⁴ tarafından bağışlanırsa; örfe uygun şekilde, diyeti iyilikle ödemelidir. Bu Rabb'inizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa, onun için can yakıcı bir azap vardır.
Ey îman edenler, maktuller hakkında size kısas (misilleme) yazıldı (farzedildi). Hür, hür ile, köle, köle ile, dişi, dişi ile (kısas olunur). Fakat kimin (hangi kaatilin) lehinde maktulün kardeşi (velîsi) tarafından cüz'î birşey afvolunursa (hemen kısas düşer). Artık örfe uymak (şer'in ve aklın iyi gördüğünü yapmak, borcu) ona (maktulün velîsine) güzellikle ödemek (lâzımdır). Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve esirgemedir. O halde kim bu (afivden ve edadan) sonra (kaatile veya taraflarına muhaasame ve) tecâvüzde bulunursa onun için pek acıklı bir azâb vardır.
Ey îmân edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas farz kılındı!(2) Hür olana hür, köleye köle, kadına kadın (kısâs edilir, öldürülür)! Fakat (öldüren) o kimse lehinde, kardeşi tarafından (cüz'î) bir şey affedilirse, o takdirde (affedene düşen,) örfe tâbi' olmak(diyetini aşırıya kaçmadan almak)tır ve (öldürene düşen de, diyeti) ona güzellikle ödemektir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Buna rağmen kim bundan sonra haddi aşarsa, artık ona (pek) acıklı bir azab vardır!
Ey iman etmiş olanlar, cinayetlerde, öldürülenlere karşılık katillere (meşru savunma mecburiyeti ve hukuk düzenini koruma görevi olmaksızın, haksız yere kastan öldürenlere, canilere) kısas uygulanması, size (kanun hâlinde bir hak olarak) yazılmıştır. Hür, öldürdüğü o hür kimse yerine; köle, öldürdüğü o köle yerine; kadın, öldürdüğü o kadın yerine kısas olunur (kişinin cinsiyet ve sosyal statüsüne bakılmaksızın cinayeti kim işlerse cezasını başkası değil, kendisi çekecektir). Bununla beraber kim kardeşnin (öldürülenin) velisi tarafından bağışlanırsa, (kısasın uygulanması istenmezse,) aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. İşte bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa (saldırıya kalkarsa) o zaman onun için elim bir azap vardır.(*)
Ey İman edenler! Öldürme olayında öldürene, ölen gibi ölüm cezası (kısas) uygulanması sizin üzerinize farz kılındı. Hür ile hür, köle ile köle, dişi ile dişi cezası uygulanır. Kim (öldürme fiilini yapan) öldürülenin velisi tarafından affedilirse, örfe göre uygulama yapılmalı ve öldürülenin velisine güzellikle diyeti ödenmelidir. Bu kolaylık Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa, onun için acıklı bir azap vardır.
Ey inananlar! Öldürülenler için ödeşme boynunuza borç oldu: Hüre hür ile, köleye köle ile, dişiye dişi ile ödeşeceksiniz. Ancak, öldürülenin yakınlarından biri suçun bir parçasını bağışlayacak olursa bunu töreye uygun olarak ona güzellikle ödemelidir. İşte bu, Allah’ın bir kolaylaştırması, bir esirgemesidir. Bundan sonra da her kim sınırları aşacak olursa artık onun için acıklı bir azap vardır.
Ey iman edenler! Maktuller hakkında üzerinize kısas farz olundu. Hür hür ile, köle köle ile, kadın kadın ile kısas olunur. [⁵] Kardeşi [⁶] tarafından bir kimse için az bir şey affolunursa iyi yola gitmeli, ona hüsn-ü suretle eda edilmelidir. Bu, Rabbiniz tarafından bir tahfif [⁷] ve rahmettir, artık her kim ondan sonra tecavüzde [⁸] bulunursa onun için acıklı bir azap vardır.
Ey inananlar! Öldürülen insanlar hakkında üzerinize kısas yazıldı. Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi.¹¹³ (Öldürülenin) kardeşi¹¹⁴ tarafından bir şeye karşılık affedilirse, ona/öldürene örfe uymak [ma’rûf]¹¹⁵ ve tazminatını (diyetini) güzelce ödemek düşer. Bu Rabbiniz tarafından bir kolaylık ve bir rahmettir. Kim bundan sonra ölçüyü aşarsa [i’tedâ] onun için can yakıcı bir azap vardır.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi. O halde eğer birisi (dini) kardeşi tarafından bağışlanırsa (ve kısas hükmü diyete dönüşürse) iyiliğe uymalıdır (diyet hususunda karşı tarafın maddi durumunu göz önünde bulundurmalıdır) ve (katil de öldürülenin velisine diyeti) iyilikle ödemelidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa elem verici azap onun içindir.
Ey iman edenler!
Öldürülen kimseler hakkında kısas, yani suçsuz bir insanı kasıtlı olarak öldüren kişinin, işlediği suça denk bir ceza olarak İslam devleti tarafından öldürülmesi, mutlaka yerine getirmeniz gereken bir yasa olarak size farz kılınmıştır. Hüre karşılık hür, köleye karşılık köle, kadına karşılık kadın. Yani, cinâyeti kim işlemişse, cezasını çeken de yalnızca o olmalıdır, başkası değil. Kâtil hür bir insan ise sadece o hür, eğer bir köle ise sadece o köle, eğer bir kadın ise yine sadece o kadın cezalandırılmalıdır. Kâtilin cezalandırılmasını yeterli görmeyip, onun akrabalarından, kabilesinden, ailesinden intikam almaya kalkışılmamalıdır. Ve bu suç sabit olduğunda, suçlu kadın da olsa, köle de olsa, efendi de olsa, mutlaka cezalandırılmalıdır.
Ancak kâtil,öldürdüğü kişinin kardeşi veya bir başka yakın akrabası tarafından herhangi bir şekilde affedilirse, kısas cezası uygulanmaz. Bu durumda, İslâm’a dayalı geleneklere ve örfe uyarak kan bedelinin belirlenmesi ve kâtilin, kendisini bağışlayan bu insanları bir nebze olsun tesellî etmek üzere, tazminat parasını bulup onlara güzelce ödemesi gerekir.
Bu bağışlama yetkisinin verilmesi, Rabb’iniz tarafından sizlere bahşedilmiş bir hafifletme ve rahmettir. Fakat bu yetki, sadece maktûlün yakın akrabalarına tanınmış bir haktır; yoksa bir başkasının kâtilleri affetme yetkisi yoktur.
Ama her kim, bütün bunlara rağmen yine de saldırganlık etmeye kalkışırsa, sözgelimi, kâtil yerine başkasını öldürürse, ya da İslam devletinin kâtili öldürmesiyle yetinmeyip, onun akrabalarına da saldırırsa veya kâtili affedip diyeti aldıktan sonra onu öldürmeye kalkarsa yâhut kâtil diyeti ödemeye yanaşmazsa, işte onun için de can yakıcı bir azap vardır!
Aslında katil bile olsa, insan öldürmek kötüdür. Fakat bir katilin öldürülmesi, yüzlerce masum insanın hayatını kurtaracaksa, o zaman bu bir öldürme değil, hayat kurtarmadır. Yani:
Ey iman edenler! Size Öldürmeler’de Kısas yazıldı: “Hür’e karşılık Hür, Köle’ye karşılık Köle, Kadın’a karşılık Kadın!”. Kim kardeşinden onun lehine bir şey affedildiyse (vazgeçildiyse), Ma’rûf’a (Örfe Uygun Olan’a / Bilindik Olan’a) tâbi’ olmak ve ona bir güzellikle ödemek gerekir. Bu, rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim sınırı aştıysa, onun için acıveren bir azap vardır.
Sevgili müminler! Kasten öldürülmüş kimselerle ilgili olarak, size de kısas / ödeşme hukuku getirilmiştir: Hür hürle; köle köleyle; kadın kadınla ödeşir. Katil, maktulün ailesi tarafından affedilmişse, örfe göre, mağdur tarafa münasip bir ödeme yapılır. Rabb'iniz tarafından yapılan bu indirimin özü, sevgidir. Bu anlaşmadan sonra düşmanlığı yeniden hortlatanları çok ağır bir ceza bekliyor.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse hak sahibi olan yakın akrabaları tarafından affedilirse, akla, hukuka ve örfe uygun yol izleyip can borcunu güzellikle tazmin etmek gerekir. Bu hükümler Rabbinizden bir hafifletme ve size bir rahmettir. Bundan sonra aşırı gidip haksızlık yapanlara, intikam hırsıyla hukuku çiğneyenlere elem dolu bir azap vardır.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında [kısas] [*] size farz kılındı: [*] Hür kişiye karşılık bizzat o hür kişi, köleye karşılık bizzat o köle, kadına karşılık da bizzat o kadın. Kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir şey (karşılığı) bağışlanırsa, artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren kişi gereken diyeti) ona (öldürdüğünün yakınlarına) güzellikle ödemelidir. Bu (söylenenler), Rabbinizden bir hafifletme ve merhamettir. Kim bundan sonra haddi aşarsa onun için elem verici bir azap vardır.
Ey îman edenler! Öldürmelerde sizin üzerinize; hüre hür, köleye köle, dişiye dişi¹ olmak üzere kısas² farz kılındı. Ancak öldürenin cezâsı, öldürülenin kardeşi (velîsi) tarafından kısmen bile bağışlanırsa, öldürenin gereken diyeti³ uygun şekilde ve güzellikle (ölenin vârislerine) ödemesi gerekir. İşte bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim, bundan sonra haddi aşarsa onun için âhirette acıklı bir azap vardır.⁴
SİZ EY imana ermiş olanlar! Öldürme [olayların]da adil karşılık (kısas) size farz kılındı: Hür için hür, köle için köle ve kadın için kadın. ¹⁴⁷ Ve eğer kardeşi tarafından suçlu kimse[nin suçunun bir bölümü] bağışlanmışsa, ¹⁴⁸ bu [bağış] uygun şekilde tatbik edilmeli ve kardeşine tazminatı güzellikle ödenmelidir. ¹⁴⁹ Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Buna rağmen ¹⁵⁰ hak ve adalet sınırlarını bilerek ve isteyerek ihlal eden için şiddetli bir azap vardır:
Ey İman edenler! Cinayetlerde adil ceza size farz kılındı. Hür olana karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas olunur. Her kim bir şekilde kardeşi tarafından bağışlanmışsa, artık bu, makul bir biçimde uygulanmalı ve bağışlayana güzellikle tazminatı ödenmeli. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim aşırı giderse ona elem verici azap vardır. 5/45, 16/126
SİZ ey iman edenler! Cinayete kurban gidenler hakkında size âdil karşılık farz kılındı: Hüre karşılık hür, köleye karşılık köle, kadına karşılık kadın.[³⁴⁷] Bunun üzerine her kim kardeşi tarafından bir şekilde bağışlanırsa, bu bağış makul bir biçimde uygulanmalı, tazminatı da ona güzellikle ödenmeli:[³⁴⁸] İşte bu, Rabbiniz katından bir kolaylaştırma ve rahmettir.[³⁴⁹] Kim ki bundan sonra haddi aşarsa, onun hakkı elem verici bir azaptır.[³⁵⁰]
Ey iman edenler, (haksız yere) öldürülenler hakkında sizin üzerinize kısas farz kılındı, hür kimse mukabilinde hür, köle mukabilinde köle, ve kadın mukabilinde de (onu kasten öldüren) kadın! (kısas olarak öldürülür, cahiliye devri adeti gibi şeref ve kıymet davasıyle kâtilden başkasının öldürülmesine kalkışılmaz) Fakat kâtil, ölenin velisi tarafından, (diyet gibi) herhangi bir şey mukabili affedilirse, artık taraflar hakkaniyete uymalı ve (kâtil) ona (ölenin velisine gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu (hükümler) Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir, bundan sonra kim (kâtile veya taraflarına) tecavüzde bulunursa, artık onun için çok çetin bir azap vardır.
Ey iman edenler, öldürmelerde kısâs size farz kılındı. (Kâtilin de öldürülmesi gerekir). Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. (ö!dürü!enin)Kardeşi tarafından affedilen kimse, örfe uyup o(affeden kardeşi)ne güzel bir ihsanda bulunmalıdır! Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve acımadır. Kim bundan sonra da saldırıya kalkarsa artık onun için acı bir azâb vardır.
Ey mü'minler! Maktuller hakkında sizin üzerinize kısas farz olmuştur. Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kısas edilir. Fakat hangi bir katil için kardeşi tarafından bir şey affedilirse ma'ruf olan emre ittiba etmeli ve ona da (diyeti) güzellikle edada bulunmalıdır. Bu Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmetir. Artık bundan sonra tecavüzde bulunursa onun için elîm bir azap vardır.
Ey iman edenler! Öldürülen kimselerin hakkını almak için size kısas farz kılındı. Hür hür ile, köle köle ile, dişi dişi ile kısas olunur. Ama kim, maktûlün velisi tarafından affedilirse kısas düşer. Bundan sonra, diyeti ona güzel bir şekilde ve tam olarak ödemek gerekir. Bu esneklik Rabbiniz tarafından bir kolaylık ve lütuftur. Artık kim bundan sonra karşıdakinin hakkına tecavüz ederse, Ona son derece acı bir azap vardır. {KM, Levililer 24, 19-21; I Samuel 15, 33; Matta 5, 38-39}
Ey inananlar, öldürmelerde kısas size farz kılındı. (Katilin de öldürülmesi gerekir). Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Kardeşi tarafından kısmen affedilen kimse, örfe uyup o(affeden kardeşi)ne güzelce (diyeti) ödemelidir! Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve acımadır. Kim bundan sonra da saldırıya kalkarsa artık onun için acı bir azab vardır.
Ey mü'minller! katlde üzerinize kıssas farz olundı. Hür ile hür, 'abd ile 'abd, kadın ile kadın. Kardaşından bir şey 'afv iden ma'rûfa tâbi' olmalıdır. (Diyeti istemek ve almakda 'unf ve şiddet göstermemek, fazla mutâlebede bulunmamak lâzımdır) 'Afv olunan da iyilik ile bu borcı ödemelidir. Bu (hüküm) rabbiniz tarafından sizin içün tahfîf ve rahmetdir. Bundan sonra haddini tecâvüz iden ve te'addî iyleyen ('afv ile diyeti aldıkdan sonra kâtili katl iden) kimseye elemli 'azâb vardır. [¹]
Müminler! Öldürülen insanlar konusunda size kısas[1] farz kılındı. Bir hüre karşı bir hür, bir esire karşı bir esir, bir kadına karşı bir kadın (öldürülür, daha fazlası olmaz).[2] Kim, öldürülenin kardeşi (mirasçısı) tarafından bir bedel karşılığı bağışlanırsa, marufa[3] uysun ve bedeli güzelce ödesin. Böyle olması, Sahibiniz (Rabbiniz) tarafından yapılmış bir hafifletme ve bir iyiliktir. Kim bundan sonra da düşmanlığı sürdürürse, ona acı bir azap vardır.
-Ey İman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hür olan ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kısas olunur. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, artık örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra da tecavüzde bulunana elem verici azap vardır.
Ey iman edenler! Cinayetlerde size kısas farz kılındı. Hür olan, öldürdüğü hür kimse yerine; köle, öldürdüğü köle yerine; kadın, öldürdüğü kadın yerine kısas olunur.(81) Kim kardeşi tarafından bir affa uğrarsa,(82) akla ve örfe uygun bir şekilde, diyetini güzellikle ödesin. Bu, Rabbinizden size bir indirim ve bir rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa,(83) pek acı bir azabı hak etmiş olur.
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabbinizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır.
iy anlar kim įmān getürdiler! farįża olındı sizüñ üzere beñdeş śaķlamaķ zaḥmetlerde āzād āzāda, daħı ķul ķula, daħı dişi dişiye. pes her kim ķon-ıla aña ya'nį depeleyene, ķarındaşından nesene pes uymaķdur eylük-ile daħı ödemekdür aña eylüg-ile şol yiynitmekdür çalabuñuzdan daħı raḥmetdür. pes her kim ḥaddan geçerse andan śoñra anuñdur 'aźāb aġrıdıcı.
İy īmān getüren kişiler, yazıldı ya‘nī farż oldı üstüñüze ḳıṣāṣ eylemek öl‐dürülmişlerde, ḥür kişi ḥür kişiyi öldürse yirine öldürmek, dişi daḫı dişiyiöldürse yirine öldürmek. Pes her kim ki ‘afv eyleye ḳardaşından ḳıṣāṣ diyeterāżī olsa yaḫşılıḳ bile tābi‘ olsun. Daḫı virsün diyeti aña iḥsān bile. Ol ‘afveylemek yeynilikdür Tañrıñuzdan, daḫı raḥmetdür. Pes her kim ta‘addī ey‐lese ‘afv eyleyüp diyet alġandan ṣoñra yürekler acıdıcı ‘aẕāb.
Ey iman gətirənlər! (Qəsdən) öldürülən şəxsdən sizin üçün qisas almaq hökmü qərara alındı (vacib oldu). Azad şəxsi azad şəxsin, qulu qulun, qadını qadının əvəzində (öldürə bilərsiniz). (Öldürülən şəxsin) qardaşı (varisi) tərəfindən (müəyyən bir şey, qanbahası müqabilində) bağışlanmış (qatil) ilə adətə görə (yaxşı) rəftar edilməlidir. Bağışlanmış (qatil də) yaxşılıqla (qan sahiblərinə) “diyə” (qanbahası) verməlidir. Bu, (qisası qanbahası ilə əvəz etmək hökmü) Rəbbiniz tərəfindən sizin üçün bir yüngüllük və mərhəmətdir. Bundan (diyə müqabilində bağışlamaqdan) sonra təcavüzkarlıq edən (qatili öldürən və ya onun qohum-qardaşı ilə düşmənçilik edən) kimsəni (qiyamətdə) şıddətli əzab gözləyir!
O ye who believe! Retaliation is prescribed for you in the matter of the murdered; the freeman for the freeman, and the slave for the slave, and the female for the female. And for him who is forgiven somewhat by his (injured) brother, prosecution according to usage and payment unto him in kindness. This is an alleviation and a mercy from your Lord. He who transgresseth after this will have a painful doom.
O ye who believe! the law of equality(182) is prescribed to you in cases of murder(183): the free for the free, the slave for the slave, the woman for the woman. But if any remission is made by the brother(184) of the slain, then grant any reasonable demand(185), and compensate him with handsome gratitude, this is a concession and a Mercy from your Lord. After this whoever exceeds the limits shall be in grave penalty.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |