Ulâ-ike-lleżîne-şteravû-ddalâlete bilhudâ vel’ażâbe bilmaġfirat(i)(c) femâ asberahum ‘alâ-nnâr(i)
Onlardır sapıklığı doğru yola, azabı yarlıganmaya karşılık olarak satın alanlar; ateşe ne de sabırlı kimselerdir ya.
Onlar, hidayete karşılık sapkınlığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. (Bu gafiller acaba) Ateşe karşı ne kadar da sabırlı ve dayanıklıdırlar! (Bu ne şaşkınlık ve sapkınlıktır.)
İşte onlar, doğru yol karşılığında sapıklığı, bağışlanma karşılığında, azabı satın almışlardır. Onlar cehennem ateşine karşı ne kadar da dayanıklıdırlar veya bunlar kendilerini ateşe götürecek işler yapmakta ne derece sabırlı ve dirençlidirler.
Onlar, doğru yol, Allah'ın kitap ve peygamberle gösterdiği yol karşılığında, hak yoldan uzaklaşıp, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başlarına buyruk yaşamayı, bağışlanma karşılığında azâbı kendilerine belâ olarak satın alanlardır. Bunlar ateş ile cezalandırılma azâbına rağmen ne kadar da cüretli davranıyorlar!
İşte onlar hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık da azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar!
Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!
Onlar, hak yolu bırakıp sapıklığı, mağfiret yerine azâbı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe ne de sabırlıdırlar!...
İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın aldılar. Onlar ne kadar ateşe dayanıklıdırlar! (Şiddetli bir ateş azabını çekecekler.)
Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, bağışlanmaya bedel olarak da azabı satın almışlardır. Onlar ateşe ne kadar dayanıklıdırlar!
İşte bunlar sapıklığı, doğru yola değiştiler; azabı da değiştiler, cehennemde nice sabrederler?
Onlar hidayet karşılığında sapıklığı, mağfiret karşılığında azabı satın almışlardır. Onlar cehennem ateşiyle cezalandırılacaklarına rağmen ne kadar da cüretli davranıyorlar!
Tarîk-i hidâyeti dalâlete ve Allâh’ın mağfiretini ’azâbına tercîh idenler âteşe nasıl dayanacaklardır?
Onlar doğruluk yerine sapıklığı, mağfiret yerine azabı alanlardır.
İşte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)
Onlar, doğru yol karşılığında sapkınlığı, mağfiret karşılığında azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklılarmış!
Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!
Onlar, hidayet karşılığında sapıklığı ve affedilme karşılığında azabı satın almışlardır. Ateşe ne kadar da dayanıklıdırlar!
İşte onlar, hidayeti verip sapıklığı, affedilmeyi bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar!
Onlar işte hidayeti verib dalâleti, mağfireti bırakıb azabı satın alan kimseler, bunlar ateşe ne sabırlı şeyler!...
İşte bunlar hidâyeti bırakıp sapıklığı, bağışlanmayı bırakıp da azabı satın alanlardır (cüzî irâdeleriyle sapkınlığı tercih edenlerdir). Onlar ateşe girmeye ne kadar da cesaretlidirler.
Onlar doğru yolu bırakıb sapıklığı, mağfirete bedel azaâbı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne de sabırlıdırlar!.
İşte onlar, hidâyete mukabil dalâleti, bağışlanmaya karşılık azâbı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar!
İşte onlar doğruluğu sapıklıkla, bağışlanmayı azapla değiştirmiş olan kimselerdir. Öleyse, onları ateşe karşı (kendilerini ateşe götürecek işleri yapmakta) sabırlı (dayanıklı, cüretli) kılan nedir!
Onlar, Allah’ın doğru yoluna karşı sapıklığı, bağışlamasına karşı azabı satın almış olan kimselerdir. Ateşe ne kadar dayanaklıdırlar?
Bunlar o kimselerdir ki sapkınlığı doğruluğa , azap çekmeyi yarlıganmaya değişmişlerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar.
Onlar hidâyete [hudâ] karşılık sapıklığı, mağfirete karşılık azabı satın almışlardır. Meğer onlar ateşe ne kadar da dayanıklılarmış!
Onlar hidayet karşılığında dalaleti, mağfiret karşılığında azabı satın alanlardır. Onlar, ateşe karşı ne de sabırlıdırlar!
İşte onlar, doğruya ve gerçeğe ulaşma yerine sapıklığa düşmeyi, bağışlanma yerine de azâba uğramayı tercih eden kimselerdir. Bunlar, ateşe karşı ne kadar da dayanıklıymış!
Onlar ki Hidayet ile Sapkınlığı, Bağışlanma ile Azâb’ı satın aldılar. Onlar Ateş’e karşı ne sabırlıdır!
Çünkü onlar, aydınlığı bırakıp karanlığa daldılar; af yerine cezayı tercih ettiler. Ateşe ne kadar dayanabilecekler bakalım.
İşte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı bırakıp azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdır.
Onlar hidayet karşılığında sapkınlığı, bağışlanma karşılığında da azabı satın alanlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar! [*]
İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı ve mağfiret karşılığında azabı satın almışlardır: oysa ateşten ne kadar az korkar görünüyorlar!
Onlar doğru yolu bırakıp sapıklığı; bağışlanmayı bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Ateşe ne kadarda dayanıklılarmış! 2/86, 4/44
İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı, mağfiret karşılığında azabı satın aldılar.[³³⁶] Meğerse ateşe ne kadar da dayanıklıymışlar!?[³³⁷]
Onlar sapıklığı hidayete azabı bağışlanmaya tercih etmiş kimselerdir! (Artık sapıklık ve azap onların kendi malı olmuştur; hak ve hakikati açıklamaya, dünya zevklerinden birini feda etmeye asla sabredemeyen o zalimler) Ateşe karşı (kendilerini cehenneme sürükleyecek ameller işlemekte) ne de sabırlıdırlar, (sonsuza dek ateşte yanmak için ellerinden gelen gayreti sarf ediyorlar, neler neler yapıyorlar)
İşte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)
Onlar o kimselerdir ki, hidâyet mukabilinde dalâleti, mağfiret mukabilinde azabı satın almışlardır. Onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan nedir?
İşte onlar hidâyeti bırakıp dalaleti, mağfireti verip azabı satın almışlardır. Bunlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklı imişler!
Onlar hidayet karşılığında sapıklık, mağfiret karşılığında azab satın almışlardır. Onlar ateşe, karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)
İşte onlar hidâyeti virüb dalâleti, mağfireti virüb 'azâbı satın alanlardır. 'Acabâ onları (bu işleriyle) cehennem 'azâbına cür'et itdiren nedir?
Onlar yoldan çıkmayı, rehbere uymaya; azabı, bağışlanmaya tercih edenlerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklılarmış!
Onlar doğru yolu bırakıp sapıklığı; mağfireti bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Ateşe karşı ne de sabırlıdırlar.(!)
Onlar doğru yolu sapıklıkla, bağışlanmayı azapla değiştirmiş olan kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklı şey bunlar!
İşte bunlar hidayeti satıp şaşkınlığı, affedilmeyi satıp azabı almışlardır. Ne kadar da dayanıklıdırlar ateşe!...
şunlar anlardur kim śatun aldılar azġunlıġı ŧoġru yol-ıla; daħı 'aźābı yarlıġamaġ-ile. ne śaburludur anlar od üzere!
Anlar ol kişilerdür kim ṣatun aldılar azġunluġı hidāyet‐ile, ‘aẕābıdaḫı maġfiret‐ile tebdīl itdiler. Pes nice ṣabr eyleyibilür anlar ṭamu odına?
Onlar doğru yol əvəzinə zəlalət yolunu, bağışlanmaq əvəzinə əzabı satın almış kəslərdir. Onlar cəhənnəm oduna necə də səbrlidirlər!
Those are they who purchase error at the price of guidance, and torment at the price of pardon. How constant are they in their strife to reach the Fire!
They are the ones who buy Error in place of Guidance and Torment in place of Forgiveness. Ah! what boldness (They show) for the Fire!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |