Vekâle-lleżîne-ttebe’û lev enne lenâ kerraten feneteberrae minhum kemâ teberraû minnâ(k) keżâlike yurîhimu(A)llâhu a’mâlehum haserâtin ‘aleyhim(s) vemâ hum biḣâricîne mine-nnâr(i)
Onlara uyanlar da muhakkak derler ki: Keşke bir kere daha dünyaya dönseydik de onlar bizden nasıl kaçındıysa biz de onlardan kaçınsaydık, çekinseydik. İşte Allah, onlara yaptıkları işleri, üstlerine çöken bir hasretten ibaret olarak gösterir. Onlar, ateşten dışarı çıkamazlar.
Bunun üzerine (böylesi zalim ve hain yöneticilere) uyanlar: "Keşke bir kere daha (dünyaya dönme) fırsatı verilseydi de, (orada bizi aldatıp,) şimdi bırakıp kaçtıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşıp (Hakk elçilere, adil ve asil davetçilere destek çıksaydık!)" diye (pişmanlık duyacaklardır). Böylece Allah onlara (zalim ve hain yöneticilere ve peşlerinden gidenlere; hayatları boyunca) işledikleri bütün amellerini, (ibadet ve hizmetlerini) çok derin bir hasretlik ve pişmanlık olarak gösterecek (milyonlarca insanın ezilmesine ve sömürülmesine vesile oldukları için, yaptıkları hayır ve hasenatlarına rağmen cehenneme girecekler)dir ve onlar artık ateşten çıkamayacaklardır.
Ve sonra o inkârcılara uyanlar şöyle derler: Ah keşke dünyaya dönüp ikinci bir fırsat yakalasaydık da, onların bizi tanımamazlıktan geldiği gibi, biz de onları görmezden gelip uzak dursaydık diyecekler. Böylece, Allah yapıp ettiklerini onlara acı bir pişmanlık duygusu tattırarak gösterecek ve onlar cehennem ateşinden de çıkacak değillerdir.
Onlara uyanlar:
“Ah, keşke bizim için dünyaya bir dönüş fırsatı olsaydı da, onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık" derler. İşte azâbı gördükleri gibi, Allah pişmanlık üstüne pişmanlık duyacakları amellerini de onlara bir bir gösterecektir. Onlar bu ateşten de çıkamayacaklar.
Bunun üzerine, uyanlar da: "Bir kez daha elimize fırsat geçseydi de, onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık" derler. Böylece Allah, onların yaptıklarını iç çektirici (eyvah dedirtici) şeyler olarak kendilerine gösterir.[33] Onlar ateşten çıkacak da değildirler.
(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: 'Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık.' Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle (pişmanlıkla) gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler.
Ve öncülere tâbi olanlar da şöyle demektedir: “- Ah! Bizim için dünyaya bir dönüş olaydı da onlar bizden ayrılıp uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” İşte böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını hasret ve pişmanlıklar hâlinde gösterecektir; ve onlar ateşten de çıkacak değillerdir.
Tabi olanlar derler ki. “Keşke bir daha dünyaya dönebilseydik de bu liderlerimiz bizden teberri ettikleri gibi, biz de onlardan teberri etseydik.” Allah böylece yaptıklarını bir hasret kaynağı olarak onlara gösterir. Ve onlar ateşten de çıkacak değillerdir.
Uyanların, “Keşke dünyaya bir daha dönsek de, onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsak!” diyecekleri vakit, Allah onlara bütün yaptıklarını kendilerini sarmış pişmanlıklar halinde gösterecek ve onlar ateşten çıkamayacaklar.
Uymuş olanlar diyecekler ki: «Nolaydı biz bir kere daha dönebilseydik, onlar nice, bizlerden bezip kaçınmışlarsa, biz de öylece, bezip kaçınsaydık !»; ziyanla dolu olan işlerini, onlara Allah gösterecektir, onlarsa cehennemden çıkacak değil
Diyeceklerdir ki "Âh dünyâya ’avdet idebile idik şimdi ânlar bizden nasıl ayrıldılar ise biz de ânlardan öyle ayrılur idik" Allâh ânlara a’mâllerinin netîcesini gösterecekdir. (*)
Uyanlar: "Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak" derler. Böylece Allah onlara, hasretini çekecekleri işlerini gösterir. Onlar cehennemden çıkmayacaklardır.*
Uyanlar şöyle derler: “Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
İzleyenler şöyle derler: “Ne olurdu, bize ikinci bir fırsat verilseydi de, şimdi onlar bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!” Böylece Allah onlara yapıp ettiklerini kendileri için pişmanlık sebepleri olarak gösterir. Onlar artık ateşten çıkacak değillerdir.
(Kötülere) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar.
Uyanlar şöyle diyecek: "Keşke bir şansımız daha olsaydı da onların şimdi bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak dursaydık." Böylece ALLAH yaptıklarını pişmanlığa dönüştürür; ateşten çıkamazlar.
Onlara uyanlar da şöyle demektedirler: "Ah, bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!" İşte böylece Allah onlara bütün amellerini, üzerlerine yığılmış hasretler (pişmanlık ve üzüntüler) halinde gösterecektir. Onlar bu ateşten çıkacak değillerdir.
Tabi olanlar da şöyle demektedir: Ah bizim için Dünyaya bir dönüş olsa idi de onların bizden teberri ettikleri gibi biz de onlardan teberri etse idir! İşte böyle Allah onlara bütün amellerini üzerlerine yığılmış hasretler halinde gösterecektir ve onlar o ateşten çıkacak değillerdir
(Bunun üzerine onlara) uyanlar şöyle derler: “Keşke dünyaya bir dönüşümüz (mümkün) olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık. Böylece Allah, onlara işledikleri (çirkin) amelleri, (onları) pişmanlık ve üzüntüler içinde (bırakarak) gösterecektir. (Zaten) onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
Tâbi olanlar, diyecekler ki: “Keşke bize, tekrar dünyaya dönüş olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzak dursaydık.” Böylece, Allah, pişmanlıklarına sebep olan bütün bu yaptıklarının sonucunu onlara gösterir. Ve onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
Ve tâbi' olanlar şöyle demişdir: «Bizim için (dünyâye) bir dönüş olsaydı da (bugün) bizden uzaklaşdıkları gibi biz de (o gün) onlardan uzaklaşsaydık». Böylece Allah onlara bütün yapdıklarını hasret (ve nedamet) ler haalinde kendilerine gösterecekdir ve onlar cehennemden çıkıcılar da değildirler.
(O zaman) tâbi' olanlar şöyle derler: “Keşke gerçekten bizim için (dünyaya) bir daha (dönüş) olsaydı da, onların (bugün) bizden uzaklaştıkları gibi (biz de) onlardan uzaklaşsaydık!” Böylece Allah, onlara bütün amellerini, kendi üzerlerinde (yığılmış) acı pişmanlıklar hâlinde gösterecektir! Onlar, o ateşten çıkacak kimseler de değildirler!
Ve onlara (dünyada iken öncülere) uyanlar da muhakkak derler ki: Eğer bizim için dünyaya bir dönüş olsa idi (bugün) onların bizden teberri ettikleri (uzaklaşıp kaçındıkları ve alakasız kaldıkları) gibi biz de (dünyada) onlardan teberri edecektik! İşte böyle Allah onlara (bu husustaki) bütün amellerini üzerlerine yığılmış hasretler halinde gösterecektir ve (Allah dilediği vakte kadar) onlar, ateşten çıkamazlar.
Aldatıcılara tabi olanlar “Keşke bir daha geri dönüş olsa da, şu anda bizden uzaklaştıkları gibi, yeryüzünde bizde onlardan uzaklaşsaydık” derler. Böylece Allah, onlara yapmış olduklarını, kendilerine hasret içerisinde gösterir. Onlar ateşten çıkacak değiller.
Onlara uyanlar Şunu diyecekler: « Ah, bir yol geri dönebilseydik, onlar bizden nasıl sıyrıldılarsa biz de onlardan öyle sıyrılırdık.» Böylece Allah onların bu pişmanlıklarını doğuran bütün işlerini gözleri önüne serer. Onların ateşten çıkarılacakları yoktur.
Tâbi olanlar «— bir kere bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da metbu/lar bizden nasıl ilişiği kestiler ise biz de onlârdan öyle ilişiği keserdik » derler. Allah onlara ardı arası kesilmeyecek pişmanlıklar verecek, amellerini gösterecektir. Onlar [⁹] ateşten çıkacak da değillerdir.
Tabi olanlar: “Keşke bir kere daha imkân olsa¹⁰⁵ da onların bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak dursaydık” derler. Böylece Allah, yaptıkları bütün işlerini acı bir pişmanlık duygusu [haserât] olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
Uyanlar, “Keşke bizim için bir kere daha (dünyaya) dönüş olsa da bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak” derler. Böylece Allah onlara işlerini, üzerlerine çöken hasretler olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkacak kimseler değillerdir.
O önderlerin izinden gidenler:
“Ah ne olurdu, keşke dünyaya geri dönebilseydik de, şimdi onların bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak dursaydık!” diyecekler. Böylece Allah, yaptıkları o çirkin işleri onlara, kendileri hakkında derin bir üzüntü, pişmanlıkve hayal kırıklığı olarak gösterecektir.
Ve onlar, cehennem ateşinden hiçbir zaman çıkamayacaklar!
Şu hâlde;
Tâbi’ olmuş kimseler dedi ki:
“Keşke bizim için bir kere daha mümkün olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi onlardan uzaklaşsak!”. Allah, onlara yorgunluk / sızı olmak üzere amellerini kendilerine böyle gösterir. Onlar Ateş’ten çıkacak da değildir.
Hatta, hep başkalarının suyuna gidenler: " bir daha hayata dönsek de bizi silkeledikleri gibi biz de bunları bir güzel silkelesek " diyecekler. Allah onlara, tüm amellerinin ahlardan ibaret olduğunu ve yanmaktan kurtulamayacaklarını bir şekilde gösterecek...
İnkâr edenlere uyanlar şöyle derler: "Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı! Şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!" Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir. Onlar artık ateşten çıkamazlar.
(Kötülere) uyanlar şöyle demiş (olacaklar)dır: “Keşke bir kez daha (dünyaya dönmemiz) mümkün olsaydı [*] da şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!” Böylece Allah pişmanlık duydukları işleri kendilerine gösterecektir. Onlar asla ateşten çıkamazlar. [*]
(O zaman) onların peşine düşenler: “Keşke bize bir daha dünyaya geri dönme fırsatı verilse de şimdi onların bizden kaçtıkları gibi, biz de onlardan kaçsaydık.” diyecekler. Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını her taraflarını saran faydasız pişmanlıklar biçiminde gösterecek ve onlar, cehennemden de asla çıkamayacaklardır.
Ve sonra o tâbi olanlar, “[Hayatta] ikinci bir fırsat yakalasaydık da ¹³⁵ onların bizi tanımazlıktan geldiği gibi biz de onları görmezden gelip reddetseydik!” diyecekler. Böylece, Allah yapıp-ettiklerini onlara acı bir pişmanlık [duygusu] tattırarak gösterecektir; ve onlar ateşten çıkarılmayacaklardır. ¹³⁶
Peşlerinden gidenler de diyecekler ki: “Keşke bizim için dünyaya bir daha dönüş olsaydı da, onların bizden kaçıp uzaklaştıkları gibi biz de onlardan kaçıp uzaklaşsaydık. İşte böylece Allah, onlara yaptıklarını pişmanlıklar halinde gösterecek ve onlar ateşten çıkacak da değillerdir. 46/6, 34/32-33, 38/60-61
takipçiler diyecekler ki: Keşke elimize ikinci kez dünyaya dönme fırsatı geçse de, onların bize sırt döndüğü gibi biz de onlara sırt dönsek. Böylece Allah onlara, yaptıkları tüm işleri derin bir pişmanlık (kaynağı) olarak gösterecek ve onlar ateşten de çıkamayacaktır.
Ki o zaman (elebaşlarına) uyanlar: "Ah, keşke bizim için -dünyaya- bir kez dönüş olsaydı da; şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşabilseydik" diye sızlanırlar, (bu sızlanmaları ise hiçbir yarar sağlamaz.) İşte Allah -kıyamet günü- onlara; -dünyadaki kötü- amellerini, -üzerlerine yıkılmış pişmanlıklar halinde- tek tek gösterecektir! Onlar artık o ateşten çıkacak değillerdir. (Çünkü onlar Rablerinin hak davetini kabul etmemişler, şeytanın peşinden gitmeyi, hidayete tercih etmişlerdir)
(Allah’a denk tutup onu haşa Allah gibi sevenler) şöyle derler: "Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık. " Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
Ve o uyanlar diyeceklerdir ki: «Eğer bizim için bir kerre (dünyaya) dönüş olsa biz de onlardan teberri ederiz, onlar bizden teberri ettikleri gibi.» İşte Allah Teâlâ onlara emellerini üzerlerine nedâmetler halinde gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak kimseler de değildir.
Bunun üzerine tâbi olanlar şöyle dediler: “Ah ne olurdu, elimize bir fırsat geçse de onların bizden uzak durdukları gibi, Biz de onları bir reddetseydik! İşte Allah Teâlâ onlara, bütün yaptıklarını, en şiddetli pişmanlıklar halinde gösterecektir. Onların o ateşten çıkacakları da yoktur. [25, 23; 14, 18; 24, 39; 23, 99; 26, 102; 32, 12; 39, 58; 42, 44]
Uyanlar, şöyle dediler; "Ah keşke bir daha dünyaya gitmemiz mümkün olsaydı da şimdi onların bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak dursaydık!" Böylece Allah, onlara işledikleri bütün fiilleri hasretler (pişmanlık kaynağı olarak) gösterir. Ve onlar, ateşten çıkamazlar.
166,167. Kendilerine ittibâ' olunanların (ruesâ ve ulemâ-i küffârın) 'azâbı görüb kurtulmak içün her dürlü çârenin kesildiğini müşâhede ile olanlardan nefislerini tebriye itdikleri (Biz bunlara bize 'ibâdet ve inkıyâd idin dimedik ve onları tanımayız didikleri) zamân tâbi' olanlar ('avâm-ı halk) eğer bir kere daha dünyâya 'avdet itsek bu gün onların bizden teberrî itdikleri gibi biz de onlardan teberrî iderdik dirler. Cenâb-ı Hak onlara, böylece bütün amelleri hâsılının ancak hasret ve nedâmet oldığını gösterir (Âh kâşki dünyâda iken küfür itmeye idik dirler) Onlar cehennemden çıkıcı değillerdir.
Onlara uyanlar şöyle derler: “Keşke elimize bir fırsat geçse de onların burada bizden uzak durdukları gibi biz de onlardan uzak durabilseydik!” Allah yaptıklarını, içlerini yakacak şekilde gösterecektir. Artık o ateşten çıkacak değillerdir.
Onların peşlerinden gidenler:-Keşke bizim için dünyaya bir daha dönüş olsaydı da, onların bizden kaçtıkları gibi biz de onlardan kaçsaydık derler. İşte Allah, onlara yaptıklarını böyle pişmanlıklar halinde gösterecektir ve onlar ateşten çıkacak da değillerdir.
Arkadan gidenler, o zaman, “Keşke,” derler, “bir fırsatımız daha olsa da, şimdi onların bizi reddettiği gibi biz de onları reddetsek!” İşte Allah onlara yaptıklarını böyle bir pişmanlık halinde gösterir. Artık onların ateşten çıkacakları da yoktur.
İzleyenler şöyle demiştir: "Ne olurdu bir kez daha imkân verilse de şunların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak." Böylece Allah onlara, yapıp ettiklerini, kendilerine yönelmiş özleyişler olarak gösterir. Ama artık ateşten çıkamazlar.
daħı eyitti anlar kim uydılar: “eger bayıķ bizüm-misse bir gez dönmek ya'nį dünyeye, bįzār olayıduķ anlardan nite kim bįzār oldılar bizden. ancılayın göstere anlara Tañrı 'amellerini; peşimenlikler anlaruñ üzere. daħı degül anlar aķıcılar oddan.
Daḫı eyide ol günde tābi‘ olan kişiler: Eger ikinci dünyāya varsa‐y‐duḳ bizdaḫı bīzār olurduḳ anlardan. Nite kim bīzār oldı anlar bizden. Anuñ gibigösterür anlara Tañrı Ta‘ālā ‘amellerini, ḥasretler üstlerine. Daḫı anlar hīççıḳmazlar cehennemden.
O zaman (bütpərəstlərə) tabe olanlar: “Əgər bir də (dünyaya) qayıda bilsəydik, onlar bizdən uzaqlaşdıqları kimi biz də onlardan uzaqlaşardıq”, - deyərlər. Beləcə (qiyamətdə) Allah onların əməllərinin yalnız həsrətdən (peşmançılıqdan) ibarət olduğunu göstərər və onlar cəhənnəm odundan çıxa bilməzlər.
And those who were but followers will say: If a return were possible for us, we would disown them even as they have disowned us. Thus will Allah show them their own deeds as anguish for them, and they will not emerge from the Fire.
And those who followed would say: "If only We had one more chance, We would clear ourselves of them, as they have cleared themselves of us." Thus will Allah show them (The fruits of) their deeds as (nothing but) regrets. Nor will there be a way for them out of the Fire(168).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |