Ulâ-ike-lleżîne-şteravu-ddalâlete bilhudâ femâ rabihat ticâratuhum vemâ kânû muhtedîn(e)
Onlardır doğru yolu satıp azgınlığı alanlar. Alışverişlerinden faydalanmadıkları gibi bir kazanç yolu da tutmamışlardır.
İşte onlar (münafıklar) hidayet karşılığı dalâleti satın alıp (sapıtmış kimselerdir), fakat bu (akılsız ve ahlâksız) ticaretlerinden bir yarar sağlayamamış; artık hidayeti de bulamamış (kesimlerdir).
Onlar hidayete karşılık sapıklığı değişmişler, ama bu değişimleri onlara kâr getirmemiş ve onlar doğru yolu da bulamamışlardır.
Onlar doğru yolun, Allah'ın kitap ve peygamberle gösterdiği yolun yerine, dalâleti başlarına belâ olarak satın alanlar, başlarına buyruk yaşamayı, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerdir. Onların ticaretleri kazançlı olmamıştır. Doğru yola gelmeye istekli de değiller.
Bu kimseler hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır. Ancak yaptıkları alışveriş bir kazanç sağlamamış, kendileri de doğru yolu bulamamışlardır.
İşte bunlar, hidayet yerine sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.
Bunlar, o kimselerdir ki, hidayete karşılık dalâleti (sapıklığı, cehennemi) satın almışlardır. Onların ticareti kâr etmemiş ve doğru yolu da bulamamışlardır.
İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın aldılar. Ticaretleri bir kar etmedi. Çıkış yolu da bulamadılar.
İşte onlar, doğru yola karşılık sapıklığı satın alanlardır. Onların bu ticareti kazançlı olmayacak ve doğru yolu da bulamayacaklardır.
İşte bunlar, doğru yola karşılık azgınlığı aldılar, tecimleri kazanmadı, yanlış yola daldılar
Dalâleti hakîkat ile iştirâ iden ânlardır. Fakat bu ticâretleri kendilerine fâide virmedi, râh-ı müstakîmden ayrıldılar.
Onlar, doğruluk yerine sapıklığı aldılar da alışverişleri kar getirmedi; doğru yolu bulamamışlardı.
İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır.
Doğruya karşılık sapkınlığı satın alanlar işte onlardır. Bu sebeple ticaretleri kâr etmemiş ve doğru yolu da bulamamışlardır.
İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir.
Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldı. Ticaretleri ne kâr bırakır, ne de onları gerçeğe ulaştırır.
İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da, ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
bunlar işte öyle kimselerdir ki hidayet bedeline dalâleti satın almuşlardır da ticaretleri kâr etmemiştir yolunu tutmuş da değillerdir.
İşte onlar (munâfıklar), hidâyete karşılık, sapkınlığı satın alanlardır (cüzî irâdeleriyle sapkınlığı tercih edenlerdir). Onlar bu ticaretlerinden bir kâr elde etmemiş ve doğru yolu bulamamışlardır.
Onlar o kimselerdir ki doğru yolu bırakıp sapkınlığı (eğri yolu) satın almışlardır. Demek, alış verişleri onlara kazanç sağlamamış, onlar doğru yolu da bulmamışlardır.
İşte onlar, hidâyete karşılık dalâleti satın alanlardır. Fakat ticâretleri (onlara) kâr getirmemiştir. (Onlar, o zarardan kurtulmak için) doğru yolu bulmuş kimseler de değillerdir.
İşte onlar hidayete karşılık sapıklığı değişmişler, ama bu değişimleri onlara kâr getirmemiş ve onlar doğru yolu da bulamamışlardır. *
İşte böyleleri, doğru yola karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Fakat bu alış veriş onlara kazanç sağlamamış, bu nedenle doğru yola ulaşmamış olanlardır.
Onlar o kimselerdir ki, doğruluğu iğriliğe değişmişlerdir. Onun için bu alışverişlerinde hiçbir kazanç elde edememişlerdir. Onlar doğru yolu tutamamışlardır.
Onlar öyle kimselerdir ki doğru yol alacaklarına iğri yol almışlardır; bu alış verişleri kendilerine kazanç vermemiştir. Onlar ticaret yolunu da bulamamışlardır.
Onlar hidâyet yerine sapıklığı satın aldılar. Onlar bu ticaretleriyle ne kazanç elde edebildiler ne de doğru yolu bulanlardan oldular.
Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve hidayete ermişlerden de olamamışlardır.
İşte bunlar, dosdoğru cennete ulaştıran doğru yolu terk ederek, cehenneme giden yolu, sapıklığı tercih eden kimselerdir. Fakat bu değiş tokuştan dünyevî bir kazanç elde edemedikleri gibi, hidâyete ermekten de mahrum kalmışlardır.
Kur’an ışığından yüz çeviren bu münâfıkların durumunu, bakın şu misal ne güzel anlatıyor:
İşte onlar, Hidayet’e karşılık Sapkınlığı satın almış olanlardır. Onların ticareti kâr etmedi. Hidayete ermiş değillerdi.
Bunlar, sağlamı hurda ile değişen şaşkınlardır. Bunun için alış verişleri kârlı olmamış, bir türlü de düze çıkamamışlardır.
İşte onlar, inançlı, doğru, sağlam bir yola karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş, doğru yolu bulamamışlardır. Kibirleri, bencillikleri, benmerkezcilikleri yüzünden kaybetmişlerdir.
İşte onlar hidayet karşılığında sapkınlığı satın alanlardır. [*] Onların (bu) ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girmemiştir. [*]
Hidâyete karşılık sapkınlığı satın alanlar, işte bunlardır. Ve bu alışverişleri kendilerine bir kazanç sağlamadığı gibi on-lar asla doğru yolu da bulamayacaklardır.
(Çünkü) onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlar, ama ne (bu) ticaretleri onlara fayda sağlamış, ne de [başka bir şekilde] hidayet bulmuşlardır.
İşte bunlar, doğru yol yerine sapıklığı satın aldılar ama bu ticaretleri asla kâr etmedi ve onlar doğru yolu bulanlardan da olamadılar. 2/175, 43/36-37
Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar, bu yüzden ticaretleri onlara kâr sağlamadı; zira onlar doğru yolda giden kimseler değiller.[³²]
İşte onlar (bu gibi kimseler) hidayete karşılık sapıklığı satın alanlardır; ancak onların bu ticareti kar sağlamamış ve onlar doğru yolu da bulamamışlardır. (küfür karanlığında bocalayıp dururlar)
İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve onlar doğru yolu bulamamışlardır.
Onlar (o münafıklar) o kimselerdir ki, hidâyet mukabilinde dalâleti satın almışlardır. Onların bu ticaretleri bir kazanç temin etmemiştir. Ve onlar hidâyete ermiş kimseler değildir.
İşte onlar hidâyeti verip, dalâlet satın aldılar. Ama bu, kârlı bir ticaret olmadı. Çünkü kâr yolunu tutmadılar.
İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri kar etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
Hidâyeti virüb mukâbilinde dalâleti satın alanlar onlardır. Bu alışverişlerinde kazanmadılar ve hidâyete de iremediler.
Onlar, doğruyu(hidayeti) verip yanlışı(dalaleti) alanlardır. Doğru yolda olmadan,[*] yaptıkları ticaret kazanç getirmez.
Onlar, hidayet yerine sapıklığı satın aldılar da alışverişleri kar getirmedi ve doğru yolu bulanlar olmadılar.
İşte onlar, hidayeti sapıklıkla değiştirmiş kimselerdir. Fakat ne bu ticaretlerinden bir kazanç sağlamışlar, ne de amaçlarına ulaşabilmişlerdir.
İşte bunlar, doğruluk ve aydınlığı verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiçbir kazanç sağlamadı. Bir yol-yordama girebilmiş de değillerdir.
şunlar anlardur śatun aldılar azġunlıġı ŧoġru yolıla pes aśśı eylemedi bezirgenlikleri. daħı olmadılar ŧoġru yol tutıcılar.
Onlar hidāyete bedel ḍalāleti ṣatun alırlar, ya‘nī īmānı terk‐ile cenneti fidā ilecehennemi aldılar. Anlarıñ ticāretleri fā’ide itmedi ve hidāyete irenler [ ...]
Onlar doğru yol əvəzində əyri yolu satın almış kəslərdir. Onların alveri xeyir getirmədi və haqq yolu da tapmadılar.
These are they who purchase error at the price of guidance, so their commerce doth not prosper, neither are they guided.
These are they who have bartered Guidance for error: But their traffic is profitless, and they have lost true direction,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |