Ulâ-ike ‘aleyhim salevâtun min rabbihim verahme(tun)(s) veulâ-ike humu-lmuhtedûn(e)
Öyle kimselerdir onlar ki Rablerinden yarlıganma ve rahmet onlara. Onlardır doğru yolu bulanlar.
(İşte) Rablerinden salavât (bağışlanma ve fazilet) ve rahmet bunların üzerinedir ve bunlar hidayete erenlerin ta kendileridir.
İşte Rablerinden bağışlama ve rahmet onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
İşte onlar, Rablerinden övgüye, bağışlanmaya ve rahmete mazhar olanlardır. Onlar, işte onlar doğru yolu bulan, İslâm'ı yaşayarak sebat edenlerdir.
İşte böylelerine Rablerinden bağışlanma ve rahmet vardır. Doğru yol üzere olanlar da bunlardır.
Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.
O teslimiyet gösterip Rablerine sığınanlar üzerine, Rablerinden mağfiret, rahmet (ve cennet) vardır; ve işte onlar, hidayete ermiş olanlardır.
Bunlar için Rablerinden bağışlanmalar ve rahmet (başarı) vardır. Ve bunlar doğru yolu bulanlardır.
İşte Rablerinden af ve rahmet onlaradır ve doğru yola girenler de onlardır.
İşte, Tanrılarınca bunlar bağışlanarak, yarlıganırlar, işte doğru yolu bulanlar da bunlardır
İşte Rablerinden bağışlanma ve rahmet onların üzerinedir ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
156,157. Felâket kendilerine isâbet itdiği zamân biz Allâh’ımıza teslîm olduk biz âna rücû’ ideceğiz diyenlere rablerinden nusret ve rahmet irişecekdir. Ânlar râh-ı müstakîme sevk olunacaklardır.
Rablerinin mağfiret ve rahmeti onlaradır. O'nun yolunda olanlar da onlardır.
İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.
İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır.
İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
İşte onlara, Rab'lerinden destek ve rahmet vardır. Onlar doğruya ulaşanlardır.
İşte onlar var ya, Rablerinden, mağfiretler ve rahmet onlaradır. İşte hidayete erenler de onlardır.
işte onlar, rablarından salâvat-ü rahmet onlara ve işte hidayete erenler onlar
İşte onlar için Rablerinden rahmet ve bağışlanma vardır. Ve onlar hidâyete ermiş olanlardır.
Onlar (o teslîmiyyet ve istircâı gösterenler yok mu?) Rablerinden mağfiretler ve rahmet hep onların üzerindedir ve onlar doğru yola erdirilenlerin ta kendileridir.
İşte onlara Rablerinden mağfiretler ve bir rahmet vardır. Hidâyete erenler de işte ancak onlardır.
İşte (o sabredip Allah’a bağlılık ve teslimiyet gösterenler var ya) onlara, Rablerinden salâtlar (birtakım destekler, bağışlar) ve rahmet vardır. Doğru yola erişenler de onlardır. *
İşte onlar, Rablerinin yardımları, destekleri ve rahmetiyle karşılanır. İşte doğru yolda olanlar böylelerdir.
Onlar çalaplarının yarlıgaması, esirgemesi kendi üzerlerinde olanlardır, doğru yolu tutanlar da onlardır.
İşte onlar hakkında Rabbileri tarafından mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete erenler de onlardır.
İşte Rablerinden her türlü destek [salâvat] ve rahmet onların üzerinedir. İşte doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.
Rablerinin mağfiret ve rahmeti onlaradır. Hidayeti bulanlar da onlardır.
İşte, Rablerinin rahmet, nîmet ve bereketleri hep onlarla birliktedir; doğru yolu bulanlar da ancak onlardır.
Şimdi de, en çetin imtihânlar karşısında bile yılmadan, yıkılmadan sabretmesini bilen bir mümin hanımın ibret verici kıssasına kulak verin:
Hz. İbrahim, Allah’ın emri gereğince, eşi Hacer’i ıssız Mekke vadisine bırakıp gitmişti. Kızgın çölde tek başına kalan Hacer, yavrusu İsmail’e su bulabilmek amacıyla Safa ile Merve tepeleri arasında defalarca koşuşturmuş ve nihâyet Allah, yerden tatlı, güzel ve özel bir su çıkararak ona yardım etmişti. İşte, Allah’a olan güven ve umudunu yitirmeden, sabırla mücâdele etmenin sembolü olan bu fedâkâr annenin anısına, Safâ ile Merve arasında sa’yetmek, yani hızlı adımlarla yedi defa gidip gelmek, İbrahim (a)’dan kalan hac ibadetinin bir bölümü olarak o gün hâlâ uygulanmaktaydı. Fakat zamanla müşrikler, buna birtakım şirk unsurları katmışlardı. Bu yüzden, yaptıkları bütün ibâdetlerin mutlaka Kur’an ve Sünnet kaynaklı olmasına özen gösteren Müslümanlar, bu ibâdeti yapıp yapmamakta tereddüde düşmüşlerdi. Bunun üzerine, aşağıdaki ayetler nâzil oldu:
Onlara rabb’lerinden rahmet ve salevât vardır. İşte onlar Hidayete Ermişler’dir.
Çünkü Rab'lerinin sevgi ve şefkati hep onlar üzerinde olacaktır. Çünkü gerçek doğrular onlardır...
İşte Rabbiniz olarak bütün rahmetim ve merhametim onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar işte bunlardır.
İşte Rablerinden [salavat] (destekler) ve merhamet hep onların üzerinedir; doğru yolu bulanlar da onlardır.
İşte, Rablerinin en büyük affı¹ ve merhameti bunların üzerinedir ve gerçekten dosdoğru yolda olanlar da bunlardır.²
İşte Rablerinin nimetleri ve lütfu onlar içindir ve doğru yol üzerinde olanlar işte onlardır!
İşte bunlar Rablerinden sürekli bir destek ve rahmet üzeredirler ve işte bunlar doğru yolu bulmuş olanlardır. 16/9, 17/9
İşte bunlar, Rablerinin sürekli destek[³⁰⁸] ve bağışına mazhar olanlardır. Doğru yolda olanlar da bunlardır.[³⁰⁹]
İşte Rableri katından onlara bir değer ve merhamet vardır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.
işte onlar için Rableri tarafından mağfiretler ve rahmet vardır. Hidâyete erenler de onlardır.
İşte Rab'leri tarafından bol mağfiret ve rahmete mazhar olanlar onlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak onlardır.
İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
İşte onlardır ki üzerlerine rableri tarafından du'â, ve senâ, lütuf ve ihsân ve rahmet ve gufrân vardır ve işte onlar vâsıl-ı hidâyet olanlardır.
Sahiplerinin (Rablerinin) sürekli desteği[*]ve iyiliği onlaradır. Doğru yolda olanlar onlardır.
Onlara, Rab'lerinden bir mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete ermiş olanlar, işte onlardır.
İşte onlar için Rablerinden bağışlanmalar ve bir rahmet vardır. Ve onlar, doğru yola ermiş olanların tâ kendileridir.
İşte böyleleri üzerine Rablerinden selamlar, bereketler var, bir rahmet var. İşte bunlardır iyiye ve güzele ermiş olanlar.
şunlar, anlaruñ üzeredür yarlıġamaķlıķlar, çalabı’larından daħı raḥmet. daħı şunlar ŧoġru yol dutıcılardur.
Anlar üstinedür raḥmetler Çalaplarından, daḫı yarlıġamaḳ. Daḫı anlardurdoġru yol üstine [olanlar].
Onları Rəbbi tərəfinfən bağışlanmaq və rəhmət (Cənnət) gözləyir. Onlar doğru yolda olanlardır!
Such are they on whom are blessings from their Lord, and mercy. Such are the rightly guided.
They are those on whom (Descend) blessings from Allah, and Mercy, and they are the ones that receive guidance.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |