قَدْ نَرٰى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَٓاءِۚ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضٰيهَاۖ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۜ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُۜ وَاِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ اَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۜ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ
Kad nerâ tekallube vechike fî-ssemâ-(i)(s) felenuvelliyenneke kibleten terdâhâ(c) fevelli vecheke şetra-lmescidi-lharâm(i)(c) vehayśu mâ kuntum fevellû vucûhekum şetrah(u)(k) ve-inne-lleżîne ûtu-lkitâbe leya’lemûne ennehu-lhakku min rabbihim(k) vema(A)llâhu biġâfilin ‘ammâ ya’melûn(e)
Gerçekten de yüzünü göğe çevirip arandığını görmekteyiz. Seni, razı olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Hadi, yüzünü Mescidi Haram'a çevir. Siz de Nerede bulunursanız bulunun, yüzlerinizi o tarafa döndürün. Kendilerine kitap verilenler de bilirler ki bu, Rablerinden gelmiştir, yerindedir, gerçektir ve Allah, onların yaptıklarından gafil değildir.
(Ey Resulüm!) Biz, Senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu (ve Cebrail’i gözler olduğunu) görüyoruz. Şimdi elbette Seni hemen hoşnut olacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram (Kâbe) yönüne çevir. (Ey mü’minler, bundan böyle) Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler(den sadık ve salih kimseler), tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (Hakk) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
Ey peygamber! Biz, senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu, Allah ve Cibril'den haber beklediğini görüyoruz. Merak etme, elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Bundan böyle, yüzünü Mescidi Haram tarafına çevir. Nerede olursanız yüzlerinizi o yöne çevirin. Aslında kitap verilenler, kıblenin sadece Allah tarafından değiştirilebileceği bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir ki.
Biz senin, yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu, yücelerden haber beklediğini biliyoruz, görüyoruz. İşte şimdi, seni, memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına, Kâbe'ye çevir. Siz de ey mü'minler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin.
Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar, kıble ile ilgili, Rablerinden gelen gerekçeli, hikmete dayalı bu emrin, doğru olduğunu, kitaplarında müjdelenen peygamber Muhammed'in atası İbrahim'in kıblesine yönelerek namaz kılacağını kesinlikle biliyorlar. Allah onların işledikleri amellerden gâfil değildir, buna göre, onları cezalandıracak.
Yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Elbette seni, hoşnut kalacağın kıbleye yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin. Kendilerine Kitab verilmiş olanlar, bunun Rableri katından bir hak olduğunu bilmektedirler. [28] Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çeviripdurduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
(Ey Rasûlüm, vahyim gelmesi için) yüzünün göğe doğru aranıb durduğunu görüyoruz. Bunun için, seni râzı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Şimdi yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir. Ey müminler, siz de her nerede olursanız, yüzünüzü, namazlarda o Mescid tarafına çevirin. Şüphe yok ki, kendilerine kitap verilenler, bu kıble çevrilişinin Rableri tarafından hak olduğunu bilirler. Allah ise onların inkârlarından ve yapacaklarından gâfil değildir.
Çok zaman senin göğe yöneldiğini görüyoruz. Seni, senin razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Bundan sonra sen yönünü Mescid-ül Haram’a (Kâbe’ye) çevir. Nerede olursanız, yüzünüzü onun tarafına çevirin. Kendilerine kitap verilenler, bu yönelmenin Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
Biz, yüzünü göğe doğru çevirdiğini görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm'a doğru çevir. Siz de hepiniz, nerede olursanız olunuz, yüzlerinizi o tarafa doğru çeviriniz. Şüphesiz kitap ehli, Peygamberin, Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilir. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
Yüzünü göğe doğru çevirdiğin görürdük, senin hoşnut olacağın bir kıbleye döndürdük, yüzünü Kâbeden yana çevirsen, nerede olursanız oraya dönesiniz, kitaplı olanlar biliyorlar ki, bu, Tanrı katından gelen bir haktır, Allah habersiz değil yaptıklarından
(Ey Muhammed! Kıblenin Kâbe'ye çevrilmesi hususunda) biz senin çok defa yüzünü semaya doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. Şimdi seni elbette hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yönünü Mescid-i Haram'a (Kâbe'ye) doğru çevir. Siz de (ey mü'minler) her nerede olursanız olun, yönünüzü oraya doğru çevirin! Şüphesiz kendilerine Kitap verilenler, bu emrin Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
Senin semâda vahye intizâren her tarafa teveccüh itdiğini gördük. Arzu iylediğin bir cihete teveccüh iylemeni istiyoruz Mescidü’l Harâm’ın eteğine teveccüh it ve nerede bulunur iseniz o tarafa teveccüh idiniz. Ehl-i kitâb olanlar hakîkatin Allâh’dan geldiğini bilürler. Allâh a’mâlinizden gâfil değildir.
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnud olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir; bulunduğunuz yerde yüzlerinizi o yöne çevirin. Doğrusu Kitap verilenler, bunun Rab'lerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir.
(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.[38]
Biz senin, yüzünü göğe doğru çevirdiğini elbette görüyoruz. İşte şimdi kesin olarak seni memnun olacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir; nerede olursanız olun yüzünüzü o yöne çevirin. Kuşku yok ki kendilerine kitap verilenler bunun rablerinden gelmiş bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid'e çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Rab'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir.
Doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Haydi bakalım, yüzünü Mescidi Haram'a doğru çevir. Siz de ey müminler, nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir.
hakikaten yüzünün Semada aranıp durduğunu görüyoruz, artık müsterih ol: seni hoşnud olacağın bir Kıbleye memur edeceğiz, haydi yüzünü Mescidi Harama doğru çevir, siz de -ey mü'minler- nerede bulunsanız yüzünüzü ona doğru çeviriniz; kendilerine kitab verilmiş olanlar da her halde bilirler ki o rablarından gelen haktır ve Allah onların yaptıklarından ve yapacaklarından gafil değildir
(Allah, kıblenin değişmesi hadisesinin nasıl başladığı hususunda şöyle buyurdu: “Habibim!) Biz senin (kıblenin değiştirilmesi ile ilgili olarak, vahyin gelmesi özlemiyle çok defa) yüzünü (duaların kıblesi olan) göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Elbette seni, (niyaz ederek) istemiş olduğun kıbleye çevireceğiz. (Şimdi) yüzünü (yönünü) Mescid-i Harâm yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun (namaz kılacağınız zaman) hep o yöne dönün. Şüphesiz ki ehl-i kitap, bunun (kıblenin değiştirilmesinin) Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. (Fakat onlar, söyledikleri bâtıl sözler ile insanları, hükümlerimiz hususunda şüpheye düşürmeye çalışırlar.) Allah onların yaptıklarından (asla) habersiz değildir.”
Senin, yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kitap verilenler, onun Rabb'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
Biz, yüzünü (vahye intizaar ve iştiyakından) çok kerre göğe doğru evirib çevirdiğini muhakkak görüyoruz. Şimdi seni herhalde hoşnud olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (Namazda) yüzünü artık Mescid-i haram tarafına (Kâ'be semtine) çevir. (Ey Müminler,) siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzlerinizi o yana döndürün. Şüphe yok ki kendilerine Kitab verilenler bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu pek iyi bilirler. Allah onların yapacaklarından gaafil değildir.
(Ey habîbim!) Yüzünün göğe çevrilip durduğunu muhakkak görüyoruz. Artık seni, hoşnûd olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz; bundan sonra yüzünü Mescid-i Harâm tarafına (Kâ'be'ye) çevir! (Ey mü'minler!) O hâlde (siz de) nerede olsanız, artık (namazda)yüzünüzü onun tarafına çevirin!(3) Hem doğrusu o kendilerine kitab verilenler, şübhesiz bunun Rablerinden (gelen) hak olduğunu gerçekten biliyorlar. Allah ise, (onların) yapmakta olduklarından gafil değildir.
Gerçekten, (kıblenin Kâbe’ye çevrilmesi hususunda) biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram’a (Kâbe’ye) doğru çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun tarafına çevirin. Aslında kendilerine kitap verilmiş olanlar, kıblenin sadece Allah tarafından değiştirilebileceği bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Ayrıca Allah, onların yapmakta olduklarından habersiz de değildir. *
(Ey Elçi) Senin yüzünün, arayış içinde, gökyüzüne doğru döndüğünü görüyoruz. Elbette seni memnun olacağın yöne çevireceğiz. Artık yüzünü Mescit-i Haram yönüne çevir. (Ey iman edenler!) Sizde, her nerede olursanız olun, yüzünüzü Mescit-i Haram tarafına çevirin. Ehli Kitap bu uygulamanızla, değişimin Rabbinizden gelen bir hak olduğunu bilsinler. Allah, yaptıklarından habersiz değildir.
Doğrusu, Biz senin gözlerini gökyüzüne diktiğini görüyoruz. Onun için Biz seni gönlünün dilediği bir yönelgeye döndürüyoruz. Şimdi sen de Mescid-i Haram’dan yana dön. Artık siz de nerede bulunursanız bulunun, hep o yöne dönün. İşte kendilerine Kitap verilenler onun çalablarından gelme bir gerçek olduğunu iyice bilirler. Allah onların bütün işlediklerinden bilgisiz değildir.
Yüzünü [⁹] göğe çevirdiğini çok görüyoruz [¹⁰];* Bunun için her halde seni, hoşnut olacağın kıbleye döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram canibine çevir. Her nerede bulunursanız yüzünüzü o canibe çevirin. Kendilerine Kitap verilenler bunun [¹¹] Rabbileri tarafından hak olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından gâfil değildir.
Biz senin yüzünü göğe çevirip durduğunu elbette görüyoruz ve seni razı olacağın bir kıbleye muhakkak döndüreceğiz. Haydi, yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir. Bundan böyle nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o yöne çeviriniz. Kendilerine kitap verilenler, bunun Rableri tarafından bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir.
Şüphesiz yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnut olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir. Bulunduğunuz yerde yüzlerinizi o yöne çevirin. Doğrusu kitab verilenler, onun Rablerinden bir gerçek olduğunu mutlaka bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir.
Ey Muhammed! Biz senin, yüzünü sık sık göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Elbette seni hoşnut olacağın kıbleye yönelteceğiz: Artık namaz kılarken, yüzünüMekke tarafına, Mescid-i Haram yönüne çevir! Siz de ey inananlar, her nerede olursanız olun, yurtlarınızın farklılığına, yönlerinizin değişikliğine; ırklarınızın, dillerinizin ve renklerinizin başkalığına rağmen, aynı hedefe yönelen, aynı hayat düzeninin egemenliğini gerçekleştirmeye çalışan bir tek ümmet olma bilinciyle, yüzünüzü o yöne çevirin!
Aslında kendilerine Kitap verilen Hıristiyan ve Yahudiler, bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu pekâla bilirler. Onlar, tüm inananların ortak atası olan Hz. İbrahim tarafından yapılan Kâbe’ye yönelmenin, yüce Allah’ın emrine dayalı, tartışma götürmez kesin bir gerçek olduğunu gâyet iyi bilirler, fakat dünyevî çıkarlarına ters düştüğü için, bunu kabullenmeye yanaşmazlar.
Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
Hava’da yüzünü çevirip durduğunu mutlaka görüyoruz. Elbette seni razı olacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Yüzünü Mescid ül-Harâm yönüne çevir! Nerede olursanız olun, yüzlerinizi o yöne çevirin! Kitap verilmiş kimseler, onun, rabb’lerinden gelen Hakk olduğunu biliyorlar. Allah, onların işleyeceği şeylerden gâfil değildir.
Resulüm! biz çoktandır senin, gözlerini habire gök yüzüne dikip durduğunu görüyorduk. Artık seni, memnun olacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Artık yüzünü Kabe’ye doğru çevir. Bundan böyle nerede olursanız olun yönünüzü ona dönün. Ehlikitap da, bu değişimin Rab'leri tarafından olduğunu bilirler. Çünkü Allah, onların içinde olup bitenlerden habersiz değildir.
Biz yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu görüyoruz. İşte şimdi seni memnun olacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin! Şüphe yok ki daha önce kitap verilenler Rabbinden gelenin gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
Yüzünü göğe çevirişini (haber beklediğini) elbette görüyoruz. [*] Elbette seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi onun tarafına çevirin! Şüphesiz ki kendilerine kitap verilmiş olanlar, onun Rablerinden (gelen) gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
Biz, senin yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz ve seni, hoşlanacağın kıbleye kesinlikle döndüreceğiz. Artık yüzünü, hemen Mescid-i Haram yönüne çevir. Bundan böyle nerede olursanız olun,¹ yüzlerinizi (namazda) o tarafa çevirin.² Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu elbette bilirler. (Şunu bilin ki) Allah, yaptıklarınızdan kesinlikle habersiz değildir.
Biz, [ey Peygamber,] senin sık sık yüzünü [bir kılavuz arayışı içinde] göğe çevirdiğini görüyoruz: ve şimdi seni tam tatmin edecek bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Harâm’a çevir; ve siz, hepiniz, nerede olursanız olun, yüzünüzü [namaz esnasında] o yöne döndürün. Doğrusu, daha önce kendilerine vahiy tevdî edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu çok iyi bilirler; ve Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
Yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu elbette görmekteyiz. İşte seni hoşnut olacağın kıbleye çeviriyoruz. Öyleyse yönünü Mescid-i Haram’a doğru çevir! Nerede bulunursanız bulunun sizde yönünüzü o yöne çevirin. Kendilerine kitap verilenler şunu iyi bilirler ki, bu Rablerinden gelen hakkın ta kendisidir. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir. 2/149, 3/96-97
Biz senin yüzünü gökyüzüne çevirip durduğunu görüyorduk. Elbette seni razı olacağın bir kıbleye döndürecektik: Artık yüzünü Mescid-i Haram’dan yana çevir! Siz de nerede olursanız olunuz yönünüzü o yana çeviriniz![²⁸⁷] Kendilerine daha önce vahiy emanet edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu iyi bilirler: Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
(Ey Muhammed) Biz senin yüzünü (arzuladığın vahyi bekleyerek) çok kere göğe çevirdiğini elbette görüyoruz, işte şimdi seni hoşnut olacağın bir kıbleye döndüreceğiz; haydi (namazda) yüzünü artık Mescid-i Haram'a doğru çevir; (Ey müminler) siz de, nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kuşkusuz kendilerine kitap verilenler de bunun (kıblenin değiştirilmesi emrinin) Rablerinden gelen bir gerçek (emir) olduğunu (Kabe'nin vaktiyle İbrahim a.s.’ın kıblesi olduğunu ) bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından elbette gafil değildir.
(Ey Muhammed), biz senin yüzünü göğe doğru(kıble için) çevrip durduğunu görüyoruz. Elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescidi Harâm tarafına çevir. Nerede olursanız, yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafindan bir gerçek olduğunu bilirler. Allâh onların yaptıklarından habersiz değildir.
Biz senin yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu muhakkak görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye muhakkak tevcih edeceğiz. Haydi yüzünü Mescid-i Haram tarafına döndür. Ve her nerede bulunursanız yüzlerinizi onun tarafına tevcih ediniz. Ve şüphe yok ki kendilerine kitap verilmiş olanlar da bunun Rabbleri tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Ve Allah onların amellerinden gâfil değildir.
Elbette ilâhî buyruğu bekleyerek yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, işte memnun olacağın kıbleye seni yöneltiyoruz! Haydi yüzünü Mescid-i Harâm'a doğru çevir! Siz de ey müminler, nerede olursanız olunuz yüzünüzü oraya doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kıbleyi çevirmenin gerçekten Rab'leri tarafından olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir. {KM, Yuhanna 4, 21}
(Ey Muhammed), biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız, yüzlerinizio yöne çevirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafından bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir.
(Yâ Muhammed) Biz senin gözini semâya çevirdiği (senin kıblenin Ka'be'ye tahvîli içün emre intizâr iylediğini) göririz. Seni irzâ idecek (râzı olacağın) kıbleye çevireceğiz. Yüzini Mescid-i Harâm tarafına çevir. (Ey mü'minler) her nerede olur iseniz olınız (namâzda) yüzinizi onun (Mescid-i Harâm'ın) tarafına çeviriniz. Ehl-i Kitâb bunun (tahvîl-i kıblenin) rableri tarafından hak oldığını bilirler. Allâh Te'âlâ işlediğiniz şeylerden gâfil değildir.[²]
(Ey Nebî,) Yüzünün sık sık göğe döndüğünü görüyoruz. Seni istediğin kıbleye elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! (Müminler! Siz de) Nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine kitap verilenler iyi bilirler ki bu, Sahiplerinin (Rablerinin) gerçek hükmüdür. Yaptıkları hiçbir şey, Allah’a gizli kalmaz.
(Ey Muhammed) Yüzünü semaya çevirip durduğunu görüyoruz. Seni hoşnut olacağın kıbleye çeviriyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede bulunursanız bulunun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap ehli, bunun Rab'lerinden gelen bir hak olduğunu çok iyi bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.
Yüzünü semâya çevirip durduğunu görüyoruz; Biz seni hoşnut olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü o yöne çevirin.(61) Kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen hakkın tâ kendisi olduğunu elbette bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
Biz senin, yüzünün habire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz. Hoşlanacağın bir kıbleye seni elbette döndüreceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.
bayıķ görürüz dönmegi ni yüzünüñ gökde; pes virevüz saña bir ķıbla ħosnūd olasañ. pes yüz dut yüzüñi mescid-i ḥarām daħı ķanda kim olasız yüz dutuñ yüzlerüñüzi anuñ yaña. daħı bayıķ anlar kim virinildiler kitāb bilürler kim bayıķ ol ḥaķdur çalabı’larından. degül Tañrı ġāfil andan kim işlersiz.
Taḥḳīḳ biz görür‐biz yüzüñi göge döndermegi. Pes seni bir ḳıbleye dönde‐rür‐biz ki sen aña rāżī olasın. Pes dönder yüzüñi Mekkeye ḳarşu Daḫı herḳanda olsañuz dönderüñüz yüzlerüñüzi aña ḳarşu. Taḥḳīḳ ol kişiler kimkitāb virildi anlara, bilürler bu ḳıble Mekke olmaḳ ḥaḳdur Çalaplarından.Tañrı Ta‘ālā ġāfil degüldür anlar işledügi işlerden.
(Ya Rəsulum!) Biz sənin üzünün göyə tərəf çevrildiyini görürük, ona görə də səni razı olduğun qibləyə tərəf döndərəcəyik. İndi üzünü Məscidülhərama tərəf çevir! (Ey müsəlmanlar!) Harada olsanız (namaz vaxtı) üzünüzü oraya döndərin! Kitab verilmişlər bunun öz Rəbbi tərəfindən bir həqiqət olduğunu yaxşı bilirlər. Allah onların əməllərindən xəbərsiz deyildir.
We have seen the turning of thy face to heaven (for guidance, O Muhammad). And now verily We shall make thee turn (in prayer) toward a qiblah which is dear to thee. So turn thy face toward the Inviolable Place of Worship, and ye (O Muslims), wheresoever ye may be, turn your faces when ye pray) toward it. Lo! those who have received the Scripture know that (this Revelation) is the Truth from their Lord. And Allah is not unaware of what they do.
We see the turning of thy face (for guidance) To the heavens(147): now Shall We turn thee to a Qiblah that shall please thee. Turn then Thy face in the direction of the sacred Mosque(148): Wherever ye are, turn your faces in that direction. The people of the Book(149) know well that that is the truth from their Lord. Nor is Allah unmindful of what they do.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |