Tilke ummetun kad ḣalet lehâ mâ kesebet velekum mâ kesebtum(s) velâ tus-elûne ‘ammâ kânû ya’melûn(e)
Onlar birer ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazançları onlara, sizin kazancınız size. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.
(Kaldı ki) Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size aittir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Şimdi o toplumlar geçip gittiler. Onların kazandıkları kendilerine yazılacak, sizin kazandıklarınız ise size; ve siz onların yaptıklarından dolayı yargılanacak değilsiniz.
Onlar hayatlarını yaşayarak geçip giden milletlerdir. Onların işledikleri sâlih amellerin, yaptıkları hayırların, kazandıkları sevapların, yüklendikleri günahların, isyanların ve haksızlıkların karşılığını görecektir. Siz de işlediğiniz sâlih amellerin, kazandığınız sevapların, yüklendiğiniz günahların, isyanların, haksızlıkların karşılığını göreceksiniz. Siz onların işledikleri amellerden, günahlardan, hesaplarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Onlar geçmiş bir ümmetti. Onların kazandıkları kendilerine sizin kazandıklarınız ise sizedir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulmayacaksınız.
Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
O bir ümmetti, geldi geçti. Onların kazandığı kendilerinin, sizin kazandığınız da sizin; ve siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Onlar gelmiş geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız size. Ve siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.
Onlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size aittir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmeyeceksiniz.
Onlar bir ümmettiler, geçip gittiler, yaptıkları onların, sizin yaptığınız sizin, onların yaptığından sizler sorulmazsınız
Onlar bir ümmetti, geldi geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size aittir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
Bu ümmetler geçdiler a’mâllerinin semeresini iktitâf itdiler. Siz de a’mâlinizin netîcesini kesb ideceksiniz. Ânların yapdıkları sizden sorulmayacakdır.
Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.*
Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.
Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size aittir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
İşte onlar bir toplumdu; gelip geçtiler. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Onlar bir ümmet idiler, gelip geçtiler. Onlara kendi kazandıkları, size de kendi kazandıklarınız. Ve siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
O bir ümmeti geldi geçti, ona kendi kazandığı size de kendi kazandığınız ve siz onların işlediklerinden mes'ul değilsiniz
Onlar, gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz!”
Onlar birer ümmetdi, (gelib) geçdi. (O ümmetlerin) kazandığı kendilerinin, sizin kazandığınız da sizindir ve siz onların işlemiş olduklarından mes'ûl de olacak değilsiniz.
Bunlar gerçekten gelip geçmiş bir ümmettir. (Onların) kazandıkları kendilerine,(sizin) kazandıklarınız da sizedir. Ve (siz) onların yapmakta olduklarından suâl olunmayacaksınız!
İşte onlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Onların (iyi veya kötü) kazandıkları kendilerine, sizin (iyi veya kötü) kazandıklarınız da size aittir. Siz onların yaptıklarından da sorguya çekilmezsiniz. *
Onlar daha önce gelmiş geçmiş bir topluluktu, oların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yaptıklarından da siz sorgulanmazsınız.
O da öyle bir topluluktu, geldi geçti. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandıkları da size. Onların işlediklerinden siz sorumlu tutulacak değilsiniz.
O ümmet gelip geçti, onların kazançları onlara, sizin kazancınız da kendinizedir. Onların işledikleri şeylerden mes/ul olmazsınız. [¹¹]
Bu topluluk [ummet] geldi geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandığınız size aittir. Onların yapmış olduklarından sorumlu tutulmazsınız.
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorulacak değilsiniz.
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size aittir. Ve siz, onların yaptıklarından hesaba çekilecek değilsiniz.
Müslümanlar Medine’de, önceleri Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya yönelerek namaz kılıyorlardı. Hicretten bir buçuk yıl sonra, artık Mekke’deki Mescid-i Haram’a, yani Kâbe’ye yönelme emri geldi. İlâhî mesajı omuzlayarak insanlığa önderlik etme görevinin, Son Elçiye baş kaldıran Yahudi ve Hıristiyanlardan alınıp yeni Müslüman topluma verildiğini sembolize eden bu değişiklik üzerine, Yahudilerden itiraz sesleri yükselmeye başladı:
Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandıklarınız sizedir. İşliyor oldukları şeylerden sorumlu tutulmazsınız.
Geçmiş milletler tarihe mal olmuştur: Onların yaptıkları onları, sizin yaptıklarınız sizi bağlar. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Onların hepsi gelip geçmiş bir topluluktur. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
Onlar bir ümmetti, elbette gelip geçti(ler). Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz. [*]
“Şimdi o toplumlar gelip geçtiler; onların kazandıkları onlara yazılacak, sizin kazandıklarınız ise size. Ve siz onların yaptıklarından ötürü yargılanacak değilsiniz.”
Onlar bir ümmetti geldi geçti. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız da size aittir ve siz onların yaptıklarından dolayı asla sorumlu tutulmayacaksınız. 6/164, 17/15, 35/18
“Öncekiler bir ümmettiler, gelip geçtiler: Onların işledikleri kendilerine sizin işledikleriniz de size aittir; ve siz onların yaptıklarından asla sorumlu tutulmayacaksınız.”[²⁷⁶]
Onlar gelmiş geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz.
O bir ümmettir ki, gelip geçmiştir. Ona kendi kazandığı, size de sizin kazandığınız vardır. Ve siz onların yapmış olduklarından mesul olmayacaksınız.
İşte onlar bir ümmetti geldi geçti. . . Onların kazandığı kendilerine, sizin kazandığınız da sizedir! Siz onların işlediklerinden sorguya çekilmezsiniz.
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size aittir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız.
Onlar gelüb geçmiş bir ümmetdirler. (Hayır ve şerden) kazandıkları kendilerine ve sizin de kazandığınız kendinizedir. Ve siz onlardan mes'ûl olmazsınız. (Dîn ve îmânlarından, hayır işlerinden size fâide olmadığı gibi hatâ ve günâhlarından da mes'ûl değilsiniz)
Onlar ömürlerini tamamlamış bir toplumdur. Onların kazandığı onlara, sizin kazandığınız size. Onların yaptıkları size sorulmayacaktır.
Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız da size aittir. Ve siz onların yaptıklarından dolayı sorumlu olmayacaksınız.
Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandığı onlara, sizin kazandığınız sizedir. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.
İşte bunlar bir ümmetti, gelip geçtiler. Kazandıkları kendilerine. Sizin kazandığınız da size. Onların yapıp ettiklerinden siz sorumlu olmayacaksınız.
şol bir bölük ķavmdur, bayıķ geçdi. anlaruñdur ne kim ķazandılar; daħı sizüñdür ne kim ķazanduñuz. daħı śolmayasız andan kim oldılar işlerler.
Ol bir ümmetdür ki āḫir oldı geçdi ‘ömrleri. Anlar‐çündür her ne ḳazandı‐larsa ḫayr, şer. Daḫı sizüñ‐çündür her ne kim ḳazanduñuzsa. Daḫı ṣorulmazsızanlar işledügi işlerden.
Onlar (İbrahim, Yə’qub və övladı) bir ümmət (camaat) idilər ki, keçib getdilər, onların qazandıqları (əməllər) özlərinə, sizinki isə özünüzə aiddir. Onların əməlləri haqda sizdən sorğu-sual olunmaz.
Those are a people who have passed away; theirs is that which they earned and yours that which ye earn. And ye will not be asked of what they used to do.
That was a people that hath passed away. They shall reap the fruit of what they did, and ye of what ye do! Of their merits there is no question in your case(139):
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |