5 Ekim 2024 - 2 Rebiü'l-Ahir 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Bakara Suresi 14. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iżâ leku-lleżîne âmenû kâlû âmennâ ve-iżâ ḣalev ilâ şeyâtînihim kâlû innâ me’akum innemâ nahnu mustehzi-ûn(e)

İnananlarla buluştular mı inandık derler. Şeytanlarıyla yalnız kaldılar mı şüphe yok ki derler, biz sizinleyiz, biz ancak alay etmekdeyiz.

(Bu münafıklar) İman edenlerle karşılaştıklarında (sadık din ve dava ehliyle bir arada bulunduklarında): "Biz de iman etmiş kimseleriz (ama İslam’a hizmet için kâfirlerle zahiren işbirliği görüntüsü vermekteyiz; sakın bizden şüphelenmeyiniz!)" derler. (Ancak) Şeytanları (ve şer odaklarıyla gizlice buluşup) baş başa kaldıklarında (ise); "Şüphesiz biz (asıl) sizinle beraberiz, (sizin hedeflerinize hizmet etmekteyiz.) Biz (mü’min ve Müslüman kesimleri sadece idare ve) istihza etmekteyiz" (zira "onların desteğini almak mecburiyetindeyiz") derler.

İman edenlerle karşılaştıklarında, “Biz de sizin gibi inandık” derler. Azılı, sapık, insan ve cin arkadaşlarıyla başbaşa kaldıklarında, “Aslında biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz” derler.

İman edenlerle karşılaştıkları zaman, sözde:
"Biz de iman ettik" derler. Elebaşılarıyla, liderleriyle baş başa kaldıkları zaman:
"Biz sizinle beraberiz. Sadece onlarla alay ediyoruz." derler.

İman etmiş olanlarla bir araya geldiklerinde: "Biz de iman ettik" derler. Ama kendi şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında: "Biz sizinle birlikteyiz; ötekilerle ise sadece alay ediyoruz" derler.

14. Vahidi ve Sa`lebi`nin Abdullah ibnu Abbas (r. a.)`tan rivayet ettiğine göre bu ayeti kerime Medine`deki münâfıkların başını çeken Abdullah ibnu Ub... Devamı..

İman edenlerle karşılaştıkları zaman: 'İman ettik' derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla sadece) alay ediyoruz.'

Bir de müminlerle karşılaştıkları zaman: “- Biz de (sizin gibi) iman ettik” derler. Halbuki şeytanlarıyle (kendilerini aldatan dostlarıyla) yalnız başına kaldıkları zaman: “- Biz (dinde) sizinle beraberiz, biz ancak (müminlerle) istihza edicileriz.” derler.

Onlar, müminlerle karşılaştıklarında “İnandık” derler, şeytanlarıyla (büyükleriyle) başbaşa kaldıkları zaman, “Sizinle beraberiz, biz (Müslümanlarla) yalnızca alay ediyoruz” derler.

Müminlerle karşılaştıklarında, “İman ettik” derler, reisleriyle baş başa kaldıklarında ise, “Biz sizinle beraberiz; biz sadece alay ediyoruz” derler.

Bunlar, inanmış olanlara kavuşunca derler ki: «Biz de inan getirdik»; kendi şeytanların görünce de derler ki: «Biz sizinle birliğiz, ancak alay ederiz!»

(Onlardan bazıları) iman edenlerle karşılaştıkları zaman: “Biz de sizin gibi inanıyoruz.” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman: “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz; biz onlarla sadece eğleniyoruz.” derler. 

Bkz. 2/76 Eski Arapçadaki kullanımına göre “Şeytan” terimi aynı zamanda, “Kötülükte aşırı giden, acımasız, şer üreten, ikiyüzlü ve kötülüğün yayılması... Devamı..

Mü’minlere rast geldikleri vakit biz de inanıyoruz dirler ve kendi şeytanlarının [1] aralarına girdikleri vakit ise biz sizinle berâberiz bunlar ile eğleniyoruz dirler.

[1] Ya’ni kendileri gibi kâfirlerin

İnananlara rastladıkları zaman, "İnandık" derler, elebaşılarıyla baş başa kaldıklarında, "Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz" derler.

İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.

İman edenlerle karşılaşınca “inandık” derler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise “Biz sizinleyiz, biz yalnızca alay etmekteyiz” derler.

(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit «(Biz de) iman ettik» derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.

İnananlarla karşılaştıkları vakit, "İnanıyoruz," derler; fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında, "Sizinle beraberiz. Biz sadece alay etmekteyiz," derler.

Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "İnandık" derler. Fakat şeytanlarıyle yalnız kaldıkları zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler.

bir de iyman edenlerle karşılaştılar mı «amenna» derler ve kendi şeytanlarile halvet oldular mı «emin olun derler, biz sizinle beraberiz, biz ancak mütehziyiz»

(Bu munâfıklar,) mü’minlerle karşılaştıkları zaman, “Biz de (sizin gibi) îmân ettik” derler. Hâlbuki şeytanlarıyla (yandaşlarıyla/dostlarıyla) baş başa kaldıklarında, “Şüphesiz biz sizinle beraberiz (sizin inandığınız gibi inanıyoruz), biz ancak onlarla (mü’minlerle) alay edicileriz!” derler.

İman edenlerle karşılaştıkları zaman: “İnandık.” derler. Şeytanları¹ ile baş başa kaldıkları zaman, “Biz, sizinle beraberiz; onlarla, sadece alay ediyoruz.” derler.

1- Akıl babaları, yandaşları, yol arkadaşları.

Onlar îman edenlere kavuşdukları zaman «inandık» derler. Şeytanlariyle yalınızca (başbaşa) kalınca ise «Emîn olun, biz sizinle beraberiz. Biz ancak istihza edicileriz» derler.

Ve îmân edenlerle karşılaştıkları zaman: “(Biz de) îmân ettik!” derler. Şeytanlarıyla(reisleriyle) baş başa kaldıkları zaman ise: “Gerçekten biz sizinle berâberiz; biz (onlarla)ancak alay edicileriz!” derler.

(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit ‘’Biz de inandık’’ derler. Şeytanlarıyla (kendilerini saptırmaya çalışan şeytan karakterli liderleriyle) baş başa kaldıklarında ise, biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.

İnananlarla karşılaştıklarında “Bizde iman ettik” derler. Kendilerini aldatanlarla (şeytanlar) baş başa kaldıklarında, “Sizinle beraberiz, elbette onlarla eğlenip alay ediyoruz” derler.

Onlar inananlarla buluşunca: «Biz inandık» derler. Şeytanlarla başbaşa kalınca da: «Biz sizinle birliğiz, onlarla yalnız eğleniyoruz» derler.

Onlar iman edenler ile buluştukları zaman «biz iman ettik» derler, halbuki şeytanları ile [⁵] tenha kaldıkları zaman «biz sizinle beraberiz, biz yalnız müstehziyiz» [⁶] derler.

[5] Kendilerini azdıranlar ile, şeytan gibi inatçı olanlar ile.[6] Mü'minlerle istihza etmekten başka bir şey yapmıyoruz.

Onlar inananlarla karşılaştıklarında “Biz de inandık” derler. Ancak şeytanlarıyla¹⁰ baş başa kaldıklarında ise “Biz aslında sizinleyiz, inananlarla sadece alay ediyoruz” derler.

10 Şeyâtin: Şeytan kelimesinin çoğuludur. “Şetane” fiilinden gelir. Bu fiilin anlamı “iyi ve güzel şeylerden uzak olmak” demektir. Burada, kendileri g... Devamı..

İman edenlere rastladıkları zaman, “İman ettik” derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında, “Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay edicileriz” derler.

(Şeyâtin, Arapçada kibirli, asi, zarar verici, mel’un kimse ve kötü cin anlamına gelen şeytan kelimesinin çoğuludur. Hem insanlar, hem de cinler için ... Devamı..

İnananlarla karşılaştıkları zaman, “Biz de inanıyoruz!” derler. Fakat onlarıperde arkasından yöneten şeytanlarıyla, yani kendilerini yönlendiren liderleriyle, akıl hocalarıyla baş başa kalınca da, “Aslında biz sizin yanınızdayız, bakmayın Müslümanlıktan dem vurduğumuza; böyle yapmakla, onlarla sadece alay ediyoruz!” derler.

İnanmış kimselerle bir arada bulundukları zaman: -“İnandık” dediler. Şeytanları ile başbaşa kaldıkları zaman:
“Biz, sizinle birlikteyiz; doğrusu biz, alay etmekteyiz” dediler.

Müslümanlarla karşılaştıklarında: “ Biz de Müslümanız “ derken; şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında: “ Biz, sizden yanayız!. Sadece biraz takılıyoruz o kadar ” diyorlar.

İman edenlerle karşılaştıkları zaman, "İnandık!" derler. İnkâr edenlerin elebaşlarıyla yalnız kaldıklarında; "Şüphesiz biz sizinle beraberiz. Biz ancak inananlarla alay ediyoruz!" derler. İnkâr edenlerin yanında Müminleri çekiştirirler. İnkâr edenlerin gözüne girmek için Müslümanların aleyhinde konuşurlar. Onlar kim güçlüyse onların yanına gider, onlara yağ çeker, onlardan görünmek isterler. Kendilerine özgü, güven veren bir duruşları yoktur. Her zaman çıkarlarına göre değişken davranırlar. Müslümanlar güçlenirse Müslüman, inkâr eden kâfirler güçlenirse kâfir olurlar. Onların taptığı sadece güçtür. Onların yolu çıkardır. Onlar bu tutumlarıyla kendilerini akıllı, Müminleri akılsız sayar, Müminlerle alay ederler.

(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıklarında “(Biz de) iman ettik.” derler. [*] Şeytanları (kafadarları) ile baş başa kaldıklarındaysa “Biz sizinle beraberiz; biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz.” derler.

Benzer mesajlar: Bakara 2:76; Âl-i İmrân 3:119.

Onlar, Müslümanlarla karşılaştıkları zaman: “Biz de îman ettik.” derler. Fakat şeytanlarıyla¹ baş başa kalınca: “Aslında biz, kesinlikle, sizin yanınızdayız. Biz, (onlarla) sadece alay ediyoruz” derler.²

1 Şeytan: Azgınlıkta son derece yüze çıkmış, haktan uzak, yanlış/bâtıl olan, demektir. Şeytan kelimesi, insan, hayvan ve tüm yaratıklar ve düşünce tar... Devamı..

Ve imana ermiş olanlarla karşılaştıklarında, “Biz de [sizin gibi] inanıyoruz!” derler; ama şeytanî dürtüleriyle ¹⁰ başbaşa kaldıklarında, “Aslında biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece eğleniyoruz” derler.

10 Lafzen, “Şeytanlarıyla” (şeyâtîn, şeytân’ın çoğulu). Kadîm Arapça’daki kullanımına uygun olarak bu terim, çoğunlukla, “kötülükteki şiddetli ısrarla... Devamı..

İnananlarla karşılaştıklarında “İnandık” derler. Şeytanlarının yanına varınca da “Biz, sizinle beraberiz. Onlarla sadece alay ediyoruz” derler. 2/75-76, 35/8

Ama inanan kimselerle karşılaştıklarında “Biz iman ettik” derler. Şeytanlarıyla[³⁰] baş başa kaldıklarında ise, “Biz sizinle beraberiz, biz (onlarla) sadece alay ediyoruz” derler.

[30] Yahudilerin ikiyüzlülerinden söz eden 76. âyette “birbirleriyle baş başa kaldıklarında” şeklinde gelen ibare, bu âyette “şeytanlarıyla baş başa k... Devamı..

Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "İnandık" derler; fakat şeytanları ile (kendilerini azdıranlarla) başbaşa kaldıklarında: "Biz elbette sizinle beraberiz; Biz sadece (inandık diyerek) onlarla alay ediyoruz!" derler.

İman edenlerle karşılaştıkları zaman, "İman ettik" derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, "Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz" derler.

Onlar imân edenlere rastgelince, «Biz imân ettik,» derler. Kendi şeytanları ile yalnız kalınca da, «Biz sizinle beraberiz, biz ancak o imân edenler ile istihzâda bulunan kimseleriz,» derler.

Bunlar iman edenlerle karşılaştıkları vakit “Biz de müminiz” derler. Fakat şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında da: “Emin olun, biz sizinle beraberiz, biz onlarla alay ediyoruz. ” derler.

Şeytan: “Azgınlıkta, şer ve kötülükte kendi benzerlerini çok geçmiş kötü, inatçı” anlamında cins ismi olup cinlerden olduğu gibi insanlardan da olabil... Devamı..

İnanmış olanlara rastladıkları zaman; "İnandık," derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman; "Biz sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz," derler.

Onlar mü'minlerle yüzyüze geldiklerinde îmân iyledik dirler ve şeytânlarıyla ('âlimleri ve ileri gelenleriyle) yalnız kaldıklarında: Biz sizinle berâberiz. (Îmân itdik diyerek mü'minlerle) ancak istihzâ idiyoruz dirler.[¹]

[1] Reîsu'l münâfikîn "Abdullah bin Ubey" bir gün adamlarından bir kaç kişi ile yolda gider iken Ebâ Bekir es-Sıddîk ve 'Ömer'ul Fârûk ve 'Ali'yul Mur... Devamı..

Allah’a inanıp güvenenlerle yüz yüze gelince, “Biz O’na inanıp güveniriz.” derler. Şeytanlarıyla [*] baş başa kalınca, “inanın biz sizin yanınızdayız, onlara sadece göz yumuyoruz!” derler.

[*] Şeytan, doğru yoldan uzaklaşan insan ve cinlere denir. (Bkz. En'âm 6/112)

İnananlara rastladıkları zaman:-İnandık, derler. şeytanları ile başbaşa kalınca da: -Biz, sizin yanınızdayız. Onlarla sadece alay ediyoruz, derler.

İnananlarla karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Şeytanlarıyla(7) baş başa kaldıklarında ise, “Biz sizinleyiz,” derler. “Onlarla sadece eğleniyoruz.”

(7) Kendilerini azdıranlar. Bunların cinlerden olması şart değildir; Kur’ân, insan şeytanlarından da söz eder, bunların birbirinden ilham aldığını söy... Devamı..

Bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, "İman ettik" derler. Kendi şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise söyledikleri şudur: "Hiç kuşkunuz olmasın biz sizinleyiz. Gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz."

daħı ķaçan irseler anlara kim įmān getürdiler eyittiler “įmān getürdük” daħı ķaçan geçtiler şeyŧānları dapa eyittiler bayıķ biz siziñlevüz degülüz biz illā yañśuya dutıcılar.

Ṣaḥābeden mü’minlere mülāḳī olduḳlarında, bizler de sizler gibi mü’minleriz, dirler. Ne zamān onları aldatıcı insān şeyṭānları olan dostları‐y‐la ḫalvet itdiklerinde, biz siziñle berāberiz. Ancaḳ biz mü’minleri istihzā’ ideriz.

Onlar mö’minlərlə qarşılaşdıqları zaman: “Biz də (sizin kimi) iman gətirdik”,-deyirlər. Halbuki öz şeytanları ilə (onları aldadan dostları ilə) təkbətək qalanda: “Biz də sizinləyik, biz ancaq (mö’minlərə) istehza edirik”,-deyirlər.

And when they fall in with those who believe, they say: We believe; but when they go apart to their devils they declare: Lo! we are with you; verily we did but mock.

When they meet those who believe(37), they say: "We believe;" but when they are alone with their evil ones, they say: "We are really with you: We (were) only jesting."

37 A deeper phase of insincerity is actual duplicity. But it never pays in the end. If we compare such a man to a trader, he loses in the bargain.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.