Feeşârat ileyh(i)(s) kâlû keyfe nukellimu men kâne fî-lmehdi sabiyyâ(n)
Meryem, çocuğuna işaret etti. Nasıl olur da dediler, beşikteki çocuk konuşur?
(Hz. Meryem) Bunun üzerine Ona (kucağındaki çocuğa) işaret edip (gerçeği Ondan dinlemelerini belirtince): "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?" diye (şaşırmışlardı).
Bunun üzerine Meryem, kundaktaki çocuğa işaret etti. Onlar: “Daha beşikteki bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz ki” dediler.
Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. "Beşikte bulunan bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler.
Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: 'Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?'
Bunun üzerine Meryem, (kendilerine cevap vermek için) çocuğu işaret etti. Onlar: “- Biz, beşikteki çocukla nasıl konuşuruz” dediler.
Meryem çocuğu işaret etti. Onlar: “Beşikte olan bir çocuk ile nasıl konuşalım?” dediler.
Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. “Biz beşikteki bir bebek ile nasıl konuşuruz?” dediler.
Hemen Meryem çocuğunu çağırdı, dediler ki: «Beşikteki çocukla biz nice konuşuruz?»
(Meryem,) eli ile (beşikteki) oğlunu göstererek onunla konuşmalarını önerdi. Onlar da: “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?” dediler.
Meryem "Çocukdan suâl idiniz" didi. "Nasıl, beşikdeki çocuğa mı lakırdı söyleyeceğiz?" didiler.
Meryem çocuğu gösterdi. "Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?" dediler.
Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler.
Bunun üzerine Meryem çocuğu işaret etti. “Beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?” dediler.
(Tanıklık için) Onu gösterdi. "Nasıl olur da beşikteki bir çocukla konuşuruz," dediler.
Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Onlar; "Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" dediler.
Bunun üzerine ona işaret etti, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz dediler
Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona (Îsâ’ya) işaret etti. (Onlar da) beşikteki bir çocukla/bebekle nasıl konuşuruz?” dediler.
Bunun üzerine, Meryem çocuğu işaret etti. Onlar: “Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?” dediler.¹
Bunun üzerine (Meryem) ona (îsâya) işaret etdi. «Biz, dediler, henüz beşikde bulunan bir sabî ile nasıl konuşuruz»?
Bunun üzerine (Meryem konuşmayarak) ona (çocuğa) işâret etti. (Onlar:)“Beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?” dediler.
Meryem eliyle çocuğu işaret etti. Onlar da “Beşikte olan sabi bir çocukla nasıl konuşalım” dediler.
Bunun üzerine Meryem İsa’ya göz kırptı. Dediler: "Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliri?"
Meryem İsa/ya işaret etti. Onlar «— Biz beşikteki çocukla nasıl konuşalım» dediler.
Bunun üzerine Meryem de (susma orucunda olduğu için) çocuğa işaret etti⁸. Onlar da: “Biz beşikte olan bir sabiyle nasıl konuşuruz?” dediler.
Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: “Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?”
Bunun üzerine Meryem, “O size her şeyi anlatır!” dercesine çocuğa işâret etti. Onlar, “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşabiliriz ki?” diye hayretle sordular.Ve büyük mûcize gerçekleşti:
Bunun üzerine ona işaret etti.
-“Beşik’teki bir bebek ile nasıl konuşuruz?” dediler.
Meryem onlara: " Derdinizi ona anlatın " anlamında bebeği işaret etti. Kalabalık: " beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz ki ? "
Meryem insanlara konuşmaları için oğlunu gösterdi. Onlar; "Ya Meryem! Şaşırdın mı? Biz beşikteki çocukla nasıl konuşalım?" deyip esefle ayrılıp gittiler. Meryem’le aralarına mesafe koydular.
(Meryem) ona (çocuğa) işaret etmişti. Onlar da “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz!” [*] demişlerdi.
Bunun üzerine (Meryem onlara çocukla konuşmalarını) işaret etti. (Onlar da): “Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşabiliriz?” dediler.
Bunun üzerine [Meryem] çocuğa işaret etti. “Daha beşikteki bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz ki!” diye çıkıştılar.
Meryem bunun üzerine çocuğu işaret etti. – Onlar: Beşikteki bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz. 3/33...47, 19/17...34
Bunun üzerine (Meryem) çocuğa işaret etti. Onlar; “Biz, daha dünkü bir beşik bebesiyle nasıl muhatap oluruz!?” dediler.[²⁴⁸⁶]
Meryem, (konuşması yasaklandığı için beşikteki) oğlunu işaret etti. (Böylece siz ona sorun, demek istedi) Onlar ise, "Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşabiliriz" diyerek onun suçsuz olduğuna inanmadıklarını bildirdiler.
(Meryem), çocuğu işaret etti. Dediler ki: "Beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?"
Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: «Biz daha beşikte bir çocuk bulunan ile nasıl konuşabiliriz?»
Meryem, (bana değil, çocuğa sorun dercesine) çocuğu gösterdi: “Nasıl olur da, dediler, beşikteki bebekle konuşuruz? ” [23, 50]
(Meryem), çocuğu gösterdi. Dediler ki: "Beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?"
Meryem kucağındaki çocuğa işâret itdi. Onlar, "Beşikde olan çocuk nasıl tekellüm ider?" didiler.
Bunun üzerine Meryem çocuğa işaret etti. Dediler ki “Beşikteki çocukla nasıl konuşalım?”
Bunun üzerine çocuğu işaret etti.- Biz, beşikteki bir çocukla nasıl konuşabiliriz? dediler.
Meryem çocuğu işaret etti. “Beşikteki çocukla nasıl konuşalım?” dediler.
Meryem, çocuğa işaret etti. Dediler: "Beşikteki bir sabiyle nasıl konuşuruz?"
pes işāret eyledi meryem [160a] 'įsā! dapa. eyittiler “nite söyleyevüz aña kim bişikdedür oġlan iken!”
Pes işāret eyledi Meryem ‘Īsāya: Ṣoruñuz, didi. Eyitdiler: Nice söyler bizeol kimse ki henūz beşikde oġlandur, didiler.
(Məryəm onun özü ilə danışın, deyə) ona (uşağa) işarə etdi. Onlar: “Beşikdə olan uşaqla necə danışacaq?” – dedilər.
Then she pointed to him. They said How can we tale to one who is in the cradle, a young boy?
But she pointed to the babe.(2482) They said: "How can we talk to one who is a child in the cradle?"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |