İnnâ ce’alnâ mâ ‘alâ-l-ardi zîneten lehâ linebluvehum eyyuhum ahsenu ‘amelâ(n)
Biz, gerçekten de insanların hangisi daha iyi ve güzel iş işleyecek, bunu sınamak için yeryüzünde ne varsa, yere biz ziynet olarak halkettik onu.
Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki (canlı ve cansız bütün) şeyleri ona (insana) bir ziynet (lezzet ve menfaat) kılmışızdır; onların (insanların) hangisinin (inanarak) daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye (bu dünya imtihan için yaratılmıştır).
Gerçek şu ki, yeryüzünde güzel olan ne varsa, biz hepsini hangisinin iyi davrandığını ortaya koymak için, insanları sınamaya bir vasıta kıldık.
Biz, onların, hangilerinin daha güzel, daha değerli, bilinçli, amaçla örtüşen niyete dayalı, devamlı ameller işleyeceğini denemek için, yeryüzündeki her şeyi, kendine has cezbedici güzelliklere sahip varlıklar olarak yarattık.
Biz, onların (insanların) hangilerinin daha iyi amel edeceklerini deneyelim diye yeryüzünde olanları onun için bir süs kıldık.
Şüphesiz biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.
Biz, yeryüzünde olan şeyleri, yer halkına bir süs yaptık ki, insanların hangisi daha güzel bir amelde bulunacağını imtihan edelim.
(Hâlbuki) yerin üstündeki her şeyi, ona bir süs yaptık. Ki hangisinin amelce daya iyi olduğunu ortaya çıkaralım.
Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine süs olsun diye yarattık ki, onların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim.
Kimin daha güzel iş gördüğünü sınamakçin yeryüzünde olanı süs yaptık yere biz
Arz üzerindeki zînetleri, insânları tecrübe itmek ve içlerinde kimin en doğrı hareket ideceğini anlamak içün halk itdik.
İnsanların hangisinin daha iyi iş işlediğini ortaya koyalım diye, yeryüzünde olan şeyleri, yeryüzünün süsü yaptık.
İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet yaptık.
Biz, kimlerin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi oranın süsü yaptık.
Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık.
Biz, kimlerin erdemli davranacağını sınamak için, üzerindeki maddelerle yeryüzünü süsledik.
Biz yeryüzündeki şeyleri kendisine süs olsun diye yarattık ki, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim.
Biz Yer yüzündeki şeyleri ona bir ziynet yaptık ki insanları imtihan edelim: hangisi daha güzel bir amel yapacak?
Şüphesiz biz, onları imtihân etmek ve (bu imtihân neticesinde) onların hangilerinin daha iyi amel edeceklerini (kendileri için) ortaya çıkarmak (ve âhirette, herkesi kendi ameline şahit tutmak) için, yeryüzü üzerindeki her şeyi, bir süs (bir imtihân vesilesi) olarak yarattık.
Biz, hangisinin daha iyi şeyler yapacağına sınav olsun diye, yeryüzünde olan şeyleri ilgi çekici yaptık.
Biz yer üzerinde olan şeylere, onlara mahsus, birer zînet verdik, (insanların) hangisinin ameli daha güzel, onları imtihan edelim diye.
Şübhesiz ki biz, yeryüzündeki şeyleri kendine bir ziynet kıldık ki, (insanların)hangileri amelce daha güzeldir diye onları imtihân edelim.
Gerçekten de biz yeryüzünde bulunan (canlı ve cansız bütün) şeyleri, onlardan (insanlardan) hangisinin daha güzel davranacağını sınayalım diye orası için birer süs (ve cazibe) unsuru kıldık.
Biz yeryüzündeki güzellikleri (ziynetleri), insanlardan hangisinin daha güzel işler yaptığını belirlemek için, imtihan aracı yaptık
Gerçekten Biz yeryüzünde ne varsa hepsini yeryüzü için süs yaptık, hangisi daha güzel işler işleyecek, sınamak için.
Biz, yeryüzünde bulunanları yer için ziynet kıldık ki nâs/ı deneyelim, bakalım hangisi daha güzel işlerde bulunacaktır.
İnsanların hangisinin daha iyi iş/amel işlediğini sınamak için, yeryüzünde olan şeyleri ona bir süs/ziynet yaptık.
Şüphesiz biz, onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık.
Doğrusu Biz, yeryüzündeki bütün bu göz alıcı nîmetleri, yalnızca bu dünyaya ait gelip geçicibirer süs olarak yarattık ki, içlerinden hangilerinin daha iyi davranışlar ortaya koyacağını belirlemek üzere, insanları bu nîmetlerle imtihân edelim. Yoksa bunlar, yalnızca zevk ve eğlencenizi tatmin edesiniz diye yaratılmış değildir. Nitekim:
Biz, amel olarak hangisi daha güzel diye onları denememiz için Arz (Yeryüzü) üzerindeki şeyleri süs yaptık.
Biz yeryüzündeki her nesneyi, bu dünyanın değerli bir parçası olarak yarattık. İnsanlar arasında bu değerli parçayı kim daha güzel çalışacak bilelim istedik.
İnsanların nasıl davranacaklarını görmek için bir hayat verdik! Yeryüzünde yaşamalarına izin verdik! Yeryüzündeki nimetlerle onları destekledik! Bu onların imtihanıdır. İster kaybederler ister kazanırlar. Seni ilgilendirmez. Sen sana düşen görevleri yerine getir. Başka şeye karışma! Tebliğini yap yeter.
Gerçek şu ki, yeryüzünde güzel olan ne varsa Biz hepsini, hangisinin daha iyi davrandığını ortaya koymak üzere, insanları sınamak için bir araç kıldık; ⁵
Biz yeryüzünde göz alıcı güzellikler meydana getirerek kim daha iyi ve güzel işler ortaya koyacak diye onları sınamak istedik. 10/14, 67/2, 21/35
Gerçekten de Biz yeryüzünde bulunan şeyleri, onlardan hangisinin daha güzel davranacağını sınayalım diye oraya (cazibe katan) birer süs unsuru kıldık;
Biz, insanların hangisinin (dünyanın zevk ve sefasına kapılmayıp) daha güzel amel işleyeceğini denemek için, yeryüzünde olan şeyleri süslü hale getirdik.
Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine/insanoğluna ziynet/ süs olsun diye yarattık ki onların, hangisinin daha güzel iş yaptığını deneyelim.
Biz yeryzünde olanları onun için bir ziynet kıldık ki, hangisi amelce daha güzeldir diye insanları imtihan edelim.
Biz, yeryüzünde bulunan her şeyi bir dünya zineti kıldık. Böylece insanlardan kimin daha iyi iş gerçekleştireceğini ortaya koymak istedik.
Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine süs olsun diye yarattık ki onların, hangisinin daha güzel iş yaptığını deneyelim.
İnsânlardan hangisinin daha iyi 'amel sâhibi oldığını imtihân içün arz üzerinde olan şeyleri arza ve sükânına zînet kıldık.
(Üzülmene gerek yok çünkü) Biz, yeryüzündeki her şeye bir çekicilik verdik ki kimin işi daha güzel olacak diye onları yıpratıcı bir imtihandan geçirelim.
İnsanların hangisi daha güzel hareket edecek diye denemek için yeryüzünde bulunanları, oranın süsü yaptık.
Biz yeryüzünü üzerindekilerle süsledik ki, hangisi daha güzel işler yapacak diye insanları sınayalım.
Biz, yeryüzündeki şeyleri ona bir süs yaptık ki, insanları, içlerinden hangisi amel yönünden daha güzeldir diye imtihan edelim.
bayıķ biz ķılduķ anı kim yir üzeredür bezek anuñ-içün tā śınayavuz anları ķanķısı dur anlaruñ gorklürek işlemekdin yaña.
Taḥḳīḳ biz ḳılduḳ, yir üstinde olan nesneleri zīnet ḳılduḳ ehline, biz anlarıṣınamaġ‐ıçun, ḳaysı yaḫşı ‘amel eyler görmeg‐içün.
Biz yer üzündə olanları onun (sakinləri) üçün (və ya onun özünə məxsus) bir zinət yaratdıq ki, onlardan hansının daha gözəl əməl sahibi olduğunu yoxlayıb ayırd edək.
Lo! We have placed all that is in the earth as an ornament thereof that we may try them: which of them is best in conduct.
That which is on earth we have made but as a glittering show for the earth,(2332) in order that We may test them - as to which of them are best in conduct.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |