Felemmâ beleġâ mecme’a beynihimâ nesiyâ hûtehumâ fetteḣaże sebîlehu fî-lbahri serabâ(n)
Derken (yola çıkıpyürüdüler ve) iki denizin kavşağına vardıklarında (pişirmek üzere tuttukları balığı kokmasın diye, bir su birikintisine bıraktılar) . Ancak bu balığı orada unuttular ve balık (sıyrılıp bir iz bırakarak) denizde yolunu tutup (kaçmıştı).
İki denizin kavuştuğu yere vardıkları zaman balıklarını unutmuşlardı; balık, denize atlamış, dalıp bir yol tutmuş gitmişti.
İki denizin kavuştuğu yere vardıkları zaman, balıklarını unutmuşlardı. Balık denize atlamış, dalıp bir yol tutmuş gitmişti.
İki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bu arada, balık denizde canlanarak yolunu bulup bir kanala girmişti.
Böylece iki (deniz)in birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. O da denizde bir delik (menfez) bulup yolunu tuttu.
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.
Bunun üzerine, ikisi de iki deniz kavşağına varınca (tuzlanmış olarak getirdikleri ve canlandığı zaman Hızır ile buluşmuş olacakları) balıklarını unuttular. (Allah'ın vaadı ve izniyle balık canlanmış ve) denizde bir deliğe doğru yolunu tutmuştu.
İki denizin birleştiği yere vardıkları zaman, balıklarını unuttular. Balık deniz içinde yol alıp gitti.
Onlar, iki denizin birleştiği yere ulaşınca, balıklarını unuttular. Derken balık da yolunu bulup denize dalarak gözden kayboldu.
Kavşağa vardıklarında, balıkların unuttular, gizli yol bulup balık denize gitti
İki denizin birleştiği yere vardıklarında yanlarındaki balığı bir kenarda unuttular, o da bir yolunu bularak denize kaçtı.
İkisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca, balıklarını unutmuşlardı, balık bir delikten kayıp denizi boyladı.
Onlar iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti.
Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti. *
İki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Sinsice kayıp denizin yolunu tuttu.
Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
Bunun üzerine ikisi bir vaktaki iki deniz arasının cemolduğu yere vardılar balıklarını unuttular o vakıt o, denizde bir deliğe yolunu tutmuştu
İkisinin arasının¹ birleştiği yere ulaştıklarında hûtlarını² unuttular. O da denizin derinliklerine doğru kendi yolunu tuttu. *
Bunun üzerine onlar bu iki (deniz) arasının birleşik yerine ulaşınca balıklarını unutdular. (Balık) denizde bir deliğe doğru yolunu tutmuşdu.
Nihâyet ikisi, (o iki denizin) aralarının birleştiği yere varınca, (o yerin alâmeti olarak, canlanıp orada denize atlayacak olan) balıklarını unuttular, hâlbuki (balık, atlamış da) denizde bir iz bırakarak yolunu tutmuştu.
O ikisi, suyun buluşma yerine geldiklerinde balıklarını unuttular, sonrada balık denizde yol bularak gözden kayboldu.
O ikisi iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık denize atıldı, orada izbe bir yol tuttu [⁹].*
Böylece ikisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık da) denizde bir akıntıya doğru kendi yolunu tuttu.
Ve uzun bir yolculuğun ardından, nihâyet iki denizin birleştiği yere vardıklarında, yanlarında getirdikleri ve içinde balık olan azıklarını bir kenara bırakarak, dinlenmek üzere bir kayanın gölgesine çekildiler. Bu arada, ikisi de balığı unutmuşlardı. Bu sırada balık, Yûşa’nın şaşkın bakışları altında denize atlamış ve kendisine bir yol tutup gitmişti. Mûsâ bu olup bitenleri görmemiş Yûşa da bu ilginç olayı Mûsâ’ya anlatmayı unutmuştu. Bu yüzden, burasının buluşma yeri olduğunu anlayamadan, kalkıp tekrar yola koyuldular.
Böylece ikisi iki denizin birleştiği yere ulaşınca (yanlarındaki) balıklarını1 (bir kenarda) unuttular. (Balık da bu esnada dirildi,) denizde bir yol bularak kaybolup gitti.2*
Fakat iki [denizin] birleştiği yere vardıklarında balıkları bütünüyle akıllarından çıktı ve denize dalıp gözden kayboldu. 69
O ikisi, iki denizin birleştiği yere ulaştıklarında balıklarını unuttular. O sırada balık denizde kaybolup gitti.
Fakat o ikisi, iki (denizin) birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unutmuşlardı bile; nitekim o (balık) da kendi yoluna koyulup denizde gözden kaybolmuştu.
Vaktâ ki, iki denizin birleştikleri yere ulaştılar, balıklarını unuttular. O vakit (o balık) denizde bir yarığa doğru yolunu tutmuştu.
Onlar iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unutmuş bulundular. Balık sıyrılıp denizde bir yol tutmuştu bile.
İkisi (yürüdüler), iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular, (balık) sıyrılıp denizde yolunu tuttu.
İki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. O da kayarak denize doğru yollandı.
Onlar, iki denizin birleştiği yere ulaştıklarında balıklarını unuttular. O da denizde kaybolup gitti.
İki denizin birleştiği yere ulaştıklarında ise balığı unuttular. Bu arada balık denizde bir yol tutup gitmişti.(8)*
Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.
pes ol vaķt kim irdiler dirilecek yirine ol iki arasınuñ unıttılar ya'nį ḥāżır bulunınca balıķlarını pes duttı yolını ya'nį balıķ deñizde yir altında bir ev.
Onlar iki dənizin qovuşduğu yerə gəlib çatdıqda (yeməyə götürdükləri) balığı unutmuşdular, balıq isə (dirilib suya atılmış) dənizdə bir yarğana tərəf üz tutmuşdu.
And when they reached the point where the two met, they forgot their fish, and it took its way into the waters, being free.
But when they reached the Junction,(2407) they forgot (about) their Fish,(2408) which took its course through the sea (straight) as in a tunnel.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |