2 Aralık 2024 - 30 Cemaziye'l-Evvel 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kehf Suresi 26. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kuli(A)llâhu a’lemu bimâ lebiśû(s) lehu ġaybu-ssemâvâti vel-ard(i)(s) ebsir bihi ve esmi’(c) mâ lehum min dûnihi min veliyyin velâ yuşriku fî hukmihi ehadâ(n)

De ki: Ne kadar yatıp kaldıklarını Allah daha iyi bilir; onundur göklerdeki ve yeryüzündeki gizli şeyler, tam görüştür onun görüşü ve tam duyuştur duyuşu. Ondan başka bir dost ve yardımcı da yoktur onlara ve hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.

De ki: (Ashab-ı Kehf’in o mağarada) "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O’nundur. O, ne güzel ve mükemmel görmekte ve ne güzel ve mükemmel işitmektedir. O’nun dışında onların (insanların) bir velisi (gerçek hamisi, sahibi, gözeticisi) yoktur. (Allah) Kendi hükmüne ve hükümranlığına hiç kimseyi ortak yapmayandır!" (Kur’ani emir ve nehiylerini hiç kimse değiştirip kaldıramaz ve geçersiz sayamazdı, buna kalkışanlar da inkârcı ve münafıktır.)

De ki: “Onların orada, ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri, yalnızca O'nun elindedir. O ne eşsiz bir görücü, ne eşsiz bir işiticidir. Göklerde ve yerde olanların, O'ndan başka bir koruyucusu ve yöneticisi yoktur. Ve O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.”

“Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerdeki ve yerdeki bilinmeyenlerin bilgisi Allah'a aittir. O ne güzel görür. O ne mükemmel işitir. Onların onun dışında, kulları durumundakilerden, emrinde oldukları bir otoriteleri, yardım eden bir dostu, koruyucusu da yoktur. O kendi hükümranlığına, otoritesine, yargı ve icra yetkisine, hikmetine kimseyi ortak etmez.” de.

De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel gören ve ne güzel duyandır. Onların O'ndan başka hiçbir dostları yoktur ve O hükmüne kimseyi ortak etmez."

De ki: 'Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.'

De ki: “-Allah, ne kadar durduklarını daha iyi bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O'na mahsustur. O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!... Bütün gökler ve yer halkına, O'ndan başka hiç bir veli yoktur. O, hiç kimseyi, hükmünde ortak yapmaz?”

De ki: “Allah, onların ne kadar kaldıklarını çok daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizlilikleri, O’nun bilgisindedir. O ne kadar iyi görür, ne kadar iyi işitir! O’ndan başka hiçbir sahipleri yoktur. Ve O, hüküm ve yargısına kimseyi ortak etmez.”

De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizlisi O'na aittir. O ne kadar güzel görür ve ne kadar güzel işitir! Onların, O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

Diyesin ki: «Allah iyi bilir ne kadar kaldıklarını, yalnız O bilir göklerde, yerde görünmiyeni, O hem iyi görür, hem de iyi işitir, O'ndan başka onların dostu da yoktur; hükmünde kimseyi ortak eylemez!

De ki: “Onların (orada) ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri (yalnızca) O'nun elindedir. O ne güzel görür ne güzel işitir! Onların O'ndan başka koruyucusu, kayırıcısı yoktur. O egemenliğine hiç kimseyi ortak etmez!”

Di ki: "Allâh orada kaç sene kaldıklarını herkesden iyi bilür, semâvâtın ve arzın esrârı ânındır, iyi görir, iyi işidir, insânların ândan başka sâhibi yokdur, hükümlerine kimseyi iştirâk itdirmez."

De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O, ne mükemmel görendir! O ne mükemmel işitendir! İnsanların O'ndan başka dostu yoktur. O, hiç kimseyi hükümranlığa ortak kılmaz."

De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”

De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O’na aittir. O öyle bir duyar, öyle bir görür ki! Onların Allah’tan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.”

De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

"Onların orada ne kadar kaldıklarını ALLAH daha iyi bilir," de. Göklerin ve yerin tüm gizemleri O'nundur. O ne güzel Görendir! O ne güzel İşitendir! Onların O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, hükmüne kimseyi ortak etmez.

De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir." Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

Allah, de: ne kadar durduklarını daha iyi bilir, Göklerin Yerin gaybi onundur, o, öyle güzel görür öyle güzel işitir ki!... Bütün onlara ondan başka velâyet eden yoktur, o, kimseyi hukmünde teşrik de etmez

(Resûlüm, o tahminde bulunan kimselere) de ki: “(Ashâb-ı Kehf’in mağarada uyuyarak) ne kadar (bir süre) kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı (nı bilmek) O’na aittir. O, ne güzel görendir, ne güzel işitendir. Onların (göklerde ve yerde olanların) O’ndan başka hiçbir dostu yoktur. Ve O, kendi hükmüne, hiç kimseyi ortak etmez.

De ki: “Onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir.” Göklerin ve yerin bilinmezi yalnızca O'na aittir. En iyi gören ve en iyi işiten O'dur! Onlar için O'ndan başka veli¹ yoktur. O, hükümranlığına² kimseyi ortak etmez.

1- Sahip çıkacak, yardım edip koruyacak. 2- Egemenliğine, gaybı bilme gücüne.

De ki: «Allah, ne kadar eğlendiklerini daha iyi bilendir. Göklerin ve yerin ğaybı (nı bilmek) Ona haasdır. O, ne güzel görendir! Ne güzel işidendir! (Bütün) bunların Ondan başka hiçbir yardımcısı yokdur. O, hiçbir (kimseyi, hiçbir şey'i) hükmüne ortak da yapmaz.

De ki: “Allah (onların) ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir! Göklerin ve yerin gaybı(nı, gizliliklerini bilmek) O'na âiddir. (O,) ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların(göklerde ve yerde olanların) O'ndan başka hiçbir dostu yoktur. Hem (O,) hükmünde hiçbir kimseyi ortak kılmaz.”

(Bu onların iddialarıdır). De ki: “Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerkürenin (tüm evrenin) gaybı (görülemeyeni) O’nundur. (Resulüm!) Sen (Ashab-ı Kehf) hakkında yalnızca onun (Allah’ın) söylediğini kendilerine göster ve duyur. Onların (göklerde ve yerkürede bulunanların), Ondan başka bir velisi (sahibi, koruyucusu ve yardımcısı) yoktur. O, (teşriî olsun tekvini olsun) kendi hükmünde (hükümranlığında, helal, haram ve farz kılma konusunda) hiçbir kimseyi ortak yapmaz.*

(*) Kur’an’da kıssalar niçin anlatılır? Kur’ân’da yer alan kıssalarla, tarihi malumat vermek hedeflenmemiş; bilakis onlar çeşitli maksatlara yönelik o... Devamı..

İnsanlara deki “Rabbim onların mağarada ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir. Göklerin ve yerin gayb bilgisi onun elindedir. Sen yalnızca Rabbinin sana söylediğine bak ve sadece Rabbini dinle. O mağara ashabını Allah’dan başka sahiplenip koruyacak kimse yoktur ve onlar hakkında vereceği hükme Allah, hiçbir kimseyi ortak etmez.

Onlara de ki. "Onların ne kadar kaldıklarını en iyi bilen çalabımdır. Yerlerin, göklerin görünmeyenlerini bilmek de ona vergidir. O ne güzel görür, ne güzel işitir. Onların Allah’tan başka koruyucusu yoktur. Allah kimseyi kendi işine yaraştırmaz.

Onlara de ki ne kadar eğleştiklerini Allah daha iyi bilir. Göklerin, yerlerin ğayıplarını bilmek O/na mahsustur. O ne güzel görür! Ne güzel işitir! O/ndan başka onların bir yârları, işlerini göreni yoktur. O, hiç kimseyi hükmünde ortak yapmaz.

(Ey Peygamber!) De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin algılanamayan gerçeklerini/gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel gören ve ne güzel işitendir! Onların O’ndan başka bir dostu yoktur. O, hükmünde/hükümranlığında kimseyi ortak etmez.”

De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.”

Ey Muhammed! Hiç bilmedikleri konuda ileri geri konuşan bu insanlara de ki: “Onların mağarada ne amaçla, ne şekilde ve ne kadar kaldıklarını en iyi bilen, Allah’tır. Öyle ya, göklerin ve yerin gaybı yalnızca O’nun elindedir. Onların bütün gizliliklerine, en erişilmez yönlerine dâir mutlak ve şaşmaz bilgi sadece O’na aittir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Oysa insanlar o kadar âciz, o kadar zayıftırlar ki, onların O’ndan başka bir yardımcısı, dostu yoktur ve O, hiç kimseyi hükmüne ve egemenliğine ortak etmez.
Öyleyse, ey hak yolunun yolcusu; hakîkati aslından öğrenmek istersen:

De ki: -“Allah ne kadar (süre) kaldıklarını çok iyi bilir”. Yer’in ve Gökler’in gaybı O’na aittir. Onu ne gördü ve işitti! Onlar için Allah’tan başka hiçbir veliyy yoktur. Kimseyi kendi hükmünde ortak etmez.

" Ne kadar kaldıklarını Allah bilir " de. Çünkü, göklerin yerin esrarı Allah'ın elindedir. Onun görmesi ve duyması olağan üstüdür. kimsenin ondan başka yâri olamaz. Allah, egemenlik konusunda kendisine rakip tanımaz...

Onlara de ki: "Onların mağarada kaldığı süreyi Allah daha iyi bilir. Siz nereden bileceksiniz? Onlarla beraber mi yaşadınız? Geçmişe dair atıp tutuyorsunuz. Şunu bilin ki göklerin yerin bilinmeyenlerini bilmek Allah’a aittir. Sizin gibi cahillere değil. Rabbim her şeyi bütün gerçeğiyle görür. Siz hiçbir şeyi doğru dürüst göremezsiniz. Rabbim her şeyi doğru bir şekilde işitir. Siz hiçbir şeyi doğru dürüst işitmez, hep çıkarınıza göre işitirsiniz. İnsanların Allah’tan başka hiçbir dostu yoktur. Allah hükmünde otoriterdir. Hiçbir şekilde hükmüne, otoritesine, yönetimine yarattığı kimseleri ortak etmez."

De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah gayet iyi bilendir. [*] Göklerin ve yerin gizli bilgisi yalnızca O’na aittir. [*] O’nun görmesi de duyması da ne muhteşemdir! Onların (insanların) O’ndan başka bir dostu yoktur. O kendi hükmüne kimseyi ortak etmez.” [*]

Bu ayetlerde mağaradakilerle ilgili vahyin verdiği bilginin dışına çıkmamak gerektiği ve ona iman etmenin zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.,Benzer mesaj... Devamı..

(Ey Muhammed!): “Onların orada ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir.¹ Göklerin ve yerin gizli bilgileri Ona aittir. Onun görmesi de işitmesi de çok mükemmeldir. Onun dışında onların bir yardımcısı da yoktur. Kendi hükmüne de kimseyi karıştırmaz.” de.

1 Ashâb-ı Kehf mağarada üçyüz veya üçyüzdokuz yıl değil, ancak Allah’ın bildiği süre kadar kalmışlardır.

De ki: “Onların [orada] ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri [yalnızca] O’nun elindedir; O ne eşsiz bir görücü, ne eşsiz bir işiticidir! Onların O’ndan başka koruyucusu-kayırıcısı yoktur; çünkü O hükmünde kimseyi kendine ortak tutmaz!”

De ki: “Onların uykuda ne kadar kaldıklarını en iyi bilen Allah’tır. Zira göklerin ve yerin bilinmeyenlerini bilmek Allah’a aittir. O, öyle mükemmel görür öyle mükemmel işitir ki, göklerde ve yerde bulunanların Allah’tan başka velileri yoktur. O, otoritesine ve hükmüne hiç kimseyi ortak etmez. 17/111, 25/2

De ki: “Onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir: Göklerin ve yerin gizli bilgisi O’na açık ve ayandır: O ne muhteşem bir gören, ne muhteşem bir işitendir! Onların, O’ndan başka yakın bir dostları bulunmamaktadır; zira o egemenlik ve otoritesine kimseyi ortak etmez.

De ki: Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O'na aittir. O, ne mükemmel görendir, ne mükemmel işitendir. Göklerde ve yerde olanların O'ndan başka bir yardımcısı yoktur, O, hükümranlığına kimseyi ortak etmez.

De ki: "Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez. "

De ki: «Ne kadar durduklarını Allah Teâlâ daha iyi bilendir. Göklerin ve yerin gaybı O'nun içindir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Onlar için O'ndan başka bir yardımcı yoktur ve hükmünde hiçbir kimseyi ortak kılmaz.»

Sen şöyle söyle: “Ne kadar kaldıklarını asıl Allah bilir. Zira göklerin ve yerin gaybını bilmek O'na mahsustur. O öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki! Oysa onların O'ndan başka hâmileri yoktur. O, kendi hükmüne kimseyi ortak yapmaz. ” de.

De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel görendir, ne güzel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. Ve O, kendi hükmüne kimseyi ortak etmez.

Di ki: "Onların ne kadar yatdıklarını Allâh daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O'na mahsûsdur. Mugayyibâtı en ziyâde bilen ve en ziyâde gören ve işiden O'dur. Bütün mahlûkâtın O'ndan başka bir velisi yokdur. Ve O, hükmüne kimseyi teşrîk itmez.

De ki "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerde ve yerde bilinmeyen bütün bilgiler (gayb) ondadır. O, görür(izler) ve dinler. Onlar için Allah ile aralarına koyabilecekleri bir dost(veli) da yoktur. Allah, hâkimiyetine kimseyi ortak etmez.

De ki: “Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. O ne güzel gören ve işitendir. Onların Allah'tan başka bir velisi yoktur. Otoritesine hiç kimseyi ortak etmez.

De ki: Onların ne kadar kaldığını en iyi Rabbim bilir. Göklerin ve yerin gizlilikleri Ona aittir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onlar için Ondan başka bir dost ve yardımcı yoktur. O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.

De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez."

eyit “Tañrı bilürirekdür anı kim dölendiler. anuñdur gökler gizlüsi daħı yirüñ. ne görürdür ol daħı ne işidür ol! yoķdur anlaruñ andan ayruķ arķa virici. daħı ortaķ eylemez ya'nį Tañrı hükminde kimseyi.”

Eyit yā Muḥammed: Allāh bilür ne ḳadar yatdılar‐ısa. Anuñdur göklerġaybı, daḫı yirler ġaybı. Göster, işitdür Allāhuñ ‘acāyib ṣun‘ını. Yoḳdurgök ve yir ehline Tañrıdan özge emrlerine mütevellī mu‘īn ve nāṣır. Daḫı şerīkeylemez ḥikmetde hīç kimse.

(Ya Rəsulum!) De: “Onların nə qədər qaldıqlarını Allah daha yaxşı bilir. Göylərin və yerin qeybini bilmək ancaq Ona məxsusdur. O, hər şeyi necə gözəl görür, necə də yaxşı eşidir! Onların (yer və göy əhlinin) Allahdan başqa heç bir hamisi yoxdur. O, heç kəsi öz hökmünə (səltənətinə) şərik etməz!” (Çünki Allahın heç bir şərikə ehtiyacı yoxdur!)

Say: Allah is best aware how long they tarried. His is the Invisible of the heavens and the earth. How clear of sight is He and keen of hearing! They have no protecting friend beside Him, and He maketh none to share in His government.

Say: "(Allah) knows best how long they stayed: with Him is (the knowledge of) the secrets of the heavens and the earth: how clearly He sees, how finely He hears (everything)! They have no protector(2366) other than Him; nor does He share His Command with any person whatsoever.(2367)

2366 This text is missing. This text is missing. This text is missing. This text is missing. This text is missing. This text is missing. This text is ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.