14 Aralık 2024 - 13 Cemaziye'l-Ahir 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kehf Suresi 17. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veterâ-şşemse iżâ tale’at tezâveru ‘an kehfihim żâte-lyemîni ve-iżâ ġarabet takriduhum żâte-şşimâli vehum fî fecvetin minh(u)(c) żâlike min âyâti(A)llâh(i)(k) men yehdi(A)llâhu fehuve-lmuhted(i)(s) vemen yudlil felen tecide lehu veliyyen murşidâ(n)

Bir görseydin, güneş doğunca ışığı, mağaralarının içine değil de sağ tarafına vurmadaydı, batarken de sol tarafına ve onlar, mağaranın geniş bir yerindeydiler ve bu, Allah'ın delillerindendir. Allah, kimi doğru yola sevk ederse odur doğru yolu bulanve kimi saptırırsa artık ona, kesin olarak doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.

(Kehf Ashabına mağarada uyurken baksaydın) Görürdün ki, Güneş doğduğunda, mağaralarına sağ yandan yönelir; battığında onları sol yandan keser-geçerdi (sürekli sağa sola çevrilerek vücutlarının ezilmesi önlenirdi) ve onlar da onun (mağaranın) geniş boşluğunda (uyuyuvermektelerdi). Bu, Allah’ın (kudret ve hikmet) ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi (de küfre ve kötülüğe kaydığı için) saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın.

Ve yıllarca güneşin doğarken, onların mağarasını sağ taraftan yalayıp geçtiğini, batarken de onlara dokunmadan sol yandan geçip gittiğini ve onların mağaranın genişce bir bölümünde bulunduğunu görürdün, Allah'ın ayetlerinden biriydi bu. Allah kime yol gösterirse, doğru yolu bulan odur, kimi de saptırırsa, artık ona kesin olarak doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.

Rasûlüm, orada bulunsaydın, güneşle mağara arasındaki ilişkiyi görürdün. Güneş doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneliyor, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçiyordu. Böylece onlar güneş ışığından rahatsız olmaksızın, mağaranın geniş bir yerinde uyuyorlardı. İşte bu Allah'ın kudretini gösteren delillerdendir. Allah, kimlere hak yolu aydınlatıcı bilgiler lütfederse, onlar doğru yolu bulup tercih eder. Kimlerin de hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanırsa, artık onu doğru yola sevkedecek bir dost bulamazsın.

Güneşin, doğduğunda onların mağaralarının sağ tarafına yöneldiğini battığında da onların sol yanlarını kesip geçtiğini görürsün. Kendileri ise oranın geniş bir yerindedirler. Bu Allah'ın ayetlerindendir. Allah kimi doğru yola iletirse o doğru yoldadır. Kimi de saptırırsa onun için doğru yola iletici bir dost bulamazsın.

(Onlara baktığında) Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun (mağaranın) geniş boşluğundalardı. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın.

(Ey Rasûlüm, bir baksaydın) görürdün ki, güneş doğduğu zaman, mağaranın sağ tarafına yönelir (ışınları onlara zarar vermez); battığı zaman da, onları sol taraftan terkederdi, Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu, Allah'ın mûcizelerindendir. Allah'ın hidayet ettiği kimse, o, doğru yol üzeredir. Şaşırttığı kimse için de, asla doğru yolu gösterici bir yardımcı bulamazsın.

Güneş doğduğu zaman, sağ taraflarından, mağaralarını sıyırarak geçer. Battığı zaman da sollarını sıyırarak (ışık değmeden) batar.(*) Onlar o mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bunlar, Allah’ın belgelerindendir. Allah kime yol gösterirse, o doğru yolu bulmuş demektir. Kimi de saptırırsa, artık sen ona doğru yol gösterici bir sahip bulamazsın.

(*) Demek onlar kuzeye bakan bir mağara içinde idiler.

Güneş doğduğu zaman mağaradakilerin sağından meylederek geçtiğini ve battığı zaman da sol taraflarından geçtiğini görürdün. Onlar da mağaranın içinde boşlukta bulunuyorlardı. Bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kimi doğru yola koymuşsa o, doğru yoldadır. Kimi de şaşırtmış ise, ona yol gösterecek yakın bir dost bulamazsın.

Görürsün ki güneş doğduğu zaman, opruklarının eğilirdi sağından, güneş battığında da, inerdi sol yanından; onlar orada genişçe bir yerde bulunurlardı, işte bu, Allahın belgelerinden; Allah kimi gönderirse, doğru yolu bulmuştur, saptırdığı kimseye de, ne bir dost bulursun, ne de kılavuz

(Eğer orada olsaydın) görecektin ki, doğan güneş mağaralarının sağına sapıyor, batan güneş ise sol tarafa kayıyordu. Böylece mağara tabanının geniş bir alanına dağılmış olarak uyudukları halde güneşten rahatsız olmuyorlardı. Bu olay, Allah'ın mucizelerinden biridir. Allah kimi (iyi niyetinden dolayı) doğru yola iletirse, o doğru yolu bulur. O kimi de (kötü niyet ve eyleminden dolayı) sapıklıkta bırakırsa, artık onun için asla yol gösteren bir dost bulamazsın.

Mağaranın geniş bir mahallinde bulundukları halde güneş görmezlerdi. Güneş doğdığı vakit zıyâsı mağara medhalinin sağından ve güneş batdığı zamân solundan geçer idi bu da Allâh’ın mu’cizelerinden biridir Allâh’ın hidâyete sevk itdiği tarîk-i hakdadır. Lâkin dalâlete sevk itdiği ne bir velî ne de bir mürşîd bulabilür.

Baksaydın, güneşin mağaralarının sağ tarafından doğup meylettiğini, sol tarafından onlara dokunmadan battığını, onların da mağaranın genişçe bir yerinde bulunduğunu görürdün. Bu, Allah'ın mucizelerindendir; Allah'ın doğru yola eriştirdiği kimse hak yoldadır. Kimi de saptırırsa artık ona, doğru yola götürecek bir rehber bulamazsın.*

(Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafına kaydığını, batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah, kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.

(Mağaraya sığındılar. Orada baksan) güneşin, doğduğu zaman mağaralarının sağına vurduğunu; batarken de onlara dokunmadan sol taraftan geçip gittiğini görürsün. Onlar ise mağaranın ortasındalar. İşte bu, Allah’ın âyetlerindendir. Allah kime hidayet ederse işte o doğruyu bulmuştur; kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir rehber bulamazsın.

(Resûlüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı). İşte bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın.

Tan ağardığında, onlar mağara boşluğunda iken, mağaralarının üzerinden Güneşin sağa doğru hareket ettiğini, battığı zaman da onları yalayıp sola doğru kaydığını görürdün. Bu, ALLAH'ın işaretlerindendir. ALLAH kime yol gösterirse o kişi doğruyu bulmuştur; kimi de saptırırsa onun için aydınlatıcı bir dost bulamazsın.

Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.

Güneşi görüyorsun â doğduğu vakıt kehiflerinden sağ tarafa meyleder, battığı vakıt da onları sol tarafa makaslar ve onlar, onun içinde bir geniş sahadadır, bu işte Allahın âyâtındandır, Allah her kime hidayet ederse işte o, irmiştir, her kimi de saptırırsa artık onu irşad edecek bir veliy bulamazsın

(Resûlüm, eğer orada bulunsaydın) görürdün ki, güneş doğduğu zaman (onlara isabet etmeksizin) mağaranın sağ tarafına yöneliyor, batarken de (yine onlara isabet etmeksizin) sol taraftan onları makaslayıp geçiyordu. (Böylece onlar güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın geniş bir yerinde uyuyorlardı. İşte bu, Allah’ın mu‘cizelerindendir. (Hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf ettiğinden dolayı) Allah kime (lütfuyla) hidâyet ederse, doğru yolu bulan odur. (Israrla hakkı inkâr ettiği ve hidâyete ulaşmak üzere de gayret sarf etmediği için, Allah) kimi de (cüz’î irâdesi ile tercih ettiği) sapkınlıkta bırakırsa artık onu doğruya yöneltecek bir dost/yardımcı bulamazsın.

Onlar, mağaranın geniş bir dehlizinde bulunurlarken, Güneş'in doğduğu zaman, mağaralarından sağa tarafa yöneldiğini, battığı zaman da sol tarafa doğru onları makaslayıp geçtiğini görürsün.¹ Bu Allah'ın âyetlerindendir.² Allah, kimi doğru yola iletirse³, işte o doğru yolu bulmuştur. Kimi de sapkınlıkta bırakırsa, artık onun için yol gösteren bir veli⁴ bulamazsın.

1- Güneş hiçbir durumda onların üzerlerine vurup onları rahatsız etmiyor. 2-Mucizelerindendir. 3- Kim hidayete iletilme koşullarına uygunsa. Hak e... Devamı..

(Onlara baksaydın) görürdün ki güneş doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafına yönelir, batdığı vakit da onların sol yanını kesib giderdi. Kendileri ise oranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allahın âyetlerindendir. Allah kime hidâyet ederse o, doğru yola erdirilmiş, kimi de şaşırtırsa artık onun için hiç bir zaman irşâd edici bir yâr bulamazsın.

(Habîbim, yâ Muhammed!) Hem (sen onlara bir baksaydın) güneşi görürdün ki, doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafına meylediyor, battığı zaman ise onların sol tarafını kesiyordu (böylece ışığı onları rahatsız etmiyordu) ve onlar oranın genişçe bir yerinde idiler. (Onların) bu (hâlleri), Allah'ın delillerindendir. Allah, kime (hikmetine binâen fazlından) hidâyet (nasîb) ederse, işte hidâyete eren odur. Kimi de (kendi küfrü sebebiyle)dalâlete atarsa, artık onun için aslâ bir yardımcı ve (hak yolu gösteren) bir mürşid bulamazsın.(1)

(1)“İrâde-i cüz’iye-i insâniye ve insanın cüz’-i ihtiyâriyesi (insanın cüz’î irâdesi ve seçme hürriyeti)çendan (gerçi) zaîfdir, bir emr-i i‘tibârîdir ... Devamı..

Ve (eğer orada bulunsaydın) görürdün ki güneş doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafına yönelir, battığı vakit da onların sol yanını kesip giderdi. Kendileri ise oranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu, (durum) Allah’ın ayetlerindendir. Allah (iman edip hidayeti tercih etmesi sebebiyle) kimi hidayet ederse, işte o, doğruya ulaşmıştır, kimi de (inkâr ve sapıklığı tercih ettiğinden dolayı) sapıklıkta bırakırsa artık ona doğru yolu gösteren bir veli (rehber ve yardımcı) bulamazsın.*

(*) Ayette ne güneş doğarken ne de batarken güneş ışınlarının mağaraya kesinlikle ulaşamadığı anlatılır. Bu detay, hem gençleri düşmanlarının bulamama... Devamı..

Sen, güneşin doğduğunda mağaralarının sağ tarafından yükselerek geçtiğini, batarken de mağaranın sol tarafından dönüp gittiğini görürdün. Mağara arkadaşları da mağaranın genişçe bir yerinde yatıyorlardı. Bunlar Allah’ın ayetlerinden (işaretlerinden) birisi idi. Allah, kimi doğru yola iletti ise, yalnızca doğru yolda olan o dur. Allah, kimi de sapıklık içinde bıraktı ise, artık o sapkın kişiyi sahiplenecek, ne bir kimseyi, nede doğru yolu onlara öğretecek (mürşit) birisini bulabilirsin.

Bir görseydin, güneş doğunca inlerinin sağ yanına eğilir, batınca da sol yanını yalar geçerdi. Onlar ise inin geniş yerinde idiler. İşte bu, Allah’ın belgelerindendir. Allah kime doğru yolu gösterirse o doğru yolu tutar, kimi yoldan saptırırsa artık o da kendisine doğru yolu gösterecek bir koruyucu bulamaz.

Onlara baksaydın görürdün ki güneş doğduğu vakit mağaralarının sağ tarafına meyleder, battığı vakitte de sol tarafa giderdi [²]. Onlar mağaranın açık [³] bir yerinde idiler. Bu, Allah/ın kudretine ait nişanlarındandır. Allah her kime hidayet verirse o, hidayeti bulur, her kimi dalâlete düşürürse ona irşad edecek bir yâr bulamazsın.

[2] Yani onlara hiç güneş değmezdi.[3] Veya geniş mahallinde idiler, böylece hava alırlardı.

(Ey Peygamber! Orada bulunsaydın) onlar, mağaranın genişçe bir yerinde uyurlarken, güneşin, mağaranın sağına yöneldiğini, batarken de mağaranın sol tarafından onlara dokunmadan geçtiğini⁴ görürdün. Bu, Allah’ın mucizelerindendir [âyât]. Allah kimi doğru yola iletirse, işte o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa/sapıklık ta bırakırsa, artık ona doğru yolu gösteren [murşid] bir dost bulamazsın.

4 Mağaranın girişi muhtemelen kuzeye bakıyordu. Çünkü güneşin hareketinden ve sıcağından etkilenmiyorlar.

Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar ise, mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur; kimi de saptırırsa onun için asla doğru yolu gösterici bir veli bulamazsın.

(Anlaşıldığı üzere onların mağarası güneye bakıyordu. Çünkü eğer kuzeye bakmış olsaydı güneşi göremezlerdi ve eğer doğu veya batıya doğru olsaydı, gün... Devamı..

Ey Müslüman! Eğer orada bulunup bu acayip manzarayı seyretmiş olsaydın, Güneşin doğduğu zaman, girişi kuzeye bakan mağaranın sağ tarafına nasıl yöneldiğini, batarken de sol taraflarından onları hiç rahatsız etmeyecek şekilde nasıl yalayıp geçtiğini görürdün. Onlar ise her şeyden habersiz, mağaranın genişçe bir dehlizinde uzanmış uymakta idiler. Ve bunların hiçbirisi, kendiliğinden meydana gelmiş olaylar değildi. Aksine bu, Allah’ın sınırsız kudret ve merhametini gözler önüne seren delillerinden birisiydi. O hâlde, bu delilleri doğru okuyarak Rabb’inizin gösterdiği yolda yürüyün. Unutmayın; Allah kimi doğru yola iletirse, işte odur doğru yolda yürüyen; kimi de —hak ettiği için— sapıklık içinde bırakırsa, artık böyle birine, kendisini doğru yola iletecek bir yardımcı, bir dost bulamazsın.

Güneş’i görürsün, doğduğu zaman onların kehf’ini / kaya sığınağını Sağ’lı ziyaret ediyor. Battığı zaman onları Sol’lu makaslayıp geçiyor. Onlar oranın içinde geniş bir alandadır. Bu, Allah’ın âyetlerindendir. Allah, kimi hidayete eriştirirse, o, Mühtedî’dir / Hidayete Ermiş’tir. Kimi de saptırırsa, onun için irşad edici bir veliyy asla bulamayacaksın.

Resulüm güneş dersen, sabahları doğarken onların mağaralarını sağından yalayıp geçiyor, akşam batarken de kuzey taraftan bir çala uğrayıp gidiyordu. Gençler ise, mağaranın hep orta düzlüğünde uyuyordu. Bu, Allah'ın mucizelerinden sadece biridir. Çünkü Allah birine yol verdi mi artık o ermiş demektir. Ama Allah birini şaşırttı mı artık ona yâr olup yol gösterecek birini bulamazsın...

Görseydin: Güneş doğduğu zaman mağaralarının sağına eğiliyor, batarken onları sol taraftan isabet etmeden sola doğru makaslayıp geçiyordu. Onlar sanki bir dehlizin içindeydiler. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah kime hidayet verirse o yolu bulmuştur. Kimi de sapıklıkta bırakırsa artık onun için bir dost ve yol gösterici bulamazsın!

(Orada bulunsaydın) onlar onun (mağaranın) geniş bir yerindeyken güneşi doğduğunda mağaranın sağına yönelirken, batarken de sol taraftan (onlara vurmadan) geçerken görürdün. İşte bu, Allah’ın delillerindendir. Allah kime hidayet ederse işte o, doğru yola ulaştırılmıştır. [*] Kimi de saptırırsa (sapkınlığını onaylarsa) artık ona yol gösterecek herhangi bir dost asla bulamazsın. [*]

Benzer mesajlar: Yûnus 10:108; İsrâ 17:15, 97; Zümer 39:41.,Bu cümleler A‘râf 7:178, İsrâ 17:15 ve 97. ayetlerle birlikte okunmalıdır. Burada verilmek... Devamı..

(Eğer onlar o mağarada iken bir baksaydın;) güneşin doğduğunda mağaralarının sağına yöneldiğini, batarken de onların sol tarafından geçtiğini ve onların da o (mağaranın) geniş boşluğunda olduklarını¹ görürdün. İşte bu, Allah’ın mûcizelerindendir. Allah kime yol gösterirse o, hak yolu bulmuştur, kimi de saptırırsa artık onlara, Allah’tan başka hak yolu gösteren dostlar bulamazsın.

1 Üzerlerine gün bile değmez, değse değse batarken sol taraflarından gelir geçerdi. Demek ki mağaraları her yönüyle güvenli idi, kapısı, biraz kuzey b... Devamı..

Ve [yıllarca] güneşin, doğarken onların mağarasını sağ yandan yalayıp geçtiğini, batarken de onlara dokunmadan sol yandan geçip gittiğini ve onların, mağaranın genişçe bir odasında ²⁰ bulunduğunu görürdün: Rabbinin alametlerinden biriydi bu; Allah kime yol gösterirse doğru yolu bulan odur ve kimi de sapıklık içinde bıraksa, artık onun için doğru yolu gösteren bir dost, bir koruyucu bulamazsın.

20 Lafzen, “onlar mağaranın genişçe bir hücresinde iken”. Anlaşıldığı kadarıyla mağara kuzeye bakıyordu, öyle ki, güneşin sıcaklığı onları hiç rahatsı... Devamı..

Güneş doğup yükselirken mağaranın sağ tarafına vurup geçtiğini, batarken de sol tarafına vurup geçtiğini içeriye güneş ışığının girmediğini görürdün. Onlar, mağaranın dip tarafında geniş kısımda idiler. İşte bu Allah’ın ayetlerinden biridir. Kim Allah’ın gösterdiği yoldaysa o doğru yoldadır. Kim de saparsa onun için bir veli/dost ve yol gösterici bulamazsın. 4/115, 6/153

Ve onlar o mekânın geniş bir bölümünde bulunuyorlarken, sen, güneş doğarken onların mağarasını sağ tarafından teğet geçip gittiğini, batarken de sol tarafından teğet geçip gittiğini gözünde canlandırabilirsin: Allah’ın âyetlerinden biriydi bu. Allah kimi doğru yola yöneltirse, işte odur doğru yolu bulan; ama kimi de sapıklığa terk ederse, artık onun için ne bir velî, ne bir mürşit bulabilirsin.

(Ey Muhammed, orada olsaydın) Güneşin, doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğim görürdün. Onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın geniş bir alanında idiler. İşte bu (garip kısayı haber vermen) Allah’ın ayetlerindendir. Allah kime hidayet ederse (bu kıssadan ibret alıp, Allah her şeye kâdirdir derse) doğru yolu bulmuş olur. Kimi de şaşırtırsa (böyle bir şey olmaz deyip küfründe direnirse) artık onu irşad edici bir yardımcı bulamazsın.

(Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafIna kaydığını, batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın aralığında idiler. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.

Ve güneşi görürsün ki, doğduğu zaman onların mağaralarının sağ tarafına meyleder ve gurub ettiği vakit de onların sol taraflarına dönüverir ve onlar ondan bir geniş orta yerdedirler. Bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kime hidâyet ederse o hidâyet bulmuş olur ve kimi de idlâl ederse artık onun için bir irşat edici yardımcı bulamazsın.

Onlara baksaydın görürdün ki güneş doğunca mağaralarının sağından dolaşır, batarken de sol taraftan onları makaslardı. Onlar da mağaranın genişçe dehlizinde bulunuyorlardı. İşte onların böylece uyumaları Allah'ın alâmetlerindendir. Allah kime hidâyet verirse doğru yolda olan odur; kimi de hidâyetten mahrum eder şaşırtırsa, artık imkânı yok, ona yol gösterecek bir dost bulamazsın.

Mağaranın kapısının tam kuzeye baktığı anlaşılıyor. İşte bundan ötürü mağaraya güneş ışığı girmiyor ve yanından geçen biri, içeride ne olduğunu göremi... Devamı..

Güneşi görürsün, doğduğu zaman mağaralarından sağa doğru eğiliyor, battığı zaman da sola doğru onları makaslayıp geçiyor (hiçbir halde onların üzerine düşüp kendilerini rahatsız etmiyor) ve onlar, mağaranın geniş bir dehlizi içindedirler. Bu (durum), Allah'ın ayetlerindendir. Allah kimi doğru yola iletirse o, yolu bulmuştur; kimi de sapıklıkta bırakırsa, artık onun için yol gösteren bir dost bulamazsın.

(Yâ Muhammed) Sen onları görse idin. Güneş doğdığı zamân mağaralarından sağ tarafa meyl ider ve batdığı vakit onları terk ile sola giderdi. Onlar mağaranın geniş yerinde idiler. Bu hal Allâh'ın kudretine delâlet iden âyetlerdendir. Allâh'ın hidâyet iylediği hidâyet bulmuş ve felâha irmişdir. Allâh'ın yolunı şaşırtdığı kimseye de onı irşâd idecek bir dost bulamazsın.

Onlar mağaranın geniş yerindeydiler. Güneş doğunca bakarsın ki mağaralarının sağından yüzlerine vuruyor, battığı sırada sol taraftan onları yalayıp geçiyor. İşte bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kimi yola gelmiş sayarsa doğru yolda olan odur. Kimi de sapık sayarsa onu doğruya ulaştıracak (olgunlaştıracak) bir dost (veli) bulamazsın.

Güneş doğduğunda mağaranın sağ tarafından meyledip, batarken de sol yanından onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar, mağarada geniş bir alan içinde idiler. İşte bu Allah'ın ayetlerindendir. Allah kime yol gösterirse o, doğru yolu bulmuştur. Kimide dalalette bırakırsa, ona da yol gösterecek bir veli bulamazsın.

Güneşin doğarken mağaranın sağ tarafına meylettiğini, batarken de onları sol tarafından makaslayıp geçtiğini görürdün ki, onlar mağaranın genişçe bir yerindeydiler. İşte bu Allah'ın âyetlerindendir. Allah kime yol gösterirse, işte o doğru yolu bulmuştur. Onun saptırdığı kimse için ise doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.

Güneş'i görüyorsun: Doğduğu vakit mağaralarından sağ tarafa kayar, battığı vakit ise onları sol tarafa doğru makaslayıp geçer. Böylece onlar mağaranın geniş boşluğu içindedirler. Bu, Allah'ın mucizelerindendir. Allah'ın kılavuzluk ettiği, doğruyu bulmuştur. Şaşırttığına gelince, sen ona yol gösteren bir velî asla bulamazsın.

daħı göresin güneşi ķaçan ŧoġdı egilür inlerinden śaġdın yaña daħı ķaçan uyaķdı ya'nį anlardan geçür keser anları śoldın yaña. daħı anlar gimş yirde-y-idi andan. şol Tañrı nişānlarındandur. her kime ŧoġru yol göstere Tañrı ol ŧoġru yol dutıcıdur daħı her kimi azdura hergiz bulmayasın anuñ-içün arķa virici ŧoġru yol gösterici.

Daḫı görürsin güneş çıḳduġı vaḳt, meyl eyler maġāralarınuñ ṣaġ yanından.Daḫı batduġı vaḳt keser maġāralarını ṣol yanından. Daḫı anlar maġāranuñbir bucaġında‐y‐ıdılar. Ol Tañrı Ta‘ālānuñ āyetlerindendür. Kime ki TañrıTa‘ālā hidāyet virse, pes oldur doġru yol üstine olan. Daḫı kimi ki azdursa,pes aña doġru yol gösterici ṭapmazsın.

(Ya Rəsulum! Əgər o zaman onlara baxsaydın) günəşin doğduğu zaman onların mağarasının sağ tərəfinə meyl etdiyini, batdığı zaman isə onları tərk edib sol tərəfə yönəldiyini (mağaranın içinə düşüb onları yandırmadığını), onların da mağaranın ortasında geniş bir yerdə olduqlarını (küləyin onları oxşadığını və rahat nəfəs aldıqlarını) görərdin. Bu, Allahın mö’cüzələrindəndir. Allahın doğru yola saldığı kəs doğru yoldadır. Allahın yoldan çıxartdığı (zəlalətə saldığı) kimsəyə isə əsla doğru yolu göstərən bir dost (rəhbər) tapa bilməzsən!

And thou mightest have seen the sun when it rose move away from their cave to the right, and when it set go past them on the left, and they were in the cleft thereof. That was (one) of the portents of Allah. He whom Allah guideth, he indeed is led aright, and he whom He sendeth astray, for him thou wilt not find a guiding friend.

Thou wouldst have seen the sun, when it rose, declining to the right(2347) from their Cave, and when it set, turning away from them to the left, while they lay in the open space in the midst of the Cave. Such are among the Signs of Allah. He whom Allah guides(2348) is rightly guided; but he whom Allah leaves to stray,- for him wilt thou find no protector to lead him to the Right Way.

2347 In the latitude of Ephesus , 38°north, i.e. well above the sun's northern declination, a cave opening to the north, would never have the heat of ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.