Ev tekûne leke cennetun min naḣîlin ve’inebin fetufeccira-l-enhâra ḣilâlehâ tefcîrâ(n)
Yahut hurma fidanlarıyla, üzüm çotuklarıyla dolu bir bahçen olup içinde de ırmaklar gürülgürül akmadıkça.
“Ya da Sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden (görülmedik güzellikte) bir bahçen olmalı, öyle ki aralarından da şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın.”
“Yahut hurma ağaçlarıyla, asmalarla dolu bir bahçen olmadıkça ve onların arasında, çağıl çağıl ırmaklar akıtmadıkça.
“Veya senin bir hurma bahçen, bir üzüm bağın olmalı ki, içlerinden, çağlayan ırmaklar akıtmalısın” dediler.
Yahut senin hurmalardan ve üzümlerden bir bahçen olmalı ve aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın.
'Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın.'
Yahud hurmalıklardan ve üzümlüklerden senin bir bahçen olsun da ortasından bol bol nehirler akıtasın.
Veya hurma ve üzüm bağların olup aralarında nehirler akıtmadıkça,
“Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.”
Ya da arasında ırmaklar akan hurma ile üzüm bahçen bulunmadıkça
“Ya da sana ait hurmalıkların ve üzüm bağların olmalı ve bunların arasından ırmaklar akıtmalısın.”
Veyâ "Hurma ağaçları ve asmaları muhtevî bir bağçe husûle getürüb ortasından nehirler geçirmelisin,
"Veya hurmalıkların, bağların olup, aralarında ırmaklar akıtmalısın."
90,91,92,93. Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
“Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; içlerinden de çağıl çağıl nehirler akıtmalısın.”
«Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.»
"Veya hurma ve üzüm bahçelerin olup aralarında ırmaklar fışkırtmalısın."
"Veyahut hurmalıklardan ve üzümlüklerden senin bir bahçen olsun da ortasından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın."
Yâhud senin için hurmalıklardan ve üzümlüklerden bir bağçe ola da aralarında şarıl şarıl çaylar akıtasın
Ya da senin hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçen olmalı, öyle ki aralarından da şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın.
Veya senin hurma ve üzüm bağlarından bir bahçen olmalı ve aralarından gürül gürül nehirler akıtmalısın.
«Yahud senin hurmalık (lar) dan, üzümlük (ler) den bir bağçen olsun da aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtasın.»
“Veya senin hurma ağaçlarından ve üzüm bağlarından bir bahçen olmalı da aralarından şarıl şarıl nehirler akıtmalısın!”
“Veyahut senin, içinde hurma ağaçları ve üzüm bağları olan bir bahçen olup, aralarından nehirler akıtmadıkça.”
ya senin bir hurma, üzüm bahçen olsun da aralarından ırmaklar akıtasın,
«— Yahut senin hurma ağaçlarından, asmalardan bir bahçen olsun da ortasından güzel güzel ırmaklar akıtasın».
“Veya kendine ait hurma ağaçları ve üzüm asmalarıyla dolu bir bahçeye [cennet]sahip olup onların aralarından harıl harıl ırmaklar çağlatmadıkça;”
“Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın.”
“Yâhut senin hurmalıklardan, üzüm bağlarından mûcizevî bir bahçen olup da, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça;”
“Yahut senin için bir üzüm ve hurma bahçesi olsun; aralarında şarıl şarıl Irmaklar akıtırsın!”.
Senin, içerisinde şarıl şarıl suların şarladığı hurma ve üzüm bahçelerin olmalı diyenler oldu.
"Yahut senin hurmalardan ve üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı, aralarından ırmaklar fışkırtmalısın!"
Veya sana ait bir hurma bahçen ve üzüm bağın olup içlerinden bolca ırmaklar akıtıncaya kadar (sana inanmayacağız).
(Devamla): “Yahut senin hurmalıkların ve bağların olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın.”
“Veya sana ait hurma ve üzüm bahçelerin olmalı ve aralarından çağlayan ırmaklar akıtmalısın!” 14/11
Veya senin hurma ağaçlarıyla ve asmalarla dolu bir bahçen olmalı; dahası onların arasından gürül gürül ırmaklar çağlatmalısın.
"Veya senin hurma ve üzüm bağların olmalı, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtasın."
Yahut senin için hurmalardan ve üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı ve aralarından ırmaklar fışkırtmalısın!
«Veya senin için hurmalıklardan ve üzümlüklerden bir bahçe olsun da aralarında ırmakları şarıl şarıl akıtasın.»
Yahut senin hurma ve üzüm bağların olsun da aralarından gürül gürül ırmaklar akıtasın.
Yahut senin hurmalardan ve üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı, aralarından ırmaklar fışkırtmalısın!
"yâhud senin hurma ağaçlarıyla ve üzüm kütükleriyle müzeyyen ve içinden nehirler akar bir bostanın olmadıkca,"
Hurması ve üzümü olan bir bahçen de olabilir; ırmakları onların arasından da akıtabilirsin.
Veya senin hurma bahçen ya da üzüm bağın olmadıkça ve de aralarından ırmaklar fışkırtmadıkça!
“Yahut senin hurma ve üzümlerden bir bağın olsun da arasından gürül gürül ırmaklar akıt.
"Yahut senin, hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı. Onların aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın."
“yā ola senüñ bostan baġça ħurma aġaçlarından daħı üzümden pes aķıdasın ırmaķları arasında aķıtmaķ.”
Yā olmayınca saña bir bostān ḫurmā aġaçlarından ve üzüm aġaçlarından.Pes aḳıdsun ırmaḳları, aġaçları arasında aḳıtmaḳ.
Yaxud (ağacları) arasında şırıl-şırıl irmaqlar axan xurma və üzüm bağın olmayınca;
Or thou have a garden of date palms and grapes, and cause rivers to gush forth therein abundantly;
"Or (until) thou have a garden of date trees and vines, and cause rivers to gush forth in their midst, carrying abundant water;(2293)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |