Ve-in kâdû leyeftinûneke ‘ani-lleżî evhaynâ ileyke litefteriye ‘aleynâ ġayrah(u)(s) ve-iżen letteḣażûke ḣalîlâ(n)
Onlar, sana vahyettiğimizden başka şeyler düzüp bize iftira etmen için az kaldı ki seni bile fitneye düşüreceklerdi ve o vakit seni dost edineceklerdi işte.
(Ey Resulüm!) Onlar (müşrikler) neredeyse, Sana vahyettiğimizden başkasını Bize karşı düzüp uydurman (ve Kur’an’ı onların keyfine göre yorumlaman) için Seni fitneye düşüreceklerdi. (Sen onların isteğine uyarsan) O zaman Seni de dost edineceklerdi.
O yolunu şaşırmış kimseler, bizim sana vahyettiğimizden, başka birşey ortaya atasın diye seni ayartarak, seni vahyettiğimiz gerçeklerden uzaklaştırmaya çalışmaktalar. Öyle ki, bunu başarabilselerdi, seni hemen kendilerine dost edinirlerdi.
Seni sana vahyettiklerimizden ayırarak, vahyimizin dışında, bizim adımıza, gelişigüzel şeyler uydurman konusunda az kalsın büyük bir sıkıntıya sokacaklardı. Bunu başarabilselerdi, kesinlikle seni dost edineceklerdi.
Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira etmen için seni fitneye düşürecek ve o zaman seni dost edineceklerdi.
Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman seni dost edineceklerdi.
Az kalsın seni bile, sana vahy ettiğimizden başkasını bize iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi. (Bu âyet-i kerime, Sakîf kabilesinin, Hz. Peygamber efendimizden din hükümlerini kendi menfaatlerine uygun olarak değiştirmesini istemeleri üzerine nâzil olmuştur.)
Adımıza başka şeyler uydurman için neredeyse seni, sana vahyettiğimiz hakikatlerden caydıracaklardı. İşte o zaman seni dost edineceklerdi.
Bize karşı başka bir şey uydurman için, az kalsın sana vahyettiğimiz şeyden seni saptıracaklardı. O zaman seni dost edineceklerdi.
Bize başka bir şey iftiran için, vahiy etmiş olduğumuz şeyden seni şaşırayazdılar, böylecene seni dost tutarlardı
(Bu inkârcılar,) az kalsın, sana vahyettiğimiz (Kur'an) dışında birtakım sözler uydurup bize yakıştırman (ve Kur'an'ın ayetleriymiş gibi insanlara okuman) için seni fitneye düşüreceklerdi. (Bunu başarabilselerdi) o zaman seni dost edineceklerdi.
Teşvîkleriyle seni bizim vahy iylediğimizden uzaklaşdıracaklar ve başka vahiyler ile iftirâk itmeğe sevk iyleyecekler. O vakit sana dost nazarıyla bakacaklar idi.
Seni, sana vahyettiğimizden ayırıp başka bir şeyi Bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler.
Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.
O putperestler, sana vahyettiklerimizden başka şeyleri yalan yere bize yamayasın diye neredeyse seni ayartıp ondan saptıracaklar, işte o zaman seni kendilerine dost sayacaklardı.
Müşrikler, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.
Başka bir şeyi uydurup bize yakıştırman için nerdeyse seni sana vahyettiğimizden ayırıp saptıracaklardı. İşte o zaman seni dost edineceklerdi.
(Ey Muhammed!) Az kalsın seni bile, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.
Az daha seni bile, sana vahyettiğimizden gayrısını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni halîl ittihaz edeceklerdi
(Resûlüm!) sana vahyettiğimizden gayrısını bize yakıştırman için, (müşrikler kendi akıllarınca) neredeyse senin (dahi) aklını çelecekler ve (yaptıkları planlar tutarsa) o zaman seni dost edineceklerdi.
Onlar, fitneyle¹ neredeyse seni, sana vahyettiğimizden ayırarak, ondan başkasını Bize karşı uyduran bir iftiracı konumuna düşüreceklerdi.² O zaman seni halil³ edinirlerdi.
(Akıllarınca) onlar sana vahy etdiğimizden başkasını uydurub bize (atf ve) iftira edesin diye seni bile hemen hemen fitneye düşürecekler, o takdirde seni (candan) dost edineceklerdi.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Neredeyse (o müşrikler) seni dahi, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftirâ edesin diye, gerçekten fitneye düşüreceklerdi ve(sen onlara uysaydın) o takdirde seni dost edineceklerdi.
Ve onlar, sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için, (sandılar ki) seni, neredeyse sana vahyettiğimizden saptırabilecekler ve işte o zaman seni hemen bir halil (kendi izlerinden giden bir dost olarak) kabul ederlerdi.*
Sana vahy ettiğimizden başka sözleri, bizim adımıza uydurman için, neredeyse seni yanıltacaklardı. (Bizim adımıza yalan uydursaydın) O zamanda sana yakınlaşacaklardı.
Az kalsın senin gönlüne bildirdiğimizden seni ayıracaklardı, bir başkasının uydurup da Bizim üzerimize atasın diye. Böyle yapsaydın onlar seni kendilerine yardak edineceklerdi.
Onlar vahyettiğimiz şeyden başkasını bize iftira edesin diye seni az kalsın o vahiyden döndüreceklerdi, o zaman seni candan bir dost edineceklerdi.
(Ey Peygamber!) Onlar, neredeyse seni fitneye sürükleyecekler; sana vahyettiğimizden başka şeyler uydurarak bunları Bize isnat eden bir iftiracı durumuna düşürecekler ve işte o zaman seni dost edinecekler.
Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman da seni mutlaka dost edinirlerdi.
Ey Muhammed! Bu inkârcılar, sana vahyettiğimiz Kur’an haricinde birtakım sözler uydurup Bize yakıştırman ve o sözleri Allah’ın ayetleriymiş gibi insanlara okuman için az kalsın seni kandırarak, gönderdiğimiz bu Kur’an’dan saptıracaklardı! Ve dediklerini yapmış olsaydın, o zaman seni kendilerine en yakın dost edineceklerdi.
Ondan başkasını bize karşı uydurman için seni, sana vahyettiğimizden neredeyse fitneye düşüreyazdılar. İşte o zaman seni halîl / dost edinirler.
Resulüm! Seni, sana vahyettiğimiz sözlerden koparmak için, oyunlar üretiyorlar. Bazı şeyleri bize mal etmeni istiyorlar. Ancak o takdirde seninle dost olacaklarmış.
Onlar sana ayetlerimizden başka bir sözü: "Bu da Allah’tan gelen vahiydir." diyerek seni sözlerine çağırırlar. Çıkarlarına uygun gördükleri sözleri bizim üzerimize atmaya çalışırlar. Böyle yaparak seni saptırmaya çalışırlar. Onların dediklerini yaparsan seni candan dost kabul edeceklerini söylerler.
(Müşrikler), sana vahyettiğimizden (Kur’an’dan) başka bir şeyi bize iftira etmen için neredeyse seni fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.
(Ey Muhammed!) O (müşrikler) Bizim sana vahyettiğimizin dışında, Bize karşı başka şeyler uydurursan seni dost edineceklerini (bile söyleyerek) seni deniyorlar.
O [YOLUNU şaşırmış] kimseler, Bizim adımıza, vahyettiğimizden başka bir şey ortaya atasın diye seni ayartarak, seni vahyettiğimiz [gerçeklerden] uzaklaştırmaya çalışmaktalar; öyle ki, bunu başarabilselerdi seni hemen kendilerine dost edinirlerdi! ⁸⁸
Az kalsın seni ayartıp, sana vahyettiğimiz Kuran dışında; bizim adımıza birtakım şeyler uydurtarak, böylece bize iftira etmeni sağlayacaklardı ve o takdirde seni Halil/dost edineceklerdi. 5/48-49, 11/12, 28/87
İŞTE o (tipler), eğer ellerinden gelseydi, sana vahyettiğimizin dışında Bizim adımıza birtakım şeyler tedarik edesin diye seni dahi baştan çıkararak tuzağa düşürmeye kalkışmışlardı; o zaman bunu başarabilselerdi, seni de dost edineceklerdi.[²³⁰⁹]
(Ey Muhammed) Müşrikler (akıllarınca ) sana vahyettiğimizden başkasını uydurup, bize atıf edesin diye seni fitneye düşürmeye yeltendiler. Güya o takdirde seni candan dost edineceklerdi! (İmana geleceklerdi)
Az daha onlar seni, sana vahyettiğimizden başkasını üstümüze iftira atman için fitnelemişlerdi. (Eğer böyle yapsaydın) İşte o zaman seni aralarına alırlardı.
Ve onlar az kalsın sana vahyettiğimiz şeyden başkasını Bize iftira edesin diye seni fitneye düşüreceklerdi. O zaman seni elbette dost edineceklerdi.
Az kalsın, seni bile sana vahyettiğimizden başka bir şeyi uydurup, Bize mal etmen için akılları sıra kandıracak ve ancak o takdirde seni dost edineceklerdi.
Az daha onlar, baskı ile seni, sana vahyettiğimizden ayırarak ondan başkasını üstümüze atman için kandıracaklardı. İşte o zaman seni dost edinirlerdi.
Az kaldı ki sana vahy iylediğimizden seni aldadub bize onun gayrıyla iftirâ itdireler. Öyle yapsa idin seni dost ittihâz iderlerdi. [²]
Başka bir şey uydurup üzerimize atasın diye sana sıkıntı verip az kalsın sana vahyettiğimiz şeyden ayıracaklardı. O zaman seni dost(veli) edinirlerdi.
-sana vahyettiğimizden başka bir şeyi bizim hakkımızda uydurarak neredeyse seni fitneye düşüreceklerdi. İşte O zaman seni dost edineceklerdi.
Sana vahyettiğimizden başka birşeyi Bize yakıştırman için, akıllarınca seni fitneye düşürecekler ve o zaman seni dost edineceklerdi.
Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını uydurup bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi.
daħı bayıķ yaķın oldılar kim fitneye bıraġalar seni andan kim vaḥy eyledük saña tā yalan baġlayasın üzerümüze andan ayruķ daħı andan dutalar seni dost.
Yaḳın oldılar ki fitneye düşüreler seni, saña vaḥy eyledügümüz aḥkāmdan iftirā eylemeg‐içün bizüm üstümüze özgesini. Ol vaḳtda seni dost idinürlerdi.
(Ya Rəsulum! Qur’andan) qeyri bir şeyi yalandan Bizə istinad edəsən (iftira yaxasan) deyə, (müşriklər) səni hardasa o sənə vəhy etdiyimizdən sapdıracaqdılar. Belə olacağı təqdirdə, səni, sözsüz ki, özlərinə dost tutacaqdırlar.
And they indeed strove hard to beguile thee (Muhammad) away from that wherewith We have inspired thee, that thou shouldst invent other than it against Us; and then would they have accepted thee as a friend.
And their purpose was to tempt thee away from that which We had revealed unto thee, to substitute in our name something quite different;(2269) (in that case), behold! they would certainly have made thee (their) friend!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |