Veyevme neb’aśu min kulli ummetin şehîden śümme lâ yu/żenu lilleżîne keferû velâ hum yusta’tebûn(e)
Ve o gün her ümmete bir tanık getiririz de sonra kafirlere, ağız açıp özür dilemeye bile izin verilmez ve yaptıkları kötülüklerden vazgeçeceklerine dair verdikleri söz de kabul edilmez.
Her ümmetten bir şahit getireceğimiz (ve herkesin amellerini ortaya dökeceğimiz) gün; (artık ondan) sonra inkâr edenlere (özür dilemeleri için) izin verilmeyecek, (Allah’tan) hoşnutluk dilekleri de kabul edilmeyecektir.
Ama biz, bir gün gelecek ki, her toplumdan bir şahit çıkaracağız. O gün gerçekleri örtbas edenlere, özür dilemeleri için izin verilmeyecek, yaptıkları kötülüklerden vazgeçeceklerine dair verdikleri söz de kabul edilmeyecektir.
Her milletten kutsal kitapları bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önderler ve doğruları konuşan tek tek şâhitler görevlendireceğimiz gün, artık, ne kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfir olanların özür dilemelerine izin verilir, ne de, onların hoşnut etmeleri, özür dilemeleri istenir.
O gün, her ümmetten bir şahit getiririz. Sonra inkâr edenlere ne izin verilir ne de özür dilemeleri istenir.
Her ümmetten bir şahid göndereceğimiz gün; (artık ondan) sonra ne inkâr edenlere (özür dilemeleri için) izin verilecek, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecek.
Kıyamet gününde her ümmetten Peygamberlerini bir şâhid göndereceğiz ki, müminlerin imanına ve kâfirlerin küfrüne şâhidlik etsinler. Sonra o kâfirlere, (özür dilemek için) ne izin verilecek, ne de Allah'ın razı olduğu şeye dönüş kendilerinden istenecek veya kabul olunacak.
Bir gün her ümmetten bir şahit diriltip göndereceğiz. Sonra onlardan kafir olanlara ne izin verilir ne de özür dilemeleri istenilir.
Her milletten bir tanık getireceğimiz gün, artık inkâr edenlere özür dileme izni verilmez ve özürleri de dinlenmez.
O gün her bir ümmetten, bir tanık çıkarırız, kâfir olanlara izin verilmez, özürleri de dinlenmez
O gün (kıyamette) her ümmetten bir şahit getiririz. Sonra inkâr edenlere ne izin verilir ne de özür dilemelerine imkân sağlanır.
Kıyâmet güni her ümmetden bir şâhid çıkaracağız o vakit kâfirlere izin virilmeyecek ve ânlar kabûl olunmayacakdır.
Kıyamet günü her ümmetten bir şahit getiririz; inkar edenlere itiraz için izin de verilmez, onların özürleri de dinlenmez.
Kıyamet günü her ümmetten bir şahit göndereceğiz; sonra inkâr edenlere ne (özür dilemeleri için) izin verilecek, ne de Allah’ın rızasını kazandıracak amelleri işleme istekleri kabul edilecek.
Bir gün gelecek, her ümmetten bir tanık çıkaracağız ve artık inkâr etmiş olanların, ne (olmadık) mazeretler ileri sürmelerine izin verilecek ne de onlardan Allah’ın hoşnutluğunu kazanma yönünde çaba göstermeleri istenecektir.
Her ümmetten bir şahit göndereceğimiz gün, artık ne kâfir olanlara (özür dilemelerine) izin verilir ne de onların özür dilemeleri istenir.
Her topluluktan bir tanık gönderdiğimiz gün, inkar edenlere ne izin verilir ne de özürleri kabul edilir.
Her ümmetten bir şahid getireceğimiz gün, artık kâfirlere ne izin verilecek, ne de onlardan özür dilemeleri istenecektir.
Bir gün de gelecek ki her ümmetten bir şâhid ba'sedeceğiz, sonra o küfredenlere ne izin verilecek ne de onlardan tarzıye istenecek
O (hesap) gün (ünde) her ümmetten (gönderdiğimiz) bir (peygamberi, gönderilmiş oldukları kavmin îmânına veya inkârına) şahit (olarak, manevi huzurumuza) getiririz. Artık o kâfirlere ne (özür dilemeleri için) izin verilir ne de onlardan Rablerini razı etmeleri istenir.
Bir gün her ümmetden birer şâhid göndereceğiz. Sonra o kâfirlere izin verilmeyecek, onlardan tarziye de taleb (ve kabul) edilmeyecek.
Her ümmetten bir şâhid çıkaracağımız gün ise,(3) artık inkâr edenlere ne (özür dilemeleri için) izin verilir, ne de onlardan (Rablerini) râzı etmeleri istenir.
Ve her ümmetten (kendilerine dinin tebliğ edildiğine dair) bir şahit göndereceğimiz (ve herkesin amellerini ortaya dökeceğimiz) gün; artık (ondan) sonra ne o inkâr etmiş olanlara [özür dilemeleri için] izin verilir, ne de hâllerini düzeltme fırsatı tanınır.*
O gün (hesap günü) her toplumun içerisinden şahitler getiririz ki, inkâr edenlerin gereksiz konuşmalarına ve kendilerine göre mazeret uydurmalarına izin verilmez.
O gün her topluluktan tanık getireceğiz, tanımazlar dinlenmiyecek, onların bağış dilemelerine de meydan verilmiyecektir.
Her ümmetten bir şahit göndereceğimiz gün, artık ne küfre sapanlara izin verilir ve ne de (Allah'tan) hoşnutluk dilemeleri istenir.
O gün her toplumun içinden, vaktiyle onlara hak dini tebliğ etmiş olan Peygamber veya onun takipçisi olan dâvetçilerden birer tanık getirip ümmetiyle yüzleştirerek hepsini hesaba çekeceğiz! O zaman, şefaat konusunda kâfirlere herhangi bir izin verilmeyeceği gibi, tövbeleri de asla kabul edilmeyecektir!
Bir gün ki her ümmetten bir şahid göndeririz; sonra inkâr etmiş olanlara izin verilmez; özür dilemeleri de istenmez.
O gün her milletten bir tanık çağıracağız. İnkarcılara söz hakkı verilmeyecek. Sızlanmaya bile hakları olmayacak.
Her topluluğa gerçekleri açıklayan elçilerimizi şahit tutacağımız hesap günü ne inkâr edenlerin özür dilemelerine izin verilir ne de böyle bir şey istenir. Süre bitmiştir. Hesap için insanların hayat defterleri açılmıştır. O gün elçilerimiz tebliğ ettiği dine şahit olurlar. İnsanların hayat defterleri yaptıklarına şahit olur. Hesaplarında hiçbir haksızlık yapılmaz.
Her ümmetten bir şahit göndereceğimiz (getireceğimizi) gün, [*] artık (özür dilemeleri için) kâfir olanlara izin verilmez; onların özür dilemeleri de istenmez. [*]
Ama Biz gün gelecek her ümmetten ¹⁰⁰ bir tanık çıkaracağız: o Gün, hakkı inkara şartlanmış olanlardan [bilgisizlik gibi] bir ¹⁰¹ mazeret kabul edilmeyecek, af dilemeleri de asla kâle alınmayacaktır.
Gün gelecek biz her toplumdan bir şahit çıkaracağız. İşte o zaman kâfirlerin özür beyan etmelerine izin verilmeyecek1 ve geri dönüş istekleri de kabul edilmeyecektir.2, 16/26...28, 45/34-35, 27/53, 14/44, 16/89, 23/99...108, 33/45-46, 39/69, 42/44, 63/10-11
(Oysa) Bir gün (kıyamet günü) her ümmetten birer şahit (olmak üzere peygamberlerini) getiririz (ki o gün) O kafirlere (itiraz etmeleri için asla) izin verilmez ve onlardan hiçbir özür kabul edilmez. (Onlardan ancak yaptıklarının hesabı sorulur)
Ve her ümmetten bir şâhid çıkardığımız gün, artık o kafirlere (konuşmalarına) izin verilmez ve de onlar hoş karşılanmazlar
Ve bir gün her ümmetten birer şahit göndereceğiz. Sonra kâfir olmuş olanlara izin verilmeyecektir ve onlardan bir tarziye de istenmiyecektir.
Gün gelir, o gün her ümmetten birer şahit getiririz. Artık ne o kâfirlere konuşmaları için izin verilir, ne de özür dileme imkânı bırakılacak. [77, 35-36]
Her ümmetten bir şahid getirdiğimiz gün, artık ne nankörler(in konuşmaların)a izin verilir, ne de onların özür dilemeleri istenir.
Yevm-i kıyâmetde her ümmetden bir şâhid ba's ideriz. Sonra kâfirlere beyân-ı 'özr içün izin virilmez ve onlara teklîf de olunmaz.
Her toplumdan birer şahit getirdiğimiz gün, artık küfredenlere izin verilmeyecek ve onların özürleri de dinlenmeyecektir.
Her ümmetten bir tanığı ortaya sürdüğümüz gün, küfre sapanlara ne izin verilir ne de özür dilemelerine imkân sağlanır.
daħı ol gün kim viribiyevüz her bölükden ŧanuķ andan destūr virinilmeye anlara kim kāfir oldılar ne daħı anlar ħoşnūd eylemek istenileler.
Daḫı ol gün ki virürüz her ümmetden nebīlerinden ṭanuḳlar. Andan ṣoñradestūr virilmez kāfirlere. ‘Öẕr ideler, daḫı anlara ‘itāb olunur.
Qiyamət günü hər ümmətdən bir şahid (öz peyğəmbərini) gətirəcəyik. (Onlar mö’minlərin lehinə, kafirlərin əleyhinə şahidlik edəcəklər). Kafirlərə (üzrxahlıq etməyə) izin verilməyəcək, heç üzr diləmələri də istənilməyəcəkdir!
And (bethink you of) the day when We raise up of every nation a witness, then there is no leave for disbelievers, nor are they allowed to make amends.
One Day We shall raise from all Peoples a Witness:(2122) then will no excuse be accepted from Unbelievers, nor will they receive any favours.(2122- A)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |