Va(A)llâhu aḣracekum min butûni ummehâtikum lâ ta’lemûne şey-en vece’ale lekumu-ssem’a vel-ebsâra vel-af-idete(ﻻ) le’allekum teşkurûn(e)
Ve Allah sizi, analarınızın karnından çıkardı, hiçbir şey bilmezdiniz ve size, şükredesiniz diye kulak verdi, gözler verdi, gönüller verdi.
Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (yetenekleri) ve (idrak etmek için) gönüller verdi.
Ve Allah sizi analarınızın karnından çıkardı, hiç birşey bilmezdiniz. Belki de şükredersiniz diye size kulak verdi, gözler verdi ve gönüller verdi.
Allah sizi annelerinizin karınlarından hiçbir şey bilmez halde çıkardı ve belki şükredersiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
Allah, sizi annelerinizin karnından hiç bir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi.
Siz hiçbir şey bilmezken Allah, sizi, analarınızın karnından çıkardı ve size kulaklar, gözler, kalbler verdi ki (iman edip) şükredesiniz.
Allah, sizi analarınızın karınlarından çıkardı. Siz hiçbir şey bilmiyordunuz. Sizin için kulaklar, gözler ve duyular kıldı ki şükredesiniz.
Siz hiçbir şey bilmezken Allah sizi analarınızın karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
Allah sizi, ananızın karnından bir şey bilmediğiniz halde çıkardı; size kulak, göz, gönül de verdi; olur ki şükredesiz !
Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
Allâh sizi vâlidelerinizin karnından hiç bir şey bilmediğiniz halde çıkardı, size işitmek içün kulak, görmek içün göz ve muhâkeme itmek içün akıl virdi tâ ki müteşekkir olasınız.
Allah sizi annelerinizin karnından bir şey bilmez halde çıkarmıştır. Belki şükredersiniz diye size kulak, göz ve kalp vermiştir.
Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
Sizler hiçbir şey bilmez bir durumdayken Allah sizi analarınızın karnından dışarı çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.
Siz, hiçbir şey bilmezken Allah, sizi analarınızın karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
ALLAH sizi annelerinizin karnından çıkardığı zaman bir şey bilmiyordunuz. Size işitme, görme duyuları ve beyinler verdi ki şükredesiniz.
Allah sizi annelerinizin karnından çıkardığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz. Şükredesiniz diye size işitme (duygusu), gözler ve gönüller verdi.
Ve Allah sizi analarınızın karınlarından öyle bir halde çıkardı ki hiç bir şey bilmiyordunuz, öyle iken size, işitme, gözler, gönüller verdi ki şükredesiniz
Sizler hiçbir şey bilmez bir durumdayken, Allah sizi analarınızın karnından çıkardı, (Allah’a kulluk edip) şükredesiniz diye, size (hakikati işitecek) kulaklar, (hakikati görecek) gözler, (hakikati idrak edecek) kalpler verdi.
Ve Allah, sizi hiçbir şey bilmez halde, annelerinizin karnından çıkardı. Size işitme yetisi¹, görme yetisi² ve düşünme yetisi³ verdi. Umulur ki şükredersiniz.
Allah sizi analarınızın karınlarından, kendiniz hiç bir şey bilmiyorken, çıkardı. Size, şükredesiniz diye kulaklar, gözler, gönüller verdi. Tâki şükredesiniz.
Ve Allah sizi analarınızın karınlarından, (siz) hiçbir şey bilmez bir hâlde iken çıkardı; şükredesiniz diye de size kulaklar, gözler ve kalbler verdi.
Ve Allah sizi analarınızın karınlarından, (siz) hiçbir şey bilmez bir hâlde iken çıkardı; şükredesiniz diye de size işitme duyusu, görme duyusu, akıl (idrak etme) yetisi verdi.*
Allah, sizler henüz hiçbir şey bilmezken, annelerinizin karnından sizi çıkarandır. Şükredesiniz diye size, kulak, göz ve kalp vermiştir.
Allah sizi analarınızın karnından, hiç bir bilginiz olmadan çıkardı. Size kulak, göz, yürek verdi. Şükredesiniz diye.
Allah sizi analarınızın karnından hiçbir şey bilmediğiniz halde çıkarmıştır. Size şükredesiniz diye kulaklar, gözler, kalpler vermiştir.
Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Sizler şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
Allah sizi annelerinizin karınlarından siz hiç bir şey bilmez halde iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi. Umulur ki şükredersiniz.
Sizi, hiçbir şey bilmeyen minicik bebekler hâlinde annelerinizin karnından çıkaran; kendisine kulluk edip şükredesiniz diye size duyacağınız kulaklar, göreceğiniz gözler ve araştırma, düşünme ve duyumsama yeteneği kazandıran gönüller veren Allah’tır. Size bahşedilen bu yetenekleri kullanarak çevrenizi dikkat ve ibretle inceleyin:
Allah, sizi bir şey bilmediğiniz, annelerinizin karınlarından çıkardı. Sizin için İşitme, Görmeler ve Gönüller kıldı. Umulur ki şükredersiniz.
Allah sizi, ana rahminden dünyaya getirirken siz, hiçbir şeyin bilincinde değildiniz. O, giderek sizin duyma, görme ve hissetme yeteneklerinizi geliştirdi. Ona teşekkür borçlusunuz.
Siz hiçbir şey bilmezken Allah sizi analarınızın karnından çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.
Allah siz hiçbir şey bilmezken sizi analarınızın karınlarından çıkarmış, şükredesiniz diye size işitme (duyusu), gözler ve kalpler vermiştir. [*]
Allah sizi annelerinizin karnından, hiç bir şey bilmez halde iken çıkardı. Belki şükredersiniz diye size kulak, göz ve gönüller verdi.
Ve sizi analarınızın karnından, hiçbir şey bilmez bir halde çıkarıp size, şükredesiniz diye işitme duyusu, görme duyusu, duyma-düşünme yetisi bahşeden Allah’tır.
Sizi analarınızın karnından hiçbir şey bilmez bir halde çıkaran ve belki hakkını verip şükredesiniz diye size duyma, işitme, görme ve düşünme kabiliyeti veren Allah’tır. 7/179, 23/78, 27/73, 46/26, 67/23
Sizi analarınızın karınlarından hiçbir şey bilmez bir hâlde çıkaran, belki şükrederler diye sizin için işitme, görme ve duyma-düşünme kabiliyeti takdir eden de yine Allah’tır.[²¹⁶⁹]
(Ey müşrikler, sizler kıyameti ve hesabı inkar ediyorsunuz, oysa) Allah sizi analarınızın karnından çıkardığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz, (hayvandan farksız idiniz) sonra (büyüdükçe) size kulak (manevi işitme yeteneği), gözler (basiret, manevi görme yeteneği) ve gönüller (vicdan, hak ile batılı ayırma yeteneği) verdi ki, (sizi hayvan değil, şerefli bir mahluk kıldığı için, Rabbinize) şükredesiniz!
Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve gönüller verdi.
Ve Allah sizi analarınızın karınlarından hiçbir şey bilmez olduğunuz halde çıkardı. Ve size teşekkür edesiniz diye kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
Allah sizi analarınızın karınlarından öyle bir halde çıkardı ki hiçbir şey bilmiyordunuz. Öyle iken size kulaklar, gözler, kalpler verdi ki şükredesiniz. [67, 23-24]
Allah sizi, (hiçbir şey bilmediğiniz durumda) annelerinizin karınlarından çıkardı, size işitme (duyusu), gözler ve gönüller verdi ki şükredesiniz.
Allâh sizi vâlidelerinizin karnından, hiç bir şey bilmediğiniz halde çıkardı. O'na şükr idesiniz içün işidir, görir, kalb sâhibi (düşünür, tefekkür ider) kıldı.
Allah sizi analarınızın karnından çıkardığında hiç bir şey bilmiyordunuz. Ama size dinleme ve ileri görüşlü olma (basiret) özelliği ile gönüller vermişti. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz.
Allah sizi, hiçbir şey bilmez olduğunuz halde annelerinizin karnından çıkarmış ve size, şükür edesiniz diye kulak, göz ve kalp vermiştir.
Allah sizi annelerinizin karınlarından hiçbir şey bilmez halde çıkardı ve şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.
Allah sizi annelerinizin karınlarından çıkardı, hiçbir şey bilmiyordunuz; şükredebilesiniz diye size işitme gücü, gözler ve gönüller verdi.
daħı Tañrı çıķardı sizi atalaruñuz ķarınlarından bilmezlerken siz neseneyi daħı ķıldı sizüñ içün ķulaķ [141a] daħı gözler daħı göñüller anuñ-içün kim siz şükr eyleyesiz.
Daḫı Tañrı Ta‘ālā çıḳardı sizi analaruñuz ḳarnından hīç nesne bilmez‐iken.Yaratdı sizi ḳulaḳlar işitmeg‐içün ve gözler görmeg‐içün ve yüreklerfikr‐içün. Ola kim siz bu ni‘metlere şükr eyleyesiz.
Allah sizi analarınızın bətnlərindən heç bir şey bilmədiyiniz (dərk etmədiyiniz) halda çıxartdı. Sonra sizə qulaq, göz və qəlb verdi ki, (Allahın əmrlərini eşidib, qüdrətini və əzəmətini görüb, vəhdaniyyətini duyub) şükür edəsiniz!
And Allah brought you forth from the wombs of your mothers knowing nothing, and gave you hearing and sight and hearts that haply ye might give thanks.
It is He Who brought you forth from the wombs of your mothers when ye knew nothing; and He gave you hearing and sight and intelligence and affections:(2112) that ye may give thanks (to Allah..
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |