19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nahl Suresi 111. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Yevme te/tî kullu nefsin tucâdilu ‘an nefsihâ vetuveffâ kullu nefsin mâ ‘amilet vehum lâ yuzlemûn(e)

Bir gün gelir ki herkes, ancak canıyla uğraşır ve herkese, ne yaptıysa karşılığı tastamam verilir ve onlar, zulüm görmezler.

(Ahirette) O gün, herkes kendi nefsi(ni kurtarmak) için mücadele ederek (huzura) gelip (bağışlanmak için) çırpınacaktır. Ve (zaten) herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenecek, onlar asla zulme uğratılmayacaklardır.

Öyleyse haberiniz olsun ki, o kıyamet günü herkes kendi başının çaresini aramaya çabalayacak ve herkese yapıp ettiğinin karşılığı, tam olarak ödenecek ve kimseye de haksızlık yapılmayacaktır.

O gün, herkes gelir, kendi adına haklarını savunur. Herkese devamlı, bilinçli olarak yaptığının karşılığı tam ödenir, yüklendiği günahların cezaları âdil infaz edilir. Onlara asla haksızlık edilmez.

O gün herkes yalnız kendi canı için mücadele ederek gelir. Her cana yaptığının karşılığı eksiksiz verilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

O gün, herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlar zulme uğratılmazlar.

O kıyamet günü, herkes nefsini kurtarmak için uğraşarak gelir ve herkese yaptığı işin karşılığı tamamiyle ödenir, hiç birine de zulüm yapılmaz.

O günü düşün ki; herkes gelir, kendini savunur ve herkes ne yapmışsa, ona ödenir, onlara asla zulmedilmez.

O gün, herkes gelip kendi canını kurtarmak için uğraşır. Herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlara asla zulmedilmez.

O gün herkes, kendisiyçin uğraşır, işlediği ödenir, zulmolunmazlar

O gün (kıyamette/mahşerde) herkes kendi başının çaresine bakacak, herkese yaptığının karşılığı tam olarak ödenecek ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.

Kıyâmet güni her nefîs kendisi içün mücâdele idecek ve herkes a’mâline göre mu’âmele görecek ve kimseye zulüm idilmeyecekdir.

O gün, herkesin kendi derdine düşüp çabalayacağı ve herkesin işlediğinin haksızlığa uğratılmadan kendisine ödeneceği bir gündür.

Herkesin nefsi için mücadele ederek geleceği, kendilerine zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği günü düşün.

O gün herkes gelip kendisini savunacak, herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenecek, onlara haksızlık edilmeyecektir.

O gün, herkes gelip kendi canını kurtarmak için uğraşır ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir, onlara asla zulmedilmez.

O gün herkes gelir kendini kurtarmaya çalışır ve herkese yaptığının karşılığı tam ödenir ve onlara asla zulmedilmez.

O gün, herkes nefsini kurtarmak için uğraşarak gelir ve herkese yaptığı işin karşılığı tamamiyle ödenir ve hiç kimseye de zulmedilmez.

O gün ki: her kes nefsi için mücadele ederek gelir, her nefse işlemiş olduğu amel tamamile ödenir ve hiç birine zulmedilmez

O (hesap) gün (ünde) her insan, kendi canının derdine düşmüş bir hâlde (Allah’ın manevi huzuruna) gelir ve herkese yaptığı (nın karşılığı) tam olarak verilir ve onlara asla haksızlık yapılmaz.

O gün gelir ve herkes kendi canını kurtarmak için çabalar. Herkese, yaptığı şeylerin karşılığı tastamam ödenir. Onlara asla haksızlık edilmez.

O gün herkes (ancak) öz canı (nın halâsı) için uğraşacak, herkes ne yaptıysa (onun karşılığı) kendisine eksiksiz verilecek, onlar asla haksızlığa uğratılmayacaklardır.

O gün (mahşer günü) herkes gelir, kendi nefsi(ni kurtarmak) için uğraşır. Ve herkese, yaptığının karşılığı tam olarak verilip, onlara haksızlık edilmez.(1)

(1)“Evet, mâdem hiçbir saltanat yoktur ki, o saltanata itâat edenlere mükâfâtı ve isyân edenlere mücâzâtı (cezâları) bulunmasın. Elbette rubûbiyet-i m... Devamı..

O gün (kıyamet günü) her nefis, kendini kurtarmanın mücadelesini vererek gelir. Ancak o gün her nefse, yapmış olduklarının karşılığı ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazlar.

Bir gün gelecek, herkes kendi canını kurtarmıya bakacak, herkes ne ettiyse onu bulacaktır. O gün kimseye kıyılmıyacaktır.

O gün, herkes öz nefsi için çene çalar, kurtulması için çabalar, herkesin işlediği şeyin cezası tamamen verilir. Onlar zulüm ve gadre uğramazlar.

O gün geldiğinde her nefis kendini savunmaya çabalar [tucâdilu]. Herkese yaptığının karşılığı tam olarak ödenir ve asla zulme uğramazlar.

O gün, herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlar zulme uğratılmazlar.

O gün her insan, kendi canının derdine düşmüş bir hâlde Allah’ın huzuruna gelecek ve herkese, yaptıklarının karşılığı eksiksiz verilecek; öyle ki, hiç kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyecektir. Fakat inkârcılık, insanlığı sadece âhirette değil, dünyadayken de felâketlere sürükleyecektir:

Her nefsin geleceği gün, kendi nefsinden dolayı mücadele eder.
Her nefse işlediği şeyler ödenir.
Haksızlığa uğratılmazlar.

Resulüm onlara herkesin kendi başının derdine düşeceği günü hatırlat. Herkesin, yaptığının karşılığını tastamam alacağını da söyle.

Hesap günü herkes kendi canını kurtarmak için uğraşır. Hiç kimse başkasına yardım edemez. Hiç kimse dünyadaki gibi yalanlarıyla birbirini destekleyemez. Allah’ı inkârda birbirine arka çıkamaz. Bütün gerçekler ortaya çıkar. Herkese yaptığının karşılığı verilir. Asla kimseye zulmedilmez.

O gün herkes kendi canını savunmak (azaptan kurtarmak) için uğraşmak üzere [*] (huzura) gelecektir. Herkese yaptığının tam karşılığı ödenecek; onlara haksızlık edilmeyecektir.

Ayette herkesin mahşerde “kendi başının derdine düşeceği”, “kendi akıbeti için çabalayacağı” belirtilmektedir. Benzer mesaj: ‘Abese 80:34-37’de belirt... Devamı..

O (kıyamet) günü, herkes kendi derdine düşer. Herkese (dünyada) yaptıklarının karşılığı tam olarak ödenir ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.

[Öyleyse, haberiniz olsun,] o Gün herkes kendi başının çaresini aramaya çabalayacak ve herkese yapıp-ettiğinin karşılığı tam olarak ödenecek; kimseye haksızlık yapılmayacaktır.

Gün gelecek herkes, kendi başının derdine düşecek. Zira o gün herkes, yapıp ettiklerinin karşılığını tastamam alacak ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaktır. 31/33, 35/18, 70/11...14, 80/33...37

Gün gelecek, her can kendi derdine düşecek; ve herkes yapıp ettiklerinin karşılığını tastamam bulacak: zira (orada) hiç kimse zulme uğramayacaktır.

O gün herkes (ancak) kendisinin kurtuluşu için çabalar (yakını da olsa başkasını düşünemez) Herkese işlemiş olduğu amelin karşılığı tam olarak ödenir ve onlar hiçbir haksızlığa uğramazlar.

O gün herkes gelir, kendi canını kurtarmak için mücadele eder ve herkese işlediğinin karşılığı tam verilir, Ve onlar zulme uğramazlar.

O gün ki herkes kendi nefsinden dolayı mücadelede bulunur ve her nefse işlemiş olduğu amel tamamen ödenir ve onlar zulme uğratılmazlar.

Gün gelecek, herkes sadece kendisini kurtarmaya bakacak, gözü başkasını görmeyecek, her şahsa, yaptıklarının karşılığı tamtamına ödenecek, kendilerine asla haksızlık edilmeyecektir.

O gün herkes gelir, kendi canını kurtarmak için uğraşır ve herkese yaptığının tam karşılığı verilir, onlara asla haksızlık edilmez.

Herkesin kendi nefsi içün uğraşdığı ve herkese işlediğinin mukâbili tesviye olundığı güni düşününüz, o günde kimseye zulüm olunmaz.

Bir gün herkes kendi canını kurtarmaya gelir, herkes ne ettiyse onu bulur. Kimseye haksızlık yapılmaz.

O gün herkes kendi canını kurtarmaya çalışır. Herkese çalışmasının bedeli haksızlık yapılmadan ödenir.

O gün huzurumuza gelen herkes kendisini kurtarmaya çalışır. Ancak herkese yaptığı işin karşılığı eksiksiz ödenir ve kimse haksızlığa uğratılmaz.

Gün olur, herkes kendi nefsi için mücadele eder ve herkese, yaptığının karşılığı tam tamına ödenir; onlar asla zulme uğratılmazlar.

ol gün kim gele, her nefs ŧartışur gendüzinden ya'nį gendü nefsi içün 'uzr dilemege meşġūl ola, ayruġı añmaya. daħı tamām degürinile her nefs, anı kim işledi; daħı anlar žulm olınmayalar.

Ol gün ki gelür her nefs, çalışur anuñ‐çun. Daḫı tamām virilür her nefse‘ameli cezāsı, daḫı anlara hīç ẓulm olmaz. |

O gün (qiyamət günü) hər kəs öz canının hayında olar, hər kəsə əməlinin əvəzi (cəzası) verilər və onlara heç bir haqsızlıq edilməz!

On the Day when every soul will come pleading for itself, and every soul will be repaid what it did, and they will not be wronged.

One Day every soul will come up struggling(2148) for itself, and every soul will be recompensed (fully) for all its actions, and none will be unjustly dealt with.

2148 When the Reckoning comes, each soul will stand on its own personal responsibility. No one else can help it. Full justice will be done, and all th... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.