Ve-iżâ beddelnâ âyeten mekâne âyetin(ﻻ) va(A)llâhu a’lemu bimâ yunezzilu kâlû innemâ ente mufter(in)(c) bel ekśeruhum lâ ya’lemûn(e)
Bir ayeti, başka bir ayetin yerine koyup hükmünü değiştirdik mi, Allah neyi indireceğini daha iyi bildiği halde, sen derler, ancak bir iftiracısın; halbuki onların çoğu bilmez.
Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz (şartlara ve ihtiyaçlara göre hükmünü ertelediğimiz) zaman, ki -Allah neyi indirdiğini (ve değiştirdiğini) daha iyi bilir-. "Sen yalnızca iftira edici (ve yalan dizici)sin" dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler (gafil ve cahil sürüleridir).
Biz bir ayetin yerine, başka bir ayeti getirdiğimizde, Allah neyi indireceğini çok iyi bilirken, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, sen sadece değişik zamanlarda değişik ayetler getirdiğini söylemek suretiyle, hep uyduruyorsun derler. Halbuki onların çoğu, bilmeyen, anlamayan kimselerdir.
Biz geçmiş kitaplardaki bir âyetin yerine Kur'ân ile başka bir âyeti getirdiğimiz zaman, -ki Allah neyi indireceğini iyi bilir- :
“Bu Kur'ân'ı sen uyduruyor, Allah'a iftira ediyorsun” derler. Kesinlikle hayır. Onların çoğu ilimden yoksun insanlar, neshin-geçmiş kutsal kitapları yürürlükten kaldırmanın hikmetini bilemezler.
Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimizde -ki Allah ne indirdiğini pek iyi bilir-: "Sen ancak bir iftiracısın" derler. Hayır; onların çoğu bilmiyor.
Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, -Allah neyi indirdiğini daha iyi bilir.“Sen yalnızca iftira edicisin' dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Biz, bir âyetin yerine, bir âyeti değiştirip getirdiğimiz zaman (önceki âyetin hükmünü kaldırdığımız vakit) Allah ne indirdiğini pek iyi bilmişken, kâfirler dediler ki: “- Sen, ancak bir iftiracısın.” Hayır, onların çoğu Kur'ân'ın hakikatını ve hüküm değiştirmenin faydasını bilmezler.
Biz bir ayet yerine başka bir ayeti koyduğumuzda -ki Allah, ne indirdiğini çok iyi bilendir- Onlar: “Sen ancak bir iftiracısın!” derler. Hayır! Onların çoğu, (hakikati) bilmiyorlar.
Biz bir âyetin yerini başka bir âyetle değiştirdiğimiz zaman onlar şöyle derler: “Sen sadece düpedüz bir iftiracısın.” Halbuki Allah ne indirdiğini en iyi bilendir, onların çoğu bilmiyorlar.
Biz, bir âyeti başka bir âyetle değiştirirsek, Allah iyi bilir neyi indireceğin; «Sen yalnız iftiracısın!» diyorlar, pek çoğuysa, bilmiyorlar onların
Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman, inkârcılar sana: “Sen bunu yalandan uyduruyorsun” derler. Oysa Allah kullarına ne mesaj indireceğini herkesten iyi bilmektedir. Aslında onların çoğu işin gerçeğini (ayetlerin yerine neden başka bir ayetin geldiğini) bilmezler.
Âyetin birini fesh ve diğerleriyle tebdîl itdiğimiz zamân bunı "Sen îcâd itdin" diyorlar. Hâyır! Allâh inzâl itdiği âyetin aslını herkesden iyi bilür. Lâkin ânların ekserîsi bilmez.
Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimizde, ki Allah ne indirdiğini gayet iyi bilir onlar, "Sen sadece uyduruyorsun" derler. Hayır, öyle değildir, ama onların çoğu bunu bilmezler.
Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah neyi indireceğini çok iyi bilir- “Sen sadece uyduruyorsun” dediler. Öyle değil, fakat onların çoğu bilmezler.
Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- «Sen ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.
Biz bir delilin yerine bir başka delili getirdiğimiz zaman ki ALLAH neyi indirdiğini iyi bilir "Sen, ancak bir iftiracısın!," derler. Gerçekten çokları bilmiyor.
Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: "Sen, ancak bir iftiracısın" dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler.
Bir âyeti bir âyetin yerine bedel yaptığîmız vakıt Allah indirdiğine ve indireceğine a'lem iken o Şeytan yârânı: «Sen sırf bir müfterisin» dediler, hayır onların çoğu bilmezler
Biz bir âyetin yerine (onun hükmünü kaldıran) başka bir âyet getirdiğimiz zaman, kâfirler, (resûlümüze hitaben,) “Şüphesiz sen (Allah adına yalan uyduran) bir iftiracısın” derler. Oysa Allah (kullarının maslahatına neyin uygun olacağını ve resûlüne) neyi vahyedeceğini çok iyi bilir. Hayır, onların çoğu (nesih ile ilgili, yüce hikmetleri) bilmezler.
Biz, bir ayeti, başka bir ayetle değiştirdiğimiz¹ zaman: “Allah ne indirdiğini bilirken², sen kesinlikle uyduruyorsun.” derler. Hayır, onların çoğu gerçeği bilmiyor.
Biz bir âyeti diğer bir âyetin yerine (bunu nesh ederek) getirdiğimiz vakit — ki Allah neyi indireceğini çok iyi bilendir — dediler ki: «Sen ancak bir iftiracısın». Hayır, onların pek çoğu bilmezler.
Bir âyetin yerine (onun hükmünü kaldıran) başka bir âyet getirdiğimiz zaman, ki Allah ne indirdiğini daha iyi bilendir, (kâfirler:) “Sen ancak bir iftirâcısın!” derler. Hayır! Onların çoğu bilmiyorlar.
Ve biz (geçmiş kitaplardaki) bir ayetin (hükmün) yerine (Kur’an’la) başka bir ayeti (hükmü) getirdiğimiz zaman, -ki Allah neyi indireceğini daha iyi bilir, (bunu) sen sadece uyduruyorsun derler. Kesinlikle hayır, onların çoğu (bunun hikmetini) bilemezler.*
Allah, ne indirdiğini bildiği halde, biz bir ayetin yerine başka bir ayeti değiştirdiğimizde “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Ama onların çoğu bilmiyorlar.
Biz bir ayeti başka bir ayetin yerine koyunca, ki Allah neyi bildireceğini çok iyi bilir, onlar şunu derler: "Sen ancak yalan uydurucusun." Yok, onların pek çoğu bilmezler.
Biz bir âyeti diğer bir âyet yerine getirirsek -ki Allah indireceğini daha iyi bilir- onlar "- Sen müfteriden başka bir şey değilsin" derler. Hayır, onların pek çoğu onu bilmezler
Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimizde³⁸ - Hâlbuki Allah ne indirdiğini daha iyi biliyor- onlar (peygambere), “Sen ancak uyduruyorsun!” derler. Bilakis onların birçoğu bilmiyorlar.
Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir. “Sen yalnızca iftira edicisin” dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdik mi, yani daha önceki ümmetlere gönderdiğimiz kitapları yürürlükten kaldıran yeni bir kitap ve yeni bir şeriat gönderdik mi, Allah insanlığın her aşamasında neler gönderdiğini ve göndereceğini herkesten daha iyi bildiği hâlde, inkârcılar, “Ey Muhammed! Sen ancak, uydurduğu sözleri Allah’a nisbet eden bir yalancısın! Daha önce gönderilen kutsal kitaplar dururken, Allah niçin yeni bir kitap göndersin ki?” derler. Hayır, doğrusu onların çoğu, bütün ilâhî kitapların aynı kaynaktan geldiğini ve Kur’an’ın, daha önce tahrif edilen, anlamı çarpıtılan gerçekleri yeniden aslî şekline kavuşturan son ilâhî kitap olduğunu bilmezler.
Allah ne indireceğini çok iyi bilirken, bir âyetin yerini bir âyetle değiştirdiğimiz zaman:
“Doğrusu sen iftirâcısın!” dediler. Aksine onların çoğu bilmez.
Resulüm! Biz bir ayetin hükmünü başka bir ayetle değiştirince, Allah getireceği yeniliği daha iyi bildiği halde sana: " uyduruyorsun " diyorlar. Yoo. Onların çoğu hâla bu işin özünü kavramış değil.
Biz geçmiş topluluklara gönderdiğimiz ayetlerin yerine başka bir ayet getirirsek veya onlara önceden gönderdiğimiz ayetin yerine başka bir ayet gönderirsek; "Sen ancak bir iftiracısın!" derler. Onlara de ki: "Hangi ayeti göndereceğini Allah çok iyi bilir. Allah göndereceği ayeti size sormaz." Onların çoğu gerçeği bilmeyen cahillerdir. Hadlerini bilmeden Allah’a ders vermeye kalkıyorlar.
Biz bir ayetin yerine başka bir ayeti değiştirdiğimiz zaman –ki Allah neyi indireceğini çok iyi bilendir– “Sen ancak bir iftiracısın!” [*] dediler. [*] Hayır; onların çoğu (gerçeği) bilmezler.
Biz, bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman,¹ -Allah neyi indirdiğini çok iyi bilip dururken- (kâfirler sana): “Sen sadece uyduruyorsun” dediler. Asla (böyle değil), bilakis onların çoğu, (hiçbir şey) bilmiyorlar.²
Biz bir ayetin yerine bir başka ayeti getirdiğimizde ¹²⁵ -ki Allah adım adım ¹²⁶ ne indirdiğini bütünüyle bilmektedir- [hakkı inkar edenler], “Sen sadece uyduruyorsun!” derler. Oysa onların çoğu bilmeyen, anlamayan kimselerdir! ¹²⁷
Biz bir mesajı, başka bir mesaj ile değiştirdiğimizde ki, Allah hangi mesajı indireceğini pek ala bilir. Onlar “Bunu sen uyduruyorsun” derler. Hayır, aslında onların çoğu vahiy gerçeğini bilmiyorlar. 2/106, 10/15-16, 11/13-14, 13/38-39
Ve Biz bir mesajı diğeriyle değiştirdiğimizde,[²¹⁹⁰] -ki Allah neyi ne zaman indireceğini pekâla bilir-[²¹⁹¹] “Sen sadece ve sadece uydurduklarını söyleyen birisin!” derler; aksine onların çoğu, (ilahi tekamül yasasını) bilmeyen kimselerdir.[²¹⁹²]
(Oysa) Biz bir ayetin yerine (onu neshederek) başka bir ayeti indirdiğimiz zaman (ondan daha hayırlısını indiririz) Allah, ne indirdiğini gayet iyi bildiği halde, (onlar Peygamber’i suçlamaya kalkışırlar ve) "Sen ancak yalan uyduruyorsun" derler. Hayır!.. (Allah Teala, dilediğini yapan, dilediği hükmü verendir, bir ayetin hükmünü değiştirmesi de hikmeti gereğidir fakat) onların çoğu bunu bilmeler. (Kuranı inkar etmekte direnirler)
Biz bir âyetin yerini başka bir âyetle değiştirdiğimiz zaman, Allah ne indirdiğini eniyi bilirkenDerler ki: "Sen (Allah’a) iftirâ ediyorsun’’. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.
Ve Biz bir âyeti bir âyetin yerine tebdîl edince, Allah ise indirdiğine pek ziyâde alîmdir. Dediler ki: «Sen şüphesiz bir iftiracısın.» Hayır. Onların ekserisi bilmezler.
Biz bir âyetin yerine onun hükmünü neshedecek başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah göndereceği âyetleri pek iyi bilmektedir- onlar: “Sen iftiracının tekisin! ” dediler. Hayır, hiç de öyle değil! Onların çoğu işin gerçeğini bilmiyorlar.
Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman, -Allah ne indirdiğini bilirken- "Sen (Allah'a) iftira ediyorsun (bu sözleri kendin uydurup Allah'ın üstüne atıyorsun)" derler. Hayır, onların çokları bilmiyorlar.
Biz, bir âyeti diğer bir âyetle tebdîl iylediğimizde, Allâh Te'âlâ inzâl iylediği şeyi bilir, onlar: "Sen iftirâ idiyorsun" didiler. Şübhesiz onların ekserîsi ne söylediklerini bilmezler.
Allah, neyi indireceğini çok iyi bildiği halde, bir âyetin yerine başka bir âyeti koyduğumuzda sana şöyle dediler: “Sen sadece iftiracısın.” Yok, onların pek çoğu bunu bilmezler.
Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman -ki Allah ne indirdiğini çok iyi bilir- şöyle derler: “sen ancak uyduruyorsun.” Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.
Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar.
daħı ķaçan degşürdük bir āyeti, bir āyet yirine, daħı Tañrı bilürirekdür anı kim indürür eyittiler: “bayıķ sen yalan baġlayıcısın.” belki eyregi anlaruñ bilmezler.
Daḫı ḳaçan bir āyet yirine özge āyet getürsevüz, daḫı Tañrı Ta‘ālā bilür indürdügi nesneyi. Eydürler: Sen yalançısın, bel ki anlaruñ çoġı bilmezler.
Biz bir ayənin yerinə digər bir ayəni gətirdikdə (bir ayənin hökmünü ləğv edib onu başqası ilə əvəz etdikdə) – Allah nə nazil etdiyini (hansı hökmün bəndələri üçün daha münasib olduğunu) Özü daha yaxşı bilir – (Kafirlər Muhəmmədə): “Sən ancaq bir iftiraçısan (Allahın adından yalan uydurursan!)” – deyərlər. Xeyr! Onların əksəriyyəti (cahil olduğu üçün əsl həqiqəti, bir hökmü başqası ilə əvəz etməyin hikmətini) bilməz!
And when We put a revelation in place of (another) revelation, and Allah knoweth best what He revealeth they say: Lo! thou art but inventing. Most of them know not.
When We substitute one revelation(2140) for another,- and Allah knows best what He reveals (in stages),- they say, "Thou art but a forger": but most of them understand not.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |